Bozdağ'dan 'anayasa değişikliği' açıklaması
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hesap sormayı getirdiklerini belirterek, 'Hesap veren, hesap sorulan bir Cumhurbaşkanı geliyor. Siyasi sorumluluğu Anayasa'ya konuluyor. Hukuk devletini güçlendiriyor. Kim yapacak siyasi hesap sormayı? Sandıkta halk yapacak.' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-02-10 23:18:10

Güncelleme Tarihi: 2017-02-10 23:18:10

Antalya Bölge Adliye Mahkemesinde düzenlenen "İstinaf Mahkemeleri Değerlendirme Toplantısı"na konuşan Bozdağ, yargı alanında seçim usulüyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) üyelerinin belirlenmesinin, belirlendikten sonra seçilen üyelerin görev yapması ve bunların aldıkları kararların çok tartışmalara neden olduğunu söyledi.

Seçim usulünün yargıda büyük ayrışmalara kutuplaşmalara, kamplaşmalara yol açtığını dile getiren Bozdağ, bir seçim yaşandığını, arkasında ikinci seçimin yaşandığın, HSYK'nın başkanı Adalet Bakanı olarak üçüncü bir seçimi yaşamamak için hep dua ettiğini belirtti.

Üçüncü bir seçim yaşansaydı, Türk yargısının bu seçim sistemiyle HSYK tarafından yönetilmesinin nasıl bir noktaya taşıyacağını kimsenin kestiremeyeceğini anlatan Bozdağ, onun için tarihi bir dönüşüm olduğunu ifade etti.

Seçimin iyi niyetle getirildiğine işaret eden Bozdağ, hakimlerin savcıların kendileri hakkında her türlü kararı verecek yüksek kurulun üyelerini seçme hakkına kavuşmuş olmasının demokratik meşruiyet bakımından önemli bir reform olduğunu anlattı.

"Geçen zaman içinde seçimin yapılması ve seçim sırasında meydana gelen olaylar, daha sonra yaşanan gerçeklikler, Türkiye'nin buradaki demokratik meşruiyeti koruyarak, ama başka bir demokratik meşruiyet üzerinden bu meseleyi çözüme kavuşturmasını zorunlu kılmıştır." diyen Bozdağ, bu değişikliğin HSYK üyelerinin belirlenmesinde seçimi kaldırdığını söyledi.

Bu açıdan yargı mensuplarının, buna çok büyük destek verdiğine dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:

    "Çünkü onlar bu seçim usulünün acısını en yakın yaşayan hisseden insanlardır. Seçim kalktı peki nasıl olacak bundan sonra seçim? İki türlü olacak. Birisi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üyeler. Dört üye, Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek. Üçü adli yargıdan, birisi idari yargıdan seçilecek. Geri kalan üyelerden 7'si TBMM tarafından seçilecek. Bunun üçü avukatlar ve yüksek öğretim üyeleri arasından, üçü Yargıtay üyeleri arasından, biri de Danıştay üyeleri arasından seçilecek. TBMM seçecek. Bunun demokratik meşruiyeti halkta. Çünkü Cumhurbaşkanını halk seçecek, yüzde 51 ile en az. Dolayısıyla halkın verdiği yetkiyle bunu cumhurbaşkanı seçmiş olacaktır. Demokratik meşruiyet burada var mı, var. Öte yandan TBMM yine halkın hür iradesiyle seçilecek. Orada da demokratik meşruiyet var. Milletin temsilcileri bu seçimi yapacak."

"Cumhurbaşkanına verilen seçim yetkisi yeni bir yetki değildir"

Cumhurbaşkanının, mevcut 22 üyeli HSYK'nın bugün dört üyesini seçtiğini belirten Bozdağ, "Mevcut düzenlemede de dört üyesini seçiyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanına verilen seçim yetkisi yeni bir yetki değildir, önceki yetkiden kapsamı geniş bir yetki de değil. Dün neyse Cumhurbaşkanın seçimi, bugün de o. Dün kaç üye seçiyorsa bugün de o kadar üye seçiyor. Burada bir değişiklik yok. Değişiklik nerede, hakimler ve savcılarımızın Yargıtay, Danıştay üyelerimizin kendi aralarından seçmeye son verilip, bunun yerine TBMM üyelerinin seçimidir. Burada da çok büyük bir yanlış anlaşılma var." diye konuştu.

"Çok net yalan söylüyorlar"

Bakan Bozdağ, "İktidar grubu çoğunlukta, Cumhurbaşkanı dördünü oradan atayacak Meclis'te de çoğunluğu var, kalanı da oradan seçecek, HSYK üyelerinin tamamı Cumhurbaşkanının dediği kişilerden oluşacak.' Aynen bu söyleniyor. Bunu söyleyenler yalan söylüyorlar. Çok net yalan söylüyorlar. Neden? Çünkü Anayasa değişiklik teklifini ya okumamışlar ya okuyup anlamamışlar ya da okumuşlar anlamışlar ama milleti aldatmak için bunu söylüyorlar. Bunun başka izahı yok çünkü TBMM seçeceği üyeleri 3'te 2 oy çokluğuyla seçme zorunluluğu var." dedi.

Parlamentonun 600 kişiden ve 3'te 2'sinin 400 kişiden oluştuğunu anlatan Bozdağ, Anayasa değişiklik oranının da 400 kişi olduğunu belirtti. "Anayasayı yeniden yapmak istediğinizde 400 kişiyi bulursanız, Anayasayı baştan sona yeniden yazabiliyorsunuz. Anayasayı değiştiren bir çoğunlukla seçme zorunluluğu getiriyor. Hem komisyonda aynı çoğunluğu alıyor hem de genel kurulda 3'te 2 çoğunluğu alıyor. Bu da tek bir parti, tek başına herhangi bir üyeyi seçme hak ve yetkisine sahip değildir." diyen Bozdağ, seçimden sonra 40 gün içinde HSYK üyelerinin seçileceğini söyledi.

Parlamentodan şu an için en az üç parti anlaşmadan HSYK üyelerinin seçiminin mümkün olmadığına dikkati çeken Bozdağ, bu düzenlemenin yargının bir partinin istediği kişilerden oluşan kurul tarafından yönetilmesinin engellenmesinin sigortası olduğunu ifade etti.

"Çok önemli bir sigortadır"

"Bu düzenleme üzerinden yeni HSYK yargıyı iktidarın emrine veriyor" diyenlerin yalanın şahını söylediğini belirten Bozdağ, şöyle konuştu:

    "Ayıptır, günahtır. Böyle bir çarpıtmaya kimsenin hakkı yoktur. Anayasa metni ortada. Yarın Resmi Gazete'de yayınlanacak. Herkes bunu görecektir. Anayasa Mahkemesi'ne üye seçme konusunda, bu anayasa değişikliği içerisinde hiçbir düzenleme yoktur. Yargıtaya Cumhurbaşkanının üye seçme yetkisi zaten yok. Danıştay'a üye seçme konusunda bir değişiklik şu anda yok ama öyle bir şey yapılıyor ki 'Bütün yargıyı Cumhurbaşkanı dizayn ediyor' diye haberler yapılıyor. Esasında yargı alanında bu anayasa değişikliği ile yapılanlar, hukuk devletinin güçlendirilmesi bakımından anayasanın eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesi bakımından son derece önemli tarihi adımlardır. HSYK ile yapılan düzenleme ise yargının iktidar partisi, ana muhalefet partisi diğer parti, kilit veya grubun eline geçmesini önleyecek teminatlara sahiptir, çok önemli bir sigortadır. Bundan sonra yargıyı birileri gözüne kestirip 'Bizim adamları yerleştirerek şöyle böyle yön veririz' ihtimalini ortadan kaldıracaktır. Esas teminat buranın içerisinde getirilmektedir, korunmaktadır."

"Hukuk devletini güçlendiren önemli düzenlemeler"

Bu düzenlemelerin hukuk devletini güçlendirdiğini vurgulayan Bakan Bozdağ, Cumhurbaşkanının resen imzaladığı işlerin, emir ve kararlara karşı yargı yolunun kapalı olduğunu anlattı.

Yeni düzenlemede Cumhurbaşkanının resen imzaladığı emir ve kararlara karşı yargı yolunun açık olduğunu vurgulayan Bozdağ, imzaladığı ne kadar emir, karar varsa yargının denetimine açık olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanının sadece vatana ihanetten dolayı TBMM üye tam sayısının 4'te 3'ünün kararıyla suçlandırılabileceğini belirten Bozdağ, "Yani bugün itibarıyla 413 milletvekilinin kararıyla suçlandırılabilir. Peki onun dışındaki suçlardan suçlandırılabilir mi, suçlandırılamaz. Anayasacılar bazı cezacılar tartışıyor ama onlar fantezi tartışması." diye konuştu.

Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu var mı? Yok. Diyor ki 'Cumhurbaşkanı tek başına yaptığı işlemlerde başbakan ve ilgili bakanın imzası olur, bunların sorumluğu da başbakan ve ilgili bakana aittir' diyor. Her şeyin altına imza atıyor, sorumlusu ben oluyorum, sen oluyorsun, başkası oluyor. Cumhurbaşkanı sorumlu değil. Hesap sorulamıyor, hesap vermiyor. Hesap sormayı, hesap vermeyi getiriyoruz. Hesap veren, hesap sorulan bir cumhurbaşkanı geliyor. Siyasi sorumluluğu Anayasa'ya konuluyor. Hukuk devletini güçlendiriyor. Kim yapacak siyasi hesap sormayı? Sandıkta halk yapacak. Hem partisine vekil seçerken siyasi hesap sorma yapacak hem cumhurbaşkanı hem de belediye başkanlarını seçerken siyasi hesap sorma yapacak."

"Siyasi sorumluluk ilk defa getiriliyor"

Siyasi denetimi de yasama denetimi adıyla TBMM'nin yapacağını anlatan Bozdağ, TBMM grup önerileri getirme, gündem dışı konuşma, genel görüşme açtırma, meclis araştırması, meclis soruşturması ve soru yöntemleriyle cumhurbaşkanının siyasi denetimini yapacağını, siyasi hesabını soracağını ve oradan da ayrı bir yasama ve siyasi denetimi yapacağını vurguladı.

Siyasi sorumluluğun ilk defa getirildiğini bildiren Bozdağ, "Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu bütün suçları kapsayacak şekilde netleştiriliyor. İşlediği iddia edilen bütün suçlardan dolayı cumhurbaşkanı suçlandırılabilir kuralı ilk defa anayasaya konuluyor. Yüce Divana sevk edilmesi konusunda karar hesabı 550 vekilken 413, vekil sayısı 600'e çıktığı halde 400 olarak tespit ediliyor. Yüce Divana sevk de kolaylaşıyor. Yüce Divan 3 ay içerisinde karar verme durumunda. Karar verdiğinde de cumhurbaşkanlığı sona eriyor." dedi.

Bakan Bozdağ, milletin son sözü söyleyeceğini, milletin kararının belirleyici olacağını ve milletin "evet"lerinin Türkiye'nin yeni rotasını tayin edeceğini anlattı.

İstinaf mahkemeleri

Bozdağ, istinafın faaliyete geçişinden itibaren geçen 6 aylık süreyi, istinafı masaya yatırmak, sorunları ve çözüm önerilerini konuşmak için bir araya geldiklerini söyledi.

İstinafların Türk tarihinde büyük bir yargı reformunun adı olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Türkiye'de cumhuriyet döneminde en büyük yargı reformu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yeni devlette yeni bir yargı anlayışında mahkeme teşkilatında yaptığı reformdur. O günden bugüne yargı alanında önemli değişiklikler yapılmış. Yasalar hayata geçirilmiş. En önemli değişiklik nedir derseniz, istinaf mahkemelerinin kurulmasına ilişkin yasal düzenlemelerdir." diye konuştu.

İstinaf mahkemelerinin kurulmasına ilişkin yasal düzenlemelerin büyük önem arz ettiğini belirten Bozdağ, "Çok net söylüyorum istinaf mahkemeleri Türk yargı sistemi içerisinde sahip olduğu yasal yetkiler ve görevler bakımından ele alındığında Yargıtaydan da Danıştaydan da daha etkin mahkemelerdir. Bu zaman içerisinde ortaya çıkacaktır." dedi.

Bozdağ, istinaf mahkemelerinin yapacağı işlerin başarısının ilk başkanların, üyelerin, savcıların vazifelerini yasalarının gerektirdiği şekilde yapmasına bağlı olduğuna dikkati çekti.

Toplantıya, Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Bilal Uçar, HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Müsteşar Kenan İpek ve HSYK üyeleri katıldı.