Bülent Arınç: Ben önümü göremiyorum, ufkum daraldı
'Bugün seçim olsa ne olur?' sorusuna yanıt veren Bülent Arınç, 'Ben önümü göremiyorum, ufkum daraldı.' açıklamasında bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2021-11-29 08:39:34

Güncelleme Tarihi: 2021-11-29 08:39:34

Eski Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu eski üyesi Bülent Arınç, İngiliz BBC'ye konuk oldu.

Türkiye ile ilgili sorulara yanıt veren Arınç, burada gündemle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

Muhalefetin ısrarla talep ettiği erken seçimler için de konuşan Arınç, olası bir seçim ihtimaline ilişkin sorulan soruya, net cevap vermekten kaçındı.

"BUGÜN GÖREMİYORUM"

"Bugün seçim olsa ne olur, öngörünüz nedir?" sorusuna Arınç "Ben önümü göremiyorum, ufkum daraldı. Eskiden pencereden baktığım zaman 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl sonrasını görebiliyordum. Bugün göremiyorum. Siz görebiliyorsanız bana da söyleyin. Şu anda göremiyorum ama ben AK Parti'nin başarılı olmasını istiyorum, başarılı olacağına inanıyorum." ifadeleriyle cevap verdi.

Danışmanlarının FETÖ ile bağlantılı olduğu yönünde çıkan haberler hatırlatılan Arınç, "Bu özel bir tercih miydi?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

Türkiye'de bu olayı şöyle yorumlamak lazım. Gülen'in çok tasvip edenleri, çok hayranları olmuştur. Ama hiçbirimiz onların bir gün bir darbe girişimine katılabileceğini bilmiyorduk.

Belki ilk kez sizde söylemiş olacağım. Ben son dönemde Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı'ydım, Milli Güvenlik Kurulu'yla (MGK) hükümet arasındaki ilişkilerden sorumluydum. 2016'nın başına kadar defalarca MGK toplantılarına girdim. Hiçbirisinde 'FETÖ terör örgütü' ismiyle bir tehlikeden bahsedilmedi. MGK'nın gündemine girmeyen bir konuyu sokaktaki vatandaşın bilmesi nasıl mümkün olacak?

Benim danışmanlarımın da birkaç tanesi yargılandı, bir tanesi mahkumiyet yedi.

Arınç, ceza alan danışmanının örgütle iltisaklı olduğunu bilmediğini de sözlerine ekledi.

"Bir vakıf, dernek olarak, cemaat olarak kurulmuşlar ama bir illegal yapıya dönüşmüşler"

Arınç'a yöneltilen sorular ve cevaplardan bir kısmı şöyle:

MGK gündemine gelmedi diyorsunuz ama Gülen yapılanmasına mensup bazı kişilerin TSK'ya girmiş olduklarını ve buna dair raporların yazıldığını ama bir adım atılmadığını biliyoruz. Sayın Davutoğlu da söyledi bunları, o dönem başbakandı. Siz farklı bir şekilde geldiğini mi söylüyorsunuz?

Sizin bahsettiğiniz karar 2004'te irticayla mücadele adıyla alınmış bir karardı. O zaman Meclis Başkanı'ydım, meclis başkanları MGK'ya katılmaz. Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla bunları ihraç ediyorlardı. Suçlar da namaz kıldığı tespit edildi, eşinin başında örtü var, gümüş yüzük takıyor diye suçlardı… Biz bunlara 20 sene evvelinden beri karşıydık. YAŞ kararlarıyla ihraç edilmiş insanların 2010 referandumuyla iade-i itibarını sağladık.

Benim bahsettiğim 17-25 Aralık 2013 sonrası gelen raporlar.

O raporlarda hiçbir şey yok. Şu var sadece, madem iddiamı ortaya koydum... 17-25 Aralık'ın biraz öncesinden sonrasına kadar bu yapıya isim vermek için toplandık. Koyduğumuz isim Paralel Devlet Yapılanması'ydı. Arkadan 'legal görünümlü illegal yapılanma' ismini taktık, bunda da FETÖ ismi yok. Bir vakıf, dernek olarak, cemaat olarak kurulmuşlar ama bir illegal yapıya dönüşmüşler.

"YARGIDA SIKINTI VAR"

Arınç, Daha önce iki kez hükümetin sert bir tutum içinde olduğu davalarla ilgili "Cübbemi giyesim geldi" dediği hatırlatılarak "Bugün Türkiye'de adalet iyi işliyor mu, yargı bağımsız mı sizce?" sorusuna ise "Yargı, anayasa değişikliğinden sonra sadece bağımsız değil tarafsız da oldu, olmalı. Şimdi yeni bir sıfat daha eklendi. Aynı zamanda cesur da olmalı. Bunu ekleyenler siyasetçiler, bence boş değil. Sadece yazılı hukuka bakacak, kararını verecek, temyiz mercileri iyi çalışacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları veya AYM'nin kararları da uygulanacak. Bunu uygulamak için de cesaret ve kararlılığa ihtiyaç var" diye yanıt verdi.

Yargıda sıkıntı olduğunun altını çizen Arınç, "Tam öyle bir tespit yapmayayım ama bütün olarak yargıda sıkıntı var mı derseniz, var. Hem de çok büyük sıkıntı var. Bu sıkıntıların giderilmesi için Türkiye'de belki bir iklim değişikliğine, anlayış değişikliğine ihtiyaç var. Sanıyorum bu da olacak çünkü herkesin adaletten beklentisi büyük. Beklenti büyük olunca, ihtiyaç büyük olunca bunun arkası gelir. Gecelerin en koyu zamanı, şafak vaktine en yakın olan zamanmış" diye konuştu.

"AK PARTİ'DE BENDEN DAHA KIDEMLİ İNSAN YOK"

Yüksek İstişare Kurulu'ndayken (YİK) "Siyasi bir görev beklemiyorum ama bir görev verilirse hayır demem, yaparım" ifadesi hatırlatılan Arınç "Bugün böyle bir teklif gelse ne dersiniz? AK Parti ile kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz?" sorusunu şu ifadelerle yanıtladı:

Şimdi öyle bir teklifin geleceğini düşünmüyorum. Ama ben AK Parti'nin kurucusuyum, evin sahibiyim. AK Parti'de benden daha kıdemli insan yok. Ben bu partinin sac ayaklarından, kurucularından, temel taşlarından birisiyim. Buna kızanlar, kıskananlar, beni kötülemek isteyenler çıkabilir. Güneş balçıkla sıvanmıyor.

Başımı AK Parti'den başka bir partiye çevirmem. AK Parti'de olacağım, cumhurbaşkanımızın yanında, çevresinde olacağım. Ona karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum. Beni fazla zorlamasınlar. Çünkü içtihatlar zaman zaman değişebilir.

Arınç, başka bir parti kurmak veya başka bir partiye katılmak düşüncesinde olmadığını da vurguladı.

Arınç "MHP ile işbirliği AK Parti için bir can yeleği mi yoksa ağırlık mı?" sorusunu da "eleştiri hakkını şimdilik ertelediğini belirterek yanıtladı. Arınç, "Cumhur İttifakı konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız çok iddialı. Bunun mezara kadar devam edeceğini söylüyor ve bu beraberliği kimsenin bozmamasını arzu ediyor. O yüzden eleştiri hakkımı ben şimdilik erteliyorum. Zamanı gelir veya gelmez ama bugün bahs-i değer değil. İttifaklar her zaman gözden geçirilebilir, her zaman kâr-zarar dengesi gözetilebilir. Statik değiliz biz, şartlar değişebilir. Bu değişen şartlar içerisinde iki taraf konuşup anlaşabilir, belki üçüncü partiye ihtiyaç duyulabilir, belki hiçbir partiye ihtiyaç duyulmayabilir. Bu MHP açısından da olur, bakarsınız ben tek başıma seçime gireceğim diyebilir" cevabını verdi.

Arınç iktidarın Bahçeli'in onay vermediği bir adım atıp atamayacağı sorusunu ise cevapsız bıraktı.

Arınç, "50+1 tartışmaları var son dönemde, sizin düşünceniz nedir bununla ilgili?" soruna şu yanıtı verdi:

50+1 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hemen hemen temelidir. Birbirinden ayrı düşünmemek lazım. Bunu çok benimsediğim için söylemiyorum ama bu sistem anayasa oylamasından geçti ve buna halk karar verdi.

Ama 50+1'i buradan çıkaralım da diğerleri aynen kalsın derseniz bu birbirinden farklı bir şey olur. Çünkü bu sistemi getirenler ittifaka ihtiyaç duyulacak bir sistemi getirdiler. Cumhurbaşkanımız da bunun farkında, Temel Karamollaoğlu'na söylediklerine bakılırsa.