Kendisini tamamen İslami değerlerin savunulmasına adayan, uğruna işkencelere maruz kalmasına rağmen bu davasından vazgeçmeyen Şehid Seyyid Kutub, 29 Ağustos 1966 yılında Mısır'da firavun rejimi tarafından idam edildi. Birçok önemli esere imza atan Kutub, "Ahi Ente Hurrun (Kardeşim Sen Özgürsün)" adlı şiirin de yazarıydı.
Tüm hayatı boyunca, öleceği âna dek İslam'a ve Kur'an'dan beslenen neslin önemine vurgu yapan, "Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım" diyerek idama razı olan Kutub'dan geriye Mısır'a ve bütün İslam Dünyasına yön veren eserleri ve 2013 yılında Muhammed Mursi ile gündemimize giren "Ahi Ente Hurrun (Kardeşim Sen Özgürsün)" adlı şiiri kaldı.
Seyyid Kutub dünyayı iki kutup olarak değerlendirir: Birincisi İslam, ikincisi de demokrasi, sosyalizm, komünizm gibi tüm beşer aklının koyduğu sistemler.
SOSYAL ADALET ANCAK İSLAM'LA OLACAK
İlk çalışmalarını edebiyat alanında yapan Kutub, 1940'lı yıllardan itibaren İslami okumalarını ve araştırmalarını derinleştirmeye başladı. 1946 yılında yayınlanan Konum Dersleri, onun İslam düşüncesiyle irtibatını kuvvetlendirdiğinin önemli bir göstergesi olarak kabul edilir.
Sosyalizm, Kapitalizm gibi cahili değerler ve cahili yönetime ilişkin tenkitleri içeren yazılarına son verdirmek için 1947 yılında Amerikan eğitim ve öğretimini incelemek gerekçesiyle ABD'ye gönderilen Seyyid Kutub 'İslam'da Sosyal Adalet' isimli eserini de burada kaleme aldı.
Şehid, ABD' deki batı yaşam tarzı karşısında siyasi bilincini daha da çok geliştirerek söz konusu yaşam tarzına götürücü tüm vasıtaları toptan reddetmeye başladı.
Mısır'a dönüşünde Risalet, Livaül-cedid adlı İhvanın dergilerinde yazılar kaleme aldı.
İSLAM'LA KAPİTALİZMİN TEMEL FARKLILIĞI
Seyyid Kutup çok yankı uyandıran İslam'da Sosyal Adalet isimli kitabında İslam'ın sosyal adaletinin hem Kapitalizm'den, hem de Komünizm ve Sosyalizm 'den ayrıldığını şu gerekçelerle ifade eder:
"Kapitalist insan, daha çok para kazanabilmek için her yolu meşru görür. Böylelikle diğer insanlara da zulmetmeye başlar. İşte İslam'la kapitalizmin temel farklılığı ve çatışma noktası da burasıdır."
Komünizm ve sosyalizme karşıtlığını da şu ifadelerle dile getirir:
"Kapitalist ve Sosyalist batı, tam bir sömürgecilik zihniyetine sahiptir. Komünizm ise bizi bu kompradorlar zümresinden kurtararak ancak sadece dini inançlarımızı değil bütün hayati mukaddeslerimizi silip süpürecektir. İmanı şerefimizi de yok edecektir."
MISIR'IN İLK ELEŞTİRMENİ
1966 yılında idam edilen Müslüman Kardeşler hareketinin lideri Seyyid Kutub daha 10 yaşında iken Kur'an'ın tamamını hıfzederek hafız oldu.
Seyyid Kutub öğrenim döneminde çok sayıda batılı yazar ve düşünce adamlarını tanımaya çalıştı. Bunun yanında çok sayıda siyasi, edebi, üslup ve yöntem konulu panel ve konferanslarda bulundu.
Eleştirilerini vurgulamaktan çekinmeyen Seyyid Kutub, 1940'lı yıllarda Mısır'ın ilk eleştirmeni olarak vasıflandırıldı.
SEYYİD KUTUB İLK TUTUKLANMASI
İşkence izlerinin görünmemesi için mahkemesi ertelendi
1953 yılında Seyyid Kutub İhvanın haftalık dergisinin genel yayın yönetmenliğine getirildi. Bu dergi 1954'de hükümet tarafından kapatıldı ve İhvanın çalışmaları yasaklandığı gibi Seyyid Kutub da dahil olmak üzere çok sayıda Müslüman tutuklandı.
Daha sonra hükümet ipuçları bulamadığı için tutukluları serbest bıraksa da Mısır'da Birinci Arap-İsrail savaşının sonrasında başlayan siyasi çalkalanmalar da bir taraftan devam ediyordu.
Hür Subaylar Örgütü, iktidardaki Kral Faruk'a karşı bir darbe gerçekleştirdi. Darbe sonrası yönetimi bir süre perde arkasından yürüten Abdünnasır, daha sonra devlet başkanlığı görevini resmen ele aldı, ciddi bir baskı rejimi uyguladı. 1954 yılında kendisine yapılan suikast girişimini fırsata çevirdi ve birçok Müslüman Kardeşler mensubunu tutuklattı. Bu tutuklananlar arasında Seyyid Kutub da vardı.
HAPİSHANEDE DAHİ İSLAM İÇİN SAVAŞTI
Hapishanelerde ağır işkencelere uğrayan müslüman kardeşler mensupları ve Seyyid Kutub yapılanlardan dolayı mide ve bağırsak kanaması geçirdi.
Öyle ki, mahkemesini izlemek amacıyla Mısır'a gelen insan hakları temsilcisinin Seyyid Kutub'un vücudundaki işkence izlerini görmemesi için mahkemesi ertelendi.
İnsan hakları temsilcisinin Mısır'dan ayrılmasından iki hafta sonra Kutub, mahkemeye çıkarıldı ve hapse mahkûm edildi.
15 yıl hapis cezası alan ve hapiste kaldığı sürece çok ağır işkencelere uğrayan Kutub, 1954 ve 1964 yılları arasında kaldığı hapishanede, tüm zorluklara rağmen Fi Zilâl'il-Kur'an ile Müslümanların düşünce dünyasında çığır açan Yoldaki İşaretler adlı eserini kaleme aldı.
Seyyid Kutub'un zindan hayatı 1964 yılına kadar sürdü. Daha sonra Irak devlet başkanı Abdüsselam Arif'in ricası üzerine salıverildi. Bir buçuk yıl aradan sonra silahlı devrime kalkışması suçundan tekrar hapsedilerek hakkında ölüm fermanı hazırlandı.
YOLDAKİ İŞARETLER ESERİ
Hâkimiyet tezini yoğun bir şekilde işler
Şehadetine vesile olan Yoldaki İşaretler isimli eserinde Seyyid Kutub hakimiyet tezini yoğun bir şekilde işler, İslam dünyasındaki uyanışlarında vesilesi olan tevhid hakikatini şu sözlerle dile getirir : "Bu dinde kesin husus; "La İlahe İllallah" yani "hakimiyetin sadece ALLAH'a ait olduğu"na insanlar şahitlik etmedikleri sürece, bu dinin vicdanda bir akide veya hayat gerçeğinde bir din olarak gerçekleşmesinin imkansız olduğudur."
Yani bu din vicdanlarda esaslı bir akide olmakla beraber, hayat pratiğinde de sistem şeklinde kendisini göstermelidir. Böylece toplumsal yaşantıda tek hakimiyet Allah'ın şeriatına ait olur. Ondan başka hiçbir güç ve otorite kanun koyma yetkisini, cesaretini kendisinde bularak ilahlık iddiasında bulunamaz. Kendisinde bu yetkileri görerek ortaya çıkanlar tağut olurlar. Ve bir Müslümanın iman etmeden önce tüm tağutları reddetmesi gerekir. (Bakara 256)
ŞEHİD KUTUB'UN SON SÖZLERİ
"
Allah yolunda yaptığım iş için özür dilemem"
Hapis ve işkence döneminin yeniden başladığı bu süreçte, Abdünnasır, özür dilediği takdirde Seyyid Kutub'u affedeceğini söyler. Seyyid Kutub davasından vazgeçmez ve Abdünnasır'ın teklifine karşı şöyle cevap verir:
"Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah'a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır."
1966 yılının 29 Ağustos'unda darağacına çıkarılır ve kurtulması için çırpınan kız kardeşine, şu sözleri söyler: "Eğer Allah kanunları ile mahkum edilmişsem, ben hakkın hükmüne razıyım. Yok eğer batıl kanunlarla mahkum edilmişsem ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğumdan batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem."
Kutub'tan geriye Mısır'a ve bütün İslam Dünyasına yön veren eserler ve 2013 yılında Muhammed Mursi ile gündemimize giren "Ahi Ente Hurrun (Kardeşim Sen Özgürsün)" adlı şiiri kaldı.
Seyyid Kutub'un Zindanda ki Kardeşlerine Yazdığı Şiir:
Kardeşim Sen Özgürsün
Kardeşim sen parmaklıklar ardında da olsan özgürsün - Kardeşim sen pırangalara vurulsan da özgürsün
Sen Allah'a bağlandığın zaman - Sana Kölelerin tuzağı ne zarar verebilir ki
Kardeşim karanlığın ordularını kökten sileceksin - Ve bununla yeryüzünde yeni bir fecr doğacak
Sen ruhunu bu fecrin doğuşuna teslim et - O zaman fecrin bizi uzaktan karşıladığını göreceksin
Kardeşim Muhakkak ki ellerinden kanlar akmıştır - ve zillete mahkûm olmaktan yüz çevirmiştir
Muhakkak ki bir gün o şehadet âşıkları - Ebediyet kanı ile Cennete yükselecektir
Kardeşim sana ne oluyor ki savaştan bıkmışsın - Omuzundan silahını atmışsın
Söyle bana kim fedakârlık edecek ve yaraları kim saracak - Ve yeniden sancağımızı kim dalgalandıracak
Kardeşim Muhakkak ki ben bugün sarsılmaz dayanağa sahibim - Ve yerlerine dayanmış dağları, kayaları parça parça ederim
Ve yarın bu silahımla bozgunculara karşı savaşacağım – Ta ki yeryüzünden yok edinceye kadar
Ben Rabb ve din için intikam alacağım - Yılmadan Resul ve sunnet üzerine devam edeceğim -
Ya dünyayı kuşatacak zafer – Ya da Allah'a sunulacak şehadet
Kesinlikle Kardeşim ben savaştan yılacak değilim – Silahı da atacak da değilim
Şayet kardeşim ben ölürsem şehidim - Sende övülmüş bir zaferle devam edersin
Muhakkak ki ben emin bir şekilde - Yıldızların Rabbi olan Allah'a giden yol üzerindeyim
İster beni affedin ister beni cezalandırın - Muhakkak ki ben verilen ahde eminim
Kardeşim yürü tereddüt etmeden arkana bakma - Senin yolun kanla boyanmıştır
Oraya buraya aldırış etme - Allah'tan başkasına boyun eğme
Kanadı kırık bir kuş değiliz ki - Bundan dolayı zelil görünüp öldürülelim
Adım adım çarpışmaya çağıran - Kanların sesini işitiyorum
Kardeşim benim üzerime ağlarsan - Benim kabrimi o içten damlalarla ıslatırsan
Ufalanmış kemiklerden kendine meşale oluştur Ve ışığıyla yaklaşan zafere doğru ilerle
Kardeşim biz ölürsek sevdiklerimize kavuşacağız - Rabbimizin bahçeleri bizim için hazırlanmıştır
Muhakkak ki o Cennetin kuşları etrafımızda kanat çırpacaktır - Ebedi diyar bizim için ne kadar hoştur