Güney Sudan'daki Mundari kabilesinin günlük rutini şafağın sökmesiyle başlıyor. Kabile üyeleri, dişlerini bir sopayla temizledikten sonra bir sığırın idrarıyla kafasını ıslatıyor. Mundari kabilesi, geçimlerini türü Ankole-Watusi olarak bilinen sığırlarıyla sağlıyorlar. Nil kıyısında yaşayan Mundari kabilesi, zamanlarının tamamını hayvanlarıyla geçiriyor.
Bunu yapmalarındaki en temel neden enfeksiyonu önlediğine inanmalarından kaynaklanıyor.
Antiseptik olarak gördükleri idrarın aynı zamanda saçları turuncu hale getirme ve sıcaktan koruma özelliği bulunuyor.
Güne başlamadan önce doğrudan ineğin memesinden taze süt emerek karın doyuran üyeler, kabile içindeki bir ülkenin davul çalmasıyla hayvanları otlatma zamanının geldiğini anlar.
Günün geri kalan kısmında yetiştirdikleri sorgum, mısır, tatlı patates veya fasulye tüketilir.
Mundari halkının hayatları hayvancılık üzerine kuruludur. Ankole-Watusi denilen sığır türünü yetiştiren kabile için sığırlar en değerli varlıklardır.
Tanesi 500 dolar olan hayvanlarını çaldırma ihtimaline karşı makineli tüfekle korurlar.
Buna rağmen her yıl yaklaşık 350 bin büyükbaş hayvan hırsızlar tarafından çalınmakta ve iki bin kişiden fazla insan öldürülmektedir.
Halkı yakından gözlemleme fırsatı bulan fotoğrafçılar ailelerin hayvanlarla iç içe yaşadığı ve onlara yumuşak bir zemin hazırlayacak kadar önemsediğini söyler.
Yaktıkları gübreden alınan parçayı hem hayvanlarına hem de kendilerine sürerek kavurucu sıcaktan ve böceklerden korunmaya çalışıyorlar.
Kabile erkeklerinin kendi içlerinde favori inekleri bulunuyor ve hayvanları kendi yansımaları olarak seviyorlar.
Hayvanlar statü anlamına da geliyor.
Bir ailenin zenginliğini, gücünü ve çeyizlerinin değerini temsil ediyor.