Bugün dertliyim biraz. Her taraf tek adam doluymuş da haberimiz yokmuş. Öğrendim ki, şehirleri yöneten belediye başkanları tekmiş.
Bandırma'nın, Beyoğlu'nun, Erdek'in, Etimesgut'un, Çayeli'nin, Akçaabat'ın, Çayıralan'ın, Divriği'nin, Azdavay'ın, Darende'nin de birer başkanı varmış.
Her mahallede de birer muhtar varmış mesela. Kazım Karabekir'de, Cihangir'de, Nenehatun'da, Beyazıt'da, Ayrancı'da hep birer muhtar varmış.
Çıldırmamak için kendimi zor tutuyorum. Nasıl olur böyle bir saçmalık? diye soruyorum kendime tekrar tekrar…
Kocaman ülkeyi biri Cumhurbaşkanı, diğeri Başbakan olmak üzere iki kişi yönetecek ama bir ili, ilçeyi ya da mahalleyi tek kişi yönetecek. Bu olacak iş değil!
Okulları düşünüyorum sonra… İlkokulların, ortaokulların ve liselerin de birer müdürü olduğunu fark etmem uzun sürmüyor.
Türkiye'deki üniversiteler takılıyor aklıma. Daha sonra biraz düşününce, üniversitelerin de birer rektör tarafından yönetildiğini hatırlıyorum.
Ülkemizdeki holdinglerin yönetim kurulu başkanları kaçar tane acaba diye tekrar soruyorum kendime.
Koç, Doğuş, Sabancı, İhlas, Eczacıbaşı, MNG, Altınbaş, Yimpaş, Alarko gibi farklı farklı holdinglerin sadece birer yönetim kurulu başkanı olduğunu öğreniyorum.
Ülkemizdeki derneklerin, vakıfların, kuruluşların, resmi kurumların, şirketlerin de birer başkanı ya da yöneticisi var.
Hayretler içerisindeyim. Memleket ağzına kadar diktatör dolmuş. Mahallesinden şirketine, belediyesinden devlet dairesine kadar her yer tek adamlarla dolu!
Ellerindeki gücü başka yöneticilerle paylaşmayan bu tek adamlar, belli ki güçlerini kanunlardan ve anayasadan alıyor.
O halde her yere karış karış yayılmış bu tek adam sistemine bir son vermek gerekiyor. Peki ne yapmamız gerekiyor?
Madem bir ülkeyi bir tek başkanın yönetmesi tehlikeli, o halde derneğinden belediyesine bu tek adamlı sistemden kurtulmamız gerekiyor. Çünkü ülkemizin geleceği tehlikede!
Korkarım ki böyle giderse babalar çocuklarına sözlerini dinletecek, öğretmenler sınıflarında öğrencilerine ders verecek, otobüs şoförleri de otobüslerini tek başlarına sürmeye başlayacak!
Ben aslında deniz otobüslerini bir tek kaptanın yönettiğini öğrendiğimden beri endişeliyim. Daha o zamanlarda tek adamlığa doğru gittiğimizi anlamıştım.
Ülkedeki sorunu tespit ettik etmesine ama çözüm nedir peki? Bence çözüm ortada. Doğru yönetim şekli neyse, onu bütün ülkeye yaymak zorundayız.
Mademki ülkenin başında bir Cumhurbaşkanı bir de Başbakan olmak üzere iki yönetici mutlaka olmalıdır, o halde bütün kurumlarımızın yönetimlerini buna uydurmalıyız.
Her mahallede iki muhtar, her belediyede biri has/başkan, diğeri öz/başkan olmak üzere iki başkan... Hatta bu iki başkan yetmezse aralarına bir de hakiki/başkan ilave edebiliriz.
Her dernek, her vakıf, her holding, her şirket, her resmi kurum, her okul için en az ikişer başkan ya da müdürün yöneticiliği oldukça gereklidir.
Anladım ki, Cumhurbaşkanlığı sistemine;“Evet mi diyecektin, Hayır oyu mu verecektin”tartışmalarıyla gündemimiz suni olarak işgal ediliyormuş.
Aslında çözüm çok açıkmış. Sorun Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık ikileminde değil, mahalle muhtarlığından belediye başkanlığına dek her yerde karşımıza çıkantek adamcı sistemdeymiş.
O halde Cumhurbaşkanlığı sistemini değiştirmek yerine, ülkedeki diktatörcüklere bir ayar çekmemiz daha yerinde olacak.
Yoksa yönetim kadrolarındaki bu tek adamlar ülkemizi, mahallelerinden illerine varana kadar bölük pörçük edip parçalayacak.
Bu arada hayvanat bahçeleri ve sirkler de yasaklansın lütfen. Maazallah buralara giden çocuklarımız arslan kralla (monarklığın sembolü!) bir karşılaşırlarsa çok adamlı sistemimiz tehlikeye girer.
İşimiz biraz zor biliyorum. Her taksiye, her otobüse, her kamyona iki şoför koltuğu, iki direksiyon, iki vites, iki ayrı gaz ve debriyaj pedalı koymak zorunda kalacağız.
Bütün bu eksiklikleri gidereceğimize eminim ama 2001 ekonomik krizinde olduğu gibi ülke otobüsünü yöneten şoförler direksiyonlarını farklı yönlere çevirmek isterlerse ne olacak?
Bu da sorun mu kardeşim dediğinizi duyar gibiyim. Ne de olsa birbirimize fırlatacak pek çok kitapçığımız ve yazar kasamız var değil mi?
Bu düşüncelerle rahatlıyorum. Artık ülkemin geleceğinden korkmuyorum. Ülkem bu tek adamlı sistemden kurtulacak çok şükür.
Bir an önce bir halk oylaması yapalım o zaman. İlçelerdeki, illerdeki tek başkanlardan, mahallelerdeki tek muhtarlardan, dernek ve şirketlerdeki tek yöneticilerden gelin kurtulalım.
Ne de olsa en doğru yönetim şekli iki liderli olanı değil mi? Hem birbirimize fırlatacak kitapçıklarımız ve daktilolarımız da oldukça fazla.
O halde ne diyelim;
Yaşasın iki başkanlı, çok yöneticili çift adamsistemi!