Şu Bülend Tokgöz ne anlatıyor?
'Yahya Konuk'u tanıyan kimse yok mu?' sorusunu cevapladığımız bu analiz metnimizde sizleri bir seri ile tanıştırıyoruz...

Oluşturma Tarihi: 2016-05-10 12:40:50

Güncelleme Tarihi: 2016-05-10 12:40:50

TİMETURK I HABER MERKEZİ
KİTAP ANALİZ

Bülend Tokgöz'ün henüz Bülend Tokgöz olduğu bilinmezken isimleri ayrıca belirtilmese de neresi olduğu malum olan çay ocakları ve kafelerde herkesin ortak sorusu şuydu: Bu Yahya Konuk kim? Dünyada yaşayan bir misafir olduğu kesindi lakin kimliği herkes açısından bilinmezdi. Bosna Cihadı döneminde Saraybosna'dan kendisini tanıyan birilerini bulanlardan Afganistan'da Yahya Konuk'u görenlere kadar soruşturulacak kadar büyük bir efsane olduğunda pek çoğumuz Yahya Konuk'un hikayesinin "Cihadın Mahrem Hikayesi"nden ibaret olduğunu sanıyorduk. Ancak öyle olmadı.

'ANLATILMAMASI GEREKENLERİ' Mİ ANLATIYOR?

Birinci baskısı ayrı ikinci baskısı ayrı bir fırtına uyandıran "Cihadın Mahrem Hikayesi" kimilerine göre gerçekten cihadın anlatılmaması gereken mahremini ortaya saçan, eleştirileriyle gençleri cepheden soğutan ve nihayet "İrancılık" ile "Selefilik" arasında gidip gelen kafası karışık bir kişisel tarihti. Kimilerine - özellikle cihadın bir şekilde parçası olanlara - göre ise henüz Bülend Tokgöz olduğu bilinmeyen Yahya Konuk, çok iyi bir makineyle çekmese de kendi baktığı kadrajdan görüldüğü kadarını yansıtsa da bir fotoğraf çekiyordu. O fotoğraf ise aslında "cihad toprakları"nın fotoğrafıydı ve bu meseleye ilgi duyanlar bu fotoğrafı hiç değilse dikkate almak zorundaydılar. İkinci baskıda "İrancılık" eleştirilerini izale eden bir mukaddimeyle çıkan Cihadın Mahrem Hikayesi, bir noktadan sonra bir nevi pusula haline geldi. Bir işe girişmeden evvel o işi tanımak isteyen Müslüman gençlerin pusulası olduğu kadar aynı zamanda 1980'li yıllardan bu yana Moro'dan Bosna'ya kadar oldukça geniş bir coğrafyada kanlarını döken Müslüman gerillaları tanımak isteyen başka mahalle mensupları için de iyi bir girizgah oldu.

Yahya Konuk'un "Bülend Tokgöz" olarak ortaya çıkışı ise tam olarak ilk kitabının iyice dem tuttuğu günlere denk geldi ya da getirildi. Cihadın Mahrem Hikayesi'ni okuyan ve bir şekilde tadı damağında kalan okuyucu bir gün ansızın Yahya Konuk'un Bülend Tokgöz olduğunu öğreniverdi. Bu kez karşımızda bir kitap değil bir seri vardı. Üstelik her birisi ayrı kitaplar olarak birkaç ayda bir yayınlansa daha çok gelir getirmesi sağlanabileceği halde tek parça olarak yayınlanan bir seriydi bu.

Cihadın Mahrem Hikayesi ne kadar Türkiye İslamcılığı ve İslami hareketlerine cepheden bir bakış ise de yeni seri de bir o kadar cihadın cephelerine Türkiyeli bir İslamcının gözünden bakıştı. Bu nedenle pek çok insanın kaldıramayacağı kadar eleştirel ve bir Müslüman gerillada görülmesi çok beklenmeyecek şekilde yaşadıklarına karşı tarafsızdı. El Kaide'den Taliban'a ve nihayet cihadın tarihine yönelen bir tenkid dizisi sayılabilecek bu yeni seri henüz demini tam olarak tutmadı ancak bu kez "dem tutma"sürecinin ilk kitaba nazaran kısa olacağını söyleyebiliriz. Çünkü kendisini bir anlamda "cihadın sahibi" ya da "cihadın tabi sözcüsü" gibi sunan pek çok isimsiz sosyal medya hesabı Bülend Tokgöz'ün "boş işlerle uğraştığı"ndan dem vurmaya başladı.

Peki şu Bülend Tokgöz ne anlatıyor?

Bülend Tokgöz'ün ne anlattığını anlamak ve kitaplara bir yerinden başlamak isteyenler için kısa bir kılavuz hazırlamak istedik. Zira Osmanlıca kelimeler yönünden bol ve konuları anlamında bağlantılı kitapları mütalaa etmeye başlayan okuyucu bir noktadan sonra üslup ile bilgi arasında kaybolabilir ve dahi kaliteli bir roman tadındaki anlatımın üslubuna kapılarak kitapların muhtevasından kopabilir.

Öncelikle seriye hiç başlamadan Yahya Konuk imzalı Cihadın Mahrem Hikayesi'ni hitama erdirin. Sonrasında hiç konudan kopmadan ve oldukça detaylı anlatımından ötürü mümkün olduğunca gürültüsüz bir ortamda elinize "Büyük Oyundan Dersler" serisini alabilirsiniz.

Seriye "Gerillalar & Kontrgerillalar" kitabı ile başladığınızdan ilk fark edeceğiniz savaşın taktiklerine ve politik stratejilerin arka planına dair iyi hazırlanmış bir belgesel eserle karşı karşıyasınız. En başta cihada mal olmuş ve biraz da cihadı kendilerine mal etmeye azmetmiş bir bakışa sahip olduğu kitaplarda sıklıkla ima edilen örgütlere dönük cesur bir eleştiri silsilesi okumaya hazır olmalısınız. Afganistan'da cihadın bidayetine 1980'li yılları koyan Türkiye İslamcıları açısından oldukça şaşırtıcı tarihi bilgileri ihtiva eden kitap ayrıca askeri tarihe ilgi duyanlar açısından da değerli detayları haiz. Kitapla ilgili geniş çaplı bir detay vermeyelim ancak okuyucu, I.Dünya Savaşı'nın geniş sahalara uzanan harp alanı içerisinde bir Osmanlı efsanesi olarak Teşkilat-ı Mahsusa'nın Afganistan'da İngilizlere karşı savaşan kabile gerillalarına uzanan nefesiyle yüzleşince hiç değilse efsanenin içerisindeki gerçeklikle de buluşabilecek.

Büyük Oyundan Dersler serisine "Stratejiler & Komplolar" ile devam ettiğinizde ise zaten yukarıdan aşağıya uzanan ve meselenin derinliğine inmeye çalışan bir bakışla karşılaşacaksınız ki Rusya, İngiltere ve ABD arasındaki küresel denklem nezaretinde Türkiye İslamcıları açısından artık nostaljik bir figür halini alan I.Afgan Cihadı üzerine yazılmış değerlendirme her şeyden evvel ne olduğunu duygu yoğunluklu metinlerden okuduğumuz ancak pek de anlamadığımız 1980'lerin savaşına dönük esaslı bir değerlendirme.

SIRAYI BOZMAYIN

Burada ifade etmeliyiz ki üç kitabı gerçekten sükunet içerisinde okuduysanız üzerinizde bir nevi "Bülend Tokgöz" yorgunluğu oluşabilir. Zira Tokgöz'ün eleştirel çizgi ile pesimistlik arasında sıklıkla hareket eden gerçekçiliği Türkiye'deki ortalama bir vatandaşın da İslami hareketlerden herhangi birisine mensup bir gencin de kaldırabileceğinin ötesinde. Fakat bir süreliğine vazgeçseniz de bizce devam etmek isteyeceksiniz. Devam etmek istediğinizde ise sırayı bozmamanızı ısrarla öneriyoruz.

TALİBAN'I TANIMAK İÇİN HAZİNE

Serinin üçüncü kitabı "Reisler & Taliban'lar" dünyanın gördüğü göreceği en büyük algı operasyonlarından birisine kurban edilmek istenen Taliban hareketine dönük hem içeriden hem de dışarıdan bir inceleme. İçeriden; çünkü Bülend Tokgöz, Taliban için içeriden kabul edilebilecek kadar yakın. Dışarıdan; çünkü gerek düşünme biçimi gerekse de olaylara ve olgulara bakış anlamında Bülend Tokgöz asla Taliban olamayacak kadar Türkiyeli reflekslere sahip. Ne var ki yazarın kimliği ve niteliği her ne kadar metnin üzerine bir koku gibi sinse de serinin üçüncü kitabı Taliban'ı tanımak isteyenler için bir hazine. Serinin bütününe ilgi duymayanların ya da genel olarak Tokgöz'ü beğenmeyenlerin dahi Taliban'ı anlayabilmek için kitaba vakit ayırmaları oldukça faydalı olabilir. Özellikle "Afgan Talibanı nedir?", "Pakistan Talibanı nedir?" gibi sorulara cevap arayanlar kitaba dört elle sarılabilir.

"Hücumlar & Cürümler" ise Pakistan'ın da dahil olduğu savaşın günceline dair bir eleştirel metin. Bülend Tokgöz'ün bu kitaba kadar iyice alıştığınız üslubunun askeri taktikler anlamında da ne kadar incelebildiğini görünce şaşırmanız ihtimal dahilinde. Buna rağmen kitabı, olayların künhüne şahsın kendi penceresinden görünen kadarını anlatabildiğini göz önüne olarak okumanızda fayda var.

Buraya kadar bu metni okuduysanız ve dördüncü kitaba kadar da Bülend Tokgöz'ün "Büyük Oyundan Dersleri"ni okumaya cidden niyet ettiyseniz serinin son kitabı olan "Sünniler & Şiiler" size iyi bir yemeğin ardından içilen güzel bir çay gibi gelecek. Zira Suriye krizinden bu yana Şii - Sünni gerginliğinin savaşa dönüşmesini seyreden bir nesle mensupsanız ve dahi bu gerginliğin Suriye ile başladığını düşünüyorsanız bu kitap sizin hem ilaç hem de hastalık sebebi olabilir. Özellikle Bosna Cihadı günlerinden bu yana hem Sünni gerillalar ile hem de Şii gerillalar ile yüzleşen ve Selefilik ile Şii militarizmi arasındaki gerginliği bizzat yaşayan Bülend Tokgöz, savaşı asıl olanın atılan mermiler olmadığını okuyucuya göstererek maharetli bir şekilde anlatıyor.

Hulasa, bir gün ansızın Bülend Tokgöz'e dönüşen ve 1990'lı yıllarda İslami çevrelerin iyi bildiği kimliğiyle yeniden kendisini gösteren "Yahya Konuk", romantizm ile komplo teorisyenliği arasında bir kriz yaşayan İslami hareketlerin gençlerine gerçeği anlatma noktasında faydalı olduğu kadar iki yüz yıllık savaşımızı da belgesel niteliğinde metinlerle önümüze seriyor ki belki bu da son yıllarda bizim mahallenin en çok ihtiyaç duyduğu okuma biçimi.

Son yıllarda "heyecan verici" neşriyat anlamında ciddi bir eksikliğin yaşandığı İslami yayınlar açısından bakıldığında da Tokgöz'ün kitapları fazlasıyla dikkate değer.

Zannediyoruz ki "Yahya Konuk kimmiş Abi?", "Abi bu Yahya Konuk gerçekten mücahid mi?", "Yahya Konuk'u tanıyan kimse yok mu?" sorularını en az bir kez soranlar bu seriyi okursa Tokgöz'ün kitapları İslami yayın piyasasını ciddi şekilde aşabilir.