Akdoğan'dan Cemaat'e IŞİD benzetmesi
1 Kasım seçimlerini değerlendiren Yalçın Akdoğan, cemaate çok sert eleştirilerde bulundu...

Oluşturma Tarihi: 2015-11-04 06:12:54

Güncelleme Tarihi: 2015-11-04 06:12:54

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 1 Kasım seçimleri sonrası TRT Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Cemaati IŞİD'e benzeten Akdoğan, "Demokrasimiz ve hukuk sistemimiz için bu habis anlayışla mücadele etmemiz önem taşıyor. Amaca ulaşmak için her yolu mubah gören IŞİD felsefesinden bunların bir farkı yok. IŞİD, insanların hayatını yok ediyor, bunlar insanların hayatını mahvediyor" dedi.

Akdoğan, "Tek başına bir partinin iktidar olması birçok açıdan çok büyük önem taşıyor. Seçmen öncelikle güven ve istikrardan yana bir irade ortaya koymuş oldu. 7 Haziran'dan sonra yaşananları görerek siyasi tercihinde ciddi bir değişikliğe gitti" dedi.

7 Haziran'dan sonra muhalefet partilerinin negatif tavırlarının seçmenden oy alamamalarına neden olduğunu ifade eden Akdoğan, AK Parti'nin süreci iyi değerlendirdiğini anlattı.

Akdoğan, 7 Haziran'dan sonra "Seçmen koalisyon istiyor" gibi tezlerin 1 Kasım sonrasında doğru olmadığının ortaya çıktığını belirterek, "Seçmen koalisyon istemiyor. Seçmen güven ve istikrarın tezahürü olan tek parti ve güçlü bir iktidar istiyor" diye konuştu.

"BU MÜTHİŞ BİR GERİ DÖNÜŞ"

AK Parti olarak hem 7 Haziran hem de 1 Kasım sonuçlarını beraber analiz ettiklerini söyleyen Akdoğan, "7 Haziran'da AK Parti niye yüzde 41 oy aldı, 1 Kasım'da ise 49,5'e nasıl gelindi? Bunu birlikte analiz ediyoruz. Kendi aramızda ciddi özeleştiri yaptık, kendimizi yenilemeye çalıştık. Bu bitmiş bir süreç değil. 1 Kasım'da oy aldık ama 1 Kasım'dan sonra da seçmenin genel hissiyatı, beklentileri çerçevesinde bizim siyaset tavrımızı korumamız, değiştirmemiz, kendimizi yenilemeye devam etmemiz de önem taşıyor. Bu müthiş bir geri dönüş" ifadesini kullandı.

"SONU ANAP OLACAK" YORUMLARI

AK Parti'ye "Sonu ANAP gibi oluyor, sonun başlangıcı" gibi bazı yakıştırmaların yapıldığını anımsatan Akdoğan, 2007 seçiminde yüzde 46 oranında oy aldıklarını, 2009 yerel seçiminde de yüzde 38'e düştüklerini, o zaman da benzer yakıştırmaların yapıldığını hatırlattı.

Akdoğan, ancak bir sonraki seçim olan 2011'de yüzde 49,8 oy aldıklarını belirterek, 1 Kasım'da yüzde 41'den yüzde 49,5'e yükseldiklerini söyledi.

Muhalefet partilerine de değinen Yalçın Akdoğan, Türk siyaseti açısından muhalefetin bir şekilde kendini sorgulaması ve yenilemesinin siyasete kalite getireceğini anlattı.

"MHP'DE ÇÖZÜLME OLDUĞU ANKETLERDE TESPİT EDİLDİ"

Seçimlerde anket şirketlerinin tahminleriyle ilgili soru üzerine Akdoğan, siyaset kurumunun sadece siyasi partilerden oluşmadığını, bunun içerisinde medyanın, sivil toplum kuruluşları, kamuoyu şirketlerinin de bulunduğunu belirtti.

Seçim öncesindeki sessizliğin, vatandaşın bir fikre sahip olduğunun göstergesi olduğunu dile getiren Akdoğan, "Bu, sandığa gitmeme eğilimi değil. Bu sessizliğe bakıp da 'Çok düşük olacak katılım, millet seçimle çok ilgilenmeyecek' gibi yanlış bir kanaate kapılmayın, vatandaşımız tutumunu belirlemiş, bundan dolayı kampanyaya çok itibar etmiyor, arazide hararetli bir siyasi ortam yok ama vatandaşımız kararını vermiş' yorumları yapmıştım, Anketler bunu ölçemedi. AK Parti'nin bir yükselme trendinde olduğunu tespit ettiler. HDP'nin barajı geçebileceği, MHP'de çözülme olduğu gibi... Bunlar anketlerde aşağı yukarı tespit edilmişti" değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti'nin 1 Kasım'da yüzde 49'lara tırmanmasının çok sürpriz olmadığını dile getiren Akdoğan "Burada AK Parti'nin başarısı ilave 5 milyona yakın oy alması. İlave 5 milyona yakın oy almak çok ciddi bir başarı. Bu, Cumhuriyet tarihinin de aynı zamanda miktar olarak da rekoru" dedi.

"AK Parti, projeler, reform paketleri açıkladı. AK Parti ile seçmeni arasında aktif bir ilişki var. Bu seçimde, zaman çok kısa olduğu için doğru düzgün kampanya yapılmadı. Ama başka bir eleştiri de var. Deniliyor ki 'Sayın Cumhurbaşkanından başlayarak Sayın Başbakan ve AK Parti'nin önemli aktörleri bir korku siyaseti izledi' Yani, 'Biz olmazsak başınıza şunlar gelir, biz olmazsak 1990'lara dönersiniz, biz olmazsak faili meçhul cinayetler başlar' gibi. Böyle bir siyaset mi izlediniz?" sorusu üzerine ise Akdoğan, böyle bir siyaset izlemediklerini belirtti.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle bir kurmaca olabilir mi; 'Biz tek başına iktidar olmayalım ondan sonra böyle bir süreç yaşansın da herkes görsün'. Burada özellikle yaşanan terör hadiseleri üzerinden 'Sanki AK Parti tüm bunları organize etti, terör örgütlerini topladı, hadi bakalım PKK, MLKP hepiniz bir araya gelin, eylemler yapın'. Böyle bir şey olabilir mi? Bu bir kere çirkin bir yakıştırma. Burada terör ve yaşanan hadiseler, AK Parti'ye karşı yapıldı. AK Parti'yi engellemek için yapıldı. 'AK Parti tek başına iktidar olmasın' diye terör hadiseleri devreye sokuldu. 'AK Parti bunun altında kalır' diye düşündüler. AK Parti bunun altında kalmadı. AK Parti bu kirli oyunu bozdu. Süreci doğru yönetti."

"PKK HALKI CANINDAN BEZDİRECEK TAKTİKLERE BAŞVURDU"

"7 Haziran seçimlerinde en çok oy alan siyasi partiydiniz ama tek başına iktidar çoğunluğunu yakalayamadınız. Belli Kürt ve milliyetçi oylar sizden koptu. Bu görülemedi mi? 5 ayda hem Kürt hem de milliyetçi oyların bir bölümünü nasıl toparladınız?" sorusu üzerine Akdoğan, AK Parti'nin oynanan oyunu bozduğunu anlattı.

Güvenlik ve demokrasi arasında iyi bir denge kurulduğunu dile getiren Akdoğan, "Devletin otoritesi kalmadı" şeklindeki silahla bir yere varma amacını boşa çıkardıklarını kaydetti.

'Terör'le mücadele sürecinde, PKK'nın çağrılarına bölge halkının gereken karşılığı vermediğini dile getiren Akdoğan "Burada devlet doğru olanı yapmıştır. PKK halkı canından bezdirecek birtakım taktiklere başvurdu, şehir merkezlerinde isyan çıkardı, bombalar döşedi" dedi.

AK Parti'nin önceki süreçte yaşadığı oy kaymasında algı operasyonlarının etkisinin olduğunu dile getiren Akdoğan, sürekli bir çarpıtma üzerinden algı operasyonun sürdürüldüğünü anlattı.

Seçim güvenliği noktasında ise devletin gereken adımları attığını anlatan Akdoğan, alınan tedbirlerle bir olay olmadan seçimlerin yapıldığını kaydetti.

Akdoğan, seçim güvenliğinde önemli oranda mesafe alındığını belirterek şöyle konuştu:

"HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde yüzde 95 ve üzeri oy aldığı sandık sayısı, 3034. 3034 sandıkta HDP yüzde 95'in üzerinde oy almış. Bu seçimde bu rakam 2048'e düşmüş. Bu, geçen seçimde, çok ciddi bir şekilde orada bir yönlendirme, manipülasyon ve müdahale olduğunu gösteriyor. 985 sandık azalmış. Ağrı'da ise 7 Haziran'da 286 sandıkta tulum çıkmış. Bu sefer 74'e düşmüş. Bu çok çarpıcı. Tüm bunlar seçim güvenliğinin, bu seçimde daha başarılı bir şekilde araziye yansıdığını, alınan tedbirlerin sonuç verdiğini gösteriyor."

"MHP DE TÜRKİYE PARTİSİ OLAMAMIŞ"

Yalçın Akdoğan, "Vatandaş bizi yanlış anladı" biçimindeki bir anlayışa siyasette yer olmadığını söyledi.

Çözüm Süreci'nin muhatabının millet olduğunu, milletin istemediği hiçbir adımı atmayacaklarını belirten Akdoğan, şöyle konuştu:

"Vatandaşlarımızın isteklerini yerine getirmek bizim asli görevimizdir, bizim varlık sebebimizdir, ahlaki ve vicdani yükümlülüğümüzdür. İnsanımız neyi hak ediyorsa, neye layıksa biz bunu yapmak durumundayız; 13 yılda biz Kürtçe ile ilgili, bölgede yapılan yatırım ve hizmetler ilgili. Bunlar herhangi bir örgütle pazarlıkla mı yapıldı? Bazen örgüt, 'Biz mücadele ettik de bunlar yapıldı' gibi takdim ediyor, böyle bir şey yok. Sen ayak bağı oldun, sen olmasaydın bunlar belki çoktan olacaktı. Biz bunları tek başına yaptık, tek taraflı yaptık. Vatandaşımız bunu hak ettiği, talep ettiği için bunları yaptık, bundan sonra yapmaya devam edeceğiz."

AK Parti'nin 63 ilde birinci olduğuna, buna karşın MHP'nin Osmaniye dahil hiçbir şehirde birinci parti olamadığına dikkati çeken Akdoğan, "MHP, 57 şehirde milletvekili çıkartamadı. Sen 57 şehirde milletvekili çıkartamıyorsan, başka yerde başarısızlık arama. Senin oradakilere söyleyecek sözün kalmamış, oralardaki insanlara dokunamamışsın, onların gönlüne girememişsin. Sadece Türkiye partisi olamayan HDP değil, MHP de olamamış. İkisi de 57 şehirde milletvekili çıkartamamış. Bütün bu rakamları söz konusu partilerin masaya yatırıp ciddi şekilde düşünmesi lazım" dedi.

TERÖRLE MÜCADELE SEÇİME ENDEKSLİ DEĞİL

Seçmenin olumlu tavır takınan, uzlaşmadan yana olan partileri ödüllendirdiğini dile getiren Akdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hükümet kurma görüşmeleri ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "terörle mücadele" konulu davetine olumlu yanıt vermesi tavırlarının bile CHP'nin az da olsa oyunu artırmasına sebep olduğunu söyledi.

Akdoğan, 1 Kasım seçiminin ardından HDP yetkililerinin yaptığı açıklamaları eleştirerek, "AK Parti hiçbir zaman zafer sarhoşluğuna kapılmadı. Yüzde 10'u başarı ya da zafer olarak görenler, Allah bilir yüzde 30-40 oy alsalar nasıl tavır içinde olurlardı? Biz mütevazı bir şekilde ve kibre kapılmadan seviniyoruz ama bunu bütün bir milletin sevinci olarak yaşamaya çalışıyoruz. Bunun için Sayın Başbakanımız, 'Bu seçimin kaybedeni yoktur' dedi. Bu oy veren herkesin iradesinin muteber olduğu ve kimsenin ötekileştirilmeyeceği anlamına geliyor" diye konuştu.

Terörle mücadelenin seçime endeksli bir durum olmadığını, ortada terör ve silah olduğu sürece mücadelenin de çok boyutlu olarak devam edeceğini bildiren Akdoğan, terörle mücadelenin başarılı olmasının yolunun paralel yapıyla mücadeleden geçtiğinin altını çizdi.

CEMAAT İÇİN IŞİD BENZETMESİ

'Paralel yapı'nın, Çözüm Süreci'ni olduğu gibi 'terör'le mücadeleyi de başarısız kılmak için elinden geleni yaptığına dikkat çeken Akdoğan, şunları söyledi:

"Paralel yapı kiminle iş tuttuysa hepsinde kaybettiler. Çünkü burada habis bir anlayış var, Türkiye'nin lehine olmayan bir durum var. Yerel seçimlerde, Cumhurbaşkanlığı sürecinde, bu seçimde, hepsinde kaybettiler. Çünkü bunlar kötü niyetli. Kırık elle kavga etmeye devam ediyorlar. Hamle ettikçe daha da beter oluyorlar. Demokrasimiz ve hukuk sistemimiz için bu habis anlayışla mücadele etmemiz önem taşıyor. Amaca ulaşmak için her yolu mubah gören IŞİD felsefesinden bunların bir farkı yok. IŞİD, insanların hayatını yok ediyor, bunlar insanların hayatını mahvediyor. İllegalite anlamında hiçbir fark yok. Bu nedenle bunların üzerine gidilmesi de geleceğimiz açısında çok büyük önem taşıyor."