İyi Parti Genel Başkan Meral Akşener Twitter'dan yaptığı açıklamada Rahip Brunson'ın serbest bırakılmasıyla ilgili, “Bu papaz ajan değilse, Fetöcü, Pkk'lı değilse, niye içeri attınız? Yok eğer, bütün bu suçları işlediyse, niye bıraktınız?” dedi.
İşte Meral Akşener'in açıklamaları:
“ETİKET İNCELETEREK ENFLASYONLA MÜCADELE EDECEKLERİNİ SANIYOR”
Ekonomik durum milletimizin cebini yakıyor. Çarşı, pazar, elektrik ve doğal gazdaki fiyat artışları ortada. Hâl böyleyken, iktidarın gayri ciddi tavırları dünyada alay konusu oluyor. Bunlar çarşıda, pazarda zabıtaya etiket inceleterek enflasyonla mücadele edeceklerini sanıyor.
Söyler misiniz; bu durumda biz ne yapalım? Biz de, geçiş ücreti düşsün diye, Erdoğan'ın, dolara endekslediği köprülere, tünellere, otoyollara zabıta mı gönderelim?
“İLKEL BİR ÜLKE GÖRÜNTÜSÜ VERİYORUZ”
İhtiyacımız yerli ve yabancı yatırımcıya güven sağlamakken, komik duruma düşüyoruz. Diş macunu etiketi kontrolüyle enflasyonu azaltabileceğini zanneden, ilkel bir ülke görüntüsü veriyoruz. Çünkü, yaşadığımız sıkıntıya ancak "Damat" kadar ciddiyetle yaklaşabilen iktidarımız var.
Meydanlarda milletimize cebinizde kaç lira var diye sorduğumuzda, Sayın Erdoğan, “Sana ne milletin cebindeki paradan.” diyordu. Kendisi, milletin cebindeki parayı dert etmiyor. Ama siyasetçinin görevi, ülkeyi yönetenin görevi, vatandaşın cebinde para var mı, yok mu, bilmektir.
“GÜBRE, TOHUM, MAZOTTAN HABERİ YOK”
Bir çuval un kaç para olmuş; Bir koli yumurta kaça; Bir teneke yağın fiyatı ne; onun umurunda değil. Gübre, tohum, mazottan haberi yok. Süt, mama, bulgurdan haberi yok. Doğal gazla, elektrikle ilgilenmez. Açlık sınırı nedir bilmez. Fakirlik, işsizlik onu ilgilendirmez.
Çünkü o, güçten başka hiçbir şeye inanmaz. Kazanmaktan başka hiçbir şeyi umursamaz. Erdoğan sadece bir şeye bakar: Anketler. Oyu düşmesin de, memleket düşmüş kimin umurunda!
“AK PARTİ'NİN RAF ÖMRÜ DOLDU”
Bu arada, bilin ki, son günlerde anketler de pek aklına yatmıyor. Koltuk sallanıyor. Eşyanın tabiatıdır. Fıtrattır bu, fıtrat. Her canlı gibi organizasyonlar da doğar, büyür ve vadesi dolar. Ak Parti de doğdu. Büyüdü. Ve raf ömrü doldu.
Her şeyi yaşadık. Her türlü felaketi seninle yaşadık. Daha kötüsü ne olacak? Bizi rızıkla mı tehdit ediyorsun? Aklını başına devşir. Rızkı veren Allah'tır, Allah!
“DOLAR, ENFLASYON, FAİZ, İŞSİZLİK UÇTU”
Bu yoz ve ucube sistemi Türkiye'ye dayatırken ne diyorlardı? Ekonomi şaha kalkacak. Türkiye öyle uçacak ki, tutabilene aşk olsun. Sonuç? - Dolar, enflasyon, faiz, işsizlik uçtu. - Yağ, un, zeytin, yumurta, uçtu. - Damat uçtu, yandaş uçtu. - Sonunda da uçtu uçtu, papaz uçtu!
Ne diyordu: “Bu fakir bu görevde olduğu sürece, o teröristi alamazsın.” İçimizden sessizce, “Atma Recep, din kardeşiyiz”, dedik. Yine, endişemizde haklı çıktık.
1100 odalı sarayda oturan, 500 milyon dolarlık uçakla gezen o fakire sesleniyorum: Türk Devleti'nin itibarını, papazın zünnarına bağlamıştın. Papaz uçtu, elbisesi kaldı. Bir zamanlar diyordun ya, “Gerekirse papaz elbisesi giyerim” diye. Buyur, artık giyebilirsin!
“BÜTÜN BU SUÇLARI İŞLEDİYSE, NİYE BIRAKTINIZ?”
Buradan soruyorum: Bu papaz ajan değilse, Fetöcü, Pkk'lı değilse, niye içeri attınız? Yok eğer, bütün bu suçları işlediyse, niye bıraktınız?
“Bağımsız mahkemeler” masalını geç, Sayın Erdoğan. Günler öncesinden Amerika'da hazırlıklar yapıldı. Papazı karşılayacak komite belirlendi. Duruşma başlamadan uçağı pist başına çekildi. Fetö'yle birlikte icat ettiğin “Gizli tanıklar”, nasıl oluyorsa, aynı anda ağız değiştirdi.
“FETÖ'NÜN ELEBAŞINI ALABİLDİN Mİ?”
“Al papazı, ver papazı” diyordun. Papazı verdin gitti. Kimi aldın? Fetö'nün elebaşını alabildin mi? Ypg'nin elindeki, Millî İstihbarat mensubu iki evladımızı al dedik. Alabildin mi? El âlemin papazına sahip çıktığı gibi, sen bu iki evladımıza sahip çıkmadın. Yazıklar olsun!
Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ortadan kaldırılması karşısında, tek söyleyebildiği şu oldu: Sessiz kalamayız. Sözcüsü de diyor ki; “Suudi Arabistan'la ortak çalışacağız.” Neyi çalışacaksın? Tilkiyi, kümese bekçi mi yapacaksın? Kilerdeki peynir için, fareye nöbet mi yazacaksın?
“TÜRKİYE'YE HAYDUTÇA MEYDAN OKUMASINA SESSİZ KALIYORLAR”
Ak Parti'nin Suudi sicili, en başından beri bozuktur. Otel odalarında, ayaklarına gittiler. Devlet şeref madalyası verdiler. Millî yas ilan ettiler. Şimdi de, Türkiye'ye haydutça meydan okumasına sessiz kalıyorlar. Beyler, kendinize gelin!
Suud, Türk'e karşı İngiliz atı olarak ortaya çıkmıştır. Suud, kutlu coğrafyada, emperyalizmin kuklası ve maşasıdır. Suud, Mısır'da darbe destekçisi, Türkiye'de 15 Temmuz alçaklığının şakşakçısıdır. Suud, Suriye'de Pkk'nın, 100 milyon dolarlık bağışçısıdır.
Ülkemize yapılan bu küstah saldırı, asla karşılıksız bırakılmamalıdır. Sayın Erdoğan, hesabı, kitabı bırak, gereğini yap. İYİ PARTİ, Yesevi otağında Suudi şımarıklığına geçit vermeyecektir! İYİ PARTİ, Türk yurdunda yapılan bu haydutluğa sessiz kalmayacaktır!
DEDAŞ yetkilisi, güvenlik nedeniyle Güneydoğu'da 90 bin elektrik sayacını okuyamadıklarını açıkladı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Mesele, 90 bin sayacın faturası da değildir. Mesele, "Gidememek"tir. Gidemediğin yer senin değildir.
Türk Devleti'nin, kendi topraklarında gidemediği bir yer olmaz, olamaz! Devlet gider o sayacı okur, ödemeyen için de gereğini yapar!
Sayın Erdoğan, CHP üzerinden, Cumhuriyet'in kurucu iradesine saldırıyor ya, ben bir noktayı hatırlatayım. Öncelikle, Cumhuriyetin kurucu iradesi saygıyı hak eder. Bunu bir kenara yazın.
"SAYIN ERDOĞAN'IN ABİLERİ, DOLMABAHÇE'DE, ALKIŞLARLA AMERİKAN 6'NCI FİLOYU KARŞILADI"
Tarih öğretmeni olarak hatırlatmak isterim. "İnönü'nün elinde Amerikan bayrağı var” dediği günlerde, Sayın Erdoğan'ın abileri, Dolmabahçe'de, alkışlarla Amerikan 6'ncı filoyu karşılıyordu. Meclis Başkanı yaptığı İsmail Kahraman abisine danışmadan, bu mevzulara girmesin. Batar.
Tuttuğu bayrak İnönü'yü Amerikancı yapıyorsa; Siyonistlerden aldığı hizmet madalyası Erdoğan'ı neci yapar?
Bu polemik gereksiz ve yaralayıcıdır. İki tarafın da beslendiği polemiktir.
Olan, tarihi şahsiyetlerimize olmaktadır.
İki tarafı da bu boş yarışa son vermeye çağırıyorum.