TIMETURK | HABER MERKEZİ
HDP, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu'nun (SMF) bir araya gelerek oluşturduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, geçtiğimiz günlerde kuruluşunu ilan etti. İttifak paydaşlarından EMEP lideri Ercüment Akdeniz, Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamada ittifakın iki kutuplu siyasete sıkışmış yurttaş için üçüncü ve güçlü bir seçenek olduğunu kaydederek, “İlk buluşmanın en önemli yanı ortak ilkeler etrafında belirlenmiş deklarasyonumuzun ilan edilmesiydi. Çünkü farklı partileriz, hepimizi birleştiren Türkiye'nin acil ihtiyaçları. Artık elimizde yolumuza ışık tutacak ortak bir metin var” dedi.
"EN GENİŞ İTTİFAK"
Akdeniz, metin etrafında ittifakı oluşturan altı parti ve siyasi yapı ile birlikte randevular alacaklarını dile getirerek “Sosyalist Güç Birliği'ne (SGB) gideceğiz, onu oluşturan partilerle görüşeceğiz. Her birini çok önemsiyoruz. Dost partileriz ama mutlaka birlikte bir ittifak zemini bulmamız gerekiyor. Ardından solda, sosyalist örgütlenmelerdeki yapılarla görüşeceğiz. Sendika genel merkezleri, konfederasyonlar, merkezler, şubelere doğru ineceğiz. Görüşlerini, önerilerini, eleştirilerini alacağız ve mutlaka en geniş halk ittifakını oluşturacağız” diye konuştu. Kasım ortasına dek “genişletme ve geliştirme” çalışmalarına devam edeceklerinin altını çizen Akdeniz, “Halkın ihtiyacı daha geniş bir ittifak. Bu nedenle de önümüzdeki 1.5-2 aylık süre zarfında genişletme çalışmasına devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
KOMÜNİSTLERDEN HDP İTİRAZI:
Ercüment Akdeniz'in sözlerine Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan'dan itiraz geldi. Okuyan, Akdeniz'e emperyalizm ve HDP üzerinden cevap verdi. “Belki bir enerji buldular her yola çıkışta olduğu gibi ama ben bütün bir konuşmanın bir negatif enerji anlamına geldiğini söylemek zorundayım. Yani anlaşılıyor ki muhatabı biziz ya da Sosyalist Güç Birliği. Öyle anlaşılıyor, eğer değilse bunu düzeltirler. Ama kimi kastettiğinden bağımsız bir şey söyleyeceğim. Emperyalizm denince ulusların kaderlerini tayin hakkı akla geliyorsa ortada bir sorun var demektir. Ulusların kaderlerini tayin hakkı ayrı bir tartışma konusu olabilir, bu yapılır” diyen Okuyan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yani dünyada bütün eşitsizliklere olduğu gibi, bütün baskılara olduğu gibi her ulusun üzerindeki baskının, ya da uluslar arasındaki eşitsizliklerin ortadan kalması gerekir. Ama emperyalizm denildiğinde akla NATO, Avrupa Birliği, ABD üsleri, ABD'nin Suriye, Yunanistan ya da Türkiye'deki varlığı akla gelmiyorsa bence sorun var demektir. Bunu özel olarak bir kişiye ilişkin söylemiyorum. Yani emperyalizm denilince akla ulusların kaderlerini tayin hakkı gelmez. İkincisi Kürt halkının acılarına ya da yaşadığı trajediye, uğradığı haksızlıklar, baskılar, bunlara dönük bir duyarsızlık olduğunu düşünüyorsa, şimdiye kadar birçok kez oturup sohbet ettik o sohbetlere devam etmemiz gerekiyor. Türkiye'de aklı başında olan hiç kimse hele bir devrimci Kürt halkına gözünü kapayamaz. Ama öte yandan kimlik siyasetiyle her sorunun üstüne konan bir Kürt kimliğiyle, 'Kürt sorunu çözülünce diğer sorunlar çözülür' diyen bir anlayışla da herhangi bir çözüm mümkün değil. Bizim parti olarak Kürt emekçisine nasıl yaklaştığımızı, Türkiye'de nasıl kardeşçe yaşanacak birlikte, Türkiye'yi güçlendirecek ve ayağa kaldıracak eşitlik içerisinde, nasıl bir projeye sahip olduğumuzu aslında biliyor Ercüment. O yüzden de bir yandan da diyorum ki bu sözlerinin bir kısmının muhatabı biz olmasak gerek. Ama bunu bir polemik olarak sürdürmek gibi bir niyetimiz bizim olamaz. Bizim Kürt sorununa yaklaşımımızı Türkiye'de nasıl bir devrimci projeyi savunduğumuzu Ercüment en az bizim kadar biliyor. O nedenle bunları kamuoyu önünde polemik konusu yapmayı açıkçası tercih etmem. Ama o sözlerin özellikle bu emperyalizmle ilgili kısmında ben sorun gördüğümü az önce söylemiş oldum.