Baykal'dan Demirtaş'a ziyaret
TBMM Geçici Başkanı Deniz Baykal, TBMM başkan adaylığı kapsamında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etti.

Oluşturma Tarihi: 2015-06-26 18:54:32

Güncelleme Tarihi: 2015-06-26 18:54:32

TBMM Geçici Başkanı Deniz Baykal, "Meclis Başkanlığı konusunun ötesinde Türkiye'nin uzlaşmaya ihtiyacı var. Meclis Başkanlığı eninde sonunda, bir şekilde çözülür, iki gün içinde çözülür ama Türkiye'nin uzlaşmaya ihtiyacı var, birbirini anlamaya ihtiyacı var" dedi.
Deniz Baykal, TBMM başkan adaylığı kapsamında, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı parti genel merkezindeki makamında ziyaret etti. Ziyarette, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ile bazı milletvekilleri de hazır bulundu.

Demirtaş ile görüşmesinin ardından bir açıklama yapan Baykal, "Türkiye'nin seçim sonrası siyasi ortamını, önümüzdeki sorunları, hükümet, meclis yönetimi ve uzun vadeli Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik gelişmeleri, sorunları, kapsamlı şekilde değerlendirme imkanı buldum. Çok verimli, çok yararlı, güzel bir görüşme yaptım" diye konuştu.

Bir nezaket ziyaretinde bulunduğunu aktaran Deniz Baykal, şöyle devam etti:
"Bu ziyarette elbette aday olarak ben Meclis Başkanlığına yönelik anlayışımı, Türkiye'nin son siyasi tablosuyla ilgili değerlendirmelerimi, bu olayları nasıl gördüğümü içtenlikle aktardım, ifade ettim. Nasıl bir Meclis Başkanlığı gerekiyor, ben nasıl davranmak durumundayım, o konudaki anlayışımı söyledim. Onun dışında ülke siyaseti ile ilgili pek çok konuyu da kapsamlı sayılacak bir çerçevede ele aldık, değerlendirdik. Güzel bir görüşme oldu?"

"KARARI MECLİS VERECEK"

Baykal, gazetecilerin "Başkanlık için umutlu musunuz?" sorusu üzerine, "Bu işler, kişisel duygularla çözülecek konular değil. Kararı 550 milletvekili alacak. TBMM kararlaştıracak. Ben, şu anda bir aday olarak görevimi yapıyorum. Benim görevim anlayışımı partilere anlatmaktır, aktarmaktır. Açık, dürüst, net, şeffaf bir şekilde ne düşünüyorum, ne yapma peşindeyim, neye ihtiyacı olduğu kanaatindeyim ülkenin, bu konudaki düşüncelerimi önceden, seçim öncesinde açıkça söylemem gerekir diye düşündüm. Şimdi onu yapıyorum" yanıtını verdi.

"Liderlerden aldığınız izlenim nedir? Uzlaşma ihtimali görüyor musunuz, sizin ya da başka bir aday üzerinde?" sorusuna Baykal, her partinin kendi adayına oy vererek bu yolculuğa çıkacağını düşündüğünü, süreç içinde ne olacağının yaşayarak görüleceğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Meclis Başkanlığı konusunun ötesinde Türkiye'nin uzlaşmaya ihtiyacı var. Meclis Başkanlığı eninde sonunda, bir şekilde çözülür, iki gün içinde çözülür ama Türkiye'nin uzlaşmaya ihtiyacı var, birbirini anlamaya ihtiyacı var. Türkiye'nin temel dinamiklerinin, güçlerinin birbirini kavramaya, birbirine saygı göstermeye, işbirliği yapabilir bir ortam yaratmaya ihtiyacı var. Meclis Başkanlığı seçimi de buna katkı yapıp yapmayacağı için önemlidir, böyle bir ortamın oluşmasına..."

Deniz Baykal, "Son 2 tura kaldığınız takdirde HDP'den destek mesajı aldınız mı?" şeklindeki soruya, "Böyle turlara yönelik müzakere olmadı. Böyle bir şey konuşmadık, o çerçevede konuşmadık. Genel konuştuk. Her parti, kendisi takdir edecektir. Daha doğrusu Anayasaya göre her milletvekili kendisi takdir edecektir tercihini" karşılığını verdi.

Bir gazetecinin "Koalisyon konusunda görüşleriniz nelerdir" sorusunu yanıtlayan Baykal, şöyle konuştu:
"Bir formül önermek benim konumumda mümkün değil. Ben, siyasi parti adına konuşma konumunda değilim ama bir an önce bir uzlaşmaya ihtiyaç olduğu kanısındayım. Bu seçimler, Türkiye'de parlamento düzeyinde çok yüksek bir temsiliyet sağladı. Halkın yüzde 87'si seçime katıldı, bu bir rekordur. Siyasi irade beyan eden vatandaşlarımızın yüzde 95'i parlamentoda temsil şansı elde etti.

Parlamentonun temsiliyeti çok yüksek. Bu güzel bir şey ama iş orada bitmiyor. Bu temsiliyetin işlerliğe kavuşturulması lazım. İş üretir, ülkeyi yönetir, ülke sorunlarını çözer hale getirmemiz lazım. Mümkün mü? Elbette mümkün. yapılması gerekiyor mu? Hiç kuşku yok, bir an önce yapılması azım. Ben, partilerimizde bunu yapabilecek birikimi, anlayışı görüyorum. Bunu başarmalıdırlar. Kimse kendisini dışlamamalıdır. Bütün seçenekler meşrudur, muteberdir. Hepsine eşit yaklaşmak lazım."