Osmanlı padişahları, devletin kuruluşundan itibaren bilim, sanat ve edebiyat gibi çeşitli alanları destekleyerek önemli adımlar attılar. Sadece desteklemekle kalmayarak, şehzadelere küçük yaşlardan itibaren edebiyat ve sanat eğitimi vererek, onların sanatsever bireyler haline dönüşmelerine katkı sağladılar. Özellikle Osmanlı sultanlarının II. Murad'dan itibaren İslam kültür ve edebiyatını çok iyi bildiklerini ve bununla birlikte büyük bir bölümünün şair olduğunu görmekteyiz. Çeşitli mahlaslarla şiirler yazan padişahların birçoğunun divanı olduğu gibi padişahlar dışında hanedan mensubu kişilerin de bu alanda kendini geliştirdiği bilinmektedir. Biz de bu çalışmamızda duygularını kaleme aktaran şair padişahların bir bölümünü sizlere aktararak onların öne çıkan özelliklerini anlatmaya çalışacağız.
1. II. Murad
Osmanlı tahtına iki defa oturan ve Muradi mahlasıyla önemli şiirler kaleme alan II. Murad'ın ince, hassas, romantik ve eğlenceyi seven kişiliği şiirlerine fazlasıyla yansır. I. Murad ve Yıldırım Bayezid'in savaşçı ve sert mizacını onda görmek mümkün olmamakla birlikte kendini kültüre adamış biridir. Şüphesiz ki onun duygusal yapısının yansıdığı şiirlerinde Mara Hatun'a olan büyük tutkusunun rolü büyüktür. Eşleri arasında en değer verdiği ve güzel gördüğü Mara Hatun'a beslediği duyguları ifade etmek için kaleminden şu dizeler dökülür.
Saki, getür, getür yine dünki şarabumı
Söylet dile getür yine çeng ü rebabumı
Ben var iken gerek bana, bu zevk ü bu safa
Bir gün gele kim görmeye kimse türabum
(Ey şarap sunan güzel, yine dünkü şarabını getir, yine çeng ve rebâbımı söylet de gönlüm neşelensin. Bu zevk ve safa ben hayatta iken gereklidir. Bir gün (nasıl olsa) kimse toprağını bile görmeyecek)
2. Fatih Sultan Mehmed
Edebiyata, sanata ve bilime gösterdiği özel ilgiyle bilinen ve bu alanların gelişmesi için gayret gösteren Fatih Sultan Mehmed de şair kişiliğine sahip padişahlar arasındadır. Bir yanıyla devletin bekası için savaşçı, kahraman ve lider olurken diğer yanıyla da duygularını naif ifadelerle kaleme döken bir şairdir. Avni mahlasıyla şiirler yazan Sultan Mehmed, duygularını şiir yoluyla söylemede hiçbir sakınca görmemiş, sevdiği kadına kul olduğunu olduğunu "Bir şâha kulam ki kulı sultân-ı cihândır" diyerek hiç de kolay söylenmeyecek bir mısra kaleme almıştır.
3. II. Bayezid
Şiirlerinde Adli mahlasını kullanan ve Amasya'da hat eğitimi aldığı Şeyh Hamdullah'ı İstanbul'a getirerek sanatın birçok dalına el uzatan II. Bayezid, divanı olan padişahlar arasındadır. Duygularının yansıması olarak kaleme aldığı şiirlerinin en önemlileri, kardeşi Cem Sultan ile arasındaki ilişkiyi ve mücadeleyi anlatanlardır. Cem Sultan'a yazdığı bu şiirler bir yönüyle tarihe ayna tutmaktadır. Şiirlerini topladığı Divanı 1890 yılında basılmıştır.
4. Cem Sultan
Her ne kadar Osmanlı padişahı olmadıysa da şiir yazmadaki yetkinliğinden dolayı bu çalışmada Cem Sultan'a yer vermemek doğru olmazdı. Kardeşi II. Bayezid ile olan çekişmesinden dolayı İstanbul'dan ayrıldığı sırada çevresindeki şairlerle birlikte kaçması, onun şiire olan düşkünlüğünü gösterir niteliktedir. Fransa'da ve İtalya'da özlem içinde buruk bir hayat yaşayan Cem Sultan, şiirlerinde ardında bıraktığı annesine ve çocuklarına dair duyduğu özlemi şiirlerinde dile getirmektedir. Hele ki oğlu Oğuz'un Bayezid tarafından öldürülmesinden duyduğu ızdırap, şiirlerinde derin olarak hissedilir durumda. Batı'da Zizimi olarak anılan Cem Sultan, yazdığı Türkçe şiirlerin yanı sıra Farsça divan oluşturmuştur. Şiirlerini derlediği divanı 1989 yılında Ankara'da basılmıştır.
5. Yavuz Sultan Selim
Osmanlı padişahları arasında şiir yazım konusunda en yetkin padişahlar arasında yer alan Yavuz Sultan Selim, padişahlık dönemi boyunca, şiirin, sanatın ve edebiyatın yaşaması adına özel ilgi gösterdi. Onun zamanında kültür etkinlikleri farklı bir boyut kazandı. Gittiği seferlerden yanında şairlerle dönmesi dönemin edebi hayatını önemli oranda canlandırdı. Selim ya da Selimî mahlasıyla Farsça şiirler yazan Yavuz Sultan Selim'in Türkçe şiirler yazdığına dair rivayetler de mevcuttur. Şiirlerinin toplandığı Farsça divanı 1888-1889 yılları arasında İstanbul'da, Alman imparatoru II. Wilhem'in emriyle de Berlin'de basıldı.
6. Kanuni Sultan Süleyman
46 yıllık padişahlık hayatına onlarca zafer, sefer ve yaşanmışlık sığdıran Kanuni Sultan Süleyman, edebiyatı ve sanatı hiçbir zaman ihmal etmedi. Kendini edebi alanda çok iyi geliştiren Sultan, Osmanlı saltanatında bulunduğu dönemde birçok yönüyle altın çağı yaşadığı gibi edebiyatta da Kanuni ile birlikte doruklara çıktı. Muhibbi mahlasını kullanan ve üç binden fazla şiiri bulunan Kanuni divanı olan şair padişahlar arasındadır. Günümüzde sıklıkla kullanılan ve devletin sıhhatinin önemini belirten o çok bilinen dizeler Kanuni'nin kaleminden şu şekilde döküldü:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Ayrıca eşi Hürrem Sultan'a beslediği aşk dolu yoğun duygularını kaleme aldığı şiirleri binlerce şiirlerini birçok yönüyle geride bırakmaktadır.
7. II. Selim
Sarı Selim lakabıyla tanınan II. Selim şiirlerinde Selimî mahlasını kullandı. Edebiyat alanında yaptığı en önemli işlerden biri, daha şehzadelik günlerinden başlayarak çevresine şairleri toplamış olmasıdır. Ayrıca çok sayıda kitabı bulunan Sarı Selim, edebiyat içeriklileri başta olmak üzere kitaplara ilgi duymuş ve kitaplarını Selimiye Camii'ne vakfetmiştir.
8. III. Murad
Edebiyata, eğlenceye ve keyfe düşkün olan III. Murad, duygularını naklettiği şiirlerini Muradî mahlasıyla kaleme aldı. Bir divanda topladığı şiirlerinin en güzel örneklerinden bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
9. I. Ahmed
Divan sahibi şair padişahlar arasında yer alan I. Ahmed Bahtî mahlasıyla şiirlerini kaleme aldı. Kösem Sultan'a olan yoğun hislerine tıpkı Kanuni'nin yaptığı gibi şiirlerinde hayat verdi. Beste ve güfte türü şiirleriyle şairlik yeteneklerini ortaya koyan I. Ahmed, ünlü İran şairi Hafız ve Faris'i yazmış olduğu şiire nazire söylemeye davet eder ve onlara meydan okurdu. Özellikle ordularının savaştan zaferle döndüğünde büründüğü hissiyatı şiirleriyle ifade ederdi:
Minnet Allaha ki erişdi beşaret haberi
Geldi can kulağına yine meserret haberi
Mal u rızkıyle iki kal'a bırakmış küffar
Erdi hoş peyk-i saba ile ganimet haberi
(Allaha şükürler olsun ki müjde geldi, can kulağına mutlu haber ulaştı. Kâfir mal ve içindeki erzakıyla iki kale bırakmış, saba ulağı ile bu ganimet haberi bize ulaştı.)
10. III. Ahmed
Lale devrinin getirdiği sanat ve edebiyat ortamının sağlanmasında önemli rol oynayan III. Ahmed, dönemin ruhunu kendi bünyesinde taşıyarak Ahmed ve Necib mahlaslarıyla şiirler kaleme aldı. Osmanlı Devleti'nin her yönüyle yeniliğe açık ve farklı padişahı III. Ahmed divan sahibi padişahlar arasındadır.
11. III. Mustafa
Cihangir mahlasıyla duygularını şiirle hayat bulduran III. Mustafa'nın kaleme aldığı ünlü bir dörtlüğü vardır ki onunla ilgili araştırma yapan herkes mutlaka bu dizelere ulaşır. III. Mustafa'nın kaleminden o dizeler şu şekilde dökülür:
Yıkılıptur bu cihân sanma ki bir dem düzele
Devleti çarh-ı denî verdi kamu mübtezele
Şimdi ebvâb-ı saâdetde gezen hep hezele
İşimiz kaldı hemân merhamet-i Lem-yezele
12. III. Selim
Divan sahibi şairler arasında Kanuni Sultan Selim ve Cem Sultan ile birlikte üzerinde en çok durulması gereken padişahlar arasında yer alan III. Selim, İlhami mahlasıyla şiirler yazdı. Devrinin özellikleri olan mahalileşmenin etkilerini III. Selim'i şiirlerinde görmek mümkündür. Divanında yer alan şiirlerini nasıl yazdığını ve neden İlhami mahlasını kullandığını uzun bir manzume ile anlatır. Şiirlerinin yanında farklı bir uygulamaya giderek şiirlerindeki kusurlar için özür diler. Günümüzde onun mahlasıyla saptanabilen altı Divan nüshası mevcuttur.
Kaynak: beyaztarih.com