Dolar

34,4910

Euro

36,3594

Altın

2.874,36

Bist

9.389,62

Putin'i ve ailesini ne kadar tanıyoruz?

Gazeteci-yazar Oğuzhan Bilgin, 20 yılı aşkın süredir dünya siyasetindeki varlığıyla yakın dönemin siyasi tarihinin önemli isimlerinden biri olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ailesine ve geçmişine dair dikkat çeken ayrıntılar paylaştı

3 Yıl Önce Güncellendi

2022-02-01 01:02:55

Putin'i ve ailesini ne kadar tanıyoruz?

Bilgin'in “Vladimir Putin'i ve ailesini ne kadar tanıyoruz?” başlıklı yazısından önemli bir bölüm;

Forbes Dergisi'nin her sene yayınladığı "dünyanın en güçlü adamı" sıralamalarında son 10 senede en çok birinci çıkan;

Bir KGB ajanından Rus Devlet Başkanlığı'na kadar yükselen ve bugünlerde de Ukrayna'yı istila edeceği tartışılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i ne kadar tanıyoruz?

1999 yılından beri Rusya'yı yöneten Putin son günlerde Ukrayna'daki muhtemel işgal girişimi ve savaş tartışmaları vesilesiyle gündemde.

Putin'in aile geçmişi

Vladimir Putin'in aile geçmişi aslında onun karakteriyle ilgili önemli dönüm noktaları barındırıyor. Mesela Vladimir Putin'in ailesi Kremlin'e çok da yabancı değil; Putin'in dedesi hem Lenin'in hem de Stalin'in aşçılığını yapmış birisi.

Putin'in aile hikâyesinde II. Dünya Savaşı çok önemli bir yer tutuyor. Bilindiği üzere Nazi Almanya'sı II. Dünya Savaşı'nda Leningrad'ı (St. Petersburg'un adını Bolşevikler Leningrad'a çevirmişti) kuşatmış ve uzun süren tarihî bir direnişle karşılaşmıştı. Putin'in babası gönüllü olarak orduya katılarak Almanlara karşı savaşmış ve Alman kurşunlarıyla ağır yaralanmış birisidir. O sırada Leningrad'da bulunan annesi ve kardeşi ise şehirdeki pek çok Rus gibi, kuşatmadan kaynaklanan açlık ve hastalıkla boğuşmaktadır. Putin'in annesi açlıktan ölmek üzereyken bulunmuş; ağabeyi ise çok küçük bir yaşta difteriden hayatını kaybetmiştir. Öte yandan aynı yıllarda Tver şehrinde yaşayan anneannesi ise Alman işgalciler tarafından katledilmiştir. Bugün hâlâ mezarında "Alman faşistler tarafından katledildiği" yazmaktadır.

Vladimir Putin'in yayılmacı "Büyük Rusya" ideallerine ve Rus millî kimliğine olan bağlılığı biraz da bu aile geçmişinde aranabilir. Nitekim yabancı işgallerle böylesine trajik bir şekilde karşılaşmış bir ailenin evladının bu izleri taşımamasını düşünmek imkânsızdır.

Sovyetler'in çöküşünün yarattığı travma

Vladimir Putin Leningrad Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra KGB'ye girmiştir. KGB kariyerine dair ayrıntıların pek bilinmediği Putin'in KGB geçmişine dair en çok konuşulan iddialardan biri Berlin Duvarı'nın yıkılışıyla Doğu Almanya'nın Dresden şehrindeki KGB merkezini saran göstericilere karşı tek başına çıkıp "binaya girmeleri halinde göstericilerin başına hiç iyi şeyler gelmeyeceği" tehdidiyle göstericileri dağıtmasıdır. Yine KGB arşivinin önemli belgelerinin çoğunu da bizzat yaktığı da onunla ilgili bilinen iddialardandır.

Sovyetler'in çöküşü Putin'in hâlâ unutamadığı bir travmadır. Putin bugün bile Sovyetler'in çöküşünü "yaşanılan en büyük jeopolitik felaket" olarak tanımlamakta; buna üzülmemenin "kalpsizlik" olduğunu söylemektedir. Zira dünyanın en büyük süper gücü ve Rus tarihinin zirvelerinden biri gözlerinin önünde enkaza dönüşmüş, büyük kopuşlar yaşanmıştır. Sovyetler'in çöküşü travmasıyla KGB'den ayrılmak ister. 2021'de verdiği bir röportajda bahsettiği gibi sonrasında "kendi özel aracıyla taksicilik yapmak zorunda kaldığı"nı anlatmıştır.

Rusya'nın Putin döneminde Güney Osetya ve Abhazya ile başlayan sonra Kırım'la devam eden ve şimdi de Ukrayna'nın doğusu ve hatta tamamı ile süreceği tartışılan yayılmacı siyasetinin izlerini hem Putin'in geçmişinde hem de Sovyetler'in çöküşünün onda yarattığı travmada aramak mümkün. Zira Putin hiçbir zaman bu çöküşü ve bağımsızlıklarını kazanan ülkelerin kopuşunu kabullenmek istememiş birisi.

Akşam

SON VİDEO HABER

Bakan Tekin'den Kürtçe dersi ve laiklik açıklaması

Haber Ara