Sümer musikisi hakkındaki araştırmasıyla tanınan Francis W. Golpin'in eseri The Music of the Sumerians adlı kitapla ilgili bir makale yazmış olan Sadettin Arel, makalesinin altına şöyle bir dip notu koymuştur:"Adı geçen İngilizce kitabın 50'nci sayfasında Milât ‘dan takriben 1600 sene önceden kalmış bir sınır taşının fotoğrafı vardır. Bu taşın üzerinde tanbur çalan iki adamın kabartma resimleri görülür. Merhum Sadettin Arel'in bu tespiti bizi tanbur tarihi geçmişinin çok eski zamanlara dayandığı kanısına götürür..."
Sümer kaynaklı mı?
Özbek ve Uygur mûsikisinde çalınan birbirine benzer iki çalgıdan başka İran'ın Luristan bölgesindeki Ehl-i Hak dergâhlarında, Kuzey Irak ve Suriye halk mûsikisinde kullanılan bağlama benzeri çalgılar da tambur (tanbûr) adını taşımaktadır.Henry George Farmer ve Curt Sachs gibi müelliflere göre tambur kelimesinin kökeni “küçük yay” anlamındaki Sumerce panturdur.
Türk musikisindeki durumu
Türk mûsikisinde yüzyıllardan beri kullanılan tambur, itibarının çok arttığı XVIII. yüzyılda önemli biçim değişiklikleri geçirmeye başlamış, boyutları, biçimi ve çalınışıyla muhtemelen aynı kökenli olduğu diğer tamburlardan büyük ölçüde ayrılmıştır. Bu sebeple Türk tamburu yalnız Türkiye'de kullanılan tek çalgı durumunda. Bugünkü Türk tamburu XVIII. yüzyıldan önce, anılan diğer tamburlar gibi armudî biçimde olduğundan ve günümüzde Türkmenistan, Doğu Türkistan ve Özbekistan'da kullanılan dutar, Azerbaycan âşıklarının çalgısı olan saz (çoğur) ve Anadolu halk çalgısı bağlama biçim bakımından birbirine çok benzediğinden geniş tambur ailesi içinde ele alınır. Bu aileye isim veya şekil benzerliği dolayısıyla daha birçok Balkan ve Asya çalgısı dahil ediliyor.
En eski Türk tamburu
Bugün mevcut en eski Türk tamburu Londra'daki Victoria & Albert Museum'dadır (South Kensington Museum). Müzenin deposunda saklanıp teşhir edilmeyen, sadece meraklılara gösterilen bu tambur muhtemelen 1850'lerde saraylı bir sâzende için yapılmış, bir süre kullanıldıktan sonra 1867 Paris Sergisi'nde açılan Osmanlı Pavyonu'nda diğer Osmanlı eserleri ve bir kemençe ile birlikte teşhir edilmiş, ardından South Kensington Museum tarafından satın alınmıştır.
Yaylı tambura geçiş
Yaylı Tambur. Abdülkādir-i Merâgī'nin bahsettiği yayla çalınan tamburun hangi döneme kadar nerelerde kullanıldığı bilinmemektedir. Türk tamburunun çalınma tekniğini ve üslûbunu kökünden değiştiren Tanbûrî Cemil Bey, mızrapla çaldığı tamburu dizlerinin üstünde diklemesine tutup yayın diğer tellere değmemesi için en alttaki iki çelik telle (yegâh) eşik arasına bir kibrit parçası koyarak yayla da çalmıştır. Afganistan tamburu popüler bir şehir çalgısıdır. Özbekistan ve Tacikistan'da tambur sanat mûsikisinde kullanılır.
Tamburi Cemil Bey ile yeni dönem
1873 yılında İstanbul'da doğan Cemil Bey, çoğu büyük müzisyen gibi küçük yaşlarda müzik eğitimine başlamıştır. İlk başta keman ve kanunda ustalaşan Cemil Bey ilerleyen yıllarda birçok müzik aletini virtüöz seviyesinde çalmıştır.
Küçük yaşta babasını kaybeden Cemil Bey, amcası tarafından batılı anlamda bir eğitim alarak büyütülmüştü. Hem müzik hem de genel kültür alanındaki yetkinliği onun bestelerine, eserlerine bir derinlik katmıştı.Cemil Bey'in tambur hikâyesi, ünlü Tanburi Ali Efendi'den tambur dersleri almasıyla başlamıştır.
Hocası yeteneğinden çok etkilendi
Ali Efendi'nin ondaki yetenekten çok etkilendiği, bu yüzden de onun çalışını gördükten sonra, tamburu bırakacağını söylediği rivayet edilmektedir. Tanburi Cemil Bey'in müzik aletlerini kendine has üslubuyla çaldığı birçok icrası bulunur. Bestelediği Hicazkar Peşrevi, Neva Peşrevi, Ferahfeza Saz Semaisi'nin ve nice eserlerinin yer aldığı yaklaşık 80 adet plağı bulunmaktadır. Ayrıca, Batı ve Türk Müziklerini karşılaştırdığı bir kitabı ve yarım kalan bir kemençe metodu da kayıtlara geçmiştir.