Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği dava dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun partisinin İl Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasında, Erdoğan'ın kişilik haklarını ihlal eden ifadeler kullandığı belirtildi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından bölümlere yer verilen dilekçede, Erdoğan'ın 'sivil darbe yaptığına' ilişkin iddiaların tamamen Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) söylemi niteliğinde olduğu ve örgütsel amaca hizmet ettiği kaydedildi.
Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'a yönelik ısrarlı bir şekilde ve hakaret kastıyla 'tek adam' yakıştırmasında bulunmasının yurt içi ve dışında kabul ettirilmeye çalışılan algı operasyonu ve otoriterlik propagandasının bir yansıması olduğu vurgulanan dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Bilindiği gibi FETÖ öncülüğünde Cumhurbaşkanımıza yönelik 'tek adam' algısı oluşturmak maksadıyla içeride ve dışarıda yaygın bir kampanya başlatılmıştır. Davalı ve genel başkanı bulunduğu parti tarafından da bu kampanya sahiplenilmiş ve Cumhurbaşkanımız hakkında 'tek adam' algısı oluşturmak için yoğun bir çaba sarf edilmiştir. 15 Temmuz 2016'daki darbe teşebbüsüyle ortaya çıkan gerçekler ışığında söz konusu kampanyanın darbe girişimine meşruiyet kazandırmak ve darbenin başarılı olması halinde özellikle yurt dışında 'diktatör devrildi' algısı oluşturmak amacıyla planlanıp icra edildiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu amaç doğrultusunda davalı ve genel başkanı bulunduğu siyasi parti hala ortak bir politika çerçevesinde Cumhurbaşkanımız hakkında haksız ve mesnetsiz isnatlarda bulunmakta ve kamuoyunu bu isnatlara inandırmak hususunda yoğun bir gayret sarf etmektedir. Bu propagandaya yurt içi ve dışında PKK ve FETÖ ile müzahir unsurlar da aktif destek sağlamaktadır."
'BENZER ŞEKİLDE DEFALARCA SALDIRIDA BULUNMUŞTUR'
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun söz konusu açıklamalarında Erdoğan'a yönelik 'döviz baronlarının adamı' tabirinin hakaret teşkil ettiği ve müvekkilinin siyasi hayatı, benimsediği ilkeler ile verdiği mücadele gözetildiğinde gerçeğe aykırı olduğu belirtildi.
Kılıçdaroğlu'nun daha öncede benzer ifadeler kullandığı bildirilen dilekçede, bu ifadelerin Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğindeki yeni Türkiye'ye tahammülü olmayan döviz baronlarının finansal oyunlarına katkı, hiçbir risk almadan yıllardır paradan para kazanan söz konusu kesime destek sağladığına değinildi.
Dilekçede, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ısrarla sürdürdüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Man Adası'nda parası olduğuna ilişkin gerçek dışı beyanının kamuoyunda karşılık bulmadığı gibi söz konusu iddianın gerçekle ilgisinin bulunmadığının yargı önünde de birçok kez ortaya konulduğuna işaret edildi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının düşünce ve ifade hürriyeti çerçevesinde değerlendirilip hukuken mazur görülmesinin mümkün olamayacağı ifade edildi.
Benzer olaylarda verilen emsal kararlarda da kişilik haklarının ihlal edildiği anımsatılan dilekçede, emsal kararlara yer verildi.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a 3 ayrı davadan tazminat ödeyecek
Manevi tazminat talebinin yasal şartlarının oluştuğu ve hükmedilecek manevi tazminat miktarının caydırıcı olması gerektiğine işaret edilen dilekçede, "Davalı, Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarına benzer şekilde defalarca saldırıda bulunmuştur. Davalının konuşmasına hakim olan ve bir siyasetçiye yakışmayacak düzeydeki bu çirkin üslubuna karşı caydırıcı bir tazminata hükmedilmesi gerekmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'ndan, 9 Eylül 2018'de partisinin İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Erdoğan'ın kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle 250 bin lira manevi tazminat talep edildi.
Erdoğan'ın avukatı Aydın tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen suç duyurusu dilekçesinde de Kılıçdaroğlu'nun söz konusu açıklamalarıyla TCK'nın 299. maddesindeki 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunu işlediği ifade edilerek, Kılıçdaroğlu hakkında bu suçtan da kamu davası açılması istendi.