Sultanahmet Camii'nin yapılışı
Cami inşa edilirken sultan dahil, birçok devlet adamı caminin yapımında görev almıştır

Oluşturma Tarihi: 2020-04-28 10:48:57

Güncelleme Tarihi: 2020-04-28 10:48:57

Sultanahmet Camisi'nin bulunduğu yer, At Meydanı'nın deniz tarafındaki geniş bir alanda yer alan Ayşe Sultan Sarayı'dır. Denize bakan Ayşe Sultan Sarayı'nın alanı hem genişti hem de Topkapı Sarayı ile aralarında çok az bir mesafe vardı. Sultan 1. Ahmet burayı uygun görünce Ayşe Sultan'a 30 bin altın vermiş ve yerine Sultanahmet Camisi'ni yaptırmıştır.

Cami inşa edilirken sultan dahil, birçok devlet adamı caminin yapımında görev almıştır. 1018 yılının Recep ayının dokuzuncu Perşembe günü (miladi takvime göre 1609 yılının Ekim başları) temel için ilk kazmayı Sultan 1. Ahmet vurmuştur. Bu kazma şu an Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir. Daha sonra eteği ile toprak taşımış ve caminin tamamlanması için dua etmiştir. Caminin bitmesi 1026 yılının Cuma gününe denk gelmiştir. Miladi takvime göre bu tarih 9 Haziran 1617 yılıdır. Sultanahmet Camisi 7 yıl 5 ay ve 6 gün içinde inşa edilmiştir.

Minarelerle ilgili eleştiriler

Bitiminin ardından farklı kesimlerce yoğun eleştirilerin hedefi haline gelen Sultanahmet Camii, Osmanlı sınırlarındaki hem ilk hem de tek 6 minareli cami olarak tarihe geçmiştir. Sultanahmet Camii'inden sonra imparatorluk sınırları içinde 3 tane daha 6 minareli cami yapılmıştır. Yapı ile ilgili olarak yapılan eleştirilerin çıkış noktası minare sayısıdır. Mekke Camii'nin minare sayısı ile aynı sayıda minareye sahip olan Sultanahmet Camii, imparatorluk gelirleri azaldığı halde hiçbir masraftan kaçınılmadan yapılmıştır, bu da büyük bir tepkiye neden olmuştur. Sultan 1. Ahmet, çareyi Mekke Camii'ne bir minare daha ekletmekte bulmuştur.

Sedefkar Mehmet Ağa caminin şerefe sayısını hesaplarken 16 sayısında karar kılmış. Bunun nedeni Fetret Devri ile birlikte Sultan 1. Ahmet'in Osmanlı İmparatorluğu'ndaki 16. padişah olmasıdır.

Günümüze ulaşan bölümler

İstanbul'un en çok ilgi çeken tarihi yapıları arasında Yerebatan Sarnıcı, Topkapı Sarayı ve Kapalıçarşı ile birlikte Sultanahmet Camii bulunur. Yapıldığı dönemde büyük bir külliyesi olan camide, hünkar kasrı, imaret, Daru-l Kurra, medrese, muvakkithane, hamam, arasta, sıbyan mektebi (mahalle mektebi) ve Darü'ş-şifa ve türbe gibi yapılar bulunuyordu. Fakat bu yapıların çoğu günümüze ulaşamamıştır. Caminin yapıldığı zamandan günümüze kadar gelebilen yapılar; Sultan 1. Ahmet'in tek kubbeli mezarı ile birlikte 6 sütundan oluşan şadırvandır.

Batılıların Blue Mosque olarak adlandırdıkları Sultanahmet Camii, oldukça aydınlık ve ferah bir camidir. Bunun nedeni, duvarlarında hem yarım, hem merkezi hem de kubbe biçimindeki kasnaklara açılan çok sayıda penceredir. Caminin içine bu pencerelerden giren ışık, caminin içini daha aydınlık ve geniş göstermektedir. Gelen ışık, duvarlardaki çini kaplamaları ve kalem işi süslemeleri daha canlı ve renkli gösterir. Caminin içine hakim olan mavi renk nedeniyle Batılılar Sultanahmet Camisi'ne Blue Mosque demişlerdir. 1934 yılında Ayasofya'nın müzeye dönüştürülmesi ile Sultanahmet Camisi, İstanbul'un ana camisi olmuştur.

İç ve dış mimarisiyle dikkati çekici

Caminin içi İznik ve Kütahya'daki atölyelerde üretilen çinilerle süslenmiştir. Duvarlar lale, sümbül, narçiçeği, üzüm salkımı ve selvi desenleri ile kaplanmıştır. Camideki mihrap, minber ve hünkarmahlefi gibi yerler birer sanat eseri niteliğindedir. Duvar işlemeleri, altın yaldız kabartmalar ve sedef kakmalar, camiyi daha da gösterişli hale getirir. Caminin avlusu neredeyse camiyle aynı büyüklüktedir. İçindeki altıgen biçimindeki şadırvan günümüze kadar korunabilmiştir.

Hünkar Kasrı ilk olarak cami içinde padişah namaz kılabilsin diye tasarlanmış fakat ilerleyen zamanlarda padişahın dini ibadetlerini yerine getirmesinin yanı sıra dinlenebilmesi için köşk olarak camiye eklenmiştir. Caminin büyüklüğü yücelişi, zerafeti, ihtişamı, imanı ve samimiyeti çağrıştırır.