Osmanlı devlet adamı Damad Mahmud Celaleddin Paşa kimdir? Kaptan-ı Derya Gürcü Halil Rifat Paşa'nın oğlu, padişah Abdülmecit'in damadı ve Prens Sabahattin'in babası Mahmud Paşa nasıl öldü? Payitaht Abdülhamid dizisinde hayatı işlenen Damad Mahmud Paşa ile ilgili bilgiler haberimizde
MAHMUD PAŞA KİMDİR?
1853 yılında İstanbul'da doğan Mahmud Celaleddin Paşa'nın babası, Osmanlı Devleti'nde dört defa kaptan-ı deryâlık yapmış Damat Gürcü Halil Rifat Paşa, annesi onun ikinci eşi olan İsmet Hanım idi. Babasını, küçük yaşta kaybetti. Özel öğrenim görerek yetiştikten sonra çeşitli devlet memurluklarında bulundu. Paris konsolosluğunda iki yıl görev yaparak Fransızca dilini oldukça geliştirdi.
İlk evliliğini İffet Hanım'la gerçekleştiren Mahmud Paşa bu evliliğinden Rifat, Fuat ve Ali Bidar adında üç çocuk sahibi oldu. 28 Aralık 1876'da Sultan Abdülaziz'in padişahlığı sırasında Osmanlı Sultanı Abdülmecit'in kızı Seniha Sultan'la evlendirilerek Osmanlı Hanedanı'na damat oldu. Bu evlilikten oğlu Prens Sabahattin ve Lütfullah Bey dünyaya gelmiştir. Oğullarından Sebahattin, ilerleyen yıllarda Osmanlı siyasi hayatında dikkat çekici rol oynamıştır.
MAHMUD PAŞA'NIN NAZIRLIĞI
Abdülaziz'in devrilip II. Abdülhamid'in tahta geçmesinden sonra onun en yakınları arasına katıldı, 30 Mart 1877'de vezirlik rütbesi aldı. 18 Nisan 1878'de Adliye Nazırı olarak Mehmet Sadık Paşa kabinesinde görev aldı. Damat Mahmud Celaleddin Paşa, nazırlığı sırasında Adliye nezaretinde yeni düzenlemeler yaptı. Padişahın cülusu nedeniyle çıkarılan genel affın kapsamını genişletti; cinayet suçundan müebbet hapse mahkûm olanların cezasının geçici kürek cezasına çevrilmesini ve cezasının üçte birini tamamlayanların tahliye edilmesini sağladı. Nezaretin memur açığını kapadı. Yeni bir muhakeme usul kanunu onun nazırlığı döneminde düzenlendi ancak uygulamaya konulamadı.
GÖREVDEN ALINMASI
Abdülhamit'i tahttan indirmek üzere örgütlenmiş Skelyeri-Aziz Bey komitesi ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile birkaç ay sonra adliye nazırlığı görevinden alındı. Daha sonra bu komite ile bağlantısı olmadığı ortaya çıkınca kendisine Evkaf Nazırlığı ve Şura-yı Devlet üyeliği teklif edildi ancak bu görevleri kabul etmedi.
Mahmut Celaleddin Paşa, resmi bir görev almadığı bu dönemde konağını bir şiir encümeni haline getirmiştir. Âsaf mahlasıyla şiirler yazan Paşa, zamanının bir bölümünü oğullarının
eğitimine ayırdı. Devrin önde gelen isimlerini oğulları için hoca olarak görevlendirdi. Bir yandan da siyasetin gidişatını yakından takip edip padişaha aktarmak üzer eleştiri ve önerilerini kaleme aldı. Bağdat Demir Yolu ihalesinin İngilizlerin ortak olduğu bir şirkete verilmesi için aracılık etmek istedi; imtiyazın Almanlar'a verilmesi öfke ve kırgınlığını arttırdı.
AVRUPA'YA KAÇIŞI
1899 yılında Sultan II. Abdülhamit'e olan muhalefeti nedeniyle iki oğlu Prens Sabahattin ve Prens Lütfullah'la birlikte Avrupa'ya kaçtı. Marsilya'ya, oradan, Paris'e gitti. II. Abdülhamit yönetimine düşmanlık besleyen Jön Türkler tarafından ilgiyle karşılandı. Bazı Jön Türkler'in hükümetle anlaşıp yurda dönmesinden sonra geride kalanlar arasında lider gibi görülmeye başladı. 1 Ocak 1900'de Meşveret'te yayımlanan ve gazetenin sahibi Ahmet Rıza Bey'e hitaben yazılmış Fransızca bir mektup göndererek, Jön Türkleri yüksek takdir hisleriyle karşıladığını belirtti. Çeşitli gazetelerde padişaha yazdığı mektubu yayımlattı. Mektupta padişahı ve çevresindekileri ağır bir dille eleştirdi.
Cenevre'de çıkarılan Osmanlı Gazetesi'nin durumu ile ilgilenmek üzere oğulları ile Cenevre'ye gitti. İshak Sükûti, ona gazetenin tüm hak ve sorumlarını teslim etti. Paşa, 1 Nisan 1900'da Osmanlı Gazetesi'nde Abdülhamit Han'a hitaben yazdığı bayram tebriğinde çok ağır bir dille saraydaki bayram merasimini eleşirdi. Prens Sabahaddin ve Lütfullah Beyler de sert ifadeli ikinci bir mektup yayımladılar. Saray, damadını yurda döndürmek için her yolu denedi ve sonunda paşanın mallarının zaptedildiğine dair haberler duyuldu. Paşa, bunu önemsemedi.
Masraflarını üstlendiği Osmanlı Gazetesi'ni Londra'da çıkarmak için oğulları ile 29 Mayıs 1900'de İngiltere'ye gitti ve 1 Temmuz 1900'den itibaren gazeteyi Londra'da yayımladı. İstanbul'a dönmesini talep eden saray ile arasında gittikçe sertleşen pazarlık ve yazışmalar gerçekleşti.
MISIR'A GİDİŞİ
Paşa ve oğuları İstanbul hükümetinin baskıları sonucu Londra'dan da ayrıldı ve Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın davetiyle Mısır'a gitti. Orada, Hoca Kadri Efendi''nin idare ettiği, "Kânûn-i 'Esâsî Gazetesi'"nin çıkarılmasına yardım etti. Asâf mahlasıyla yazdığı şiirlerini toplayan Divanı 'yla, Tezkire-i ulemâ adlı eserini Kahire'de bastırdı. Saray, paşayı geri döndürme çabalarına devam etti. Hidiv de aşa ve oğullarını İstanbul'a dönme konusunda ikna etmeye çalıştı.
SON YILLARI
Mısır Hidivi ile arası bozlulunca Mısır'dan ayrılarak Paris'e döndü. Paris havasına intibak edemediği için Korfu Adası'na gitmesi Yunan-Osmanlı ilişkilerinin gerginleşmesine sebep oldu. Paşa Korfu'da rahatsızlandı ve adadan ayrıldı. Bütün Jön Türk gruplarını içine alan bir kongre düzenlemeye çalışan oğullarına destek verdi. I. Jön Türk Kongresi, 4 Şubat 1902'de Fransa'da gerçekleşti. Mahmud Paşa, kongrenin fahri önderi oldu.
MAHMUD PAŞA NASIL ÖLDÜ?
Paşa, kimi kaynaklara göre albümin öriden, kimilerine göre üremiden muzdarip idi. Kışı geçirmesi için getirildiği Brüksel'de 17 Aralık 1903 yılında öldü. II. Abdülhamid Han, cenazesinin İstanbul'a getirilmesini istese de oğulları ülkede Meşrutiyet rejimi ilan edilmedikçe onu geri vermeyeceklerini söyledi. Paşa'nın cenazesi Fransa'da Père Lachaise Mezarlığı'ndaki Türk kabristanına defnedildi. Cenaze merasimi Jön Türkler'in mitingine dönüşmüş; mezarın başında okunan ateşli konuşma metinleri Osmanlı Gazetesi'nde yayımlanmıştır. 1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilanı üzerine naaşı büyük bir törenle İstanbul'a getirildi; Eyüp'te babasının mezarının da bulunduğu aile türbesine defnedildi.