Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının sona ermesinin ardından kameraların karşısına geçti. ABD'nin Suriye'ye yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Bozdağ, "DEAŞ terör örgütüyle en etkili, en kararlı mücadele yapan tek ülke vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Biz hem Irak'ta hem Suriye'de hem de Türkiye'de etkili ve kararlı mücadele ettik ve bu terör örgütüne en büyük zayiatı da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun güvenlik güçleri vermiştir. Bizim bu noktada ortaya koyduğumuz irade, attığımız adımlar çok nettir. Ancak, PKK'nın Suriye kolu PYD-YPG ile işbirliği içerisinde ABD'nin yaptığı Rakka operasyonu o operasyonun gelişmeleri daha dün gibi hepimizin hatırasında tazedir. DEAŞ'ı yok etmek için orada operasyon yaptığını söylüyorlar ancak Rakka'da gördüğünüz DEAŞ terör örgütü, PKK'nın Suriye kolu PYD-YPG ile anlaştı ve PYP-YPG'li teröristler ABD'nin de bilgisi dahilinde bir koridor açtı, DEAŞ'lı teröristler o koridordan araçlara dolup oradan ayrıldılar. Bu ne biçim mücadele?" diye konuştu.Bozdağ, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Siz, DEAŞ'lı teröristleri yok etmek için mücadele ediyorsunuz ama onları kurtarmak için anlaşma yapılıyor ve o teröristler oradan ayrılıp başka bir noktaya doğru gidiyor. Nereye gittikleri o da belli ki anlaşma içerisinde var. Burada samimi bir mücadele olmadığını çok net bir şekilde görüyoruz. Geçenlerde basına da yansıdı, bazı DEAŞ'lı teröristlerin PYD-YPG saflarına katıldığı ve onlarla beraber mücadele edeceğine dair açıklamaları gördük. Burada samimi bir mücadele olduğuna inanmıyorum. DEAŞ bahane edilmek suretiyle bölgede siyasal hedefler doğrultusunda çalışmalar yapılıyor ve biz bu çalışmaları hepimiz görüyoruz. İzaha gerek yok, her şey ortada, her şey açık. Şu anda DEAŞ terör örgütü diye bir örgüt neredeyse kalmadı. Eğer öyleyse sadece DEAŞ terör örgütünü imha etmek yok etmek maksadıyla ABD bölgede bulunuyorsa o zaman bu kadar silahı nereye veriyor, niye veriyor? Çünkü, ortada DEAŞ terör örgütü diye bir örgüt neredeyse kalmadı. Onun için bu işbirliğinin, DEAŞ sadece kılıfıdır. Eğer gerekçe DEAŞ'sa artık buna ihtiyaç kalmamıştır."
AFRİN OPERASYONU NE ZAMAN BAŞLAYACAK ?
Afrin operasyonunun ne zaman başlayacağına ilişkin soru üzerine Bozdağ, "Suriye'de bir terör koridoru oluşmasını, oluşturulmasını engellemek. Suriye sınır güvenliği kılıfı altında oluşturulmak istenen terör koridorunun güvenliğini sağlamak için ordu kurulmasına, kurdurulmasına mani olmak. Suriye sınırından Türkiye'ye yönelecek her türlü tehdidi etkisizleştirmek, ülkemizin güvenliğini korumak bakımından Türkiye Afrin ve diğer yerlerde Türkiye'nin söylediklerinin gereği yapılmadığı takdirde kendi hukukumuzu korumak için kararlı bir şekilde adımlarımızı atacağız. Atacağımız adımları başkaları ne der demeden atacağız. Bu ne zaman olacak? Bu tabii şu dakikada, şu saatte olacak diye bir açıklama yapmamız doğru değil. Bunun kapsamı nedir, ne kadar sürecek, bunu ilgililer kendileri açısından değerlendiriyorlar. Adım atma konusu bu takvim çerçevesinde yapılacaktır" ifadesini kullandı.
SEÇİM İTTİFAKI VE UYUM YASALARI
Seçim ittifakı ve uyum yasalarına ilişkin soruya Bozdağ, "Uyum yasaları konusu son derece önemli. Sayın Cumhurbaşkanımız, partide uyum yasaları ile ilgili çalışan ekip oluşturdu. Alt komisyonda ve üst komisyonda değerlendirilecektir. Çalışmanın yöntemi, takvimi ve dikkate alınacak hususlar değerlendirildi, herkes kendi kanaatlerini söyledi. Şimdi, irade alındı, bu irade çerçevesinde çalışmalar hızlı bir şekilde devam edecektir. Tabii bu çalışmalar sırasında MHP ile de aynı şekilde görüşülecektir. Ayrıca, öncelik sonralık sırasına da baktığımızda seçim nedeniyle Seçim Yasaları ve Siyasi Partiler Yasalarının anayasadan kaynaklı zorunluluk nedeniyle bir önceliği var. O nedenle mahalli seçimler ve diğer seçim kanunları siyasi partiler kanunu gibi kanunlar gibi kanunlardaki değişiklikler Mart'tan önce parlamentodan geçmesi gerekiyor. Parlamentonun gündemine gelecek ilk yasaların Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarına ilişkin uyum yasaları ve bu çerçevede uyum dışında da yapılması gereken düzenlemeler varsa, bunlar gelecektir. Yerel yönetimlerle ilgili yasalar da öncelik alabilir ama diğer yasalar da tamamlandıkça gelecektir. 2018 uyum yasaları ile hükümetimiz ve Meclisimizin meşgul olacağı bir yıl gibi gözüküyor" cevabını verdi.
CANAN KAFTANCIOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI
Bozdağ, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun açıklamaları ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan özür dilemesine ilişkin, "İl Başkanının kimliği, kişileri, yaptıklarına dair de kamuoyuna pek çok haber yansıdı. CHP'nin İstanbul gibi Türkiye'nin en büyük ilinin başkanlığını devletine 'seri katil' diyen, toplumun milli ve manevi değerlerine saygısı olmayan, onlara hakarete varan yaklaşımlar ortaya koyan, ecdadımıza, tarihimize iftira eden, sokak eylemcisi, terör örgütlerine müzahir olduğu yaptığı bütün açıklamalardan belli olan marjinal zihniyete sahip birisinin İstanbul İl Başkanı seçilmiş olması gerçekten manidardır. Türkiye adına ve CHP adına üzüntü verici bir durumdur. Anlaşılır gibi değil. CHP bu tutumuyla, marjinal bir zihniyetin yanında saf tutmuştur. CHP'yi marjinal bir zihniyetin, terör örgütüne müzahir çevrelerin etkisine sokmuştur. Şu an bu çok net bir şekilde gözüküyor. Buna da en büyük itirazı CHP'ye gönül veren vatandaşlarımızın yapacağını görüyorum" dedi.
CHP'nin gittikçe marjinalleştiğini belirten Bozdağ, "Biz bundan fevkalade rahatsızız. Anamuhalefet Partisinin bu tür şeylerden uzak durması lazım. Bunun cevabını halk verecektir. Demokrasi, sandık var. Benim CHP'ye tavsiyem, yanlış hesap Bağdat'tan döner derler. Bu hesabı Bağdat'a göndermesin. Çünkü bu yanlış hesabın bedeli sandıktan görülecektir. Sandığa kadar buna izin vermemeleri onların menfaatine olur. Türkiye'de ilk defa böyle bir il başkanı oldu, ondan dolayı tepkimizi ortaya koyduk" diye konuştu.
TAŞERON DÜZENLEMESİ
Bozdağ, taşeron kadrolar ve KİT'lere ilişkin soru üzerine, "Sayın Başbakanımız yaptığı açıklamada KİT'lerde çalışan işçilerin kadroda olmayanların kadroya alınmasına ilişkin yöntem ortaya koydu. O da şu, KİT'lerin tamamı Hazine'ye ait. Onların da kadro ihtiyacı oluyor zaman, bu kadro ihtiyacı olduğu zaman bunlar belli usülde kadrolu işçi alıyorlar. Bu ihtiyaç Hazine tarafından karşılanacak. Oraya işçi alımı da KİT'lerden öncelikle karşılanacak. Kadro verildikçe taşeronda çalışan veya KİT'lerde çalışan işçiler o verilen kadrolara geçirilmiş olacaktır" ifadelerini kullandı.