Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle gerçekleştirdiği sohbet toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.
Dış politikaya ilişkin görüşlerini paylaşan Kalın, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin sıcaklığını koruduğuna işaret etti. Kalın, "Birileri Türk-Arap husumeti istiyor. Oyuna gelinmemeli" dedi.
Katar'a 'istek' listesi ulaştırılacak
Körfez ülkelerinin Katar'dan istedikleri taleplerin listesini hazırladıklarını belirten Kalın, "Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek" dedi.
"Taleplerin ne olduğunu biz de takip edeceğiz"
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, özellikle teröre destek suçlamasının delillerle temellendirilmesi gerektiğinin altının çizildiğini anımsatan Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
- "Biz de aslında baştan beri hep bu noktanın üzerinde durduk. Yani teröre destek iddiası çok ciddi bir iddiadır. Bunun mutlaka temellendirilmesi gerekir. Katar da haklı olarak, böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalan herhangi bir ülkenin yapacağı gibi, 'Deliller nedir, somut veriler nedir? Bunları bizimle paylaşın' dedi. Şimdi Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz. Somut olarak taleplerin ne olduğunu biz de takip edeceğiz, değerlendireceğiz."
Kalın, körfez ülkeleri arasında saygın bir yere sahip olan ve arabuluculuk misyonuyla hareket eden Kuveyt Emiri Şeyh Sabah'ın süreç içerisinde yapıcı bir rolü olduğunu belirtti. Kalın, Şeyh Sabah'ın 2014'te Katar'la Körfez ülkeleri arasında yaşanan krizde de önemli bir rol oynadığını hatırlattı.
"Gerilim içerisinde olmak istemeyiz"
Kendilerinin de bu girişimi desteklediklerini, Katar, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Türkiye için önemli komşular ve müttefikler olduğunu vurgulayan Kalın, "Biz hiçbir Körfez ülkesiyle herhangi bir gerilim içerisinde olmak istemeyiz. Onların birbirleriyle bir gerilim içerisinde bulunmasını da arzu etmeyiz. Bizim baştan beri bu krizle ilgili yaklaşımımız hep bu oldu. Yani eğer iki arkadaşınız, iki dostunuz, iki komşu ülke birbiriyle ihtilaf ediyorsa, bununla ilgili sizin üzerinize düşen bir şey varsa bunu yapmak için harekete geçmeniz gayet doğal." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanının ilk günden itibaren gerçekleştirdiği yoğun telefon diplomasisinin amacının da bu olduğunu aktaran Kalın, "Orada herkesin üzerinde mutabık kaldığı konu bu meselenin, bu krizin müzakere yoluyla çözülmesi. Karşılıklı güven ve saygı esasına dayalı olarak gerilimin azaltılması noktasında ise Katarlıların bir talebi var. Onlara uygulanan blokajın haklı olmadığı, gayrı insani olduğu, uluslararası normlara aykırı olduğu, ayrıca Ramazan ayının manevi havasını, ruhunu da düşündüğünüz zaman, bunun Müslüman ülkeler arasında olması gereken kardeşlik, dostluk hukukuna da aykırı olduğunu ifade ettiler." dedi.
İbrahim Kalın, Türkiye'den Katar'a gıda ağırlıklı insani yardım gönderilmesi noktasında bakış açılarının bu olduğunu, sevkıyatın devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
- "İnsani gerekçelerle yaptığımız bu yardımlar, bundan sonra da ihtiyaç olması halinde devam edecek. Bizim değerlendirmemiz, Katar'a karşı uygulanan bu yaptırımların aşırı olduğu ve sıradan vatandaşların hayatını etkileyecek noktaya gelmesinin de üzüntü verici olduğu şeklinde. Şu anda tabii Suudi Arabistan'ın özellikle Hadimul Haremeyn Şerifeyn Selman bin Abdülaziz'in oynayacağı rol önem arz ediyor. Katarlıların ise 'Blokaj kaldırılsın, biz ondan sonra oturup konuşalım' gibi bir yaklaşımı var. 'Bu endişe ve talepler neyse masada konuşalım' diyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız bu çerçevede hem Muhammed bin Selman'la hem Selman bin Abdülaziz ile bu konuları paylaştılar."
"Asıl meseleyi çözmüyor"
Kalın, ABD'nin, PYD-YPG terör örgütüne yönelik desteği ve Türkiye ile bilgi paylaşımı hakkındaki bir soru üzerine ise şu değerlendirmelerde bulundu:
- "Şu anda onunla ilgili Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığımız arasında bir mekanizma işletiliyor. Bizim Washington seyahatimizde 'somut olarak size bu verileri ileteceğiz, böylece PYD'ye verilen silahlar Türkiye'ye karşı kullanılmayacak' dediler. Tabii bu bizim için yeterli bir durum değil, yani bu asıl meseleyi çözmüyor. Amerikalıların, Türkiye'ye yönelik tehditler söz konusu olduğunda bunun minimize edilmesi noktasında bir önerileri bu. Biz bunu yeterli görmüyoruz tabii. Çünkü baştan beri biz YPG'ye, PYD'ye bu şekilde silah ve destek verilmesini doğru bulmadığımızı ifade ettik, ediyoruz.
- PYD-YPG varsa biz o operasyonda yokuz. Tamam, buyursunlar yapsınlar ama Türkiye'ye dönük bir tehdit, bir risk söz konusu olduğunda da Türkiye bu konuda ulusal çıkarlarını korumak için gerekli adımları atar. Bunun için de kimseden izin almaz. O konuda bizim tavrımız çok net."
İbrahim Kalın, Amerika'nın, Obama döneminde başlattığı ve şimdi Trump'la devam eden bu politikasının sadece Türkiye açısından değil, Suriye'nin geleceği açısından da çok ciddi riskler barındırdığını kaydetti.