Birinci Melikşah 19 Kasım 1092'de doğdu.
Çocukluğu İsfahan ve civarında geçti. Babası Alparslan, kabiliyeti ve cesareti ile dikkati çeken Melikşah ile yakından ilgilendi. Melikşah uzun boylu, biraz şişmanca ve beyaz tenli olarak tasvir edildi.
Hükümdarlık döneminde (1072-1092) Büyük Selçuklu Devleti en geniş sınırlarına ulaştı.
Melikşah 1072'de sultan olduktan sonra babası zamanında vezirlik makamına getirilen Nizamülmülk'ü görevinde bıraktı. Melikşah'ın hükümdar olduğu dönem Büyük Selçuklu Devleti'nin en parlak dönemidir.
Melikşah zamanında Büyük Selçuklu Devletinin sınırları Akdeniz ve Marmara Denizinden Kaşgar'a, Kafkasya'dan Yemen'e kadar uzanıyordu.
Melikşah askeri seferde olmadığı zamanlar İsfahan bölgesinde yaşamıştır. Bu nedenle İsfahan Melikşah döneminde Büyük Selçuklu Devleti'nin başkenti sayılmaktadır.
Melikşah, Ortaçağ İslam dünyasında önemli bir liderdi ve Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun en güçlü hükümdarlarından biriydi. Ancak, onun hakkında pek az bilinen bazı özel bilgiler şunlar olabilir:
Şairlik Yönü: Melikşah, sadece bir hükümdar olarak değil, aynı zamanda bir şair olarak da bilinir. Bazı kaynaklar onun şiirlerini kaleme aldığını ve edebiyata olan ilgisinin savaş ve siyasetin yanı sıra sanata da yön verdiğini belirtir.
Eğitimi ve Dil Yeteneği: Melikşah, çok yönlü bir eğitim almış olabilir ve farklı dilleri öğrenmiş olabilir. İmparatorluğun çok kültürlü yapısı ve dönemin entelektüel iklimi göz önüne alındığında, Melikşah'ın Arapça, Farsça ve belki de Türkçe gibi dilleri anladığı veya konuşabildiği düşünülebilir.
Dinî Toleransı: Melikşah'ın döneminde, farklı dinlerden gelen insanlara karşı oldukça toleranslı bir tutum sergilediği bilinir. Bu, dönemin İslam dünyasında nadir görülen bir tutumdu ve Melikşah'ın hoşgörüsünün İmparatorluğu'nda farklı dinlerden gelen insanların barış içinde bir arada yaşamasına katkıda bulunmuş olabilir.
Bilim ve Sanata Verdiği Değer: Melikşah dönemi, İslam Altın Çağı'nın zirvesindeydi ve o da bu dönemin bilim, sanat ve felsefe alanındaki ilerlemelerine destek vermiş olabilir. İmparatorluğunun başkenti İsfahan gibi merkezlerde bilim adamlarını ve sanatçıları teşvik etmiş olabilir.
İmparatorluğun Sosyal Yapısına Etkisi: Melikşah'ın döneminde, imparatorluğun sosyal yapısında önemli değişiklikler gerçekleşmiş olabilir. Adalet sistemini iyileştirmek, vergi düzenlemelerini revize etmek veya toprak sahipliği ile ilgili yeni politikalar geliştirmek gibi adımlar atabilir.
Bu özel bilgilerin tam doğruluğunu belirlemek için daha fazla kaynak ve araştırma gerekebilir, ancak Melikşah'ın sadece bir hükümdar olarak değil, aynı zamanda bir entelektüel ve kültürel figür olarak da önemli bir rol oynadığı söylenebilir.
ÖLÜMÜ ÜZERİNE ANEKDOTLAR
Bir şii kaynağa göre Melikşah İslam içinde ayrılan mezheplerin nedenini ve hak olanı bulmak amacıyla, Bağdat'taki Nizamiye Medresesi'nde, çeşitli ilimlerde kendilerine güvenilir 10'ar tane Ehl-i Sünnet ve Caferî büyük alimini konuk etmiştir. Sultan Melikşah'ın kendi başkanlığında ve tarafsız olarak Nizamülmülk'ün danışmanlığında, Nizamülmülk'ün damadı olan Mukatil b. Atiyye'nin kaleme aldığı konferans 3 gün boyunca sürmüş, Caferî alimlerinin, Melikşah'ın bütün sorularına eksiksiz olarak Kur'an-ı Kerîm'den ve Hadis-i Şerifler'den delil getirdiğini görünce, çok şaşırmış ve şu ana kadar düşüncesinin yanlış olduğunu görüp Şiî mezhebine geçtiğini konferansta dile getirmiştir. Hemen ardından Nizamülmülk başta olmak üzere mecliste bulunan alimlerden de büyük bir kısmı Caferî Mezhebi'ne dahil olmuşlardır. Fakat daha sonra bazı Sünni alimler Sultan Melikşah ile veziri Nizamülmülk'ün aleyhinde karalama politikası güdüp ve sonunda hicri 12 Ramazan 485 yılı (16 Ekim 1092) Vezir Nizamülmülk'ü ve izleyen dönemde de Sultan Melikşah'ı daha 37 yaşında iken öldürttüler.
Bazı kaynaklar Nizamülmülk'ün Hasan Sabbah'ın emrindeki Haşhaşiler tarafından öldürüldüğünü yazar
EVLİLİĞİ VE EŞLERİ
Terken Hatun (İbrahim Tamgaç Han'ın kızı, Ahmed, Davud, I. Mahmud ve Mah Melek Hatun'un annesi.)
Zübeyde Hatun (Emir Yakuti'nin kızı, Berkyaruk'un annesi.)
Taceddin Seferiyye Hatun (Cariye kökenli, Muhammed Tapar ve Ahmed Sencer'in annesi.)
ÇOCUKLARI
Cevher Hatun (Gazneli III. Mesut ile evlenmiştir.)
Mah Melek Hatun (Abbasi Halifesi Muktadi ile evlenmiştir.)
Seyyide Hatun (Abbasi Halifesi Mustazhir ile evlenmiştir.)
Türkiye Radyo ve Televizyon (TRT1) kanalında yayınlanan ve sıkı bir izleyici kitlesine sahip olan Uyanış: Büyük Selçuklu dizisinde bahsedilen Melikşah, son günlerde en çok aranan kişiler arasında yer aldı.
Melikşah'ın babası kimdir?
Melikşah'ın babası Sultan Alp Arslan'dır.
Melikşah kaç sene tahtta kalmıştı?
Sultan Melikşah, 1072 ile 1092 seneleri arasında tam 20 yıl tahtta kalmıştır. Tahtta kaldığı ilk senelerde, Sultan Alparslan zamanında da iki defa isyan etmiş ve affedilmiş olan amcası Kavurt tekrar isyan etti. Bu isyan susturularak Kavurt yayının kirişiyle boğdurularak idam edildi.
Melikşah'ı kim öldürdü?
Melikşah'ın ölümü hakkında kaynaklar farklı farklı bilgiler vermektedir. Şii bir kaynağa göre Sünni alimler Sultan Melikşah ve veziri Nizâmülmülk'ün aleyhinde karalama politikası gütmüşlerdir. Hicri 12 Ramazan 485 senesinde (16 Ekim 1092) Vezir Nizâmülmülk'ü ve sonra Sultan Melikşah'ı öldürttüler. Fakat bazı kaynaklar da Nizâmülmülk'ün Hasan Sabbah'ın emrindeki Haşhaşiler tarafından öldürüldüğünü yazmaktadır.
Tarihçi Ebu'l Feda Sultan Melikşah'ın Hicri 485 (1092/1093) tarihinde Bağdat'ta yaptığı sürek avından sonra hastalanıp hayatını kaybettiğini yazmıştır.
Kronik-tarihçi Hamdullah Müstevfî-i Kazvînî "Târîh-i Güzîde" isimli eserinde Melikşah'ın Kasım 1092 tarihinde (Hicri Şevval 485'te) Bağdat'ta bir sürek avından sonra öldüğünü yazar.
Ermeni kronik-tarihçi Vardan'a göre 1092 senesinde "barış seven sultan karısı tarafından zehirlenip" hayatını kaybetmiş ve babası Alparslan'ın yanında Merend'de defnedilmiştir.
Kronik-tarihçi Kırakos Ganjaketsis Ermenistan Tarihi adlı eserinde Melikşah'ın 20 sene hüküm sürüp Ermeniler dahil tüm tebaları için iyi işler yaptığını ancak karısı tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü yazmıştır.
Urfalı Matias isimli Hristiyan kronik-tarihçi, Melikşah'ın 27 Şubat 1092 veya 25 Şubat 1093 tarihinde Bağdat'ta karısı Semarkand sultanının kızı tarafından zehirlenip öldürüldüğünü ve babası Alparslan'ın yanında Marand'da gömüldüğünü yazmıştır.
Melikşah'tan sonra tahta kim geçti?
1092 yılının kasım ayında Melikşah ölünce 13 yaşındaki meşru varisi olarak ilan edilmiş Ebu'l Muzaffer Berkyaruk, Büyük Selçuklu Devleti tahtına oturdu. Fakat Melikşah'ın karısı Karahanlılar Hanı'nın kızı Terken Hatun, Melikşah'ın ölümünden sonra kendi oğlu olan Mahmud'un sultan olmasını istedi. Bu isteği devrin Selçuklu Devleti Veziri ve kısaca "Mustafi" olarak anılan "Bin Marzuban Husrev Firuz Şirazi ibni Darust Tacumulk Ebu'l-Ganaim" tarafından destek gördü. Terken Hatun Bağdad'daki Abbasiler Halifesi Muktadi'yi de haberdar etti ve Melikşah'ın vefatından tam altı gün sonra 25 Kasım 1092 tarihinde beş yaşındaki oğlu Mahmud'u sultan ilan ettirdi ve adına Bağdat'ta hutbe okuttu.
Yazar Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu'nun kaleme aldığı SULTAN MELİKŞAH DEVRİNDE BÜYÜK SELÇUKLU İMPARATORLUĞU kitapta yazan bilgiye göre Malazgird meydan muharebesinin (26 Ağustos 1071) gerek Türk tarihi gerekse dünya tarihi bakımından hâiz olduğu büyük ehemmiyet artık anlaşılmış bulunuyor. Muhteşem Bizans imparatorluğunu temellerinden sarsan ilk büyük darbe olan bu savaş, milletimize yeni, fakat ebedî bir vatan sağlayan büyük zafer; Anadolu'da, Afrika sahillerinde, Balkanlar'da, Avrupa'da sayısız galibiyetlerimizin müjdecisi; İslâm-Türk fütuhatının birinci derecede muazzam başarısı olmuştur. Bu zafer neticesinde Türkleşen Anadolu, Türk milletinin mukadder tarihî rolünü oynaması hususunda icap eden siyasî, içtimaî ve kültürel cehidlere tükenmez bir kaynak teşkil etmiş ve MüslümanTürk hamlelerinin ihtiyaç gösterdiği iradenin nâzımı olan millî ve mukaddes toprak haline gelmiştir.
SULTAN MELİKŞAH DEVRİNDE BÜYÜK SELÇUKLU İMPARATORLUĞU kitapta yazan bilgiye göre ak haline gelmiştir. Bütün Türk tarihinin seyrini Malazgird savaşı hatt-ı fasıl olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Bu savaştan evvel olup, mevcut yazılı vesikaların şehadetine göre, Milâddan önce dördüncü asra kadar giden kısımda, umumî durumu ile, istep kültüründe bulunan Türkler idarî ve askerî teşkilât sahalarında Atlı İstep Kültürünün en tipik mensuplarından biri olarak görünürler.