Milliyet'in haberine göre; Raporda ‘altılı masa'nın çok fazla iç, dış çekişmeleri, handikapları, seçim sonrası birbiriyle çatışan planları ve toplum nezdinde çekinceli durdukları konuların söz konusu olduğu belirtildi. Raporda özetle şu görüşler eyer verildi:
‘ERDOĞAN HÂLÂ POPÜLER'
“Ortak Cumhurbaşkanı adayını seçmek kolay değil. Masadaki küçük partiler seçim sonrası dışarıda bırakılmaktan korktukları için aday konusundan daha çok ortaklık ve ittifak vurgusu yapıyorlar. Adayı geç açıklarlarsa halen çok popüler bir lider olan Erdoğan karşısında etkisiz kalıp, AK Parti'li oy verenleri kendilerine çekmede başarısız olabilirler. Kılıçdaroğlu en olası aday olarak gözükse de partiden bir başka isim aday gösterilirse CHP'li üst düzey kadrolarda deprem olacağı çekincesi var. Kılıçdaroğlu'nun CHP dışındaki sınırlı popülaritesi seçimi kazansa bile mevcut başkanlık sisteminde kendi otoritesini sağlamasını zayıflatıyor. Masadaki diğer liderler böyle bir durumda Kılıçdaroğlu'nun kendi desteklerine ihtiyacı olacağını hesaplıyorlar.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulunmuştu. Yunanistan'ın Ege'deki tacizleriyle ilgili net konuşan Erdoğan, CHP'li Gürsel Tekin'in 'HDP'ye Bakanlık verilebilir' sözlerine de yanıt vermişti:
GÜRSEL TEKİN'İN "HDP'YE BAKANLIK VERİLEBİLİR" SÖZLERİ
Benim sorum iç siyasetle ilgili olacak. Altılı masada CHP'den gelen “HDP'ye bakanlık verebiliriz” çıkışıyla başlayan tartışma karşılıklı atışmalarla sürüyor. Seçime de az bir zaman kaldı ama buna rağmen herhangi bir aday belirleyememiş olmaları da göz önünde bulundurulursa bu yapının ülke yönetimine talip olmak istemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yani onu benim değerlendirmem doğru olur mu? Ben böyle çürük tahtalara basmam. Yani bu adı altılı masa olan, nereye gideceği belli olmayan bu yapıdan hiçbir şey çıkmaz. Varsa adayınız adayınızı açıklarsınız değil mi? Ama şu anda altılı masanın yaptığı tek iş var; “Önümüzdeki toplantıyı kimin evinde yapacağız?” Tek yaptıkları iş bu. Sıralamaya koymuşlar. Başka bir şeyi hiç duydunuz mu? “Önümüzdeki toplantıyı kimin evinde yapacağız?” Hep bu. Bir mesafe alın, bir adım atın; yok. Herhalde bunlar Yüksek Seçim Kurulunun açıklamayı yaptığı ana kadar bir karar alamayacaklar diye düşünüyorum.
KILIÇDAROĞLU'NUN KHK'LILAR SÖZLER
Kılıçdaroğlu, KHK'lıları göreve iade edeceğinden bahsetti ve bununla ilgili olarak bir parti görevlisi de olduğunu söyledi. Siz de böyle bir yetkisinin olmadığını söylediniz. Ama işin arkasında başka bir şey daha var. Bu KHK'lılar, siz de belirttiniz, PKK'lılar ve FETÖ'cüler. Bunların ikisinin birlikte arkada bıraktığı on binlerce şehidimiz var, verdiği büyük zarar var. Altılı masadan da bununla ilgili herhangi bir itiraz yok, çok mutlular. Cumhuriyetin 100'üncü yılını kutladığımız bir noktada Cumhuriyet Halk Partisi ne yapmak, bizi nereye götürmek istiyor?
Yani siz aslında sorunun içinde cevabı verdiniz. “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı cananı bütün varımı alsın da hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” diyoruz. Ama bunların şüheda diye bir dertleri var mı, yok. Neymiş; FETÖ'cülerle, KHK'lılarla ilgili “ben bırakacağım” diyor. Sen kimsin, sen neyi bırakıyorsun? Eğer bu ülke bir hukuk devletiyse bu hukuk devletinde bu kararı verecek olan merci bellidir. Neresidir? Yargıdır. Yargı bunun kararını verir. Ama o, bu kararı yargıya bırakmıyor, kendisi bu kararı verecekmiş!
Yani bunların bir defa hukuk tanımazlığı da var, kanun tanımazlığı da var. Bay Kemal'e sormak lazım “sen bu yetkiyi nereden alıyorsun?” O masanın etrafında olanlarda da bu konuyla ilgili gariplikler var. Bir defa böyle bir yetki yok. Şimdi zaten bunlara kalsa ne yapacaklar; “Abdullah Öcalan'ı da bir KHK kararıyla bırakacağım” derler. Demirtaş için de derler. Diğerleri için de derler. Öyle bir yetki var mı? Bizim bu kadar şehidimiz var. O şehitlerimizin anacıkları ve bu milletin evlatları bu işe nasıl bakar! Asla böyle bir şeye prim vermek mümkün değil. Bu kadar şehidimiz olacak, bütün bu şehitlerimizin faillerine siz tahliye kararı vereceksiniz veya beraat kararı vereceksiniz! Bizler bu ülkede siyaset yaptığımız sürece kolay değil bu işler.