TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ'ın Suriye'den temizlendiğini söylemesine rağmen Amerika'nın Kuzey Suriye'de tırlarla yaptığı silahlanmayı hangi ülke için yaptığını sordu.
"RAĞMEN MAALESEF IRKÇILIĞIN VE YABANCI DÜŞMANLIĞININ PENÇESİNE DÜŞMÜŞ DURUMDALAR"
Soçi'de yapılacak üçlü zirveye ilişkin bilgi veren ve dış politikaya ilişkin konuşan Erdoğan, "Yarınki toplantıda bölgemizin geleceği için önemli gelişmeler yapacağız. Suriye ve Irak'ta ülkemizi yakından ilgilendiren gelişmeler bizi kendi çözümlerimizi üretebileceğimiz yöntemler geliştirmeye zorluyor. Kimi konularda hala anlaşmazlıklar olsa da Rusya ile kurduğumuz yakın ilişkiden elde ettiğimiz neticeler oldukça önemli. İran'ın da bu süreçte ülkemizin hassasiyetlerini gözeten tutum içine girmesinden memnununuz. Merkezi Irak Yönetimi ile de uzun zamandır olmadığı kadar müspet bir noktaya gelmiş bulunmaktayız. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi çok hayati bir yanlışa sapmamış olsaydı onlarla da ilişkilerimizi sürdürüyor olacaktır. Geçtiğimiz hafta yaşanan depremin ardından insani vazifemizi yapmayı, bölgeye ilk intikal eden ülke olmayı ihmal etmedik. Fransa ile yakın diyalog içindeyiz, Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler aslında bizim her an işbirliği yapacağımız ülkeler olmasına rağmen maalesef ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının pençesine düşmüş durumdalar. Buna rağmen hepsiyle de hem ikili hem AB çerçevesindeki ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz" diye konuştu.
"SİZ BU SİLAHLANMAYI KUZEY SURİYE'DE HANGİ ÜLKEYE KARŞI YAPIYORSUNUZ"
"Uzun bir süre ülkemizin güvenilir bir müttefiki olarak görülen ABD'nin bölgemizde izlediği politikanın yanlışlığı konusundaki endişelerimizi her fırsatta kendileri ile ve kamuoyu ile paylaşıyoruz" açıklamasında bulunan Erdoğan, DEAŞ'ın ortaya çıkış ve ortadan kayboluş sürecinin baştan sona muammalarla ve soru işaretleri ile dolu olduğunun altını çizerek, "Hadi DEAŞ'ı temizlediğinizi söylüyordunuz, hala silah yüklü tırlar niçin Kuzey Suriye'ye geliyor. Hala bu niye devam ediyor. Siz bu silahlanmayı Kuzey Suriye'de hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz? Bunları izah etmeleri lazım. Dert başka. Neyin ne olduğunu biliyoruz ona göre de adımlarımızı atacağız. Kimse Türkiye'nin kendi bekasını ilgilendiren bu senaryolar karşısında eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez. Fırat kalkanı Harekatı'nda ülkemizin elde ettiği başarı esasen DEAŞ balonunu söndüren ilk hamledir. Yıllardır adeta yenilmez bir canavar gibi takdim edilen DEAŞ'ın sahada sergilenen tüm kirli ayak oyunlarına rağmen aslında ne kadar kof bir yapı olduğunu dünyaya gösteren Türkiye olmuştur. Bizim Cerablus, Rai, Bab, bütün buralardaki operasyonlarımızda, 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bine yakın DEAŞ'lının etkisiz hale getirilmesi sıradan bir olay olmamıştır. Artık DEAŞ Suriye ve Irak'tan neredeyse tamamen kazılıp atılmıştır. Fakat hala bu ülkelerin haritalarına baktığımızda farklı güçlerin hakimiyetini gösteren farklı renkleri görürüz. Her iki ülkede de ne toprak bütünlüğü ne de barış ve huzur konusunda kat edilmiş en küçük bir mesafe yoktur. Pek çok yerde bir terör örgütü gitmiş, yerine bakası gelmiştir. Elinde yüzbinlerce vatandaşının kanı olan Eset rejimi hala yerinde durmaktadır. Buna karşılık vatanlarını sevmekten ve demokrasi talebinden başka suçları olmayan Suriyeli muhalifler neredeyse terörist durumuna düşürülmüştür. Çok şey söylendi, çok toplantı yapıldı, çok silah kullanıldı, çok fedakarlık talep edildi ama hiçbir netice ortaya konulamadı. Öyleyse bu coğrafyada bunca kan niçin döküldü, acılar niye çekildi, yıkımlar niye yaşandı, ölenler kim, akan kan kimindir, bunun üzerinde durulmayacak mı? Mesele terör değildir, demek ki mesele demokrasinin getirilmesi değildir, mazlumların, mağdurların haklarının korunması değildir, zaten bildiğimiz bir gerçeğin artık inkarı mümkün olmayan bir teyidini görüyoruz. Bu gerçek bölgemizin terör örgütleri bahanesiyle tıpkı geçen asırda olduğu gibi yeni bir dizayna tabi tutulmaya çalışıldığıdır. Körfez'deki ve Kuzey Afrika'daki gelişmelerin hiç birisi Irak ve Suriye'deki olaylardan bağımsız değildir. Hatta Güney Asya'daki hadiseleri de bu sürecin dışında görmüyoruz. Hepsi de aynı oyunun birer parçasıdır. Biz ne kendimizin ne de öz kardeşlerimiz mesafesindeki komşularımızın böyle bir muameleye tabi tutulmasına izin vermeyeceğiz. Bir tarafta 350 kilometre Irak sınır, bir diğer tarafta 911 kilometre Suriye sınırı ile bu iki ülkeye en yakın komşu bizi. Diğerlerinin bura ile alakası yok. Türkiye'yi küçümseyenlere, NATO toplantılarındaki gibi terbiyesizlikler, raporlar, gizli açık pek çok mesaj aracılığı ile tehdit edenlere mesajımız şudur, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bugüne kadar ellerindeki tüm imkanları kullandılar ama bizim bu dört güçlü temelimize zerre kadar zarar veremediler. Bizim Rabia'mız bu. Onlar saldırdıkça biz saflarımızı daha sıklaştırdık, onlar üzerimize geldikçe biz ileriye doğru adımlar attık. Yaşamaz ölümü göze almayan zafer, göz yummadan koşana gider, bayrağı kanının alı çalmayan gözyaşı boşana boşana gider, bizim göz yummadan zafere koşan bir milletimiz var" şeklinde konuştu.
'Amaçları bölgenin yeniden dizaynı'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin bölgede demokrasi getirmek yada terör örgütleriyle mücadele etmek bir derdi olmadığını belirterek, 'Bu gerçek bölgemizin terör örgütleri bahanesiyle tıpkı geçen asırda olduğu gibi yeni bir dizayna tabi tutulmaya çalışıldığıdır' dedi.
8 Yıl Önce Güncellendi
2017-11-21 15:23:57
SON VİDEO HABER
Haber Ara