TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasına Ampute Milli Takımı'nın başarısını tebrik ederek başladı. Başbakan Binali Yıldırım, milli takıma destek veren vatandaşları ve takım oyuncuları ile yönetimini tebrik etti. Ankara Garı patlaması olayının yıl dönümü olduğunu kaydeden Başbakan Yıldırım, "Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum, üzüntülerini paylaşıyorum. Terörün her türlüsü insanlık dışıdır ve şiddetle bütün insanlık karşısında durmalıdır" dedi.
"BU DEĞİŞİM AK PARTİ İÇİN BİR YÖNÜYLE TEKRAR ASLINA DÖNÜŞTÜR"
AK Parti Afyonkarahisar kampında ele alınan konulara ve kararlara ilişkin konuşan Başbakan Yıldırım, "Cumhurbaşkanımızın riyasetinde değişim ve yenilenme meşalesini hep birlikte Afyon'dan yaktık. Bu değişim AK Parti için bir yönüyle tekrar aslına dönüştür. Bizim için değişim demek, yenilenmek, tazelenmek ve gelecek hedeflerine kilitlenmektir. Şimdi yeni bir aşkla, heyecanla önümüzdeki 2023, 2053 hedeflerine emin adımlarla yürüyoruz. 16 yıllık tecrübemizi yeni heyecanlar ve vizyon ile birleştirerek geleceği inşa ediyoruz. İstişare toplantımızda Türkiye'nin dününü, bugününü, yarınlarını konuşma fırsatı bulduk. 2019 seçimlerine giderken yol haritamızı, hedeflerimizi, yapacaklarımızı ayrıntıları ile değerlendirdik. Ülke meseleleri hakkında da parti politikalarımıza katkı veren bütün arkadaşlarımız görüşlerini ifade etme fırsatı buldular. Bakanlarımız ve zatım bu konularda ortaya konan soruları cevaplandırma imkanı bulduk. İnanıyorum ki, her bir arkadaşımın yüreği millet ve memleket sevdası ile doludur. Bizim siyasetimizin özü vatandaşımıza hakkı ile canı gönülden hizmet etmektir. Ömür biter ama bizim Türkiye sevdamız bitmez" şeklinde konuştu.
"AMERİKA'NIN MİSYONUNDA OLMASI ONA BİR AYRICALIK MI GETİRECEK?"
ABD'nin müttefiklik ilişkisi ile bağdaşmayan bir karar aldığını ve Türkiye'ye vize vermeyi askıya aldığını duyurduğunu belirten Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunu da misyonlarının personelinin ve çevre güvenliğinin yetersizliği ile açıklamaya çalıştı. Türkiye'deki ABD misyonları ve personelinin güvenliğine yönelik taahhütlerimizin sorgulanmasından dolayı esef duyuyoruz. Ülkemizdeki ABD misyonları dahil bütün elçiliklerin personeline sağlanmakta olan geniş güvenlik önlemleri en kuvvetli şekilde devam ediyor. Daha kısa bir süre önce Dışişleri Bakanlığı üzerinden İçişleri Bakanlığımıza gelen bir yazıda ABD misyonlarının güvenliklerinin artırılması yönünde bir talep var. Bu talebe memnuniyetle karşılayıp söz konusu ülkenin misyonlarına yönelik güvenlik tedbirlerini artıracağımızı bildirdik. Ancak büyükelçiliğin verdiği cevap, 'bizim güvenlik sorunumuz yok, bu düşüncenizden dolayı teşekkür ediyoruz.' Hal böyleyken vizeleri askıya alma sebebinin güvenlik olarak gösterilmesi yaman bir çelişkidir. Türkiye bir kabile devleti değildir. Bize yapılanı misli ile karşılığını veririz. Nitekim saatler sonra aynı şekilde, aynı ifadelerle gereğini yaptık, karşılığını verdik. Devletler arasındaki sorunları konuşarak çözmek durumundadır. Ülkeler arasında devamlı düşmanlık ve dostluk olmaz. Ülkelerin ilişkilerini belirleyen karşılıklı menfaatleridir, halklarının karşılıklı saygı saygıyla karşılanmasıdır. Hele hele bu devletler müttefik ise bazı meseleleri ileri sürüp vatandaşları cezalandırmaya kalkmak ise çok yakışıksız bir davranıştır. ABD gibi büyük bir ülkeye yakışmayacak bir davranıştır. Ülkelerimiz arasındaki hiçbir sorunun çözümüne katkı sağlamaz. Amerika'yı daha sağduyulu olmaya davet ediyoruz. Sorun elbette ki biran önce çözülmelidir. Türkiye olarak bütün ülkelerle irtibat kanallarımız açıktır. Bunu sadece ülkemiz veya içinde bulunduğumuz bölge için yapmıyoruz, dünyanın genelinde var olan gerilimi düşürmek için yapıyoruz. Amerika yetkilileri yaşanan son gelişmeleri gerekçe göstererek göçmenler dışındaki vizeleri askıya aldıklarını açıkladılar. Bunu konsolosluklara, büyükelçiliklere gelen insanların sayısını asgariye düşürmek için yaptıklarını söylüyorlar. Bu hiç inandırıcı bir gerekçe değildir. Ancak kafalarının arkasındaki nedenin, gerçek nedenin ne olduğunu da söylemekte, ifşa etmekte gecikmediler, onu da söylediler. Neymiş, FETÖ soruşturması kapsamında Amerikan misyonlarında çalışan bazı kişiler hakkında hukuki süreç başlatmışız. E ne olmuş. Türkiye bir hukuk devleti, suç işleyen veya suç isnadı yapılanın Amerika'nın misyonunda olması ona bir ayrıcalık mı getirecek? Yani beyefendilerden izin mi olacağız, onların icazetini mi alacağız? Bunu söylerken lafın nereye gideceğini de düşünün. Bir resmi bankamızın genel müdür yardımcısını görevli gittiği ülkenizde yaka paça tutup hapse atarken bize mi sordunuz, bizden izin mi aldınız? 15 Temmuz alçak darbe girişiminin başı FETÖ'yü hala niye orda besliyorsunuz, bu müttefikliğe, dostluğa sığar mı? Özet olarak, ABD yönetimi bir kez daha başını öne eğip 15 Temmuz ve sonrası yaşanan olayları dikkatlice ele almalıdır. Neden Türkiye'de halkın yüzde 80'inden fazlası ABD'ye sempati duymuyor bunun cevabını bulmak zorundadır. 250 şehidimizin, 2 bin 194 gazimizin olduğu darbe girişiminin arkasındaki güçleri artık orada muhafaza etmekten vazgeçmelidir. Eğer müttefikliğimiz devam edecekse, Suriye'de PKK'nın kuzenleri, yeğenleri PYD-YPG'ye kol kanat germekten bir önce vazgeçmeli. Düşmanlarımızla iş tutmak, müttefikliğe yakışmaz. Müttefiklik zor zamanda da güzel günlerde de birlikte olmak demektir. Bu tavır aslı ve asla kabul edilebilir bir tavır değildir. Ümit ederim ki, bu gerginlik kısa sürede sona erer ve bu işten bizim değil her iki ülke vatandaşlarının mağdur olmasının önüne geçilmiş olur. Kimi cezalandırıyorsun? Kendi ülkenin vatandaşlarına, bizim ülkemizin vatandaşlarına fatura kesiyorsun. Bu; ciddiyete, devlet idaresine yakışmaz. Duygusal kararlarla ülke yönetilmez. Kızgınlıkla ülkeler arasındaki ilişkileri geren, hatta tamiri imkansız hasarlar doğuran bu tip kararlar alınmaz."
BÖLGESEL GELİŞMELER
Başbakan Binali Yıldırım, Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelere değinen, "Yanıbaşımızda olanlara sırtımızı dönüp uzaktan seyretme gibi bir lüksümüz yoktur. Bölgede ne olup bittiğini en iyi kavrayacak olan ülke Türkiye'dir. Özellikle son zamanlarda Suriye'de yaşanan gelişmelere doğru şekilde yön vermek için Rusya, İran ile Astana sürecinde öneli bir siyasi inisiyatif aldık. Sınır güvenliğini sağlamak, ülkemize yönelik terör tehdidini ortadan kaldırmak amacıyla geçen yıl 24 Ağustos'ta Fırat Kalkanı Harekatını başlatmıştık. Bu haraket kapsamında güney sınırlarımızda, bir emniyetli alan tesis ettik ve buradaki DEAŞ unsurlarını tamamen etkisiz hale getirdik. Halen bölgeye taşınan göçmenlerin, normalleşme ve hayata tutunma çabaları devam ediyor. Bunun için önemli altyapı çalışmalarını yapıyoruz, onlara destek oluyoruz" açıklamasında bulundu.
Geçtiğimiz yılın sonunda ülke genelinde ilan edilen ateşkes sayesinde Suriye'deki çatışmaların büyük ölçüde kontrol altına alındığını belirten Yıldırım, "Astana süreci doğrultusunda ateşkesi tahkim edecek adımlar da attık. 14-15 Eylül'de düzenlenen son toplantıda İdlib ve çevresinde gerginliği azaltma ve çatışmasızlık prensibi doğrultusunda bölgede güvenlik kuşağı oluşturulmasına kararı verildi. Hatay'a sınır komşu olan İdlib, esasen Halep'te geçtiğimiz yıl yaşanan olaylar sonrası sivil halkın akın akın bu bölgeye gelmesi neticesinde çok ağır şartlar içeresinde oradaki insanlar yaşıyor ve bu insanlar arasına sızan terör unsurları da var. Bu sebeple alınan karar çerçevesinde, 3 garantör ülke tarafından İdlib çepeçevre bir güvenlik çemberine alınacak ve böylece buradaki terör faaliyetleri önlenecek. Diğer yandan da olası iç karışılıklar ülkemize yeni büyük bir göç dalgasının önüne geçilmiş olacak" dedi.
"BÖLGEDE İSTİKRARA KATKI SAĞLAMAK İÇİN GEREKLİ SORUMLULUĞU ALIYORUZ"
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu amaca yönelik olarak, Özgür Suriye Ordusu unsurları önden intikallerini yaptılar, gerekli hazırlıklar tamamlandı, şimdi de 8 Ekim itibarıyla bizim silahlı kuvvetlerimize ait askerlerimiz orada keşif faaliyetlerine başlamış durumda. Bu, Fırat Kalkanından sonra Suriye'de sınırlarımız ötesinde gerçekleştirilen ikinci bir faaliyet. Bu faaliyetlerin amacı çok açık ve net, birincisi ayrıştırmak, ikincisi zemin hazırlamak, üçüncüsü ülkemize muhtemel göç dalgasının önünü almak, gerginliği azaltarak çatışmaları ortadan kaldırmak. Ayrıştırmadan muradımız birçok yerde iç içe geçmiş sivil halkla, ılımlı muhalefet ve dost kuvvetlerle teröristleri birbirinden ayrıştırmak. Zemin hazırlamaktan muradımız ise kontrol noktaları oluşturmak amacıyla gelecek kuvvetlere hazırlık sağlamak. TSK, bölgedeki görevlerini Astana sürecindeki garantör ülkelerce mutabakata varılan angajman kuralları çerçevesinde yürütecektir. Herkes rahat olsun. Ne yaptığımızı bilerek, titizlikle, emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Sivillerin ve masumların haklarını en üst düzeyde gözetmeyi hedefliyoruz. Bölgede istikrara katkı sağlamak için gerekli sorumluluğu alıyoruz"
IRAK KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİNİN GAYRİMEŞRU REFERANDUMU
Irak Kürt Bölgesi yönetimi tarafından bir süre önce gerçekleştirilen gayrimeşru referandum sonrası sürecin Türkiye olarak yakından izlendiğini anlatan Yıldırım, "Bu referandum hukuki dayanağı olmayan bu referandum gerçekleşti. Kuzey Irak yönetiminin düze çıkmasına da imkan yoktur. Bu gidişat onları hayra götürmez. Onun için yol yakından bu vahim yoldan dönmelerini tavsiye ederiz. Ülkemizin bazı illerini kendi haritası içinde gösteren televizyonları uydudan çıkardık. Burada şu hususun altını çizmekte fayda görüyorum, Kuzey Irak için aldığımız tedbirler, yönetime yönelik, kati suretle Irak'taki, Arap, Türkmen, Asuru, Ezidi gibi unsurları, oradaki kardeşlerimizi hedef almıyor. Bizim derdimiz sorumsuzca davranan ve Kürt halkının bugüne kadar ki kazanımlarını da yok etmeyey yönelik Irak Kürt Bölgesel Yönetimidir. Bilsinler ki orada oldu ve bittilere asla müsamaha gösterilemeyecektir. Kürt, Arap, Türkmen, Ezidi kardeşlerimizin bugüne kadar sorunlarına nasıl yardımcı olduysak, onların hayatlarını kolaylaştırdıysak" ifadelerini kullandı. Açıklamasını yaparken dili sürçen Başbakan Yıldırım, bunun üzerine 'Takıldı motor tekledi' diye konuştu. Partililerden de sloganlar yükseldi. Yıldırım, ardından sözlerini tekrarlayarak konuşmasını tamamladı.
Yaşanan olaylar karşısında Türkiye'nin büyümeye ve gelişmeye devam ettiğini belirten Yıldırım, büyüme rakamlarına değindi. Türkiye'nin güvenli liman olmaya devam ettiğini anlatan Yıldırım, "Türkiye'ye yönelik her saldırı, bizim gücümüzü, kararlılığımızı, sorumluluğumuzu daha da artırıyor" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım'dan 'İdlib' açıklaması
Başbakan Yıldırım, İdlib operasyonuna ilişkin, 'Bu faaliyetlerin amacı çok açık ve net, birincisi ayrıştırmak, ikincisi zemin hazırlamak, üçüncüsü ülkemize muhtemel göç dalgasının önünü almak, gerginliği azaltarak çatışmaları ortadan kaldırmak' dedi.
8 Yıl Önce Güncellendi
2017-10-10 13:26:43
SON VİDEO HABER
Haber Ara