Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Batı öldü

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-04-26 15:27:01

Batı öldü

Friedrich Nietzsche, “Gott ist tot” (Tanrı öldü) ifadesini kullanırken, Yahudi filozof Filon'un felsefesine dayanan Pavlus Hıristiyanlığının bir inancını ortaya koyuyordu aslında. 

Gerçekten de Batı'nın inandığı Tanrı (Jesus), Hıristiyan muhayyilesine göre iki bin küsur yıl önce Golgotha Tepesinde çarmıha gerilmiş ve öldürülmüştü.

Kanonik İnciller, her ne kadar Hz. İsa'nın yeniden dirildiğini anlatıyor olsalar da, ona atfedilen “Tanrı olma” özelliğinin çarmıhtaki “ölüm” anlatısıyla öldüğünü inkâr etmiyorlardı.

Nietzsche'nin bu tevriyeli ifadesi, aydınlanma çağının maddeyi önceleyen seküler paradigması karşısında, Tanrı inancının tebeileştiğini, ikinci plana atıldığını ve zamanla kültürel bir nostaljiye dönüştüğünü vurgular aynı zamanda.

Batı kavramı mücessem bir ülkeler coğrafyasından öte, muhayyel bir kavramlar topoğrafyasını imler.

Köklerini antik Yunan'a dek uzatan bu kavramlar topoğrafyası, sadece Avrupa'da değil, hemen yanı başımızdaki nice zihinlere de çizilmiş vaziyettedir.

Bu sebeple, Batılılardan çok Batıcılardan çekmekteyizdir. Komünizmin Rusya, Küba ve Çin'deki ölümünü göremeyecek kadar Komünist; Batı'nın gözümüzün önündeki sekeratını fark edemeyecek derecede Batıcı olan arkadaşlardan bahsediyorum.

Batı'nın öldüğünü görmek istemiyorlar. Mefluç Batı'yı hala daha eli kolu tutan, zekası oldukça parlak, gözleri iyi gören ve kulakları iyi duyan bir kurtarıcı olarak tahayyül ediyorlar.

Aslında şuuraltlarındaki bu Batı imajı, Tanzimat'la birlikte girmişti muhayyilemize. Garp, bütün iyiliklerin ve güzelliklerin merkezi olmuştu artık.

Şark ise kocaman bir bataklıktı şimdi. Küresel paradigma değişiminin etkisiyle; viraneliğin, fakirliğin, çatışmanın, çaresizliğin sembolü haline getirilmişti Doğu!

Aslında Batı'nın kurguladığı bir bakıştı bu. Batı merkezli eğitim kurumlarında, Batı merkezli müfredatlarla eğitildiğimizden beridir varlığı Batıcıl görüyoruz.

Suriyeliyi içimize sindiremeyişimizin, Doğu'yu zavallı görüşümüzün, kurtuluşu sürekli Batı'da arayışımızın ardında bu Batı merkezci bakış yatar.

Bugün Batı, ikinci tanrısını öldürüyor gözlerimizin önünde. Eğer Nietzsche bugün bizim gördüklerimize şahit olsaydı, muhtemelen “Batı öldü” diye haykıracaktı:

-Batı öldü. Batıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. HâӀâ gölgesi beliriyor uzaklarda. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri?-

Şu an itibariyle Batı ölmüştür. Ölen bir insanı tanrılaştırmak kadar paradoksal bir duruma tekabül eder Batı merkezci kurtuluş planları.

İnsan öldüğüne göre tanrı olamaz! Batı da öldüğüne göre bizi kurtaracak esaslı hiçbir formülü ortaya koyamaz.

Batı'nın ölümünden bahsederken onun ekonomik alandaki can çekişmesine odaklanmıyoruz. İlgi alanımız Batı değerlerinin ölümüdür.

Batı'nın bugünkü ekonomik canlılığı geçici bir kıpırdanıştır. Kafası kesilen kurbağanın canlı bir kurbağaymış gibi refleks göstermesine benzer bu durum.

Oysa Batı'nın ruhu çoktan bedeninden çıkmıştır. Ruh derken, merhamet, hürriyet, adalet, insan hakları gibi insani erdemleri kastediyorum.

Batı, övüne durduğu bütün değerlerini son yıllarda kendi elleriyle katletmiştir. Acı bir gerçek ama Batı ölmüştür!

Mısır'da demokrasiyi katlederken, Suriyeli mültecilere çelme atarken, Arakan'a duyarsız kalırken, Türkiye'ye çifte standart uygularken ölmüştür.

Evet, Batı çoktan öldü. Kıbrıs Türk kesimini yok sayıp Kıbrıs Rum kesimini birliğine dahil ettiği zaman öldü.

Onlarca yıl boyunca kapısında süründürdüğü Türkiye'yi, 2017 yılındaki halk oylaması sonuçlarına kızıp yeniden denetime tabi tutma kararını vererek öldü.

Bosna'da, Kırım'da, Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Mısır'da öldü. Can çekişerek, acılar içinde kıvranarak öldü. Türbana, ezana, sarığa, minareye, camiye, Kur'an'a saldırırken öldü.

Batı öldü. Bütün insani özelliklerini yitirip İslam karşıtı ırkçı akımların yükselişine zemin hazırladığı sırada öldü.

Kant'ın ebedi barış ülküsüne ihanet ederken, Goethe'nin o güzelim Doğusunu bataklığa çevirirken, aydınlanma çağının akılcı ruhunu yok ederken öldü.

Batı öldüğüne göre kurtarıcımız olamaz. Ancak hala daha Batı tanrısına iman edenler var aramızda. Bütün taassuplarıyla tanrılarının ölümünü görmezden geliyorlar.

Hz. İsa'nın öldüğüne inandıkları halde onun tanrı olduğunu iddia edenlerin durumu gibi karmaşık bir durumdur bizim Batıcıların durumu.

Bizim derken, İslam dünyasının bağrında yaşayan bütün Batıcıları kastediyorum. Batı'yı ütopik bir cennet gibi görüyorlar ve kendi güzelliklerinden nefret ediyorlar.

Batılarının geçmişteki bütün vahşetlerini bildikleri halde ona toz kondurmuyorlar. Ülkemizde de durum çok farklı değil.

Erdoğan'ı Batı'ya direndiği için eleştiriyorlar. Bahçeli'yi bölünmeyi engellediği için kınıyorlar. Türkiye'nin özneleşmesini istediği için milleti küçümsüyorlar.

Sanki I. Dünya Savaşında, İstiklal Harbinde ülkemizin topraklarını paylaşmak isteyen Batılılar değilmiş gibi güveniyorlar onlara.

Anlamamız gerekiyor artık Batı'nın öldüğünü. Batı, seküler yaşam tarzlarını koruyor görünse de bunu vatanımızı elimizden almak adına yapıyor.

Bize sevimli görünmek için her kılığa giriyor. Bir cenazenin yıkanıp kokularla süslenmesi gibi makyajlı bir cenazeden ibarettir Batı.

Türkiye'yi ve İslam dünyasını bölüp parçalayacak her türlü fitneyi destekliyor. Terör örgütleri Batı'nın en güzel şehirlerinde, en güzel şartlarda himaye ediliyor.

Türkiye'yi canından çok seven, Türkiye'nin özneleşip bağımsızlaşmasını ve bölgesel bir güç olmasını isteyen vatanseverler ise dışlanıyor hep.  

Hollanda'da, Almanya'da ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde Türkiye'ye sahip çıkmak isteyen gurbetçilerimize neler yapıldığını gördük.

Kendisinden başka hiçbir özne olsun istemiyor Batı. Ülkelerin eğitim sistemlerinden yönetim sistemlerine dek bütün alanlara hâkim olmak istiyor.

Batı öldü ama hayaleti kıtalar dolanıyor. Bu belalı hayalet, İslam dünyasını ve Türkiye'yi kendi haline bırakmak istemiyor.

Her yönden kuşatıyor bizi. Her yönden saldırıyor kabus gibi… Her geçen gün daha da saldırgan oluyor bu korkunç hayalet.

Batı öldü. Yangının ortasında kalmış bir akrep gibi kendi değerlerini soktu ve öldü. Kocaman bir ortaçağ taassubu doğdu küllerinden.

Türkiye dirildi. Şimdi Türkiye'nin dönemi başlıyor. Artık özneleşme sırası bizde. Yeter ki birlik olalım. Yeter ki o korkunç hayaletin oyunlarına kanmayalım.

Çünkü Batı öldü. Ve ölüler bizi kurtaramaz.

 

Haber Ara