İhlas Haber Ajansı'nın haberine göre; Partisinin Eflani ilçesindeki seçim programına katılarak AK Parti Karabük Milletvekili adayı Sedat Namal ile birlikte esnaf ziyaretlerinde bulunun Şahin, kaymakamlığı ziyareti sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin Güneydoğu ve Doğu illerinde gündeme gelen seçim güvenliğini sorması üzerine Şahin, öteden beri terör örgütü ve onun siyasi uzantılarının bir ikilem yaşadığını ifade ederek, "Bir elinde oy pusulası, bir elinde silah. Demokrasiler böyle bir tabloyu kabul etmez. Böyle bir tablo Türk demokrasisine hiç yakışmıyor. Doğu'da başka, Batı'da başka demeçler verme, bu zorlama, tehditler, silah tehditleri özellikle o yöre halkının da tavsif etmediği benimsemediği davranışlar. Ama bazen korku nedeniyle bu şekilde davranan vatandaşlarımız da oluyor. Yani silah tamamen işlevsiz hale gelse, inanıyorum ki, HDP normal bir seçimde yüzde 7'yi aşamaz. Şimdi bu yolla, birde barajı aşarsa HDP bundan en fazla AK Parti zarar görür düşüncesi ile bazılarının umudu haline gelmiş HDP. Diğer siyasi partilerin ve çevrelerin umudu haline gelmiş. Ama milletimiz kendisine hizmet etmiş, hizmet edecek olanları umut olarak hep bu zamana kadar görmüştür, bundan sonra onları umut olarak görerek o doğrultuda tercihte bulunacaktır diye yürekten inanıyorum. AK Parti kurulduğu andan beri de hep halkın içinde oldum. 7 Haziran akşamı sandıklar açıldığında, dayatmaların, tehditlerin, aba altından sopa göstermenin hiçbir işe yaramadığı da görülecektir. Milletimiz sağduyusu ile istikrara oy verecektir" dedi.
"KILIÇDAROĞLU ÇOK RAHATLIKLA GERÇEKLERİ SAPTIRABİLİYOR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı sarayındaki klozetlerin altından olduğunu iddia etmesi üzerine Cumhurbaşkanlığı tarafından Kılıçdaroğlu'na yapılan daveti de değerlendiren Şahin, "Ben de basından duydum. Sayın Kılıçdaroğlu'nun diğer siyasi liderlerden ayrı bir özelliği var. Çok rahatlıkla gerçekleri saptırabiliyor. Bir takım yanlışları doğruymuş gibi kamuoyu ile çok rahatlıkla paylaşabiliyor. Israrla, 'Türkiye'de aylık 250 TL'nin altında 17 milyon insan var.' Genel Başkanımız Davutoğlu bununla ilgili açıklama yaptı, ben de yaptım. Devletin resmi verileri, 345 liranın altında geliri olan 1 milyon 600 bin insan var. Bu daha önce 21 milyondu. Türkiye'de biz gelir dağılımında yaptığımız başarılı çalışmalarla bunu aşağıya indirdik. Şimdi başka bir şey söylüyor, Cumhurbaşkanlığı sarayında klozetler altındanmış filan. Sayın Cumhurbaşkanımız da kamuya açık bir şekilde gelin bakın eğer öyleyse ben görevi bırakacağım diyor. Öyle diyorsa siz bırakacak mısınız diyor, cevap veremez. Siyaset biraz mantığa, akla ve Türkiye gerçeklerine uygun yapılmalı. Bunun yapılmadığını görüyorum" diye konuştu.
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANI DOLMUŞLA MI GİTSİN MAKAMINA? TAKSİ Mİ ÇAĞIRSIN, YOKSA YÜRÜYEREK Mİ GİTSİN?"
Şahin, Diyanet İşleri Başkanı'nı merkeze alarak tartışmalar yapıldığının da altını çizerek şunları söyledi:
"Diyanet İşleri Başkanlığı halkı din konusunda aydınlatma gibi anayasal görev üstelenen önemli bir makamdır. Cumhuriyet kurulduğunda 3 kişinin makam arabası vardı. Biri Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, ikincisi Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve üçüncüsü de Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi. Bazı siyasi partiler ve liderlerinin Diyanet İşleri Başkanı'nın makam arabasını siyasi polemik yapmaları bana göre ne kadar ayıp bir şeydir. Peki dolmuşla mı gitsin Diyanet İşleri Başkanı makamına? Taksi mi çağırsın, yoksa yürüyerek mi gitsin? Bu beyler ne demek istiyorlar? Sayın Kılıçdaroğlu, Demirtaş açıklama yapsın, neyle gitsin Diyanet İşleri Başkanı makamına? Sayın Cumhurbaşkanı biliyorsunuz üzüldü 'havuzumuzdaki araçlardan birisini tahsis edebiliriz, hatta Diyanet İşleri Başkanlığı sadece Türkiye'nin değil İslam coğrafyasındaki Müslümanlarında saygı duyduğu bir makamdır, yurt dışı seyahatlerinde havuzumuzdaki uçaklardan birisini de tahsis edebiliriz, birinden yararlanabilir Başbakanımızla paylaşacağım' dedi. Hatta 'Vatikan'da Papa özel uçaklarla seyahatlerini yapıyor' deyince, 'Vay siz Diyanet İşleri Başkanı'nı nasıl Papa'yla, Vatikan'la kıyaslarsınız, neden Peygamberimizle kıyaslamadınız?' dediler. Konu ne; binek, uçak. Peygamberimizin zamanında uçak var mıydı? Otomobil var mıydı? Sayın Kılıçdaroğlu şunu mu söylemek istiyor? Sevgili Peygamberimizin zamanında seyahatler sadece deveyle yapılırdı. Diyanet İşleri Başkanı'na da çağrıda bulunarak 'bundan sonra seyahatlerini deveyle yap' mı demek istiyorsunuz? Söylemek istediğiniz nedir, bunu açıklayın. Halkımızın saygı duyduğu görevlerde, makamlarda bulunan kişilerin seçimler öncesi hala polemik konusu yapılması, eski bir Diyanet mensubu olarak fevkalade üzüntü duyuyorum."
Şahin, Eflani ilçesinde gün boyu esnaf ve kurum ziyaretlerinde bulundu.