Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu uzun zamandır beklenen ‘Gelecek Partisi' isimli partisinin programını Ankara'da düzenlenen törenle Cuma günü kamuoyuna açıkladı.
“Bizim bir geleceğimiz var” sloganıyla yola çıkan Parti'nin programı ve vaatleri ise, Davutoğlu'nun çiçeği burnunda partisinin AK Parti'den hangi noktalarda ayrıştığı ve hangi kitlelere hitap edeceği. En önemli soru da, Davutoğlu'nun bundan sonra izleyeceği adımlar neler? Ve iddia edilene göre AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a meydan okumak için mi siyaset sahnesine çıktı?
Kurucular Kurulu'nda Ermeni,
Süryani ve Rum asıllı isimler
Koç Üniversitesi'nde doktora araştırmacısı ve siyaset bilimci Nezih Onur Kuru'ya göre, hukuk devleti ve kapsayıcılık ilkelerine vurgu yapan bir söylemle yola çıkan Gelecek Partisi'nde İslami kimliği ve yeni-Osmanlıcı yaklaşımıyla bilinen Davutoğlu'nun, Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak partinin kurucular kurulunda Ermeni, Süryani ve Rum asıllı isimlere yer vermesi, sadece Türk ve seküler Sünni kimliklerine dayalı bir ulus-devletçi anlayışı benimsemediğini gösteriyor.
Kuru, Gelecek Partisi tanıtımında da İslami referanslarını sürdüren Davutoğlu'nun seküler ve milliyetçi seçmen gruplarından destek alma ihtimalini düşük görüyor.
euronews Türkçe'ye konuşan Kuru, “Buna karşılık AK Parti-MHP ittifakıyla sistemden dışlandığını düşünen ve önceki dönemlerde AK Parti'ye uzak olmayan seçmen grupları --Kürtler, KHK'lılar ve son dönemde hükümetle ilişkileri bozulan dindar çevreler-- Gelecek Partisi'nin kapsayıcılık söyleminin alıcısı olabilir” diyor.
Fakat Kuru'ya göre partinin bu seçmen gruplarının desteği konusunda rekabet edeceği pek çok aktör var.
“Muhalefet cephesinde 2019 yerel seçim başarısı ile Millet İttifakı'nın ve Demirtaş'ın popülaritesi ile HDP'nin iddiasını sürdürdüğünü söylemek mümkün. Bunun yanında Gelecek Partisi'nin en yakın rakibi Ali Babacan hareketinin kuracağı parti olacak” diyor Kuru.
euronews Türkçe'nin ulaştığı Babacan'ın ekibinden bir yetkili, Parti'nin en geç Ocak ayının ilk haftasında kamuoyuna tanıtılacağını kaydetti. Babacan'ın partisinin teknokrat ağırlıklı olması ve ekonomi vurgusunun ön plana çıkması bekleniyor. Parti hazırlık sürecinde farklı sorun alanlarında yapılan çalıştaylar sırasında ise dünya çapında tanınmış ekonomist Daron Acemoğlu'na fikir danışıldığı da parti yetkilileri tarafından kabul ediliyor.
Kuru'ya göre, Davutoğlu'nun liderliğindeki Gelecek Partisi'nin kurucular kurulunda Borsa İstanbul eski Yönetim Başkanı İbrahim Turhan ile birlikte tecrübesiyle öne çıkan eski milletvekili ve bürokratlara yer verilmesi, 2000'li yıllarda ekonomik büyümenin mimarı olarak görülen Babacan'ın partisi karşısında bir hamle olabilir.
“Ayrıca İstanbul Şehir Üniversitesi üzerinden başlayan mal varlığı tartışması Davutoğlu'nun Babacan'dan farklı bir şekilde Erdoğan'ı doğrudan karşısına alarak Erdoğan'dan uzaklaşmış eski AK Partililerin desteğini kazanmak için risk aldığını gösteriyor” diye düşünüyor Kuru.
'Eleştiriyor ve çözüm önerisi sunuyor'
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bir dönem danışmanlığını yapan Ankara Enstitüsü Araştırma Direktörü Osman Sert, Davutoğlu'nun söylemindeki değişiklikleri şu şekilde aktarıyor:
“Davutoğlu eskiden de iktidarı eleştirirdi. Özellikle kayyum meselesinde, İstanbul seçimlerin tekrarlanması konusundaki kararlarda çok eleştirdi, yanlışları söyledi. Ancak şimdi değişen bir şey var. Kendisi yine eleştiriyor, ama ne yapacağını söylüyor. Ve bunu söylerken de, kurucular kurulunda görülen farklılıkları yansıtan şekilde, eski bir geleneğin değil, yeni yol arkadaşlarının sözcüsü olarak konuşuyor, böylelikle siyasi geleneğinin sınırlarını zorluyor.”
Davutoğlu partisinin lansman toplantısındaki konuşmasında “Güçlü bir merkezi yönetimin ilk şartının, yerinden yönetime verilen önem ve açılan alan miktarı olduğunu düşünüyoruz” diyerek yerel yönetimler sorunlarını korku ve tabuları aşarak konuşmak gerektiğine dikkat çekmiş, ayrıca “ana dilin eğitimde ve sosyal hayatta öğretilmesi ve kullanımı, vatandaşlarımızın bu vatana duydukları aidiyet bilincini güçlendirecek, toplumsal barış ve dayanışmamızı tahkim edecektir” tespitlerine yer vermişti.
Söz konusu ifadeler ise, Türk milliyetçiliğine dair hassasiyetlerin büyük ölçüde geride bırakıldığının bir işareti olarak okundu. Zira, Davutoğlu'nun ana dilde eğitim, yerinden yönetim, sekülerlik tanımı, liyakat, nepotizm gibi konu başlıklarındaki açıklamaları, AK Parti geleneğinden ciddi bir kopuşa da karşılık geliyor.
Sert'e göre, Davutoğlu konuşmasında nasıl bir yönetime talip olduğunu tarif etti; örneğin yeni bir anayasa ve yeni bir parlamenter sistem çağrısı yaptı, eşit vatandaşlık ve din ve vicdan özgürlüğü vurgusunda bulundu, politika önerileri getirdi.
Zorlu bir süreç
Ancak uzmanlar bu sürecin engebeli ve zorlu bir macera olacağının da özellikle altını çiziyor. Zira Davutoğlu'nun kurucular kurulunda Alevi, Süryani, Roman, Türk milliyetçisi, başörtülü, Kürt vatandaşların her birinin “Aşil topukları” farklı; dolayısıyla onları bir arada tutmak, ortaklaşmalarını sağlamak için ortak bir akıl üretmek gerekiyor.
“Türkiye'de bu kadar farklı kesimden gelen insanı bir potada eritebilmek, ortak kanaat ve görüşlerini seslendirmek kolay değil. Ne kadar uygulanabileceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu daha önce denenmemiş bir şey. Eğer bu birliktelik hayata geçirilirse büyük şans olur, ama ne Davutoğlu'nu ne de arkadaşlarını kolay bir dönem bekliyor” diyor Sert.
Oxford Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler alanında misafir öğretim üyesi olan Galip Dalay ise, kurucular kurulundaki farkları aşmanın yolunun “büyük hedefler” belirlemekten, tek tek sorunlara odaklanmak yerine bütünlüklü bir Türkiye tahayyülü ortaya koymaktan geçtiğini düşünüyor.
euronews Türkçe'ye konuşan Dalay, “Örneğin ana dilde eğitim milliyetçileri rahatsız eder, ama onu nasıl sunduğunla da alakalı. Eğer yerel yönetimlerin güçlendirilmesini Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na getirilen çekincelerin kaldırılması bağlamında değil de İçişleri Bakanlığı'nın hiyerarşik ve vesayete dayalı yapısının kaldırılmasıyla vurgularsa bu zorluklar aşılabilir.”
Parti tüzüğüne göre 15 gün içerisinde kurucular kurulunun toplanarak genel başkanlarını belirlemeleri, daha sonra da parti yönetimi belirlendikten sonra ilk kongrenin gerçekleşmesi gerekiyor. Aralarında Ermeni asıllı yazar Etyen Mahçupyan, eski AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, eski emniyet müdürü Mevlüt Demir ve eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan gibi flaş isimlerin de yer aldığı 154 isimden 31'i kadın.
Sert, Davutoğlu'nun ekibinde Borsa İstanbul eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan, Sabancı Holding'de uzun yıllar görev almış Mehmet Piker, Akbank'ta uzun süre Genel Müdür yardımcılığı görevini yürütmüş olan Kerim Rota, Odeabank eski Genel Müdür yardımcısı Serkan Özcan gibi ekonomistlerin yer almasını, parti programının ekonomi politikalarını rasyonel, akılcı, büyüme odaklı ve yatırımı önceliklendiren bir duruşu temsil edeceği şeklinde okuyor.
Meydan okumaya mı geldiler?
Ancak, Parti'de görev alanların özellikle vurguladığı bir nokta var: “Biz, AK Parti'ye meydan okumaya gelmedik. Siyasette bir alternatif oluşturacağız.”
Sert de aynı fikirde: “Bugün iktidarda olan AK Parti gibi bir partinin içinden çıkmış bir grup olarak başka grupları bir araya getirip parti kurmak bence başlı başına en büyük meydan okuma. İttifak haritalarını, oy dağılımını değiştirmeyi hedefliyorlar. Kısa süre önce açıklanmış olmasına rağmen toplumda güven noktasına geldi, iyi bir başlangıç yaptı. Bu bizatihi önemli bir meydan okuma. Bir siyasi aktör olarak ortaya çıkıyor.”
https://tr.euronews.com/2019/12/14/analiz-davutoglu-bundan-sonra-ne-yapacak