Yeni Soğuk Savaş’ta otomotivin kritik rolü
Yeni Soğuk Savaş’ta otomotiv sektörü kritik rol oynuyor. Türkiye, Batı ile Çin arasında stratejik bir konumda bulunurken, yerli üretim ve mobiliteye yatırım yaparak büyük avantajlar elde edebilir.

Oluşturma Tarihi: 2024-10-17 20:51:07

Güncelleme Tarihi: 2024-10-17 20:53:05

ABD ve Batı ülkeleri ile Çin arasındaki güç mücadelesi, uzmanlar tarafından "Yeni Soğuk Savaş" olarak tanımlanıyor. Bu mücadelenin merkezinde, stratejik öneme sahip sektörlerden biri olan otomotiv yer alıyor. Avrupa, üretim kapasitelerini büyük oranda Çin'e devretmiş durumda ve bu durumdan artık memnun değil. Hakan Doğu gibi uzmanlar, Türkiye'nin bu yeni dönemi yakalaması gerektiğini belirtiyor.

ÇOK KUTUPLU DÜNYA DÜZENİ VE YENİ SOĞUK SAVAŞ

Yakın zamana kadar "Soğuk Savaş" denildiğinde akla ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki mücadele geliyordu. Ancak Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte ABD hegemonyası oluştu. Fakat bu denge uzun sürmedi. Özellikle Çin gibi ülkelerin ekonomik ve askeri gücünün hızla artması, küresel sistemde daha etkin bir şekilde yer almalarına yol açtı. Bu da çok kutuplu yeni bir dünya düzeninin başlamasına neden oldu.

OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN KÜRESEL MÜCADELEDEKİ YERİ

Yeni dünya düzeninde ABD liderliğini sürdürse de karşısında artık Rusya değil, Çin var. Doğu ve Batı blokları, daha fazla söz sahibi olabilmek için kıyasıya bir mücadele içinde. Ve bu yeni Soğuk Savaş'ın en önemli enstrümanlarından biri de otomotiv sektörü. Otomotivin küresel mücadeledeki rolü giderek daha fazla konuşuluyor. Çin'in otomotivdeki hamleleri ve Batı'nın kendini korumak için attığı adımlar büyük önem taşıyor. Türkiye ise bu rekabetin neresinde yer alacak? Hakan Doğu, bu soruları detaylı şekilde yanıtladı.

ÇİN'İN DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ'NE GİRMESİ VE DENGELERİN DEĞİŞMESİ

ABD ile Çin ilişkilerinde dönüm noktası, Çin'in 2000 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne girmesi oldu. Bu olay, Çin ve Batı arasındaki ticareti hızla artırdı. Hakan Doğu, Çin'in ucuz iş gücü sayesinde ürettiği malların Batı pazarlarında "deflasyonist" bir etki yarattığını ve halkın alım gücünü artırdığını belirtti. Doğu, Batılı şirketlerin ellerindeki teknolojiyi hızla Çin'e aktardığını ve bu durumun Çin'in sanayileşmesini hızlandırdığını vurguladı.

BATI ARTIK ÜRETEMİYOR MU?

Batı'nın Çin'e olan bağımlılığı, sadece ticaretle sınırlı değil. Hakan Doğu'ya göre, Batı'nın Çin'den bir şey almadan üretim yapamaz hale gelmesi büyük bir tehlike arz ediyor. Covid-19 sürecinde bu bağımlılık daha da belirginleşti. Batı'nın sanayi üretiminin büyük bir kısmı Çin'e kaymış durumda ve bu durum artık geri döndürülemeyecek bir seviyeye ulaştı.

AVRUPA'DA YENİDEN SANAYİLEŞME MÜMKÜN MÜ?

ABD ve Avrupa Birliği, Çin'e olan bağımlılıklarını fark ettiklerinde belki de çok geç kalmışlardı. Hakan Doğu, Donald Trump döneminde başlayan "Önce Amerika" politikası ve G-7 ülkelerinin sanayileşmeye geri dönme kararlarını bunun bir işareti olarak yorumladı. Ancak Alman otomotiv şirketleri gibi devler için işler daha da zorlaşmış durumda. Özellikle Ukrayna savaşı ve enerji maliyetlerinin artması, Alman otomotiv sektörünü büyük bir şoka soktu.

BATI VE ÇİN ARASINDAKİ GÜMRÜK DUVARLARI VE ASKİYONLAR

Avrupa şu an elektrikli araçlarda rekabet edemeyecek bir durumda. Doğu, Tesla ve BYD gibi şirketlerin Avrupa otomotiv devlerini zora soktuğunu belirtiyor. Batı, bu duruma karşı gümrük duvarlarını yükselterek, içten yanmalı motorların ömrünü uzatmak gibi hamlelerle durumu kurtarmaya çalışıyor. Ancak bu adımlar uzun vadede yeterli olmayabilir.

ÇİN'İN KARŞI HAMLELERİ KAÇINILMAZ

ABD, Güney Kore ve Japonya arasında yapılan askeri iş birliği anlaşmalarının bir maddesi de elektrikli araçlar için gerekli mineralleri birlikte bulma planlarını içeriyor. Çin, Batı'dan gelen bu baskılara karşı yanıt verecektir. Hakan Doğu, Çin'in bazı teknoloji ve ürünlerin ihracatına getirdiği yasakları bu yanıtın ilk sinyalleri olarak niteliyor.

TÜRKİYE İÇİN YENİ FIRSATLAR

Türkiye'nin bu büyük değişimde nasıl bir pozisyon alacağı büyük önem taşıyor. Hakan Doğu, Türkiye'nin otomotiv sektöründe kendi iç pazarını büyüterek yerli üretimi destekleyici adımlar atması gerektiğini vurguluyor. Bu sayede mobilite ve dijitalleşme alanında dünyaya örnek olacak bir eko sistem oluşturma şansı olduğunu belirtiyor.