Ayın 21'inde, durumu dikkat çekici olduğu kadar şiddetli bir biçimde kötüleşti. Aşçısı Gavril Volkov'u çağırdı ve bir kâğıda şu sözleri karaladı: “Gavriluşka, zehirlendim. Git Nadya'yı (Krupskaya) bul hemen. Troçki'yi uyar. Kimi uyarabiliyorsan uyar.”
Aynı gün saat 18:50'de can verdi.
Troçki uyarılamadı, 18 Ocak'tan beri Kafkasya'da, doktorların teşhis edemedikleri gizemli bir hastalıktan dolayı nekahatteydi. Yine de hastalık Pravda'da bir bildiriye konu olmuştu; bu alışılmadık bir şeydi, aslında SSCB'nin yöneticilerinin sağlık durumu gizli kalırdı.
Öte yandan Lenin'in bir projesinden haberdardı: Lenin, Stalin'e karşı Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin XX. kongresinde atacağı bir “bomba” hazırlıyordu. Stalin'in davranışları, Politbüro'dan istifa etmesine neden olan “bürokratik düzensizlikleri ve etkinlikleri” üzerine açıklamalar yapacaktı.
Stalin, Lenin'in kendisine karşı düşmanlığından haberdardı: Aralık ayının ortasından itibaren, Politbüro'nun üyelerinin “yaşlı adama” ziyaretlerini yasaklamıştı. Bunların bazılarını -Zinoviyev, Kamenev, Dzerjinski- Zoubalovo'daki kır evine davet etmiş ve onlara şunu söylemişti: “Kurbanını seçmek, ona yapılacak darbeye dikkatlice karar vermek, acımasız bir intikam uygulamak ve sonra gidip yatmak... Dünyada daha güzel ne olabilir?”
20 Aralık 1923'te, Zinoviyev, Kamenev ve Bukharin'e, Lenin'in cenazesinin hazırlanma vaktinin geldiğini açıklamış, hatta ayrıntıları öngörmüştü.
Lenin'in çevresindekiler cenaze koşullarına şaşırdılar: Otopsi yapılmamıştı ve iç organları yakılarak kül edilmişti. Mumyalamaya Stalin karar vermişti, taşra yöneticilerinin güya Politbüro'ya gönderilen ve bu operasyonu isteyen sahte mektupları temel alınmıştı. Rostov-le-Don'dan bir grup öğrenci Lenin'in cesedinin mumyalanmasını ve bir müzeye yerleştirilmesini istemişti. Mumyalama, Lenin'in zehirlenmesi üzerine şüphelerin doğrulanmasını imkânsız hale getiriyordu.
Yagoda (solda) Gorki (sağda)
Bunlar şüpheden ibaret olmamış mıydı? Belli ki Stalin adamlarından birine, eski eczacı Genrik Yagoda'ya zehir hazırlatmış; o da bu “kurtulma yolunu” kendisinden isteyenin Lenin olduğunu iddia etmişti.
Söylediğine göre bizzat kendisi, “yeni bir beyin kanaması korkusundan son derece endişeli olduğunu” söyleyen büyük adamdan bir teşekkür notu almıştı.
Bu tesadüf akıl karıştırıcıdır; Stalin, Lenin'in isteği üzerine zehir hazırlatıyor ve rakibi olan bu kişi, şüpheli koşullarda ölüyor...
1927'de usulünce mumyalanmış olan Lenin, Kızıl Meydan'daki mozolesinde yatıyor. Stalin'in sekreteri Bazhanov, yurtdışına kaçmıştı ve eski efendisinin zehir sanatında Borgiaları geçtiğini anlatıyordu.
Birkaç yıl sonra, Moskova'da Maksim Gorki'nin evinde Bukharin'in -Stalin'in ölüme göndereceği adamın- katıldığı bir yemek sırasında davetliler gereğinden fazla içiyorlardı. Sıkça olduğu üzere, Stalin de öyle. Lenin'in el altında bir şişe zehri olduğunu ve kendisinden onu getirmesini istediğini anlatıyordu. Stalin bunu yapacağına dair şeref sözü vermiş ama sonra Politbüro'nun üyelerinden kendisini sözünün yükünden kurtarmalarını istemiş. Bukharin sessizce dinliyordu. İki adam birbirlerine dikkatlice baktılar. Stalin Bukharin'i sakalından tuttu ve davetlilere bağırdı: “Kime inanıyorsunuz, ona mı bana mı?” “Sana! Sana!” diye bağırdı diğerleri.
Bir başka sefer, kır evinde yazarlar için verilen bir yemek sırasında, yine sarhoş olan Stalin, Lenin'in neden öldüğünü yalnızca kendisinin bildiğini ilan etti ve akşamın ilerleyen saatlerinde ifşa edici sözler söylemeye başladı. Tek bir adam ayık kalmıştı; Izvestia'nın baş redaktörü Ivan Gronski. Tehlikeli palavralarına son vermek için Stalin'i odasına götürdü. Ertesi gün endişeli diktatör Lenin'in ölümü üzerine neler anlattığını sordu. Gronski herkesin hiçbir şey anlamayacak kadar sarhoş olduğunu iddia etti. Stalin ona inanmadı; onu “halk düşmanı” olarak tutuklattı ve Kolyma gulagına yollattı. Gronski orada Stalin'in ölümüne kadar 16 yıl kaldı, sonra serbest bırakıldı ve rehabilite edildi. Lenin'in ölümüyle ilgili gerçeği biliyordu.
Alçakgönüllülük tarihçilere yakışıyor; tarihi yazdıklarını ama yaratmadıklarını biliyorlar. En iyi durumlarda, ona karşı direniyorlar. Stalin'in suçlarının ortaya çıkarılması ve ifşa edilmesi birçok esere konu oldu. Oysa “Devrim'in babasını öldürmek” gibi en büyük suçu işlemiş tirana karşı kalabalıkların tutkulu hayranlığı değişmedi: 1953'te Nikolay Kossiakov Londra'da, Yves Delbars takma adıyla Gerçek Stalin'i yayımladı, orada Lenin'in ölümüyle ilgili gerçeği açığa çıkardı. Yarattığı heyecan ancak birkaç bin Batılı okuyucuyla sınırlı kaldı. Üç yıl sonra, XX. Sovyetler Birliği Komünist Partisi kongresinde Kruşçev'in raporuna, Fransız komünistler inanamadı. 2003'te tiran ve suçları üzerine en titiz ayrıntılar içeren eser, Roman Brackman'ın "Çar'ın Ajanı Stalin" belli ki canavarca aldatmacayı ortadan kaldıramıyordu: Gezegenin geniş bir bölümü bir katile saygı göstermişti.
Milyonlarca ziyaretçi, bir katilin kurbanına baktıklarından şüphelenmeden, Kızıl Meydan'da mumyalanmış cesedin önünde resmî geçit yaptı. Ortodoks kilisesi onun katilini aziz ilan etmeyi bile düşünüyordu.
Kaynak: Gerald Messadıe, 4000 Yıllık Tarihi Aldatmacalar