Bahçeli: MHP kaymak tabakanın partisi değildir
MHP Genel Başkanı Bahçeli grup toplantısında yaptığı konuşmada; 'MHP; lobilerin, kaymak tabakanın partisi değildir' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-02-07 11:16:24

Güncelleme Tarihi: 2017-02-07 11:16:24

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "11 Ekim'den bu yana sadece bize vuruyorlar. CHP, HDP, FETÖ, PKK, DHKP-C, ÖDP, EMEP, Komünist Partisi, cumhuriyetten geçinen fesat yuvaları, kendilerine milliyetçi diyen bir takım güdükler MHP'ye saldırıyor. Niye evet diyormuşuz, size ne, size mi soracaktık? İcazeti sizden mi alacaktık" dedi. 

MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin konuşmasının satırbaşları şöyle:

"MİLLET SON KARAR MERCİDİR"

"Meclis Genel Kurulu'nda 18 madeleik anayasa değişiliğiyle görüşmelere 9 Ocak'ta başlamış, 21 Ocak'ta sonuçlandırmıştık. Meclis parti grubumuza toplantılarımıza ara vermiştik. MHP her türlü engelleme ve karşı saldırılara rağmen milletine hizmet etmenin gururuyla yoluna devam etmektedir. İradesizler azgınca faaliyettedir. Milletten kaçanların karanlık emelleri faaldir. Bu çevreler hoplasalar da zıplasalar da Türk milletinin egemenlik haklarına ambargo koyamayacaklardır. Millet son karar mercidir. Millet hükmün sahibidir. Milliyetçi Hareket lobilerin, kulislerin, kaymak tabakaların partisi değil. Bizim yönümüz Hakka, yüzümüz halka dönüktür. 

Aramıza karamsarlık sokmaya çalışan mihraklar dün olduğu gibi bugün de vardır. Bu nedenle 48 yıldır şeytan taşladık, 48 yıldır melaneti kovaladık. İçimizden devşirlenler, dışarıdan toplananlar bu kutlu çatıyı devirmek için durmadan çalıştı. Türk'e kefen biçen kokuşmuşlar devamlı kör bir arayış içinde oldular, kirli bir fırsat kolladılar. MHP düşmanlığını diri tuttular. Göremedikleri bir gerçek vardı ki, MHP Türk tarihinin canlı, coşkulu ve cesaret dolu simgesidir.

Siyasetimizin ilkeleri 48 yıldır değişmemiştir. Ülkülerimizin omurgası 48 yıldır darbe yememiştir. Geçmişimizden koptuğumuzu utanmadan söyleyenler, kendilerinin nerede kimlerle durduğunu itiraf etmeliler. Edecek yüzleri yoksa ya önümüzden çekilecekler, ya da üzerlerine basıp geçmemizden şikayet etmeyecekler. Tozumuzda oynayanlar, bizlere yetişip önümüzü kesmek isteyenler her zaman olduğu gibi kaybetmeye mahkumdur. Bizim siyaseten ilerleriyişimizin yol haritasında akıl, şuur, denge, demokratik ve milli ahlak yer almaktadır.

"PAZARLIK, SİYASİ MENFAAT BİZE UZAKTIR"

Anayasa değişikliği kapsamında yaptığımız değerlendirme ve evet kararımızın ağırlık merkezinde yoğunlaşan yakın tehditler bütünüyle hakim ve belirleyicidir. Ülkem ve milletim sonra partim ve ben siyasetimizin özeti de budur. Başkaları gibi sorumsuz davranamayız. Tarihin yanlış yerinde duramayız. Aldatma ve kandırmaya heves edemeyiz. Bizim kimseye diyet borcumuz yoktu, bizden alacaklı da yoktur. Pazarlık, arka kapı siyaseti, al-ver anlaşması, siyasi menfaat beklentisi bize uzak ve yabancıdır.

MHP'nin milli ve demokratik mücadelesinden ürkenler, bundan böyle de huzur ve rahat yüzü göremeyeceklerdir. Türk milliyetçileri mağdur olmuştur, sıkıntıya düşmüştür ama hiçbir zaman mağlup olmamıştır. Pes ettiğimizi, teslim olduğumuzu hiç kimse göremeyecektir. 

TBMM'de kabul edilen anayasa değişiklik teklifi Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulmuştur. Türk milleti sandıkta kararını verecektir. Demokrasi karşıtı cephe ne yaparsa yapsın, millet damgasını vuracaktır. Bizim anayasamız da değişecektir. Demokrasi ile yönetilen her ülkenin bir anayasası vardır. Bir demokratik toplumu diğerinden ayıran özellik de milli nitelik ve kendine özgür farklarda aranmalıdır.

"YIKIMIN YENİSİNE..."

Osmanlı'nın çöküşündeki tek nedeni Mustafa Reşit Paşa'da, Mithat Paşa'da, Damat Ferit Paşa'da arayamayız. Batılı dayatmalara teslim olan elitlerin ve idarecilerin, aydınların kusurları olduğunu da söyleyebiliriz. Sözde özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramların peşine takılmış olanlar, 10 yıl sonra devletin ortada kalmayacağını hesaplamıyorlardı. Osmanlı devletinin son yöneticileri, 600 yıllık devletin yıkılacağını, istemiyorlar ve hatta beklemiyorlardı. Başımıza nelerin geldiğini bilerek, aynı karanlık yollara sapmak isteyenleri kavrayacağımız tek kavram kalmıştır o da ihanettir. Yıkımın yenisine ne Türkiye'nin ne de Türk milletinin tahammülü vardır. 

Bugün partimizin hiç olmadığını, 3 hilalin hiç parlamadığını düşünün. Bize gönül vermiş arkadaşlarımızın hiç bulunmadığını varsayın ve Türkiye'nin nelere gebe olacağını, meydanı boş bulanların nasıl at koşturacaklarını da hesaba katın. Ne tuhaf ve hazindir ki, şer ve kriz ittifakı emel birliği etmiş ve anayasa değişikliği tutumumuzu eleştiriyor.

"ENSELERİNDEN TUTACAĞIMIZ GÜNLER YAKIN"

11 Ekim'den bu yana sadece bize vuruyorlar. CHP, HDP, FETÖ, PKK, DHKP-C, ÖDP, EMEP, Komünist Partisi, cumhuriyetten geçinen fesat yuvaları, kendilerine milliyetçi diyen bir takım güdükler MHP'ye saldırıyor. Niye evet diyormuşuz, size ne, size mi soracaktık? İcazeti sizden mi alacaktık. AKP'nin ve Cumhurbaşkanı'nın nasıl olur da peşine takılıyormuşuz. Kimsenin peşine takıldığımız yoktur, ancak Kandil ve Pensilvanya'daki yoklama kaçaklarının tepesine binip enselerinden tutacağımız günler yakındır.

"MİLLET İÇİN, DEVLET İÇİN, CUMHURİYET İÇİN, TÜRKLÜĞÜN BEKASI İÇİN..."

Elbette aleyhimize kurulan kampanya düzeneği uzayıp gitmektedir. Herkes MHP'deki sözdeki kaynamaya yorum yapmaktadır. Kameraların karşısına geçen yarım uzmanlar, kalem yobazları partimiz hakkında hüküm verirken, partililerimizin ne yapacağını konuşmaktadır. Dün halklara özgürlük diyerek, orak-çekiçle poz vererek, ülkücülere pusu kuran Perinçekgiller neredeyse bize davamızı öğretip ülkücülük anlatacaklar. Bu ne arsızlık, densizlik, ahlaksızlıktır. Anayasa değişikliğine evet diyoruz ya ağrıları, sancıları bundandır. Eğer Doğu Perinçek ve 'hayırcı' yoldaşlarıyla Recep Tayyip Erdoğanarasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle ve istisnasız sayın Erdoğan'ı tercih edeceğimizi herkes bilmeli ve kafasına sokmalıdır. Bunlar çılgına dönüp kudursalar da millet için 'evet'; devlet için 'evet'; Cumhuriyet için 'evet'; Türklüğün bekası için 'evet' diyeceğiz. MHP dünkü sözlerini çiğnememiştir. 

3 DÖNEMEÇ

Bu kararımızın arkasında 3 kritik dönemeç vardır. Biri 21 Ekim'de Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesidir. Bu yolu açan 367 tıkacını koyanlardır. İkinci olarak 10 Ağustos'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Üçüncüsü olarak 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün hain kalkışmasıdır.  

Türk devletinin tarihi ve ebedi sürekliliği kucaklaşmaya bağlıdır. Hukukun üstünlüğünün hakim kılınması, devlet-millet uyumu hepimizin temennisidir. Küçük hesapların peşine takılıp, büyük oyunların oyuncağı olmayacağız. Bizleri yıkıma, çöküşe götüren katara binmeyeceğiz. Bu nedenle referandumda milletimizin sesini duyacak ve evet diyeceğiz. Sandıkta milli beka için evet mührünü vuracağız. Biz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet diyoruz, Türkiye düşmanlarının bozgunun için evet diyoruz, CHP ve yanında hizlanmış terör konsorsiyomunu boşa çıkarmak için evet diyoruz. Kiralık gazeteci ve aydınlara hadlerini bildirip evet diyeceğiz. Devlet, millet, cumhuriyet görüşümüz evet. Biz şahsa değil sisteme evet diyoruz. Evet dedik, Çanakkale'de doğrulduk, yine evet diyip Ankara'dan geleceğe koşacağız. Biz milletimizin kararına güveniyoruz, en doğrusunu yapacağını biliyoruz. Cumhuriyetimiz daha sağlam temellere oturacaktır.

CHP zihniyeti milletten bir kez daha şamarı yiyecek, yakın hısmı HDP ile sandığın dibine tortu gibi çökecektir. Adında halk olup halktan haberi olmayanlar kaçacak delik arayacaklar. Türkiye Cumhuriyeti adıyla, kimliğiyle beraberce yaşayabilmemizin kuralları 1923 tarihinde konulmuştur.