Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Parti Sözcümüz Ebru Günay ve Grup Başkanvekilimiz Saruhan Oluç ile görüşen Kılıçdaroğlu'na, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ve Grup Başkanvekili Özgür Özel eşlik etti. Görüşme sonrasında basın toplantısı yapan Eş Genel Başkanlarımız ile Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Kemal Kılıçdaroğlu:
Kayyım uygulamalarının sürdürülmesini asla doğru bulmuyoruz
Anayasa değişiklikleri ve güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili dokümanımızı ve ortak mutabakat metnimizi kendilerine ilettik. Ayrıca, Türkiye'nin pek çok sorununu görüştük ve gündeme taşıdık. Bağımsız ve tarafsız yargı mutlaka olmalı, hukuk devleti mutlaka olmalı. Gelir dağılımdaki bozulan dengesizliğin giderilmesi ve sosyal devletin güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Temel hak ve hürriyetlerin korunması da ortak talep olarak dillendirildi. Temel haklar ve özgürlükler ile çevre ve iklim değişikliği konusundaki duyarlılık gündemimizdeydi. İklim değişikliği var ve ciddi hazırlıklar yapmak gerekiyor. Dünyanın önlem aldığı bir konuda Türkiye'nin bunu gündeme almaması, özellikle yaşadığımız doğa felaketlerinin oluşmasında devletin hazırlıksız olmasına yol açıyor.
Yerel yönetimler üzerinde duruldu. Kayyım uygulanmasının sürdürülmesini asla doğru bulmadığımızı ifade ettik Sayın Genel Başkanlara. Bizim ortak mutabakat metninde de kayyım uygulamasının olmaması gerektiğinin yer aldığını belirttik. Seçimle gelen seçimle gider, bu demokrasinin temel kuralıdır. Siz demokrasiyi ipotek altına alır, “verdiğiniz oyları kabul etmiyorum, buraya kendi istediğimi, atamayla gelen birisini getireceğim” derseniz, bu doğru bir uygulama değildir. Demokrasiyi savunuyorsak her koşulda savunmalıyız. Demokrasiyi savunmak; insan haklarını savunmaktır, kadın erkek eşitliğini savunmaktır. Çevre ve iklim konularında oluşacak tahribatların giderilmesi açısından her türlü önlemin alınması için irade ortaya koymaktır. Demokrasi için olmazsa olmaz koşullarımızdan birisi olduğu da ifade edildi.
Bizler beraberlikten yanayız, ortak hareket etmeye hazırız
Serbest siyasetin önünün açılması. Siyaset artık bir kavga alanı olmamalıdır. Artık bu ülke kavgadan bıkmadı mı? Bu akşam yine belli televizyon kanallarında bir sürü şey yazılıp çizilecek. Kavgadan bıkmadınız mı? Kucaklaşmak varken, bir araya gelip uygar insanlar gibi tartışmak varken niye kavga ediyoruz? Hangi gerekçe ile kavga ediyoruz? Toplumu niçin kamplaştırıyoruz, niçin ayrıştırıyoruz? Biz birlikten ve beraberlikten yanayız, bu ülkenin kalkınması ve büyümesi için, var olan bütün sorunların çözülmesi için ortak hareket etmeye hazırız. Siyaset sorun yaratmamalı, siyaset var olan sorunları çözmeli. Siyaset sorun yaratıyorsa bu ülkenin kalkınmasına, büyümesine, insan haklarına, kadın erkek eşitliğine negatif yansıyor. Parti kapatılması; 21. yy'dayız hala parti nasıl kapatılır arayışındayız. Bu doğru değil. Ben şu partiyi kapatayım da oyları bana gelsin, ne münasebet! Bu doğru değil. Kapatılan partilerin farklı isimlerle tekrar siyaset sahnesinde yer aldığını, halkın bunlara destek verdiğini hepimiz biliyor ve görüyoruz. Parti kapatmanın, ki ortak mutabakat metninde düzenlemeler var, zorlaştırılması gerekiyor. Önce Meclis'in karar alması gerekiyor, bu konuda düzenlemeler var. Bu konuda görüşlerimi Genel Başkanlara ifade ettim. Kadına şiddetin mutlaka son bulması lazım. Bu konuda toplumun duyarlılığı var ve bu duyarlılığı siyaset kurumunun da ruhunda hissetmesi lazım. Siz kadına yönelik şiddeti şu veya bu düzeyde teşvik ederseniz, bu doğru değil. Kadına yönelik şiddetin mutlaka sonlandırılması ve bu konuda açık ve net siyaset kurumunun tavır alması gerekiyor.
Yargı mensuplarının siyasal iktidarın baskılarına direnmelerini bekliyoruz
Tüm dezavantajlı gruplarla ilgili de siyaset kurumunun üstüne düşeni yapması lazım. Dezavantajlı grupların görmezden gelinmesi, haklarının ellerinden alınması 21'inci yüzyılda Türkiye'ye yakışmaz. Tüm dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesi, hayatın her alanında yaşamalarının yollarının açılması lazım. Yargının bir sopa olarak kullanılması gerekiyor. Yani siyasi iktidarın yargıyı siyasallaştırmasını, oraya kendi adamlarını getirmesini, yargının siyaset üzerinde bir sopa olarak kullanılmasını asla kabul etmiyoruz. Hakim, Anayasa'nın 138 maddesine göre, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Kanuna göre değil hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Biz yargıçlardan bunu bekliyoruz. Siyasal iktidarın baskılarına direnmelerini bekliyoruz. Bu olduğu takdirde gerçek bir demokrasiyi inşa edebiliriz.
Deprem ile ilgili de konuştuk. Evet, deprem konusunda bir acil onarım programına ihtiyaç olduğu Sayın Genel Başkanlar tarafından ifade edildi. Aynı düşünceye biz de katılıyoruz. Bu bölge ile ilgili özel bir planlamanın yapılması kesinlikle şart. Hükümete bu konuda gittiğim deprem bölgesinde çağrı yaptım, tekrar aynı çağrıyı buradan yapmak isterim. Acil bir onarım programının devreye konulması gerekiyor.
Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresi TBMM'dir
Değerli arkadaşlar, Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresi TBMM'dir. Bir daha ifade ediyorum: Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözüm adresi TBMM'dir. TBMM'nin varlığı zaten sorunları çözen bir meclis olmasından kaynaklanmaktadır. Kuruluşundan bu yana Türkiye'nin en temel sorunları TBMM'de çözülmüştür. Biz milletin sağduyusuna güvenerek, buraya getirdiği seçtiği parlamenterlerle birlikte var olan bütün sorunları çözmeye hazırız ve çözeceğiz. Göreceksiniz hiçbir sorun çözümsüz değildir. Her sorunun çözüm adresi TBMM'dir. Yani milletin iradesiyle bu sorunların tamamı çözülebilir. Dolayısıyla efendim sorun çözülmez dememeli, niçin çözülmesin? Herkes sorununu çözüyor da biz mi çözemeyeceğiz! TBMM'nin kapasitesi sorun çözmeye yeterli değil mi? Hayır, yeterlidir efendim. Her sorunun çözüm adresi burasıdır. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde, Kürt sorununa çözüm adresinin TBMM olduğunu açık ve net olarak vurguladık ve bizim kurultayımızdan oy birliği ile çıktı bu kararların tamamı. Biz demokrasiyi savunuyoruz, insan haklarını savunuyoruz; hiç kimsenin ötekileştirilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Kadın erkek eşitliğini savunuyoruz. Çevre ve iklimden insan haklarına, demokrasiye ve yargı bağımsızlığına kadar, dezavantajlı grupların haklarının teslim edilmesine kadar, kadın erkek eşitliğine kadar, bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Bu işin ortası yok, kavga yok. Özgürce tartışacağız, beraber tartışacağız. Anlaşamazsak bir daha konuşacağız, bir daha konuşacağız. Bu ülkenin saygın insanları var, akademik dünya ve sivil toplumdan var, her kentin kanaat önderleri var. Siyaset tek başına bir kurum değildir, gücünü toplumdan ve kanaat önderlerinden, toplumun bilginlerinden alır. O destekle biz var olan sorunların tamamını çözebiliriz. Çözümsüz hiçbir sorun yoktur.
13'üncü cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkede kavgayı bitireceğim
Bu ziyaret anlaşılıyor ki sizin açınızdan da büyük bir önem taşıyor. Artısıyla eksisiyle bütün kameralar burada. Ben özellikle basın mensuplarından istirham ediyorum; toplumu ayrıştıran bir dilden lütfen kaçının, toplumu kutuplaştıran bir dilden kaçının. Medyanın da sorumluluğu var. Medya bu sorumluluğu bilmeli, farkına varmalıdır. Yahu tokalaşmak, kucaklaşmak, acı günlerimizi paylaşmak varken, sevinçli günlerimizden neşelenmek varken, bu kavga neden? Kavgayı bitireceğiz. 13'üncü cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkede kavgayı bitireceğim. Söz veriyorum. Milletime söz veriyorum; kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun insan insandır ve benim başımın üstünde yeri vardır.
Herkesin diline saygı göstereceksiniz
Bakın acı bir olay daha. Geçen TBMM'de kürsüde konuşuluyor. İngilizce yazar parantez içinde bu söz İngilizce diye. Fransızca vs. Her şeyi yazar. Konuşma metninin içinde bir cümle Kürtçe geçtiği zaman “bilinmeyen bir dil” diye geçiyor. Yahu Allah aşkına bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum; TRT'nin TRT Kurdi diye bir kanalı var yayın yapıyor, nasıl olur da buraya bilinmeyen bir dil diye yazıyorsunuz? “Bilinmeyen bir dil”. Binlerce yıldır konuşulan bir dili neden bilinmeyen bir dil diye yazıyorsunuz? Şimdi ben vicdan sahibi, ahlak sahibi herkese soruyorum. Devlete çifte standart yakışmaz, doğru değil. Herkesin diline saygı göstereceksiniz. Evet, resmi dilimiz Türkçe eyvallah kimsenin bir şey dediği yok zaten. Ama siz devlet olarak çifte standart uygulayamazsınız. Çifte standart uyguladığınız zaman vatandaşlarımızı ayrıştırıyorsunuz demektir. Bir grup insanı bir grup insana düşman ediyorsunuz demektir. Bu emperyal güçlerin Türkiye'ye oynadıkları bir oyundur ve bu oyundan da Türkiye'yi kurtaracağız. Herkes rahat olacak, bu ülkede kimseyi düşman olarak görmeyeceksiniz, kimseyi ötekileştirmeyeceksiniz. Yeni bir başlangıç yapacağız. Ahlaklı demokratik bir başlangıç yapacağız. Herkesi kucaklayan bir başlangıç yapacağız. Kavgadan arınan bir toplum. Nasıl büyüyeceğiz, nasıl gelişeceğiz, işsizliği nasıl çözeceğiz, bölgeler arasındaki dengesizliği nasıl gidereceğiz işte bunlara odaklanacak toplum. Sorun var deprem bölgesinde. Yaşayan binlerce, milyonlarca insanın sorunu var, bu sorunları nasıl çözeceğiz? Toplum buraya odaklanmalı. Kısır tartışmalara odaklanmamalıdır. Burada basın mensuplarına büyük görev düşüyor. Hepinize yürekten teşekkür ederim. Lütfedip bizi kabul ettikleri için Sayın Genel Başkanlara hepinizin huzurunda teşekkür ederim.
Pervin Buldan: Türkiye toplumunun bizden beklentilerini ve seçimler sonrası yapılacakları istişare ettik
Biz de öncelikle hepinize teşekkür ediyoruz. Bu ilgi ve alakadan dolayı hepinizin emeğine sağlık. Bugün Sayın Başkan ve heyetiyle bir görüşme gerçekleştirdik. Yaklaşık bir saat boyunca Sayın Başkanın ifade ettiği konular üzerinde istişarede bulunduk, Türkiye'nin en temel sorunlarını konuştuk. Bu temel sorunlar neticesinde Türkiye toplumunun, Türkiye halklarının bizlerden beklentilerini konuştuk. Sayın Başkanın bize sunmuş olduğu bu bilgiler için bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugün Sayın Başkanı burada ağırlamamızın nedeni, Kürt sorununun demokratik çözümünün TBMM çatısı altında olmasından yana olduğumuzu göstermekti. O yüzden Sayın Başkanı ve heyetini parlamentoda ağırlamak istedik. Başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'nin bütün sorunlarını, Türkiye toplumunun bizden beklentilerini ve seçimler sonrası yapılacakları da istişare ettik. Bir kez daha Sayın Başkana ve heyetine geldikleri için teşekkür ediyoruz. Kolay gelsin Sayın Başkan.
Mithat Sancar: Görüşmeyi kurullarımızda değerlendirdikten sonra ayrıntılı bir açıklama yapacağız
Sayın Kılıçdaroğlu ve heyetinin bizleri burada ziyaret etmesini değerli buluyoruz. Yaptığımız görüşmede pek çok konu ele alındı ve biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu bunları özetle sizlere sundu. Türkiye çok derin bir kriz dönemini yaşıyor. Deprem büyük bir acıyla içinde bulunduğumuz yıkımın tablosunu bir kez daha çıplak bir şekilde gözler önüne serdi. Yeni bir döneme girmemize neden olan deprem keşke bu kadar acıyla birlikte gündeme gelmesiydi. Ama bu acıları yok sayarak siyaset yürütmek ve çalışmaları sürdürmek de mümkün değil. Bizler yapıcı bir görüşme gerçekleştirdik. Partimiz, Türkiye'nin yıkımdan ağır zarar gören toplumsal kesimlerini ve yapılarını onarma konusunda acil bir programa ihtiyacı olduğu inancında. Yani acil bir onarım programına ve yeni bir başlangıca ihtiyaç var. Yeni bir başlangıç da demokrasi, insan hakları, adalet ve özgürlük temelinde bir yaşam ve sistem kurmakla ancak mümkün olacaktır. Bu konularda görüşlerimizi karşılıklı paylaştık. Bu görüşmeyi Meclis'te yapmamızın nedeni de çözüm adresi olarak TBMM'yi gördüğümüzü vurgulamaktır. Sayın Başkanın da vurguladığı gibi Türkiye'nin bütün sorunları burada geniş bir toplumsal mutabakatla çözülmelidir, çözülebilir. Öte yandan bu görüşmenin içeriğini ve konuştuğumuz hususları kurullarımıza taşıyacağız, ittifak güçlerimizle bu görüşmeyi değerlendireceğiz ve yakın zamanda basına ve kamuoyuna daha ayrıntılı bir açıklama yapacağız. Hepinize teşekkür ediyoruz.