Türkler İslâmiyet'i İran aracılığıyla Araplardan aldıktan sonra eski kültürlerinde pek çok değişmeler meydana geldi. Yeni din, beraberinde yeni kültürü de getirdi. İslâm dini daha ilk ortaya çıktığı andan itibaren diğer din ve kültürlerle temasta bulunmuştur. İsrailiyat denen bu bilgiler, doğrudan veya dolaylı olarak İslam'a girmiştir. Türkler İslamiyet'i kabul etmekle,farklı din ve kültür unsurlarıyla karşılaşmıştır.
Tevrat Türk kültüründen etkilendi
"Türk Halk Hikayelerinde Tevrat Kaynaklı Motifler" isimli çalışmaya imza atan Prof. Dr. Eyüp Akman şu yorumda bulunuyor: "Tevrat'ta benzerleri ya da aynısı yer alan motiflerin, Türk kültürüne, İslam dini ve medeniyeti vasıtasıyla girdiğini söylemek ihtimal dâhilindedir diyeceğiz. Bu benzerliğin veya aynılığın diğer bir sebebi olarak da bir başka ihtimali hatırlatacağız. O da Tevrat'ın, kendinden evvelki kültürlerden, özellikle Türk kültüründen etkilendiğini söylemektir.
Nitekim bazı araştırmacılar Sümer kültürünün ve Sümer edebî eserlerinin Tevrat'a kaynaklık ettiğini ifade etmektedirler. Sümerlerin de Türk olduğu veya Türklerle yakın temasta
bulundukları hesaba katılırsa Yahudilerin, dolayısıyla Tevrat'ın Türk kültüründen epey etkilendiğini söylemek yanlış olmaz.Bu söylediklerimiz, ihtimaller dâhilindedir. Gerçek olan bir şey varsa o da yukarıda saydığımız motiflerin en eski yazılı kaynak olarak Tevrat'ta yer almalarıdır. Yine gerçek olan diğer husus, hiçbir kültür ve dinin steril olmadığı, muhakkak başka din ve medeniyetlerle kaynaşmış olduğudur"
Kutsal kitaplardaki kıssalar
...Kutsal kitaplarda geçen bazı kıssalar, doğrudan ve bütün olarak yeni bir hikâyeye dönüşebileceği gibi
bu tür kitaplarda bulunan bazı konu ve motifler de halk anlatılarında yer alabilmektedir... Tevrat, Kur'an-ı Kerim'de
16 ayette ve 18 defa zikredilen bir kutsal kitaptır. Kur'an'da İncil'in İsa'ya, Zebur'un Davut'a verildiği açık bir şekilde belirtilmekteyken, Tevrat'ın verildiği peygamber adı zikredilmemiştir. Tevrat
sözü, sadece Musa'ya verilmiş kitabı tanımlayan bir isim değildir. Bu söz, Musa da dâhil olmak
üzere bütün İsrail peygamberlerine gönderilen vahiylerin genel adı.
İslam dünyasının Yahudilerle teması
İslam dünyasının Yahudi toplumuyla münasebeti çok eskilere çıkmaktadır. Özellikle Yahudilerin Müslümanlarla geniş ölçüde karışmaları, ticaret ve kültür alışverişi yapmaları, Kur'an'ın bu milletlere ve kitaplarına sık sık atıfta bulunması, Yahudilerle Müslümanları belli ölçülerde kaynaştırmış ve dolayısıyla her iki din ve kültür birbirinden etkilenmiştir.
"Tevrat'ı taradığımızda pek çok halk hikâyemizde görülen bazı motiflerin Tevrat'ta ya aynen ya da biraz farkla görüldüğünü fark ettik...."
İşte bunlardan bazı örnekler:
Çocuksuzluk/Kısırlık: Çocuksuzluk veya kısırlık, insanlık tarihi kadar eski olan bir olgudur. Halk hikâyelerimizin külliyâtına baktığımızda, hikâye sayısı olarak 48, varyantlarıyla beraber
123 hikâyede bu motifle karşılaşırız. Kutsal kitapların en eskisi olan Tevrat'ta bu kelime 18 yerde zikredilir...
Kısırlıktan kurtulma çareleri: Türk halk hikâyelerinde yaygın olarak, bir dervişin verdiği elmayı yiyerek hamile kalma motifiyle karşılaşırız. Mustafa Cemiloğlu yaptığı araştırmada,
varyantlarıyla beraber 23 halk hikâyesinde bu motifin bulunduğunu tespit etmiştir. Halk hikâyelerinde gördüğümüz, çocuk olması için müracaat edilen diğer çareler dua, adaklar adamak ve hayır hasenat yapmak şeklinde tezahür eder.
Sihirli saç: Halk hikâyelerimizden Melikşah ve Güllühan hikâyesinde Melikşâh'ın başındaki beyaz tüyler, sihirlidir. Bu sihirli tüyler Melikşâh'ın güçlü/yenilmez olmasını sağlar. Bu motife Köroğlu hikayelerinde de rastlarız. Köroğlu'nun İstanbul ve Elaziz rivayetlerinde, Köroğlu, sevgilisini almaya giden Hasan Bey'e saçından üç kıl verir. Ve başı sıkıştığı zaman bunlardan birisini yakmasını söyler. Boratav, sihirli üç kıl motifini “ibtidai kavimlerin sihrî
ananeleriyle alakalandırır”. Sihirli saç motifine “Hemra ile Hurlika” hikâyesinde de rastlıyoruz. Hurlika, başı derde girdiğinde yakması için saçından iki tel verir..
Sandığa koyarak denize atma motifi: Bu motif Türk masal ve hikâyelerinde karşılaştığımız orijinal bir motiftir. Esma Şimşek bu motifle ilgili yaptığı araştırmasında mitoloji, masal ve destanlarda motifin yerini tespit etmiştir. Halk hikâyelerimiz içinde bu motif “Mahmut ile Nigar” hikâyesinde geçmektedir.Bu motifin geçtiği en eski yazılı kaynak olarak Tevrat'ı görmekteyiz. Mısır kralı, doğacak İsrailli bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder.
Musa doğunca annesi hazır bir sepet alıp katran ve ziftle sıvar ve içine çocuğu yerleştirerek Nil
kıyısındaki sazlığa bırakır. O sırada yıkanmak için Nil nehrine giren Firavun'un kızı sepeti alır ve
çocuğu evlat edinir.
Güvercin: Halk hikâyelerinde konuşan kuşlara ve güvercinlere rastlanır. Tevrat'ta da güvercin, kurban olarak sunulabilecek kutsal hayvanlar arasındadır.“Eğer kişi yakmalık sunu olarak Rab'be kuş sunmak istiyorsa kumru ya da güvercin sunmalı” hükmü bunu göstermektedir.
Kuşların haberci olması: Türk kültüründe kuş, hep haberci, haber taşıyan varlıklar olarak
kabul edilir. Kerem, sılasına turna kuşu ile selam göndermekte onlardan da haber sormaktadır.
Tevrat'ın Vaiz bölümünde verilen öğütlerden biri de: “İçinden bile Krala sövme, yatak odanda zengine lânet etme, çünkü gökte uçan kuşlar haber taşır, kanatlı varlıklar söylediğini aktarır” şeklindedir.
Konuşan eşek: Türk anlatı türlerinde konuşan hayvanlara sıklıkla rastlarız. Mesela Erzurum'dan derlenen “Leylan Kara” hikâyesinde Ebu Hançer, yılanlarla konuşur “Avcı Ahmet” hikâyesinde konuşan kurt, aslan, tavşan, ejderha bulunur.
Manas Destanı'nda da konuşan hayvanlar vardır. Allah'ın gönderdiği bir melek ile Manas'ın atı,
kuşu ve köpeği konuşur
Kurt motifi: Türk destan ve mitolojisinde kurt, özellikle Bozkurt ata, ecdat, rehber kabul
edilir.Tevrat'ın Eyüp kıssasında Eyüp, umutsuzluğa düştüğü hastalık anında yanındakilerle konuşurken şunları söyler: “Ölüler diyarını evim diye gözlüyorsam, yatağımı karanlığa seriyorsam,çukura ‘babam', kurda ‘annem, kız kardeşim' diyorsam, umudum nerede?”.
Aslan motifi: Türk halk anlatılarında sık geçen bir motif de aslan motifidir. Melikşah ve Güllühan hikâyesinde Melikşâh, aslanların beklediği bir bahçeden elma almaya gönderilir. Bu motif diğer halk hikâyelerinde de mevcuttur. Dede Korkut Hikâyeleri'nden Tepegöz hikâyesinde, Tepegöz'ü öldüren Basat'ı bir dişi aslan emzirmiştir. Aslanın büyüttüğü çocuk ve yardımcı aslan motifine, Kazakistan halk hikâyelerinde de rastlanır. Karkabat adlı hikâyede Şerkulat'ı bir aslan büyütmüştür. İki tane aslan yavrusunun kahramana yardım etmesi motifine Arpaçay'dan derlenen “Avcı Ahmet” hikâyesinde de tesadüf edilir. Yine Kerem ile Aslı hikâyesinde konuşan aslan motifine rastlarız
Yedi sayısı: Üç, dokuz ve kırk gibi yedi sayısı da Türk anlatılarında sık geçen bir sayıdır.
Tevrat'ta Tanrı, yaratma işini tamamladıktan sonra yedinci günü kutsar ve o günü kutsal bir gün
olarak belirler ve o gün yarattığı bütün işi bitirip dinlenir. Nuh'un gemisine erkek
ve dişi olmak üzere yedişer çift hayvan alınır.
Ölüp dirilme: Tevrat'ta Kral İlyas, ölmüş olan bir çocuğun üzerine kapanarak çocuğun canlanması için dua eder ve çocuk canlanır. Başka bir kıssada ölüyü diriltme vardır. Tanrı adamı Elişa, tanrıya dua ederek yaşlı bir kadının hamile kalmasını sağlar ve çocuk doğar. Fakat çocuk fazla yaşamaz ölür. Bunun üzerine Elişa, tanrıya yalvararak çocuğu diriltir. Tevrat'ta Hizkiya hastalanır ve Tanrı'ya dua ederek iyileşir ve 15 yıl daha ömrü uzar. Ölüp dirilme motifine Varka ve Gülşah hikâyesi ile Kerem ve Aslı, Tahir ile Zühre'nin Türkmen varyantlarında karşılaşırız. Ömür verilme motifi de Dede Korkut'ta geçer.