AK Parti kuruluş felsefesi itibariyle Türkiye'de geleneksel siyasetin dışına çıkıp özgürlükçü, çoğulcu bir yapıyı esas alıp ezber bozarak bugüne kadar geldi.
Ak partinin güçlü ve sürekli bir iktidara sahip olmasının nedeni güçlü bir siyasi ve felsefi altyapısının oluşturulmuş olmasından kaynaklanıyor. AK Parti açısından sadece Türkiye coğrafi konumu bakımından önemli bir ülke değil. Bugün yeni bir dünya kurulurken, yeni dünyanın temel perspektifleri çerçevesinde bir tartışma yaşandığında, bu tartışmaya en büyük katkıyı yapacak, yeni bir ufuk sunabilecek imkanlara sahip olan tek ülke esasen Türkiye olduğunun farkındadır ve politikaları bu yönde gelişmiştir.
Dünyanın yeniden inşa edildiği, belki önümüzdeki zamanda birçok ülkenin sınırlarında, devlet yönetimlerinde, siyasal sistemlerinde değişikliğe gidilecek bir dönemde, bütün dünya için barış ve ümit doğuracak yeni kültürel bir anlayışın oluşturulması gerekiyor. Bu dönemde Türkiye'nin ortaya koyacağı tablonun, iddialarının çok önemli olması elzemdir. Bunu sağlayacak olan AK Parti Türkiye siyaseti bakımından kısa süreli hedefler ileri sürmemiş ve 2023-2071 gibi hedeflerle bu iddiasını tamamlamaya çalışmıştır. İktisadi bağımsızlılığın siyasi bağımsızlığı getirdiğini bilen AK Parti iktidarına karşı gerçekleştirilen darbe teşebbüslerinin ve partiyi zayıflatma çabalarının sadece ülke içinden operasyonlar olmadığını, uluslararası bir projenin ürünü olduğunu ifade ediyorsak koalisyonlarda tercih edilecek partinin de bu operasyonun bir parçası olmaması gerekiyor.
AK Partinin bugün halktan arzuladığı yeterli desteği almamasının en büyük sebeplerinden bir tanesi 2002 yılında kuruluş felsefesinden uzaklaşması ve parti içerisinde kişisel istek ve arzuların “Davanın” önüne geçmesidir. Bu nedenle AK Parti kuruluş felsefesinde belirtildiği gibi, “AK Parti ideoloji dayatan veya rant dağıtan bir parti değildir, olmayacaktır. Partimiz, bu programdaki ilkeler çerçevesinde Türkiye'ye hizmeti esas alan bir kitle partisidir. Soğuk savaş döneminin doğurduğu, eski siyasi akla dayanan ayrışmaları reddediyoruz. Demokrasiye inanan, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, çoğulcu değerleri benimsemiş, ahlaki ve insani duygulara sahip, piyasa ekonomisine bağlı herkese bu partinin çatısı altında yer vardır.”
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmed Davutoğlu İstanbul İl Kongresinde yaptığı konuşmada "AK Parti oldukça, biz milleti bölen hiçbir siyasi söyleme izin vermeyeceğiz..Çözüm süreci, AK Parti siyasetinin mutlaka başarıya ulaşması gereken en önemli projesidir" diyordu.
Geldiğimiz noktada AK Parti'nin MHP ile koalisyon yaparak sıradan bir parti görünümüne kavuşması ve ideallerinden vaz geçmesi isteniyor. MHP'nin dayattığı 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları, Cumhurbaşkanı'nın anayasal çizgiye çekilmesi, çözüm sürecinin sona erdirilmesi gibi istekler özellikle AK Parti felsefesini oluşturan ve parti programında yer alan “Demokratikleşme, ezber bozma ve vesayet ile mücadele” noktasından kopması anlamına gelir ki bu AK Parti'nin belirli bölgelere hapis olması anlamına gelir
AK Parti içerisinde yer alan ve İttihat Terakki mantığında bulunanlar özellikle Kürt seçmenin bu seçimlerde oy vermemesini bahane ederek AK Parti'nin bu anlamda çözüm sürecini bitirmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Oysa AK Parti'den kopan Kürt seçmen kadar Türk seçmende bu seçimde AK Parti'den koptu ama kimse Türklere bir ders verelim demiyor.
Dolayısıyla bu mantık arkasına sığınarak bölgeyi adeta PKK'ya terk eder gibi liste çıkaranlar, buna etki edenler ne yazık ki bu ülkede AK Parti yürüyüşünü yine AK Parti içerisinden kendi menfaatleri için durdurmaya çalışıyorlar. “Bir Kürdistan kurulacaksa bunu İngilizler kuracağına biz kuralım” mantığında olan bu zihniyet ne yazık ki etnik bir çatışma zeminin bölgeyi sarma yalayabileceğini görmüyor. Gerek etnik, gerek mezhepsel gerekse de selefi-sufi kavgasının kapımızda olmadığını görenler büyük yürüyüşü terk ederek iktidar hesapları yapmaya çalışıyorlar. Unutulmamalıdır ki eğer bahsedilen büyük yürüyüş, adalet, ahlak ve değerler üzerine olacaksa “Allah siz iktidar olamadınız diye size Cennet'e girme demiyor”
AK Parti içerisinde MHP ile koalisyon savunalar aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan'ı da saf dışı etme noktasında ellerinden geleni yapıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın artık köşesine çekilmesi gerektiğini ifade edenler, Başbakan Davutoğlu ile yeni yolun yürünmesi gerektiğini ifade ederek aslında Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ı da karşı karşıya getirmeyi hedefliyorlar.
AK Parti illa hükümet olmak için yürüyüşünden ve sistem değişikliğinden vazgeçerek sıradanlaşamaz. Hiç kimse AK Parti'nin bilgi ve birikimini kendi menfaatleri için kullanamaz ve yılık mücadelenin sırtına basarak değerleri çiğneyemez. Bu bakımdan seçim sonuçları üzerinden çok panik olmaya gerek yok, millet bir tercih yaptı ve AK Parti'ye “fabrika ayarlarına geri dön” dedi
AK Parti ve MHP arasında yapılacak olası bir koalisyonda, toplumdaki kutuplaşma ortadan kalkmayacağı gibi gerek iki tabanın geçişkenliğinin ve gerekse de verilecek görüntünün Çözüm Süreci üzerinde ciddi bir katkısı olmayacaktır. AK Parti'nin yıpranma katsayısı bu koalisyonda daha da artacaktır.
1991'deki Refah Partisi - MÇP ittifakı Kürt seçmen üzerinde ciddi bir kırılma oluşturmuştu. Oysa Milli Görüş geleneğinin en başından itibaren Kürt seçmen sürekli olarak o çizgiyi desteklemişti. Aynı şekilde MHP ile koalisyonda ise, Refah Partisi ve MHP ile yapılan ve Islahatçı Demokrasi Partisi'nin desteklediği ittifakın bir benzeri sonucunun yaşanmasından, muhafazakar Kürt seçmenin partiden tamamen kopmasından korkuluyor ve birileri de bunu sağlamaya çalışıyor
.Bu bakımdan AK Parti içerisinde sadece Recep Tayyip Erdoğan'ı pasifleştirmek için MHP koalisyonu isteyen zihniyete asla izin verilmemelidir.
AK Parti eğer bir koalisyon kuracaksa bunu CHP ile yapmalıdır. Geçen gün de yazdığım gibi: "CHP ve AK Parti seçmenleri, iç içe girmiş seçmenler değiller, kabul, oy geçişleri çok fazla yakın değil, bu anlamda her iki parti tabanında kayma söz konusu olmaz ve bu durum uygulanılacak politikaları ciddi etkiler.
Olası bir AK Parti - CHP koalisyonunda, CHP'nin içinden ya da seçmeni tarafından yöneltilecek sert eleştiriler de minimize edilir, bu eleştiriler de kişiler üzerinden yapılır. Böylece sorumluluk alan, alabilen bir CHP ile yaşanabilecek muhtemel toplumsal kutuplaşmaşmalar da büyük oranda önlenir, kırılır, başlamadan durdurulur. Türkiye kutuplaşmaları minimize ederek yeni bir Anayasa'yı daha sağlıklı, daha güçlü ve duygusallıktan daha uzak olarak tartışır.Meclis, Cumhuriyet tarihindeki en geniş katılımla Alevi toplumu temsilcilerini ağırlıyor. Alevilerin temel hak ve talepleri noktasındaki itirazlar da bu yasama yılında, 25. Dönem'de, Meclis'te daha güçlü şekilde dile getirilecel, yani doğal olarak siyaseti sokaklar üzerinden dizayn etme girişimlerine set çekilmiş olacak. CHP ile olası bir koalisyon MHP'ye göre iş dünyasını da çok ciddi anlamda rahatlatır. Bu bakımdan ulusal ya da uluslararası arenada büyük projelerin hayata geçirilmesi daha kolaylaşacak."
Şimdi AK Parti'de koalisyon hesaplarında mesele Recep Tayyip Erdoğan'ı yalnızlaştırma projesi üzerine yoğunlaşırsa bu ihaneti bu taban asla kabul etmez… Kendi kişisel hesaplarınızı bu milletin, ümmetin hesaplarından üstün tutmayın…Yürüyüşe ket vurmayın…
Geçen gün sorduğum soruyu tekrar sorayım; Eğer sistem değişikliği sağlanamayacak, yeni Anayasa yapılamayacak, Başkanlık Sistemi tartışılamayacaksa, her şey iktidar endeksli düşünülecekse, ya öyleyse biz neyin kavgasını veriyoruz? Siz neyin iktidarını istiyorsunuz?
AK Parti koalisyonla nasıl bitirilir?
10 Yıl Önce Güncellendi
2015-06-21 20:00:01
SON VİDEO HABER
Haber Ara