Ahlakilikten Estetiğe Karakter Aşınması, Orta Sınıf ve Muhafazakâr Kültür
Türkiye açısından Suriye meselesinin, bölgede etkili olan Rusya, İran, ABD gibi aktörlerin etkisiyle daha da içinden çıkılmaz bir hale büründüğü günden güne daha net bir biçimde görülmektedir. 28 kişinin ölümüyle neticelenen son saldırının Ankara'nın merkezinde TBMM ve Genelkurmay'ın hemen dibinde, güvenlik düzeyinin en yüksek olduğu yerlerden birinde yapılması Türkiye'ye bir uyarı hatta bir tehdit olarak yorumlanabilir. Nitekim bu patlamanın taşeronları ve arkasındaki destekçiler bununla Türkiye'ye gerek güvenlik gerek istihbari açıdan meydan okumuştur. Kısacası Türkiye'nin hedef olduğu bu son saldırı, Suruç, Ankara ve Reyhanlı'daki benzerleriyle birlikte okunduğunda ülkenin ne tür bir tehditle karşı karşıya olduğu ve kararlı biçimde harekete geçmenin gerekliliği daha net görülebilir.
Türkiye'de sayıları 2,5 milyonu aşkın Suriyeli mülteci nüfus ve Suriye'den sayıları belki yüzbinleri bulabilecek yeni göç dalgalarına dair tahminlerülke açısından ciddi sorun teşkil eder hale gelen mülteci krizinin yakın gelecekte daha da derinleşeceği izlenimi vermektedir. Dahası Suriye'deki karışıklık ülkeyi güvenlikten turizme, ekonomiden diplomasiye birçok alanda tehdit etmektedir. Şu ana kadar Cenevre konferansları başta olmak üzere Suriye'de çözüme yönelik çabaların sonuçsuz kalması hâlihazırdaki çözüm çabalarının yakın gelecekte nihayete ereceğine dair umutları azaltmaktadır. Nitekim hangi yol tercih edilirse edilsin sonuçta Türkiye istikametini koruyabilmek adına ciddi uğraş vermek durumundadır.
Türkiye'de genel olarak insanların, ahlaki alanın önceliklerinden tüketmeye, görünmeye doğru bir dönüşüm içinde oldukları bir başka gerçeğimiz. Özal'lı yılların iki önemli faktörü, askeri darbe ve neoliberal ekonomi-politikaları ve onun ilkeleridir. Hem çalışma hayatının esnekleşmesi hem de toplumun “tüketim toplumu” ekseninde yeniden yapılanması elan devam etmektedir. Genel iki eğilimin yanında özel olarak İslâmcılık sıfatı altında toplanan siyasal ve toplumsal aktörlerin, AK Parti deneyimiyle gerek siyasal aygıtla gerek modernleşme ve ona bağlı sekülerleşme süreciyle bütünleşme olgusunu hesaba katmalıyız.
Sanki tarih, mücadele sona ermiş değerler anlamını yitirmiş, kavga bitmiş ve sonsuz mutluluk hali başlamıştır en yakınımızdakilerde dahi. Geneli ilgilendiren neredeyse sadece rahatlık, alınan haz ve kahkaha olmuştur. Aşırı neşeli bir kuşakla karşı karşıyayız. Sadece bu kuşakla sınırlanamaz yaşananlar. Toplum bir kez kapitalizme teslim olunca yaşamda kapitalizmin değerlerine sahip olur. Kapitalist kültürün yetiştirdiği insan tipi egoist-narsist insandır. Oysa insanın madden ve manen gerçek anlamda güven ve huzuru, İslâm'ın ana hedefini oluşturmaktadır. Dolayısıyla İslâm, insanlar için yegâne esenlik yoludur. Çünkü madden ve manen gerçek anlamda huzur ve güven ancak fıtrata uygunlukla, ilahi gerçeğe teslimiyetle, hakikate mensubiyetle gerçekleşir.
Bazı Başlıklar:
Yol Ayrımında Türkiye:
PYD, ABD ve Rusya ile İlişkiler/M. Samet TOMAKİN
“Ahlakilik”ten “Estetiğe”
Varoluşun Değişen Motifi/Hüseyin ETİL
Muhafazakâr Burjuva Kültürü/Ercan YILDIRIM
Toplumun İmanını ‘Sorusuz' Bırakarak Çaldılar/Ahmet BURTAŞKIRAY
Yola Çıkmayan Yolcu Olamaz/Celaleddin VATANDAŞ