Bu yazımda tam 48 Yıl önce siyonist bir Avusturalyalı olan Hristiyan Denis Michael Rohan' Mescid-i Aksa'yı ateşe vermesinden söz edeceğim. O yangında Aksa'nın önemli bölümlerine büyük zarar verdiler. O yangında Nureddin Zinki'nin kurtuluşundan sonra Mescid-i Aksa'ya hediye edilmesi için hazırlattığı ve Salahaddin Eyübi'nin yerleştirdiği Minber, Hz Ömer'in Mescidi, Hz Zekeriye'nin mihrabı ve bir çok yer yandı.
Yangının asıl ve dikkat etmemiz gereken hikayesine gelmeden önce bilenlere hatırlatmak ve bilmeyenleri bilgi sahibi kılmak için olayları özetle anlatacağım:
21.08.1969'da kültüre, dini değerler ve kutsallara karşı yapılan saldırının ortağı Siyonist İşgal devletindir. Siyonist İşgal Belediyesi, Kudüslülerin kendi imkanları ile yangını sündürmelerini engellemek için 'mukaddes belde'nin suyunu kesti hem de saatlerce çağrılar yapılmasına rağmen itfaiye göndermemek için direndi. O kadar ki kilometrelerce uzaklıktaki Ramallah ve El-Halil belediyelerinin itfaiyeleri gelmesine rağmen Mescid-i Aksa'nın dibinde bulunan işgal devletine ait itfaiye gelmedi. Filistinliler, yangını ancak Mescid-i Aksa'nın içinde ve yakınındaki su kaynaklarını kullanarak 5 saat süren mücadele ile söndürebildi.
Dünyanın tepkisi o zaman da bu günde olduğu gibi ancak kağıtlarda yazılan birkaç kınama kararları ile sınırlı kaldı. Siyonist işgal rejimine hiçbir yaptırım veya baskı uygulanmadı.
Yangını çıkaran Dennis Michael Rohan, "turist olduğunu, işgal edilen İsrail'e geldiğini" belirterek suçunu örtmeye çalıştı ve saklamayı başardı. Fakat bölgeye aylar önce geldiği ve Siyonist gençlerin yetiştirildiği Kipots isimli merkezlerde uzun süredir kaldığı yani siyonist dinci gruplarla bağlantılı olduğu biliniyor.
Belki o gün biz Müslümanlar olarak meydanlara döküldük ve yaşananlara tepki olarak İslam Konferansı Örgütü (İslam İşbirliği Teşkilatı) kuruldu ama aslında ne o gün ne de bugün 1897'de ateşlenen ve Osmanlı'nın yıkılması ile alevlenen yangını sündürmek için yeteri kadar uğraş verilmedi.
Siyonist İşgal rejiminin o dönemki Başbakanı ve aynı zamanda rejimin ilk kadın başbakanı olan katil Golda Meir'in sözleri hala tazeliğini koruyor: "Hayatımın en zor anı o yangın haberini duyduğum andı. Çünkü o anda Arab ve Müslümanların sabahleyin sınırlarımızdan akın ederek bizi bulacaklarını sanmıştım ama tepkilerini görünce hayatımın en güzel gününü yaşadım ve anladım ki bu millet hiç uyanmayacağı bir uykuya dalmış.”
O yangından sonra kurulan İslam Konferansı Örgütü'nün amacı Mescid-i Aksa'ya yapılan bu zulmü kaldırmak iken konu ile ilgili kınama ve sözel tepkinin dışında hiçbir şey yapmamakla birlikte bu birliğin üyesi onlarca Müslüman ülke İsrail ile işbirliği içinde olup artık işgalin zulmüne karşı çıkmayı bırakın, Filistinlilere dahi düşman olmuş durumda.
48 yıl önce başlayan yangının alevleri o gün Filistinliler tarafından söndürülmüş olsa da etkileri farklı şekillerle devam etmektedir. Zulüm, Mescid-i Aksa'nın altını kazıyarak, Müslümanların Kudüs'e girişlerini engelleyerek veya Müslümanlara ait kutsal ve manevi değeri olan türbe ve vakıfları yok ederek devam etmektedir.
Not: Bu arada bu suçu işleyen Dennis Michael Rohan aslında Hz. İsa'nın dünyaya geri gelmesi için Yahudilerin Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine uydurdukları Süleyman mabedini inşa etmeleri gerektiğinee diye inanan Yeryüzü Tanrı kilisesi üyesi. Rohan, bu eylemi klisenin kurucusu Herbert W. Armstrong'un kitaplarına uyarak yaptığını söylemişti.
