Polonya mı? Eyvah!
"1939 yılı yazında Hitler herhangi bir İngiliz müdahalesi olmadan, Polonya'yı işgal edebileceğini düşündü. Sonra, Stalin'le sürpriz bir saldırmazlık anlaşması yaptı. İngilizler artık Polonya için bir şey yapmayı deneyemezdi bile..."
Norman Stone pek meşhur "İkinci Dünya Savaşı" adlı kitabında bu satırların ardından şunu not eder: "Sonunda olay Birleşik Krallık, Rusya ve ABD'nin Almanya'ya karşı savaşına dönüştü. Savaş altı yıl sonra sona erdiğinde, Orta Avrupa bir yıkıntıya dönüşmüştü. Hollanda-Almanya sınırındaki bir levhada şöyle yazıyordu: Medeni dünya burada bitmektedir."
Biliyorum, "Haydaa! İkinci Dünya Savaşı'na nereden geldik?" diye mırıldanacaksınız.
Son zamanlarda o kadar çok Polonya'dan söz ediliyor ki...
İnsanın aklına ister istemez yirminci yüzyıl tarihinin kritik safhaları düşüveriyor.
Düşünün...
Yakın zamanda basına garip bir haber sızdırıldı: "Polonya'yı bir Rus saldırısından korumak için yapılan askeri simülasyonlarda Rus tanklarının çok kısa sürede Varşova'da olacağı ortaya çıktı."
ABD ve Birleşik Krallık, her türlü saldırganlığa karşı Polonya'nın yanında olacaklarını tekrarladı.
Derken, Polonya Devlet Başkanı Duda ülkemizi ziyaret etti; "Türk pilotlarının Polonya göklerini korumasından dolayı" teşekkürlerini sundu.
Ardından Polonya'ya 24 SİHA sattık.
Birkaç gün önce de Polonya Hava Kuvvetleri'nden iki Rus yapımı uçağın birbirini vurduğu iddiası dillendirildi.
Bu kadar değil liste tabii...
Hepsini saysam, yerim yetmez.
Gerçek şu ki...
Avrupa'nın başına açılan büyük dertlerde kapının eşiği, kilidi, merdiveni hep Polonya olmuştur.
Polonya'dan çok konuşulmaya başlandı mı, tarih bilen herkes şöyle bir durur, tedirgin olur, sağı solu kontrol eder.
Yine ikinci büyük savaşın başına dönelim mi?
Almanya bastırdığında, daha önce Polonyalılara "sınırlarınızı gerekirse biz koruruz" diyen Birleşik Krallık Başbakan'ı Chamberlain "Artık onları kurtaramayız, böyle bir şeye kalkışmak Avrupa'nın yıkımı anlamına gelecek bir savaştır" diye mızıldanıyordu.
Neyse...
Meraklısı okusun, öğrensin.
Ancak şundan eminim...
Geçen yüzyılın iki büyük savaşının arefesinde olup bitenleri önümüzdeki aylarda daha çok hatırlayıp konuşacağız.
Ha, niye bunlara kafayı takıyorum diye soruyorsanız...
Cevabı biliyorsunuz...
Dünya binmiş alamete, koşturuyor.
Büyük bir çalkantının eşiğindeyiz.
Geri kalan her şey politik çerez.
Sabah