AK Parti Yalova il teşkilatının kongresinde konuşan Erdoğan, "Bizim, Kudüs'ün mahremiyetine saldırı olduğunda, Filistinli kardeşlerimiz saldırıya uğradığında, pek çok ülkenin yaptığı gibi olup bitenlere sırtımızı dönme hakkımız yok. Aynı durum Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Türkistan'dan Arakan'a kadar mazlumların yükseldiği her yer için geçerlidir. Bizim bunların hiç birine sırtımızı dönme hakkımızın olmadığını biliyoruz. Bu kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda ister istemez birilerinin ayağına basıyor planlarını bozuyoruz" dedi.
"KUDÜS'E UZANAN HER ELİ İSTANBUL'A UZANMIŞ SAYARIZ"
Kudüs'e uzanan eli İstanbul'a uzanmış saydıklarının altını çizen Erdoğan, "Biz İsrail istemiyor diye Filistin'in, Kudüs'ün hakkını savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz Amerika'nın başka hesapları var diye Suriye'de bir terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğiz. Biz Irak'ın mezhep ve köken temelli bölünmesine seyirci kalmayacağız. Biz Avrupa Birliği'nin, NATO'nun, bir başka gücün ülkemiz ve milletimizi istiskal etme anlamına gelecek tavırlarına asla sessiz ve seyirci kalmayacağız. Dün Bosna'da nasıl kardeşlerimizin yanında yer aldıysak, dün Kafkasya'daki kardeşlerimizin mücadelesine nasıl destek verdiysek, dünyanın her köşesindeki kardeşimizi yalnız bırakmadıysak, bugün de çok daha güçlü ve kararlı şekilde bunu yapıyoruz ve yapacağız. Ecdadımızın emaneti olan bu vakur duruştan asla vazgeçmeyeceğiz. Bugün hala sizin Suriye, Irak, Kudüs'te ne işiniz var diyenler varsa, bunlar Türkiye'nin ne olduğundan da, tarihlerinden de haberleri olmayan gafillerdir. Bu coğrafyalar, buralarda yaşayan toplumlar, fiziki sınırlarımızın dışında olabilirler. Gönül sınırlarımızın tam ortasındadır. Onun için Kudüs'e uzanan her eli İstanbul'a uzanmış sayarız" diye konuştu.
"TEK VÜCUT GİBİYİZ"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir insan, vücudunun bir yeri zarar gördüğünde ne hissederse, biz de bu bölgede, bu coğrafyada her birindeki acıları yüreğimizde hissederiz. Bu, asla herhangi bir devletin toprağı, egemenliğinde gözümüz olduğu anlamına gelmiyor. Biz hepsinin egemenlik haklarına saygılıyız. Bu devletlerin oradaki kardeşlerimizin haklarına saygılı olmasıdır. Türkiye'nin Kudüs tavrı açık ve nettir. Biz Kudüs'te bu şehrin tarihine, inançlar ve halklar için taşıdığı öneme uygun hareket edilmesini istiyoruz. Mescid-i Aksa'ya kimse dokunmasın istiyoruz. Orası bizim ilk kıblemizdir. Bu bölgede Hristiyanların da hakları var, dolayısıyla buraya müdahale edilmemelidir. Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımak, bu ülkenin Filistinlilere ve Kudüs'ü ziyarete gelen herkese uyguladığı devlet terörünü ödüllendirmek demektir".
HARİTAYLA İSRAİL'İN ADIM ADIM İŞGAL SÜRECİNİ ANLATTI
Ekranda Filistin haritasıyla açıklama yapan Erdoğan, "Arkadaşlar, özellikle haritalarımızı devreye sokun bakalım. Şu gördüğünüz en baştaki harita, 1937 haritasıdır. Yüzde yüzü Filistin. 1937'nin ikinci hamlesinde müdahale ediyorlar, yüzde 80'e düşüyor. İsrail sızdı. Giriyor. 1947 yılında Filistin'i ne hale getirdiler. Bunu kim yaptı? Birleşmiş Milletler. Kurt-kuzu hikayesi. Kurt böldü, parçaladı, bu hale getirdi. 1967 yılında Filistin yüzde 44'ten yüzde 22'ye düştü. Bugünkü hale geliyoruz. Filistin yüzde 12'ye düştü. Ya biz ağlamayacağız da kim ağlayacak? Hâlâ İsrail'i nasıl oluyor da haklı gösteriyorsun. Buranın hesabını soracağız. Biz şu anda son sözü söylemedik. İşte burada, bakıyorsunuz, 1947'de İsrail neyse, şimdi aynen Filistin o hale geldi.
"BM GEREKENİ YAPMIYORSA HUKUK İÇİNDE İLGİLİ MERCİLERİ ZORLAYACAĞIZ"
Adaletin tecellisini istediklerini ifade eden Erdoğan, "Eğer adaletse, biz adaletin tecellisini istiyoruz. Diyoruz ki, Birleşmiş Milletler, BM Güvenlik Konseyi, ne gerekiyorsa yapacaksınız. Yapmıyorsanız biz de hukuk içinde gerekeni yapmak için ilgili mercileri zorlayacağız. Şu hale bakın, tabloyu görüyorsunuz. İsrail için devlet terörü estiren bir ülke diyorum. Şu çocuk 14 yaşında bir genç, adı Cüneydi. 20 tane terörist İsrail askeri; bakın o yavruyu tekme tokat, ağzını burnunu kan revan içinde bırakarak sürüklüyor. Sadece bu değil. Ufak yavru, annesinin kucağında Annesinin kucağındaki yavruyu bile o haliyle götürüyorlar. Silah dipçikleriyle annesini dövüyorlar. Şu da down sendormlu yavru. Şuna bile zulmediyorlar.Ey Amerika, Ey Trump! Sen bunları görmüyor musun? Lafa geldiği zaman bakıyorsunuz ki, biz şöyle böyle destek veriyoruz, yardım yapıyoruz. Hangi yardım ya? Siyonist anlayışın uygulamasıdır. Başka türlü izah edilemez. Kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden, ellerinde silah olmayan, kafes kurmuşlar, o kafeslere yavruları doldurdular. Kafeslerin içinde çocuklar var. Bunu yapan kim? İsrail. Buna göz yuman başta Amerika. Ellerinde silah olmayan çıplak ellere, masum insanlara karşı İsrail askerlerinin yaptıkları insanlık dışı muamelenin hiçbir izahı yoktur. Şayet bu görüntüler İsrail yerine dünyanın başka bir yerinden gelseydi, dünyayı o devletin başına yıkarlardı. Hele hele Türkiye'de böyle bir görüntü yansımış olsaydı batı medyası günlerce ekranlarından, manşetlerinden eksik etmezdi. Neredesiniz şimdi? Diktatör Tayyip Erdoğan'ın ülkesinde böyle bir şey var mı, gördünüz mü böyle bir şey?. Tayyip Erdoğan, bunlara dayanamayıp yüzünüze yüzünüze vurduğu için diktatör oluyor" diyerek, bu zulme sessiz kalan ABD ve batıya tepki gösterdi.
"SADECE BU 5 ÜLKENİN İKİ DUDAĞI ARASINA DÜNYAYI MAHKUM EDEMEZSİNİZ"
"Biz sonuna kadar hakkı söylemeye, haykırmaya devam edeceğiz" diyen Erdoğan, "Dünyanın dört bir yanında yaşanmış ne kadar kötü görüntü varsa, sosyal medyada ülkemize mal edilerek yayıldığını unutmadık. Hollanda'da bayan bakanıma saldırdıkları günleri unutmadık. Kendi başkonsolosluğuna girecekken, terörist polisler benim bayan bakanıma saldırdı. Bunlar bu. Batı bu. Türkiye olarak terörle mücadele operasyonlarımızda, birileri istediği için değil, masumiyet karinesine olan inancımız sebebiyle tek sivilin burnunun kanamaması için dikkatli davranıyoruz. Hem sınır içi, hem sınır dışında alnımız açık, başımız dik devam ediyoruz. Zulümle abad olunmaz. Ben niye dünya 5'ten büyüktür diyorum. Anlıyorsunuz değil mi? Sadece bu 5 ülkenin iki dudağı arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. BM'de 196 ülke var. Bir ülke ne derse, BM Güvenlik Konseyi de onu diyor. 5 daimi, 15 geçici üye var. 15 geçici ülkenin hükmü yok. Hatta hatta, bir tanesinin iki dudağı arasında. Hayırsa hayır. Ama bu defa biz hayır denirse farklı düşünüyoruz. Genel kurula götüreceğiz. Sonuna kadar götüreceğiz. Dünyadaki haksızlık, adaletsizlik, zulümlere dur diyecek mekanizmalar oluşmazsa, insanlık büyük kaosa sürüklenecektir. Biz sadece kendimiz için değil, BM çatısı altında 196 ülkenin tamamının hayrı için bu geleceği, bu çağrıyı yapıyoruz. Her geçen gün çok daha yankı bulduğunu düşündüğüm dünya 5'ten büyüktür haykırışını sürdüreceğiz" dedi.