Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu en önemli yazarlardan biri olan Sabahattin Ali yazdığı eserleri ile birçok kişi tarafından sevilerek okunan yazarlardan biridir. Birçok kişinin defalarca okuduğu romanlarının yanı sıra, şiirleriyle de oldukça popüler olan Sabahattin Ali'nin bu şiirleri türkü haline de getirilmiştir. İşte Sabahattin Ali'nin yazmış olduğu şiirler…
Sabahattin Ali Geçmiyor Günler şiirinin sözleri
burda çiçekler açmıyor
kuşlar süzülüp uçmuyor
yıldızlar ışık saçmıyor
geçmiyor günler geçmiyor.
avluda volta vururum
kah düşünür otururum
türlü hayaller görürüm
geçmiyor günler geçmiyor.
dışarıda mevsim baharmış
gezip dolaşanlar varmış
günler su gibi akarmış
geçmiyor günler geçmiyor.
gönülde eski sevdalar
gözümde dereler bağlar
aynadan hayalin ağlar
geçmiyor günler geçmiyor.
yanımda yatan yabancı
her söz zehir gibi acı
bütün dertlerin en gücü
geçmiyor günler geçmiyor
Sabahattin Ali Çocuklar Gibi şiirinin sözleri
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Bazı nur içinde, bazı sisteyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Her yere sokulan bir rüzgar gibi
Aşkım iki günlük iptilalardı
Hayatım tükenmez maceralardı
İçimde binlerce istekler vardı
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi
Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi
Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi
Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi
Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi
Sabahattin Ali Mahpushane Türküsü şiirinin sözleri
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma
Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma
Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah'a
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma
Sabahattin Ali Kara Yazı şiirinin sözleri
geçmedi yare sözümüz
yollarda kaldı gözümüz
yere sürüldü yüzümüz
böyleymiş karayazımız.
çiçekler açılmaz oldu
pınarlar içilmez oldu
yar bize gülmez oldu
böyleymiş kara yazımız.
yalnız ona yar demiştik
onda bir şey var demiştik
o bizi anlar demiştik
böyleymiş kara yazımız.
hey gönül gene bu gece
kederim geceden yüce
gel susalım beraberce
böyleymiş kara yazımız.
Sabahattin Ali Dağlar şiirinin sözleri
Başım dağ saçlarım kardır,
Deli rügarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
Şehirler bana bir tuzak,
İnsan sohbetleri yasak,
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Göğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
Yarimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Elleri bana gönderin:
Benim meskenim dağlardır.
Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.
Sabahattin Ali Leylim Ley şiirinin sözleri
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
Sabahattin Ali'nin hayat hikayesi
Sabahattin Ali 25 Şubat 1907'de şu an Bulgaristan sınırlarında bulunan Eğridere'de dünyaya gözlerini açtı. 2 Nisan 1948 yılında henüz 41 yaşındayken Kırklareli'nde hayata gözlerini yumdu. Birçok kült esere sahip olan bir yazar ve şair olan Sabahattin Ali, yaşadığı dönemde Türk Edebiyatı'nın önemli figürlerinden biri olmuştur. Toplumcu gerçekçi bir anlayışla eserlerini ortaya koyan Sabahattin Ali, yaşamını kaynak olarak kullanmıştır. Özellikle öykü türünde eserler yazan Sabahattin Ali, daha çok romanları ile ön plana çıkmıştır. Romanlarında yapmış olduğu detaylı tasvirler ile aşk ve sevgi konularını işlemiştir. Bu vasıtayla, okuyucularının zihninde kavramların canlanmasını sağlamıştır. Ayrıca Sabahattin Ali, eserlerinde dönemin siyasi atmosferine de değinmiş ve toplumun içinde bulunduğu durumu eleştirmiştir.
Sabahattin Ali 1907 yılında Eğridere'de doğduktan sonra, hayatının belli bir dönemini burada geçirmiştir. Daha sonra Balıkesir'e taşınan Sabahattin Ali, şiir ve öykü yazımına burada başlamıştır. Daha sonra İstanbul'a taşınan Sabahattin Ali, yazdığı şiirlerini ilk kez o dönem öğretmeni olan Ali Canip Yöntem vasıtasıyla Akbaba ve Çağlayan dergilerinde yazmıştır.
Öğrenimini tamamladıktan sonra ilk olarak Anadolu'da öğretmenlik yapmaya başlayan Sabahattin Ali, daha sonra devlet tarafından Almanya'ya gönderilmiştir. Burada dil eğitimi alan Sabahattin Ali, Türkiye'ye dönerek Almanca öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Öğretmenliği esnasında komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklanan Sabahattin Ali, daha sonra serbest bırakılmıştır. Fakat tekrardan devlet yöneticilerine yönelttiği eleştirilerden dolayı tutuklanmıştır.
Bu sebepten ötürü mesleğinden ihraç edilen ve işine dönmesi yasaklanan Sabahattin Ali, mesleğine geri dönebilmek için Atatürk hakkında bir şiir yazdı. Bu şiiri vasıtasıyla tekrardan devlet tarafından mesleğine geri iade edildi. Bunun yanı sıra kendisi hakkında ortaya çıkan sosyalist algısını yıkmak için o dönem Esirler adını verdiği bir oyun yazarak bu algıdan kurtulmaya çalıştı.
40'lı yaşlarına gelirken hayatı oldukça gerilim dolu olan Sabahattin Ali, özellikle Milliyetçi-Turancı kesim ile çeşitli problemler yaşadı. O dönem Turancı-Türkçü yazarlardan biri olan Nihal Atsız ile tartışmalar yaşamıştır. Bu tartışmalar özellikle Irkçılık-Turancılık nezdinde kendini göstermiştir.
Ayrıca hayatının son dönemlerinde Aziz Nesin ile birlikte çıkarmaya başladığı Markopaşa dergisinde Türk siyasilere yönelik ağır eleştirilerde bulunması sebebiyle hakkında birçok dava açılmıştır. Kendisine yönelik baskılar ve eleştiriler sebebiyle o dönem ülkeden ayrılmak isteyen Sabahattin Ali, Edirne üzerinden Bulgaristan'a geçmek istemiştir. Bulgaristan'a geçme esnasında kendisine rehberlik eden Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948 yılında henüz 41 yaşındayken öldürülmüştür. Ali Ertekin'in Sabahattin Ali'yi öldürme sebebi milliyetçi temellidir.
Özellikle Amerikan ve İngiliz emperyalizmine karşı olan Sabahattin Ali, görüşlerini şöyle dile getirmiştir: “ Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun. (...) Biz istiyoruz ki, bu topraklar ve onun üzerinde yaşayan insanlar, hiçbir yabancı devletin oyuncağı olmasın. (...) Dünya işlerinde politikamız, şunun bunun kölesi gibi peşinden gidilerek değil, bu milletin selametini en iyi sağlatacak yolları müstakil olarak seçmek şeklinde kendini göstersin”
Sabahattin Ali'nin eserleri
Öyküler
Değirmen, 1935
Kağnı, 1936
Ses, 1937
Yeni Dünya, 1943
Sırça Köşk, 1947
Romanlar
Kuyucaklı Yusuf, 1937
İçimizdeki Şeytan, 1940
Kürk Mantolu Madonna, 1943
Şiirler
Dağlar ve Rüzgar, 1934
Kurbağanın Serenadı, 1937
Öteki Şiirler, 1937
Oyun
Esirler, 1936