Tarihten bir 'bildiri': 'Hayatınızı devam ettirmenizin başka yolu yoktur'
Murat Bardakçı, bir süredir gündemden düşmeyen gece yarısı bildirisinden hareketle tarihimizde gerçekleşmiş ilginç bir ‘bildiri’ vakasından bahsetti. Bardakçı’nın ‘Donanma tarihimizden 1908 tarihli “tersine” bir bildiri’ başlıklı yazısından ilgili bölüm ve belgeleri…

Oluşturma Tarihi: 2021-04-11 09:02:08

Güncelleme Tarihi: 2021-04-11 09:02:08

PEK KİBAR OLMAYAN BİR ÜSLÛP...

Söz böyle yazışmalardan açılmışken 1908 tarihli ve donanma ile alâkalı “tersine” bir belgeden, İttihatçılar'ın Abdülhamid zamanının Bahriye Nâzırı ve Donanma Kumandanı Hasan Râmi Paşa'ya gönderdikleri tehditlerle dolu mektuptan bahsedeyim...

Yıl, 1908'dir; Rumeli taraflarından gelen baskılara boyun eğmek zorunda kalan Sultan Abdülhamid 32 sene aradan sonra 23 Temmuz'da Kanun-ı Esâsî'yi yeniden uygulamaya koymuş, yani İkinci Meşrutiyet ilân edilmiştir!

Eski rejimin işbaşından uzaklaştırılacak olan önde gelenleri arasında Hasan Râmi Paşa da vardır. Hakkındaki yolsuzluk söylentileri yüzünden askerin arasında bile “Harâmi Paşa” diye bahsedilen Hasan Râmi Paşa, tam da o günlerde bazı subayların rütbelerini bir derece yükseltmeye kalkınca, 1908 Temmuz'unun son haftasında içerisinde “Ahlâksız, alçak, haysiyyetsiz” sözlerinin geçtiği ve “İstifa et ve canını kurtar” diye biten bir mektup alır...

Muhtıra benzeri belgeler tarihimizin ilk örneklerinden bu mektupta, günümüzün Türkçesi ile bakın neler deniyor:

“Bahriye Nazırı Hasan Râmi Paşa'ya,

Osmanlı Terakkî ve İttihad Cemiyeti, Anayasa'nın ve Meşrutiyet'in millete ihsan edilişinin üzerinden henüz bir hafta bile geçmeden albay rütbesine kadar olan bütün deniz subaylarının bir derece terfi ettirildiklerini bildiren garip telgrafınızdan haberdar oldu. Bütün subayların bir derece terfi etmeleri için padişahtan bir de irade çıkartırken bu hareketinizin ne derece delice bir iş olduğunu düşünmek zahmetine katlanmadınız mı? Bu terfilerle aramıza fesat ve nifak ekmek, halkı kanlara boyayarak sefih idarenize devam etmek istiyorsunuz. Ahlâkınızı, hırsızlığınızı, alçaklığınızı ve namussuzluğunuzu zaten bütün cihan bilmektedir. Bu hareketinizle Meşrutiyet'e ve milletin saadetine ne derece düşman olduğunuzu ispat ettiğiniz için, çevirmek istediğiniz dolaplar feci bir şekilde başınıza ve ailenize dönecektir. Bundan kesinlikle şüphe etmeyin. Millet zalimlerin ve hainlerin cezasını vermekte artık asla tereddüt etmeyecek, yönetimin başında bulunanları namus ve hamiyyet yoluna çevirecek ve sonra yaşatmayacaktır. Allah izin verirse bu sözümüzün ne kadar doğru olduğunu zât-ı devletleri de tecrübe edeceklerdir. Subayları gayrımeşru ve kurallara aykırı şekilde terfi ettirenlere, anayasanın hükümlerini çiğneyenlere lâyık oldukları ceza mutlaka verilecektir. Osmanlı Terakkî ve İttihad Cemiyeti'nin, bütün bu yasadışı hareketleri her fedakârlığa katlanarak sona erdireceğine inanınız. Ahlâkınızın ve alçaklığınızın artık düzelmeyecek bir hale geldiğini bildiğimiz için her şeyden önce terfi ettirilen subayların rütbelerini indirerek terfileri kurallarına göre yapınız. Sonra da derhal istifa edip o kıymetli makamı kirletmeyiniz. Hayatınızı devam ettirmenizin başka yolu yoktur.”

Hasan Râmi Paşa'nın bu mektubu aldıktan sonra ne mi yaptı? Cevabî bir mektup kaleme alıp “...Anayasa'nın ilânına herkesten fazla memnun ve müteşekkir olduğuma namusum üzerine yemin eder ve teminat veririm. Milletin rahatı ve yükselmesi uğrunda yaptığınız mübarek çalışmaları kutsayıp başarılarınızın devamına dua ederek Bahriye Nazırlığı'ndan istifamı hemen verdim” dedi...

Bu iki belgenin nerede, hangi arşivde olduklarını merak edecek olanlar çıkabilir, söyleyeyim:

Yayınladığım yahut yayınlamamaya karar verdiğim belgelerin orijinallerini elimde tutmaz, işleri biter bitmez resmî arşivlere veririm...

Bu mektuplar bende, İttihad ve Terakkî'ye ait yüzlerce evrakın arasında idiler... İttihadçılar'ın artık kullanmayacağım yazışmaları ile Enver Paşa'ya ait olan yüzlerce evrak ile fotoğrafı bundan birkaç sene önce askerler tarafından kaleme alınmış belgelerin bulunması gereken yere; ATASE'ye, yani Genelkurmay Arşivi'ne vermiştim...

Hasan Râmi Paşa ile alâkalı evrak da şimdi orada muhafaza ediliyor...

Habertürk