Türkiye'nin Oscar adayı Hayat'ın yönetmeni Zeki Demirkubuz Atlas Sineması'nda düzenlenen söyleşiye katılarak sanatseverlerin sorularını yanıtladı.
Usta yönetmene filmde rol alan Cem Davran ve Kayhan Açıkgöz eşlik etti.
2016 yılından bu yana setlerden uzak kalan Zeki Demirkubuz, 15 Aralık'ta vizyona giren ‘Hayat' filmiyle gişede rekor kırdı. Hayat, resmi rakamlara göre; 79 bin 161 kişi tarafından izlenerek Demirkubuz'un en çok izlenen filmi olarak kayıtlara geçti.
Başrolde Miray Daner, Doğu Demirkol ve Cem Davran'ın rol aldığı 'Hayat' bu yılki Akademi Ödülleri'nde Türkiye'nin "En İyi Uluslararası Film" adayı seçildi ve Türkiye'nin Oscar adayı oldu. Atlas Sineması'nda ‘Hayat' için gerçekleşen özel gösterime katılan Demirkubuz, Hayat'ın 35 yıl önceki bir hikâyeye dayandığını ve filmlerinde doğaçlama senaryoya sıcak bakmadığını açıkladı.
Hiçbir yere ait hissetmediğini belirten Demirkubuz, her şeyi kişiselleştirerek yaşamaya çalıştığını vurguladı. Hayat filminin sanılanın aksine mutlu sonla bitmediğini ifade eden Demirkubuz geçen sezon 23 Mayıs'ta Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nda oynanan Beşiktaş-Trabzonspor Türkiye Kupası karşılaşmasının ardından siyah-beyazlı taraftarların yönetmen Nuri Bilge Ceylan'a küfür etmesine de tepki göstererek “Yemin ederim benim haberim yoktu. Arkada bir mevzular dönüyor. NBC falan diyorlar. Ben bir anda ayıktım. İnsanın annesine, ailesine ben sövdürtür müyüm?” diye konuştu.
Demirkubuz ayrıca Hayat filmi setinde Doğu Demirkol ile ‘sert' konuşmalar yaşadığını ve Yeraltı 2 filmi için Cem Davran'a görev vermeyi düşündüğünü duyurdu. Filmin içeriği hakkında da bilgi veren usta yönetmen “Kara komediye eğilimim her zaman vardı. Zaten Yeraltı 2 bunun en yüksek hali olacak. Komedi filmi değil ama inanılmaz komik sahnelerin olduğu bir film olacak.” açıklamasında bulundu.
"ZAGOR KARAKTERİNİ YAZMAYI DÜŞÜNÜYORUM"
Demirkubuz ayrıca ‘Kader' filminde Ufuk Bayraktar'ın canlandırdığı ‘Zagor' karakteri için ayrı bir film çekmeyi düşündüğünü açıklayarak “Zagor düşüncem var. Kader'deki ‘Zagor' karakterini yazmayı düşünüyorum.” dedi.
Demirkubuz açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
MASUMİYET'İN EKMEĞİNİ YİYOR DEMESİNLER DİYE DEĞİŞTİRDİM
Ne sektör olarak ne insan olarak ne de birey olarak hiçbir yere ait olamadım ve şuna çok inanıyorum; Yaşamın karşısına çıktığımızda, sokağa indiğimizde önümüze çıkan şeyleri kişiselleştiremeyen insanın kişiliğini istediği gibi yaşayabileceğine inanmıyorum. Dolayısıyla önüme gelen her şeyi kişiselleştirerek yaşamaya çalışıyorum. Bu, manevi değerler konusunda da böyle. Genel değerler konusunda da böyle. Top oynarken dahi böyle. Hatta Beşiktaş'ı bile kişiselleştirerek savunan biriyim. Bu hikâyenin 35 yıllık bir geçmişi var. Hepsi değişik aşamalarda yazıldı. Filmdeki Rıza karakteri İstanbul'a geldiğinde kalması için otel düşündüm. Masumiyet filmindeki gibi bir otelde kalacaktı. Ama ‘Masumiyet'in ekmeğini yiyor' demesinler diye bunu değiştirdim ki benim ekmeğim aslında... Bu düşünce sonucunda Rıza karakterinin kaldığı yeri öğrenci evi olarak değiştirdim.
DÜNYA, ÇOK YETENEKLİ OLUP YETENEKLERİNİ AŞAĞILIK ŞEKİLDE KULLANAN İNSANLARIN HİKAYELERİYLE DOLU
Çoğu zaman yan rolleri yazarken inandırıcı olması için başrolmüş gibi yazarım. Sezgilerle ilerlemek insanı inanılmaz yalnızlaştıran bir şey. Dünya, çok yetenekli olup da ahlaksız ya da iyi olmayıp, bu yeteneklerini aşağılık şekilde kullanan insanların hikayeleriyle dolu. Atomu bulursun ama gidersin atom bombası yaparsın ve Hiroşima'yı patlatırsın. Al işte size yetenek. Oyunculuk ve oyunculuk işlerinde bunlar daha tehlikelidir. Düşünsenize adam çok iyi oyuncu ve çok yetenekli. Çalışacağız. Ama geliyor oynayacağı filmin anlamını ya da filmi değil kendi efsanesinin peşinde oluyor. Film iyi olmazsa sen iyi olsan ne olacak? Aynı şey kameranlar için bile geçerli. Bunlara dikkat ediyorum. Bencilin teki olsun ama hikâye buna katlanabilir mi?
Geçmişte çok büyük oyuncularla çok iyi insanlarla tanıştım. Ama her filmimde iki tane iyi varsa iki tane de yavşak çıkmıştır ya da bir tane dallama çıkmıştır. Enteresan bir biçimde bu filmdeki herkes mi olur? O Miray Daner ve Burak Akak nedir onlar? O kadar genç olmalarına rağmen nasıl bu kadar olgun profesyonel olurlar. Cem Davran, Doğu Demirkol, Kayhan Açıkgöz herkes iyi ve masumdu ki... Bunun şöyle olduğunu düşünüyorum; Siz bu filmi neden çektiğiniz konusunda insanları inandırırsanız herkesin iyi ve değerli yanlarını kışkırtınız.
ÖZEL HAYATIMDAN İLHAM ALIYORUM
Oyuncularla kurduğum ilişkide en çok özel hayatımdan besleniyor ve özel hayatımdaki ilişkilerden ilham alıyorum. Mesela kötü bir şey yaşamaktan korkmamak ama kötü bir şey yaşandığı zaman bunu aşma cesaretini ve iradesini göstermek.
DOĞU DEMİRKOL İLE SERT ŞEYLER YAŞADIK
Doğu Demirkol ile sert şeyler yaşadık. Çok seviyorum herifi. Çünkü sabah gitme ve setten ayrılma şansı vardı. Gitmedi. Geldi dedi ki ‘Ben hazırlandım' bütün gece hazırlanmış ve sette herkesi kendisine hayran bıraktı.
BAKANLIK REDDETTİ
Bu arada demin dışarda buluştuk söyleyecektim ama sürpriz olsun diye burada söylüyorum; Yeraltı 2'yi çekmeye çalışıyorum. Kararını verdik ama NBC mi (Nuri Bilge Ceylan) milleti harekete geçirdi ne yaptı? Dakika bir gol bir bakanlık reddetti. Ama duyduğum kadarıyla bakanlıktaki insanlar tarafından değil sektörün oylarıyla, sektörde beni sevmeyenlerin oylarıyla reddedilmiş. Hayırlısı olsun. Tabi kimsenin böyle bir mecburiyeti yok. Bir yere bir başvuruda bulunduğunuz zaman reddedilmeyi baştan kabul etmemiz lazım. Buna rağmen bir şekilde çekilecek. Bir açılış sahnesi var ve bu daha çok genç hikayesi. Bir adam utanç verici bir hikâye anlatıyor. Yaklaşık 20-25 sayfalık bir monolog. Yarın öbür gün Cem Davran'a ‘oynamak istersen bir bak' diyerek senaryoyu göndermek istiyordum. Göndereceğim. Onu da böyle bir durumda paylaşmak istedim.
HAYATTA DA ÖYLE DEĞİL MİDİR?
Film bittikten bir süre sonra oyunculardan, ekipten geriye duyguları kalıyor. Hayatta da öyle değil midir? Yaşarken ne kadar yoğun yaşarsanız yaşayın sonra geriye onun vicdanı ve duygusu kalır. O iyiyse onu tekrar yaşama konusunda çok istekli olursunuz. Böyle düşündüğüm için pek çok film bittikten sonra bir sonraki filmi yazarken öncelikle insani olarak çalışmak istediğiniz oyuncular oluyor. Bu filmdeki herkes böyle.
Bu ülkede düşmanlık yapmaya bile gelmiyor. Bu NBC ile çıkan mevzular kendinden menkul bir şey. Ben zaten adamın aklını almak gerekiyorsa alıyorum. Hesabını soruyorum. O ara bir söyleşideydim. Bir tane fazladan bir eleman dedi ki ‘Hocam Doğu Demirkol'u bu filmde pezevenk karakteriyle oynatarak şunu mu demek istedin, ben senin başrol oynattığın adamı alırım pezevenk yaparım mı demek istedin?' bende ona ‘git lan olur mu öyle şey' dedim. Biri bunu videoya mı çekmiş ne olmuş, birkaç gazete bunu haber yaptı ve sosyal medyada paylaşıldı. İhale yine benim üzerime kaldı.
YEMİN EDERİM HABERİM YOKTU ADAMA ACIMAYA BAŞLADIM
Yeraltı filmim içinde bunlar dendi. Bir sürü insan ‘o mesele için mi?' diye sordu. Bir senaryoyu yazmak yılları alan bir şey. Sonra Trabzonspor ile olan kupa maçında olanlar. Yemin ederim benim haberim yoktu. Arkada bir mevzular dönüyor. NBC falan diyorlar. Ben bir anda ayıktım. İnsanın annesine, ailesine ben sövdürtür müyüm? İnsanların çoğu iyi ama dallama da az değil ve bunlar gündemi belirliyor. İnsan düşmanlık edeceğine pişman oluyor. Adama acımaya başladım şimdi. Özellikle bu Trabzon ile olan kupa maçından sonraki olayla. Böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Bu da öyle. Şimdi ben işim gücüm yok oturup bu adamın başrol oynattığı adamı alayım da böyle bir karakterde oynatayım. Bu nedir ya? Şizofrenidir bu.
İNSAN; GÖSTERDİKLERİYLE DEĞİL, SAKLADIKLARIYLA DAHA ÇOK İNSANDIR.
Hayat filminin sonunu pek çok insanın algıladığı kadar ‘mutlu son' olarak görmüyorum. Trajedi duygusunu artık eskisi gibi düşünmüyorum. Mesela çok mutlu bir tabloya çok dikkatli baktığımız zaman gösterilen değil gösterilmeyen duygular göze çarpar ki insan; Gösterdikleriyle değil, sakladıklarıyla daha çok insandır. Her zaman her şey görüldüğü gibi değildir. Özellikle insan duygusu ve ilişkileri gösterilenlerden çok saklananlarladır.
KENDİNE KARŞI ACIMASIZ OLMAYAN BİRİ GURURLU DA OLAMAZ
Çok düşünen ve saçma sapan şeyler düşünen bir insan olarak çok düşününce bir sürü fikirle buluşuyorsunuz. İki insanın birbirinden habersizce birbirini rüyada görmesi inanılmaz büyük ve mucizevi bir şey. Hiç kimse beni içimden gelmeyen bir şeye katlanma zahmetine yani insanı şeyler dışında kızım dışında ülkem dışında çok sevdiğim bir insan dışında başka hiçbir konuda beni böyle bir zahmete hangi para hangi imkan uğruna böyle bir şey yapamaz. Bilerek ve isteyerek ödenmiş bedelin hayal kırıklığını yaşayıp sonra buna isyan etmek bir tür alçaklıktır. Kendine karşı acımasız olmayan biri gururlu da olamaz. Akıllı insan, çıkarını çok iyi bilen insandır.
Yaşamda mutlak iyiler, mutlak yanlışlar ve mutlak kötüler gibi bir şey yok benim için. Her şeyin iki, üç, dört beş yanı vardır. Buna en başta da insan. İnsanın bir yığın dürüsü var. Bugün burada kahraman olan insan başka bir koşulda alçak olabiliyor. Burada erdemin en yüksek haline ulaşan insan başka bir yerde sapığın teki olarak karşımıza çıkabiliyor.
DOĞAÇLAMA SENARYOLARA AÇIK DEĞİLİM
Filmlerimde doğaçlama senaryolara açık değilim. Sebebini de söyleyeyim; Yıllarca, geceleri böyle deliler gibi o kadar çalışıyor ve o kadar yıpranıyorum ki onlardan vazgeçmek kolay değil. Yoksa daha iyisini getirene ve bazen tesadüfen olana her zaman açığım.
“BİR AKTÖRÜN ZEKİ DEMİRKUBUZ FİLMİNDE KÖTÜ OYNAYABİLME İHTİMALİ YOK”
Demirkubuz'un kendisine sunduğu Yeraltı2 teklifi için ‘Sırtımdaki yüke bak' değerlendirmesinde bulunarak şunları söyledi:
1977'den beri oyunculuk yapıyorum. Zeki'nin bu tür şeylerden hoşlanmadığını bilmeme rağmen en son söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Bir aktörün Zeki Demirkubuz filminde kötü oynayabilme ihtimali yok. Size onu söyleyebilirim. Birazcık kalbinizle bu işi yapıyorsanız çok mutlu olursunuz. Sinop'ta 10 gün kaldım. Çok güzel günlerdi. Çok çalıştığım bir iş oldu. Çocuk gibi çalıştım. Başrol oynadığım ilk film olan Yusuf İle Kenan filmimdeki heyecanın aynısını bu filmde yaşadım. Böyle bir işin içinde olduğum için çok mutluyum. Filmdeki Orhan karakterini çok sevdim. Özetle ‘Hayat' benim için bir dönüşüm oldu. Tam 60 yaşıma denk geldi bir milat oldu. Ben bu filmden sonra arkaya hiç bakamaz hale geldim.
Kaynak: Karar