İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Sadece aralık ayında, LPG fiyatları yüzde 80 arttı. Elektriğe yüzde 52 ile yüzde 130 oranında zam geldi. Köprü geçişlerinde çift yönlü tarifeye geçildi. Artık takke düştü, kel göründü." dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, 3 Ocak 2022 tarihi itibarıyla partisinin üye sayısının 512 bin 543 kişiye ulaştığını, artık yarım milyon kişilik kocaman aile haline geldiklerini söyledi.
Yeni yıla "zam kabusuyla" girdiklerini ifade eden Akşener, AK Parti iktidarının 20 Aralık akşamı "faizi indiriyorum" deyip aslında faiz artırarak, küçük yatırımcıyı çarptığını savundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şunları kaydetti:
"31 Aralık gecesi de elektrikten doğal gaza, akaryakıttan köprülere, vergilerden harçlara, iğneden ipliğe kadar yaptığı zamlarla asgari ücretlinin aldığı yüzde 50 zammı da çarptı. Bununla da kalmadı, zammı gece yarısından sonra geçerli ilan ederek, zamları enflasyondan kaçırıp milyonlarca memur ve emeklimizin yeni yıl zammını da çarpmış oldu. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının dolandırıcıları bile kıskandıran yönetim anlayışı sağ olsun, yeni yılın daha ilk saatlerine rekor seviyede zamlarla girdik. Doğal gaza konutta yüzde 25, sanayide yüzde 50 zam geldi. Benzine 68 kuruş zam yapıldı. Sadece aralık ayında LPG fiyatları yüzde 80 arttı. Elektriğe yüzde 52 ile yüzde 130 oranında zam geldi. Köprü geçişlerinde çift yönlü tarifeye geçildi. Artık takke düştü, kel göründü."
"Bu millet sana döviz kurlarını arttır, faizleri yükselt diye oy vermedi"
Meral Akşener, vicdansızca yapılan bu rekor zamların, iktidarın beceriksizliğinin bir vesikası olduğunu ileri sürdü.
İktidarın bu saatten sonra Türkiye'ye vereceği tek şeyin, daha çok yoksulluk ve acı olduğunu iddia eden Akşener, bu kürsüden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı defalarca uyardıklarını anımsattı. Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yanında iş bilen 3-5 kişi vardı, onların da görevine son verdin. Ekonominin E'sinden anlamayan insanları göreve getirdin. 'Damat kadar başınıza taş düşsün' derken damadının manevi halefi Nureddin Nebati gibi bir liyakat abidesini ekonominin üstüne meteor gibi düşürdün. Sana kaç kere söyledim, 'Önce ekonomiye olan güveni tesis edeceksin, bunun başka yolu yok' dedim. Peki sen ne yaptın? Aynı hataları inatla tekrarladın. Ekonomiye güven aşılayacağına, herkesi dehşete düşüren adımlar attın. Hazinenin başına bakan diye getirdiğin Nebati kuyruklu yıldızı, milletimiz çarpıldıkça utanmadan gözlerindeki ışıltıdan bahsediyor. Sayın Erdoğan, vatandaş çarpıldıkça senin de gözlerin ışıl ışıl oluyor mu? Mesela elektrik faturaları yüzde 127 artınca, kara kışta doğal gaza yaptığın zamdan sonra senin de gözlerin ışıldıyor mu? TÜİK'in makyajlı rakamlarında bile gıdadaki fiyat artışı yüzde 43,8, ulaşım masrafları yüzde 53,6 artmış. Ev eşyaları yüzde 40,9 zamlanmış. Milletimizi enflasyona ezdirirken senin de gözlerin ışıldıyor mu Sayın Erdoğan? Üreticinin enflasyonu yüzde 79'a dayanmış, henüz ürünlere yansımamış yüzde 43 zam daha var. Esnafımız, KOBİ'lerimiz iflasın eşiğindeyken senin de gözlerin ışıldıyor mu Sayın Erdoğan? Pek de örtülü olmayan faiz artırımından sonra 'dolar düştü, haydi etiketleri indirin' diye kürsülerden esiyordun. Peki 31 Aralık gecesi kendi kendini bir kez daha yalancı çıkartıp milletin sırtına zamları bindirince senin de gözlerin ışıldıyor muydu Sayın Erdoğan?"
Akşener, milletin Erdoğan'a, döviz kurlarını artırıp, faizleri yükseltmesi için değil, hayat şartları iyileşeceği, iş imkanları artacağı, daha kolay ev, araba sahibi olmak için oy verdiğini dile getirdi.
Meral Akşener, "Ama sen sözünü tutmadın. Milletimizle yaptığın sözleşmeye ihanet ettin. Artık yeter. Milletimize daha fazla çile çektirmeye hakkın yok. Lafı uzatmaya, boş gündemlerle tribünlere oynamaya gerek yok. Çünkü sen istesen de istemesen de kızsan da bozulsan da millet iradesinden kaçış yok. O sandık elbet bir gün gelecek ve sen milletimize, tutmadığın o sözlerin hesabını vereceksin. Bunun artık lamı cimi yok." ifadesini kullandı.
Sandığın çok yakında geleceğini, "beceriksiz iktidarın tıpış tıpış gideceğini" ileri süren Akşener, gittikleri yerlerde vatandaşların kendilerine ilettikleri sorunları aktardı.
"Asgari ücretin altında maaş alan sağlık çalışanlarımız var"
Akşener, Kovid-19 salgınında yeni bir fırtına yaşandığına, virüsün yeni varyantının hızla yayıldığına, bu süreçte en büyük yükün sağlık ordusunun omuzlarında olduğuna işaret etti.
Büyük fedakarlıkla iki yıldır salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarının çok dertli olduğunu dile getiren Akşener, sağlık çalışanlarının, sesini duyurmak için sosyal medyadan kendisine ulaştığını anlattı. Akşener, konuşmasının bu bölümünde sağlık çalışanı Derya Tunç'u kürsüye davet etti, Tunç'un konuşmasının ardından sözlerine kaldığı yerden devam etti.
Akşener, "Buradan Sayın Erdoğan'a sesleniyorum: Sağlık çalışanlarımız, senin danışmanların gibi 5-10 maaş istemiyor. Istakozlu ziyafetlerde de gözleri yok. Sadece hak ettikleri maaşı almak istiyorlar. Uzun nöbet sürelerine, pandemi dönemindeki yoğun bakım çalışmalarına rağmen bir sağlık çalışanımızın bir saatlik nöbet ücreti sadece 16 lira. Asgari ücretin altında maaş alan sağlık çalışanlarımız var. Hiç mi utanmıyorsunuz? Ayıptır, günahtır." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'den ayrılma kararı alan ve Londra'ya giden bir doktorun kendisine gönderdiği video mesajı paylaşan Akşener, geçen yıl bin 361 doktorun Türkiye'den ayrılarak başka ülkelere yerleştiğini öne sürdü.
Meral Akşener, göç eden doktor sayısının 10 yıl öncesine göre 25 kat arttığını, halen yurt dışına göç edip mesleğini oralarda yürütmek için sınavlara hazırlanan doktorların sayısının ise 10 bine yaklaştığının tahmin edildiğini belirtti.
"Sayın Erdoğan, bu insanlarımıza, bu ailelere, onları vergileri ile okutan bu aziz millete yazık değil mi? Bu ülkenin evlatları, neden doğup büyüdükleri toprakları terk edip gidiyor? Neden gurbette gelecek arıyor?" sorularını yönelten Akşener, şunları paylaştı:
"Cevabını ben vereyim, senin yüzünden Sayın Erdoğan. Çünkü sen, bu insanlarımızın hayallerini çaldın, umutlarını yıktın, geleceklerini kararttın. 'İğne yapmaktan bile aciz' diyerek utanmadan sıkılmadan onların itibarları ile oynadın. Hastaneleri bile küflü zihniyetine alet edip onları AK Parti teşkilatlarının oyuncağı yaptın. 10 ay önce, 'Tersine beyin göçünü destekliyoruz. Yerli ve yabancı bilim insanlarını, araştırmalarına Türkiye'de devam etmeye davet ediyorum' dedin. Söyle bakalım Sayın Erdoğan, kaç kişi sözüne itibar etti de geri geldi? Bir tane örnek verebilir misin, veremezsin. Çünkü kimse sözüne itibar edip gelmiyor."
"İyileştirilmiş eğitim sistemini hazırladık"
Türkiye'deki eğitim sistemine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Akşener, "Geçen 20 yılda 8 kere değişen Milli Eğitim Bakanı ve 15 kere değişen milli eğitim sistemiyle, istikrarsızlığın ve beceriksizliğin sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. İktidarın, yanlış, sorumsuz ve liyakatsiz yönetim anlayışı yüzünden bugün ülkemizde fırsat eşitsizliği maalesef kronik hale geldi. İşte bu nedenle İYİ Parti olarak eğitim politikalarındaki vasatlığın önüne geçip, ülkemize ve çocuklarımıza reva görülen bu eğri düzene 'dur' demek için İyileştirilmiş Eğitim Sistemi'ni hazırladık." sözlerini sarf etti.
Bu sistemde ele aldıkları birinci başlığın, "eğitimde fırsat eşitliği" olduğunu belirten Akşener, "Sosyal devletin öncelikli görevi eğitimde fırsat eşitliğini ve kaliteli eğitime erişimi sağlamaktır. Bol miktarda bina dikip içini de niteliksiz kadrolarla doldurmayı değil. Ülkenin geleceğini, milletin yararını öncelemektir." dedi.
Akşener, Türkiye'de bugün 1 milyon 248 bin öğrencinin taşımalı eğitim sisteminde eğitim gördüğünü, çocukların bu sistemle sağlıklı ve kaliteli eğitim imkanına kavuşmasının mümkün olmadığını söyledi. Akşener, bu nedenle tarımsal kalkınmada atacakları iddialı adımlarla, öncelikle kırsal bölgeleri yeniden cazip hale getireceklerini anlattı.
"İyileştirilmiş Eğitim Sistemi" kapsamında ele alacakları ikinci başlığın ise "eğitimde kalite" olacağını dile getiren Akşener, "Bugün ne yazık ki ulusal ve uluslararası göstergeler ülkemizde zorunlu eğitim çağındaki çocuklarımızın temel bilgi, beceri ve yeterlilik açısından yoksun olduğuna işaret ediyor. Dünya Bankasının verilerine göre, Türkiye'de 10 ile 14 yaş arasındaki her 5 çocuğumuzdan 1'i öğrenme yoksulu. Yani maalesef her 5 çocuğumuzdan 1'i bir metni okuyamıyor, okusa bile okuduğunu anlayamıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan Akşener, konuşmasının başında partisine katılanlara rozetlerini taktı.