Bir asırdan daha fazla geçti ve bulunduğumuz noktada artık elektrikli araçlar yollarda taşıtların yer yer yarısını oluşturmakta. Bir elektrikli araç yapmanız için kağıt üzerinde bir adet elektrik motoruna, pillere, bir bilgisayara ve tabii ki hepimiz araçlarında bulunan standart donanımlara ihtiyacınız var. Ancak işin aslı pek de öyle değil.
Kalbi elektrikle atan bir aracın tüm ağırlık dengesi, şase yapısı ve bağlantıları da aracın elektrikli üretileceği düşünerek tasarlanmalı. Tabanı kaplayan bataryaların dizilimi için tabanda gerekli alanın bırakılması, tahrik verilecek tekerlerin belirlenmesi hatta bir değil iki üç hatta dört adet elektrik motoruna kadar sığdırabilecek bir dizayna ve tüm bu yapıyı kontrol edecek bir süper bilgisayara ihtiyacınız var, unutmamak gerek ki üreticiler bunları yaparken aracın ağırlığına da dikkat etmek zorundalar. Her 100 kilogram ağırlık aracın sınıfına göre menzilde %5 ila %10 kadar azalmaya sebep olabiliyor.
Avrupa'da hakim olan C sınıfı aile arabası olarak oldukça rağbet gören Volkswagen Golf de bundan nasibini alıyor. Uzun süredir kullanılan MQB mimariye sahip şaseleri VAG ailesinin tüm C sınıfı hatchbacklerinde hatta yer yer B sınıfı araçlarında da kullanılıyordu. Monokok ve dengeli bir şase olan MQB ön süspansiyon sisteminin hassas olmasıyla çok eleştiri alırken yol tutuş, yakıt tüketimi ve güvenliği ön planda tutmasıyla da tüm dezavantajlarını affettiriyordu.
2020 Yılında podyuma çıkan İspanyol otomotiv üreticisi SEAT'in iddialı tasarıma sahip yeni C segment aile aracı Leon da MQB şase kullanmasıyla her zaman tüketicilerin gözdesiydi. Ancak aracın açıklanmasının ardından üretici ufukta bu kasada üretilecek elektrikli bir Leon olmayacağını açıkladı. Gözler VAG ailesine çevrilirken bir açıklama daha gelerek SEAT'in bu kararının arkasında ilgili araçların sadece MQB şase platformuna tasarlandığı ve VAG ailesinin elektrikli kalbini oluşturan yapının aslında elektrikli bir aracın tüm ihtiyaçlarını özenle karşılayabilecek MEB mimarisi üzerine inşa edileceği ortaya çıkarıldı.
MEB Mimarisi MQB'ye form olarak çok benzemekle beraber yeni çıkacak elektrikli modelleri destekleyebilmesi için çok önemli teknolojik farklılıkar barındırıyor. İçten yanmalı bir aracın ihtiyacı olan şaft tüneli, şanzıman boşluğu ve bu gerekliliklerin getirdiği ağırlık dağılımına göre dizayn edilmiş MQB platformunun elektrikli araçları desteklemesi mümkün görünmüyordu.
Arazi araçlarındaki merdiven yapısını andıran şekilde rijit bir tabana yerleştirilmiş piller aracın kalbini oluşturuyorlar. Monokok olan bu şasenin en önemli noktası olarak görülen bu taban bölümü aracın ağırlık merkezini oluşturuyor ve içerisine yerleştirilen pil, bilgisayar ve yan donanımları bir kaburga gibi koruması için özel olarak inşa ediliyor. 12 Modül pili ve yan donanımlarını barındırabilecek bu mimari gelecekte üzerine kurulabilecek tüm araçlara da dnasını aktaracak. Açılımı Modularer Elektrobaukasten olan MEB mimarisi için ilk temeller 2015'te atılmıştı.
Soğutma modülleri, bilgisayar donanımı, aktarım organları, araç ağırlığı ve ağırlık dengesi gibi birçok değişken göz önüne alınarak üretilmiş olan şase, aynı zamanda ölçeklenebilir olması sayesinde sadece küçük segment değil aynı zamanda crossover hatta minivan segmentlerinde de çok tutulacağa benziyor.
SEAT ise elektrikli araç DNAsını daha çok CUPRA yan markasıyla sürdüreceğinin sinyallerini veriyor. Avrupalı tüketici ise şu an hybrit Leon modelleriyle elektrikli Leon hayallerini biraz bekletmek zorunda kalacak gibi.
Elektrikli Arabanın Kalbi Elektrik Değil
William Morrison 1890 yılında Iowa’da ilk elektrikli aracı ürettiğinde başlattığı hareketin nereye varacağını muhtemelen asla tahmin edemeyecekti.
5 Yıl Önce Güncellendi
2020-08-21 14:10:33
SON VİDEO HABER
Haber Ara