Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, Gazze Şeridi'nde kalıcı ateşkes için aralarında eski Ortadoğu Dörtlüsü olarak bilinen ABD, AB, BM ve Rusya'nın Özel Temsilcisi Tony Blair'in de bulunduğu bazı arabulucularla görüştü.
Bu görüşmeler, Filistin davası ve Hamas için yeni tarihi bir sürece işaret ediyor.
1970'li yıllarda El Fetih (Filistin Kurtuluş Örgütü) lideri Yaser Arafat'ın, Filistin davasına Batı'dan destek bulma girişimleri çok meşakkatli olmuştu ve İsrail'in Batı'daki güç ağlarına takılıp kalmıştı.
Geçtiğimiz hafta Londra merkezli El Arabi el-Cedid gazetesine konuşan Meşal, Blair ve diğer arabuluculara, Gazze Şeridi'ni ilgilendiren içinde bulunduğu beş temel sıkıntıyı anlattığını söyledi.
Bu sıkıntıların giderilmesi halinde İsrail ile geçen yıl varılan ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için uygun ortamın sağlanabileceğini fakat, “Şimdi topun İsrail'de” olduğunu açıkladı.
İsrail'in ambargosu nedeniyle Gazze halkının yavaş yavaş ölüme terk edildiğini, Gazzelilerin bu şekilde yaşamaya devam etmesinin mümkün olmadığını, bu sorunun en kısa sürede çözüme kavuşturulması gerektiğini vurguladı.
Gazze ablukasının kırılması konusunda yürütülen uluslararası çabalara ilişkin, Türkiye'ye teşekkür ederken, Katar'ın da Gazze'nin yeniden imarı konusunda ilk cesur adımı atan ülkelerden biri olduğunu dile getirdi.
Blair ve diğer kesimlerin sunduğu, ateşkes, çatışmasızlık veya yeniden imar şeklinde tanımlanabilecek önerilere karşı Hamas'ın cevabının Gazze'nin bütün sorunlarının çözümü noktasında direttiğini ifade etti.
Meşal, Gazze'nin karşı karşıya bulunduğu sorunları, “en kısa sürede başlaması gereken yeniden imar çalışmaları, ablukanın kaldırılması ve sınır kapılarının açılması, 50 bin eski çalışanın maaşlarının ödenmesi, liman ve havalimanı inşası ile su, elektrik, yol, kanalizasyon ve diğer altyapı çalışmaları” şeklinde beş ana başlıkta toplanabileceğini belirtti.
Gazze'de kalıcı ateşkes ve çözüm için başlatılan girişimler ve diplomatik çabaların başlıca nedeninin “Gazze'nin patlamaya hazır bir bombaya dönüşmesinden duyulan endişe” olduğuna dikkat çeken Meşal, “Bazı yakın ve uzak taraflar Gazze'deki sorunları çözümsüz bırakmanın Hamas'a zarar vereceğini zannettiler ancak Hamas'ın hâlâ sağlam olduğunu ve direnişin arkasında halk desteğinin bulunduğunu anladılar” diye konuştu.
Meşal, Filistin yönetimi ve Filistin Kurtuluş Örgütü çerçevesinde Filistin'in çıkarlarına, ilkelerine, Batı Şeria ile Gazze'nin birliğine ters düşmeyecek şekilde Gazze'deki sorunların çözümü için atılacak adımları desteklediklerini ifade etti.
Gazze ile sınırlı bir çözüm peşinde olmadıklarını, ulusal katılım çerçevesinde bir çözüme ulaşmak istediklerini vurgulayan Meşal, “Biz Gazze'de bir devletçik değil, ulusal bir proje istiyoruz” ifadesini kullandı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay'ın, Mavi Marmara müzakerelerinin Hamas'ın ateşkes görüşmeleri ile iç içe seyrettiği yönündeki açıklamasıyla ilgili soruyu da cevaplayan Meşal, “Birkaç gün önce Ankara'yı ziyaret ettim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Türk yetkililerle görüştüm. Biz her zaman temas halindeyiz” dedi.
Mavi Marmara'da yaşananlarla ilgili yargı sürecinin devam ettiğini hatırlatan Meşal, bu süreçte, ablukanın kaldırılmasını şart koştuğu için Türkiye'ye müteşekkir olduklarını ifade ederek, “Biz Gazze'nin bütün problemlerinin ve ablukanın bitirilmesi konusunda ısrarcıyız” diye konuştu.
Meşal, işgal ve Yahudi yerleşim birimi faaliyetleri bitene kadar direnişin durmayacağını Batı Şeria'da işgal ve yasadışı yerleşim faaliyetlerinin devam ettiğini, Mescid-i Aksa'ya yönelik tehditlerin sürdüğünü vurgulayarak, “Direnişin bütün gerekçeleri Batı Şeria'da mevcut” ifadesini kullandı.
Suudi Arabistan'la ilişkilerinin eskiye dayalı olduğunu belirten Meşal, “Her ilişki farklı şartlarda yürütülür. Filistin, Arap ve Müslüman ülkelerin çıkarlarına hizmet eden, iki taraf arasında anlayış, şeffaflık ve netliğin hakim olduğu yeni bir sayfa açmaya karar verdik” diyen Meşal, Mısır ile Hamas'ın ilişkilerinin son iki senedir anormal bir atmosfer içinde devam ettiğini belirterek, Hamas'a, Mısır'ın iç meselelerine müdahale ettiği şeklinde suçlamalar yöneltildiğini Hamas'ın bahsedildiği gibi bir müdahalesinin olmadığını Mısır'ın Filistin'in komşusu olması hasebiyle bu ülke ile ilişkilere önem verdiklerini belirtti.
Meşal, İran'la tarihten gelen köklü bir ilişkilerinin varlığını ancak son yıllarda Suriye konusunda yaşanan anlaşmazlığın ilişkileri etkilediğini, Suriye krizinin daha fazla çatışma ve kan dökülmeden, bölgede mezhep temelli kutuplaşmayı derinleştirmeden çözüme kavuşmasını temenni ettiklerini belirterek hassas bir çizgiyi dillendirdi.
Hamas belki de ilk kez Batı dünyası ile bu denli yoğun diplomatik bir ilişkiye giriyor. 1993'te Oslo'da FKÖ ile el sıkışan İshak Rabin'in; “Umarım bir gün uyandığımda Gazze'yi denizin dibinde görürüm” dediği bu küçücük toprak parçası, İsrailli yetkililerinin tarihsel olarak güvenlik politikalarının mihenk taşını oluşturmakta olduğu aşikârdır.
İsrail, Gazze'nin Mısır'a bağlanmasını, Batı Şeria'nın da Ürdün'e dahil edilmesi politikasını hayal etmektedir.
2006 yılında yapılan parlamento seçimleri sonucunda Hamas'ın zaferi ve Hamas lideri Halit Meşal'in “İsrail'i tanımayacağız” açıklamasıyla İsrail, Gazze'yi abluka altına aldı.
Batı ve ABD'nin, Filistin sorununda uzun yıllar sadece inatla seküler karaktere sahip El-Fetih'i muhatap alması Filistin sorununun tek başına El Fetih ile çözülemeyeceği gerçeğini ortaya koydu.
Bu yaklaşım 2006 yılında seçimle işbaşına gelen Hamas'ın çözüm sürecine dahil edilmemesine ve Gazze'nin giderek dünyadan kopması ile Filistin sorununun çözümünde anahtar şehir haline gelmesine sebep oldu.
Hamas gelinen noktada Filistin tarihi ve halkları açısından çok önemli görev ve kavşakta duruyor.
El Fetih'in yaşadığı sorunlar ve tecrübeler çerçevesinde çok büyük bir imtihanla karşı karşıyalar. Allah yardımcıları olsun.