AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NG Güral Otel'de gerçekleştirilen 26. İstişare ve Değerlendirme Toplantısının kapanış konuşmasını yaptı. AK Parti'nin bu geleneğinin önümüzdeki yıllarda devam edeceğini belirten Erdoğan, "Her gün daha da genişleyen, büyüyen, birbirine kenetlenen bu ailenin bir mensubu olmaktan iftihar ediyorum. AK Parti'nin en önemli özeliklerinden biri de vefanın, dayanışmanın, kardeşliğin partisi olmasıdır. Birileri bizim partimizdeki değişimle ilgili ifadelerimizi aslında neyi anlattığımız, neyi kastettiğimiz çok belli olduğu halde ısrarla farklı yönlere çekmenin gayreti içindedir. Halbuki AK Parti'nin nasıl ortak geçmişini ortak geleceğine dönüştürme iradesine sahip büyük bir parti olduğunun en güzel ispatı bu toplantımızdır. Bu büyük kardeşlik, dava ve yol arkadaşlığı asla kişilerle kaim değildir. Şahsım dahil hiç kimse kendini davanın üzerinde göremez ama aynı zamanda bu davanın her bir ferdi, ülkemize, medeniyetimize yaptığı hizmetler nedeniyle başlı başına bir kahramandır. Hiç kimse bilmese, takdir etmese de ben bunların hepsini çok iyi biliyorum ve her birinize ayrı ayrı samimi şükranlarımı sunuyorum. İyi ki varsınız, iyi ki sizlerle yol arkadaşlığı yaptım, tüm bu başarıların altına sizlerle birlikte inşa etme şansına sahibim. Bir faniye bundan daha büyük mutluluk nasip olabilir mi" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'ye yönelik her saldırı, ülkemizin önüne çıkartılan her engel başımıza musallat edilen her bela bizim sorumluluğumuzu daha da artırmaktadır" diyen Erdoğan, "AK Parti'yi yıkmadan Türkiye'yi yıkamayacağını görenler, ülkemizle birlikte partimizi de hedef alıyorlar. Bunun için bizim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi her zamankinden çok daha güçlü tutmamız gerekiyor. Milletimize hizmetkar olarak başladığımız bu yolda aynı şekilde devam ettiğimiz müddetçe bize kimse zarar veremez. Bize verdiği desteğe karşılık milletimize şükran borcumuzu ödemenin tek bir yolu vardır, o da çok çalışmak, daha çok proje üretmek, daha çok yatırım yapmaktır" açıklamasında bulundu.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Milletimiz terörlü mücadelede, 15 Temmuz'da sınır ötesi harekatlarımızla gözünü kırpmadan hayatını ortaya koymuştur. Böyle bir milleti ana muhalefet partisinin yaptığı gibi yalanla, çarpıtmayla hatta çoğu kere kendine ram edeceğini sanmak akıl tutulmasıdır. Biz milletimize gönülden bağlı olduğumuz için 15 yıldır iktidardayız. Dikkat ediniz, iktidara ilk geldiğimiz yıllarda vesayet odaklarıyla birlikte hareket etmeyi milletin rızasını kazanmaya tercih edenler oldu. Bölücü örgüt ve uzantıları zehirli siyaset dilleri, kan kusan silahları, her adımda buram buram ihanet kokan eylemleriyle bölge halkıyla birlikte tüm milletimizi sindireceklerini sandılar. Teröristler dağlarında birer birer imha edilirken, onların uzantıları da artık kimsenin ne dediklerine, ne yaptıklarına bakmadan birer siyasi ceset haline dönüşmüşlerdir. Bu süreçte bir de eğitim, hizmet, himmet, yardımlaşma gibi hasletlerimizi istismar ederek devlet ve toplum hayatımızın içine bir kanser hücresi gibi sızmaya çalışanlar ortaya çıktı. FETÖ denen ihanet çetesi, emniyet, iş dünyası, STK'lar içindeki militanları aracılığıyla el koymaya, millete boyunduruk vurmaya çalıştı. Bugün onların da hepsi mahkeme salonlarında hukuka hesap verirken, milletimizin vicdanında çoktan mahkum edildiler bile. İşte şimdi yalanlar ve bu yalanlarla kendilerin kurtarma gayreti."
"Ülkemizin başında bulunan kara bulutların hiçbiri de diğerinden bağımsız değildir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her kim Gezi olaylarıyla FETÖ ihanetinin ilgisinin olmadığını söylerse ya cahildir, ya kendisi de aynı ihanetin içindedir. Her kim bölücü terör örgütünün engelleriyle DEAŞ'ın ülkemize yönelik saldırılarının alakasının bulunmadığını iddia ediyorsa o da aynı dünyanın bir parçasıdır. Her kim ülkemize yönelik ekonomik tecrit operasyonlarıyla AB'nin sözlerini yutma pahasına takındığı tavrın aynı eller tarafından koparılmadığını öne sürüyorsa bilin ki ya hiçbir şeyden anlamıyordur ya da her şeyi biliyordur" dedi.
"BİZİM KİMSENİN İÇ İŞLERİNE KARIŞTIĞIMIZ YOK"
Suriye ve Irak'taki gelişmelerin Türkiye'den bağımsız olmadığına işaret eden Erdoğan, "Bizim kimsenin iç işlerine karıştığımız yok. Biz sadece kendi iç işlerimizi güvence altına almaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki Suriye'de kaos olursa biz burada nasıl huzur içinde yaşayabiliriz? Biz, Suriye'deki gelişmelere sırtımızı dönsek bile krizin sonuçlarından kaçabilir miyiz? Kendimizi aldatmayalım, bir gerçeği çok iyi bilmemiz lazım. 911 kilometre Suriye sınırı. Burada ciddi bir devlet yapılanması ön çalışmaları var. En batısından en doğusuna. Bugün biz buna sessiz kalırsak ki geciktik o zaman bu yapılanma orada tahakkuk edecektir. İşte Cerablus'ta müdahaleyi yaptık, Sayın Obama döneminde bunları konuştuk, hep oyalama, adım atılamadı. Cerablus'a girdik. Artık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz diye. Cerablus'a girme olayı işte bu adımın ta kendidir" şeklinde konuştu.
"DÜNYA DEAŞ'LA İLGİLİ BİZE FATURA KESERKEN BİZ DEAŞ'LA MÜCADELE EDİYORDUK"
"El Bab'a inince bazıları tutuştu" diyen Erdoğan, "Halbuki biz buralarda kimlerle mücadele ettik? DEAŞ'ın kendisiyle mücadele ettik. Buraları DEAŞ'tan temizledik. Dünya bir taraftan DEAŞ'la ilgili bize fatura keserken, biz DEAŞ'la mücadeleyi veriyorduk. Teröriste bunlar ücretsiz silah verirken, biz ücretimizle dahi bunlardan silah alamıyoruz. Ama mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürdük. 2 bin kilometrekarelik alanı güvence altına aldık şimdi buralara 100 bin civarından Arap kardeşimiz yerleştiler. Buraya biz vali tayin ettik. Her an bizim sınırdaki illerimiz tehdit altındadır. Biz tedbirimizi almayacak olursak bugün 3-5-10 havan topu geliyorsa yarın başka bombalar buraya iner. Ama angajman kurallarını uygulamak suretiyle biz bunlara gerekli dersi vermeye başlayınca o zaman sindiler. Şimdi olay başka bir boyuta doğru ilerliyor. Halep'ten kimler kaçmak zorunda kaldı, oradaki kardeşlerimiz. Halep nedir? Halep bizim kardeşlerimiz. Bugün Gaziantep'e bak orayı Halep'ten ayıramazsın. Halep'teki o insanlar o bombaların altında mecburen İdlib'e kaçmak zorunda kaldı. Alınan kararları şimdi biz İdlib'te uygulama koyduk, neydi o 'çatışmasızlık bölgesi'. Öyleyse bu bölgenin korunması nasıl olacaktı, işte dışarıda Rusya içeride de Türkiye olarak biz Özgür Suriye Ordusuyla bu çalışmayı yürütüyoruz. Dün itibarıyla adımı atılan ve bu sabah uygulanmaya başlayan süreç devam ediyor ve herhangi bir sıkıntı olmadan ÖSO ile bizim de desteğimizle oradaki gayret sakin bir şekilde devam ediyor. Mesele, İdlib'te planlanan stratejiyi hayata geçirmek" açıklamasında bulundu.
PYD ve YPG denen terör örgütünün sıradan bir örgüt olarak görülmediğini, terör koridorunun bozulması gerektiğini anlatan Erdoğan, "Eğer, biz buna müsaade edersek, yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz ve bunu yaşatmayacağız. Buralarda, gerçek hak sahibi olanlar buralardan sürülmüştür. Bizim bu topraklarda gözümüz yok ama oraların gerçek sahipleri de oralara yerleşsin istiyoruz. Derdimiz bu" dedi.
Aynı durumun Irak için de geçerli olduğunu belirten Erdoğan, "Bitip tükenmek bilmeyecek çok kanlı, can acıtıcı ve hepsinin sonuçları bizi ilgilendirecek bir sürecin anlamına geliyor. Telafer'de kimler var? Şu anda 8-10 bin Türkmen var. Bunların hukukunu kim savunacak. Bunların 100 bini ülkemize geldi. Bütün bunların üzerinde durmak bizim için bir görev değil mi? Ne derlerse desinler, biz Ensar ve muhacir kültüründen gelmiş bir medeniyetin mensuplarıyız. Kılıçdaroğlu şöyle demiş, Kılıçdaroğlu ne derse desin, efendim işte HDP şöyle demiş, ne derse desin. Hak ne diyor, biz ona bakacağız. Bölgesel yönetimi kararından döndürmek için başlattığımız ve başlatacağımız yaptırımları eleştirenler yarın çok büyük felaketler yaşanmaya başlandığında acaba nasıl bir çözüm öngörüyorlar? Sırtında yumurta küfesi taşımayanlar için oturdukları yerden ahkam kesmek elbette çok kolay. Suriye'de kurulmak istenen terör kantonlarına en küçük bir muhabbeti, en küçük bir olumlu yaklaşımı olan, zihnini ve gönlünü bölücülük fitnesine kaptırmış demektir. Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün. Biz, Türkiye'nin Suriye ve Irak kaynaklı tehditlerle köşeye sıkıştırılmasına izin vermeyeceğiz" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, Suriye ve Irak kaynaklı tehditlerle köşeye sıkıştırılmasına izin vermeyeceklerine belirten Erdoğan, "Saldırıları kendi topraklarımızda karşılamak yerine kaynağında çözme stratejimizi adım adım hayata geçiriyoruz. Fırat Kalkanı bunun ilk adımı, şimdi İdlib'te bir operasyon yürütülüyor. Bize dostluk gösteren yüreğimiz de kollarımız da sonuna kadar açık. Bize husumet besleyenlere sözümüzü bir kez daha tekrarlıyorum, bir gece ansızın gelebiliriz. Sürekli cephedeki arkadaşlarımızla irtibat halindeyiz. Ne oluyor ne bitiyor, hangi konumdayız, gelişmeleri adım adım takip ettik, ediyoruz, inşallah sonu hayır olur" dedi.
Kongre sürecinin devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, "AK Parti'nin mahalli idareler ile milletvekili seçimlerindeki oy oranları arasında daima bir fark bulunduğunu biliyoruz. Amacımız bu farkı mahalli idarelerimizdeki oyları yukarı çıkartarak kapatmaktır. Milletvekilliği seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri arasında da fark oluşmaması lazım. Aksi takdirde mecliste sıkıntıya düşeriz. Tabii bu seçim silsilesinin tepesinde Cumhurbaşkanlığı var. Yeni sistemde yürütme tamamıyla Cumhurbaşkanlığına geçiyor. Hükümetin üst düzey bürokrasi ve icraya yönelik tüm kararlarını da belirleyen bir tercih söz konusu. Gördüğünüz gibi boşa geçirilecek tek bir saniyemiz bile yoktur. Çok çalışacağız. Şahsım dahil olmak üzere dağ tepe demeden koşturacağız. Gönül teması bunu sağlayacağız hizmetlere aynı şekilde devam edecek. Gidemediğimiz yer bizim değildir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptırımları eleştirenlere yanıt verdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Irak'taki gayrimeşru referandumu sonrası Türkiye'nin yaptırımlarının eleştirilmesine ilişkin, 'Bölgesel yönetimi kararından döndürmek için başlattığımız ve başlatacağımız yaptırımları eleştirenler yarın çok büyük felaketler yaşanmaya başlandığında acaba nasıl bir çözüm öngörüyorlar' dedi.
8 Yıl Önce Güncellendi
2017-10-08 18:29:12
SON VİDEO HABER
Haber Ara