CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşti. Toplantının gündemini ise CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, düzenlediği basın toplantısında paylaştı. Başkanlık sistemi tartışmasına değinerek konuşmasına başlayan Böke, "Halkımız ekmek derdindeyken, esnafımız siftah derdindeyken, terör tehdidi altında bulunan vatandaşımız, askerimiz, polisimiz can derdindeyken birileri bütün bu dertleri bırakmış başkanlık derdinde. Bu tek adamlık hevesiyle ülkeyi çıkmaza sokanlar, vatandaşın yaşam şartları giderek ağırlaşırken şimdi daha çok iktidar, daha çok güç için vatandaşı zor durumda bırakıyorlar" diye konuştu.
"BÜTÜN BU İŞLER BİTTİ Mİ DE BİZ ŞİMDİ BAŞKANLIK TARTIŞIYORUZ?"
Başkanlık tartışmasının neden tekrar buzdolabından çıkarıldığını soran Böke, "Daha yeni değil miydi ki FETÖ'nün bir terör örgütü olduğu açıkça ortaya çıktı ve mücadele edilmesi gereken korkunç bir örgüt tespit edilmiş oldu. Bu işler bitti mi? Devlet FETÖ'den arındırıldı mı? Vatandaşın o darbe gecesi karşılaştığı demokrasi eksikliği giderildi mi? Bütün bu işler bitti mi de biz şimdi başkanlık tartışıyoruz? Siyasetteki FETÖ kaynakları temizlendi mi? FETÖ'nün siyaseten güçlenmesine imkan vermiş olan irade ortaya çıkarıldı mı? Ortaya çıkarıldıysa sorumluluğuna dair bir hesap soruldu mu? Genelkurmay'da bir siyasetçinin kardeşini özel uygulamayla tümgeneral yaptıran, ona özel daire kurduran ve o gece Genelkurmay Karargahı'nı teslim alması için imkan sağlayan irade kimdir? Bırakın öğrencileri, öğretmenleri, düşün vatandaşın yakasından. Eğer birilerini sorgulayacaksınız Türkiye'yi bu darbe girişimi ile karşı karşıya bırakmış olan siyasi iradeyi sorgulayın" ifadelerini kullandı.
"BİRİLERİNİN KAPRİSİNİN BEDELİNİ VATANDAŞ EKONOMİK FATURA İLE ÖDÜYOR"
"Yalnızca bir kişinin kaprisi, bir kişinin kendi şahsi siyasi hırsı ve bir kişinin talepleri için yeniden ısıtılarak Türkiye'nin önüne koyan bu başkanlık tartışmasının bedelini vatandaşımız ödüyor" diyen Böke, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dolar, tavanı delmiş gidiyor, 3,10'a dayanmış hala birileri başkanlık diyor. İşsizlik almış başını yürüyor, 6 milyon kişi işsiz, umudunu kaybetmiş, birileri hala başkanlık diyor. Israrla tek adam diyorlar. Saray başkanlık dedikçe vatandaşın cebi boşalıyor. Saray başkanlık dedikçe vatandaşın sofrasına her gün bomba düşüyor. Vatandaştan sürekli isteyen, hep daha çok güç, daha çok iktidar talep eden, başkanlık diyenler kendileri Türkiye'de bir siyasi risk oluşturuyorlar. Bu siyasi risk algısı arttıkça Türkiye'nin kaynak bulması zorlaşıyor. Türkiye'nin kaynak bulması zorlaştıkça Türk Lirası değer kaybediyor, dolar artıyor. Doların artışının en temel sebebi bu siyasi riski oluşturan AKP'dir. Birilerinin kaprisinin bedelini vatandaş ekonomik fatura ile ödüyor."
"BAŞKANLIK OHAL'İ SÜREKLİ KILMAK DEMEK, BASKI DEMEK, SANSÜR DEMEK, DİKTATÖRLÜĞÜN TESCİLİ DEMEK"
Başkanlığın istikrarsızlık demek olduğunu belirten Böke, "Siyasi risk arttıkça yatırım yapılamıyor ülkede, insanlar paralarını ceplerinde tutmak istiyorlar, yarının ne olacağı belli değil. Kısacası başkanlık, belirsizlik demek. Belirsizlik lafıyla bile işsizlik getiriyor. Tek adam rejimi kurmak muhalefeti susturmayı gerektiriyor. Başkanlık OHAL'i sürekli kılmak demek, baskı demek, sansür demek, diktatörlüğün tescili demek. İçeride bir baskı rejimini devam ettirmek için kendisine muhalif herkesi vatan haini ilan edenler savaşa sığınıyorlar. Nitekim bugün AKP kendi rejimini Mehmetçiğin, bizim canlarımızın kanı pahasına korumak için savaş arıyor. Kısacası başkanlık, savaş demek. 'Biz başkanlıktan yanayız, ülkeyi tek adama teslim etmeye hazırız' demeye cesaret edemeyenler var. Neyse görüşünüz buyurun açıkça söyleyin, biz de o görüş üzerinden tartışalım. Ne diyor mahcup başkancılar, 'Ortada bir fiili durum var, böyle kalsa daha mı iyi?' diyorlar. 'Muhalefetin çözümü ne?' diye soruyorlar. Çözüm; herkes nasıl Anayasa'ya paşa paşa uyuyorsa Cumhurbaşkanının da üzerine yemin ettiği Anayasa'ya uymasıdır. Çözüm; hiç kimsenin Anayasal sınırları dışına çıkamayacağı bir demokrasiye bugün sarılmak ve güçlendirmektir. Çözüm; 15 Temmuz'da bombalar altında çalışmaya devam eden ve Türkiye'yi bir felaketin eşiğinden döndüren parlamenter demokrasiyi korumak, kollamak ve güçlendirmektir. Çözüm; Türkiye'yi darbe hukukundan arındırmak, özgürlükleri arttırmak, barajları indirmek, Türkiye'yi demokratikleştirmektir ve çözüm her şeyden önce muhalefet partilerinin ve medyanın kendi üzerine düşen görevi hakkıyla yapmasıdır" dedi.
'ŞIMARIK ÇOCUK' BENZETMESİ
"İktidara göz kırpacağız diye mahcup başkancılık oynamak yerine demokrasiye, özgürlüklere, Anayasa'ya sahip çıkarak Cumhurbaşkanına ve her şeyden önce herkesin Anayasal sınırlarına dön, herkes gibi sende Anayasa'ya uymak zorundasın diyebilecek cesareti göstermesi gerekiyor" diyen Böke, "Hakikat, adına Türk tipi başkanlık denen ucubenin bir tek adam faşizmi olduğudur. Düşünün ki bir mahallede sizin çocuklar sokakta top oynuyorlar, içlerinden şımarık bir çocuk kendi kalesinin önüne büyük taşlar diziyor, 'ben bu oyunun kuralını sevmedim' diyor size. Ne yaparsınız? Kendi çocuğunuza, 'kabul et bu yenilgiyi' mi dersiniz? Yoksa 'futbolun kuralları olduğunu onlara hatırlatıp, o kalenin önünden taşların kaldırılmasını mı talep edersiniz? Biz o taşların kaldırılmasını talep ediyoruz. Biz oyunun kurallarının bozulmasını, yeniden yazılmasını değil, kurallı bir biçimde oynanmasını talep ediyoruz. AKP, Meclis'e içinde başkanlık olan bir Anayasa getirecek, bunu açıkça ifade ediyor. Meclis'te evet veya hayır diyeceğimiz bir teklif olacak bu, yanıtı ikili. Ya tek adam rejiminin yanında yer alacaksınız ya da demokrasi saflarının yanında. Hangisini tercih ediyorsunuz?" şeklinde konuştu.
"MUSUL KONUSUNDA DERHAL İKTİDARIN TBMM'Yİ BİLGİLENDİRMESİ GEREKLİLİĞİNİ HATIRLATIYORUZ"
Dış politikaya da değinen Böke, "Musul bağlamında bir kez daha ne yaptığını kendisi dahi bilmeyen bir tavırla karşı karşıyayız. Bu işin bir ciddiyeti vardır, ne olduğuna dair açıklama yapmakla yükümlü olan bir devlet var. Biz bu işi ciddiye alıyoruz, aynı ciddiyeti iktidardan da bekliyoruz. Dış politika ciddiyetsizliğe gelmez, ülkeye ağır maliyetler ödetir. Bu kadar hayati bir mesele konusunda hala iktidar Meclis'i bilgilendirmiş değil. Musul konusunda derhal iktidarın TBMM'yi bilgilendirmesi gerekliliğini hatırlatıyoruz. Musul'da ortaya çıkacak çatışma sonrası Türkiye'ye bir mülteci akını olması beklentisi açıkça ifade ediliyor. Bu olası mülteci akını ve bunun oluşturabileceği yeni sınır güvenliği tehdidi konusunda akılcı bir tartışma ve açıklama beklentimiz var. Ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bu yeni akın karşısında sınır güvenliğini sağlayacak mısınız? Türkiye'yi yeni terör dalgalarından koruyacak mısınız? Türkiye, stratejik planlama yapmayan, öngörüsüz, mezhepçi, maceracı dış politika nedeniyle çok bedel ödedi, bir kez daha Türkiye'ye bedel ödetmemek konusundaki sorumluluğunuzun gereğini yerine getirin" ifadesini kullandı.
Ankara Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre 29 Ekim ve 10 Kasım gösteri ve yürüyüş etkinliklerinin yasaklandığını kaydeden Böke, CHP'nin Cumhuriyeti kutlamasına, 10 Kasım'da Atatürk'ü anmasına hiçbir gücün engel olamayacağını söyledi.