Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Davutoğlu: Son kaleyi savunacağız

AK Parti İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

10 Yıl Önce Güncellendi

2016-02-03 14:28:13

Davutoğlu: Son kaleyi savunacağız

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bütün çevremizdeki büyük krizlerin ortasında mazlumların sığınabileceği son kaledir Türkiye. Birileri bu son kaleyi tahrip etmek istiyor, yıkmak istiyor. Bugün Türkiye mazlum milletin dualarıyla ayaktadır. Bizler bugün bu son kaleyi savunmak için ne gerekiyorsa yapacağız" dedi. 

Yeni anayasa çalışmalarında muhalefet partilerine seslenen Başbakan Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu'na bir kez daha huzurlarınızda söylüyorum, hepimizin biyolojik ömrümüzün bir sınırı var. Biyolojik ömrümüzün sınırı Allah'ın takdiridir ama bundan 20-30 sene sonra belki bu dünyada olmayabiliriz" ifadelerini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

ÇINAR ZİYARETİ

"Sabah Çınar beldesi'nde komşu olarak oturan 2 kahraman kadını Meryem Tan'ı ve İpek Çiftçi'yi ziyaret ettim. Onların Çınar'da bulunma sebebi Çınar'a hizmet etmekti. Onurluydu, vakurdu. Bu iki kahraman Anadolu kadınını sizler adına selamlıyorum. Allah bir daha hiçbir anneye bu acıyı yaşatmasın.

Bize dönüp zalim, otoriter, diktatör diyenler Sait'in o acı tebessümü görmeden, o terör örgütüne hiçbir şey söylemeden, askerimize, polisimize saldıranlara söylüyorum. Zulüm görmek istiyorsanız o iki kadını dinleyin. Biraz utanma hissiniz varsa, gözlerinin içine bakarak diyin ki, 'oraya bomba koyanlar zalim değil ama sizler için gece gündüz çalışanlar zalim' diyin. O zaman sizlerle bir daha yüzleşiriz. Sicilimizi herkes bilir. Bizim sicilimi ak ve pak. Ama bebek katillerinin sicilini herkes biliyor. Bu zalimlere karşı, Türk-Kürt kardeşliğini ebedi kılma günüdür. Bu mazlumlara yapılan saldırılara karşı durma günüdür. Başka hiçbir partide bu salonda toplanan 81 Ak yüreğin merhameti olamaz. 

"BU SON KALEYİ SAVUNACAĞIZ"

Hangi partimizin biri genişletilmiş il başkanları toplantısında bir araya geliyor da bunları konuşuyor. Biz bunları konuşurken hiçbir ili birbirinden ayırmadık. Ayırmadık, ayırmayacağız, ayırmaya çalışanların karşısında kale gibi duracağız.

Bütün çevremizdeki büyük krizlerin ortasında mazlumların sığınabileceği son kaledir Türkiye. Birileri bu son kaleyi tahrip etmek istiyor, yıkmak istiyor. Bugün Türkiye mazlum milletin dualarıyla ayaktadır. Bizler bugün bu son kaleyi savunmak için ne gerekiyorsa yapacağız. 

AK Parti Türkiye'ye hizmet için çıktığı yolda emin adımlarla yürüyor. AK Parti kurulduğu günden bugüne katıldığı seçimleri kazanan yegane partidir. AK Parti bütün zorlu süreçlerde, bütün kader anlarında milletimizin umudu olan yegane partidir. AK Parti teşkilatları milletle buluşmasaydı, bu hareket bu kadar yol alamazdı. Bu millet için hizmet için koşmasaydınız bu kadar yol alamazdık. Bu hareketin mimarları sizlersiniz. Bu parti hepimizin, hepinizindir. Kim bu harekete katkı verdiyse, kim alnını bu hareket için terletmişse Allah ondan razı olsun.

"ÖZGÜVEN İMTİHANINI AŞTIK"

AK Parti'den önce sorumsuz, hırsız yöneticilerin bedelini toplum öderdi. AK Parti bu yüksekleri aldı. AK Parti ile siyaset yeniden itibar kazandı. Siyasete güvenini yitiren vatandaşlarımız AK Parti ile barıştı. 2001'den sonra Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olmadı, bundan sonra da buna geçit vermeyeceğiz. 

Yasaklarla, yoksulluk ve yolsuzlukla amansız mücadele ettik. Bir daha o felaket günlere dönmemek için milletimiz bize el, vicdan verdi. Biz de milletimizin ihtiyacını her şeyin üzerinde tuttuk. Seçimleri kazanmak, iktidar olmak bizleri rehavete sürüklemedi. Mesele imtihanlar karşısında nasıl duruş sergilediğiniz. 7 Haziran'da biz özgüven duruşu sergiledik. Biz kendimizden emin, gerekli dersleri çıkardık ve özgüven imtihanını aştık. 

Şimdi imtihanımız tevazu imtihanıdır. Rehavet gösterirsek bizden hesap sorun. 1 Kasım'dan sonra tatil diye bir kavram tanımadık, tanımayacağız. 1 Kasım seçimleri bizi tevazuya yöneltecek, bizi rehavete değil daha fazla çalışmaya sevk edecek. Ne zaman teşkilatlarımızla bir araya gelsek çalışma azmi görüyorum. Bu teşkilatın başında olmak ne büyük onur. Diğer partiler 1 Kasım'dan sonra mahkeme kapılarındalar. Biz ise kenetlenmiş bir yürek olarak milletimizin hizmetindeyiz.

"VAATLERİMİZİ YERİNE GETİRİYORUZ"

Biz milletimize tutamayacağımız sözü vermeyiz. Hükümetimizin kurulmasının üzerinden kısa süre geçti. Eskiden vaatler verildi mi, o vaatler yerine getirilmezdi. Seçimden önce dile getirdiğimiz müjdelerimizi yerine getirmek için çalıştık. Bugün itibariyle, 3 aylık programın yüzde 40'ını, vaatlerin yüzde 66'sını gerçekleştirdik. Hiçbir AK Parti teşkilatı mensubunun başını öne eğmesini istemiyorum. 3 ay sonunda vaatlerimizin tamamını yerine getirmiş olacağız. 

Asgari ücretini 1300 TL'ye çıkardık. Emeklilere zam yaptık. Esnafa faizsiz kredi vermeye başladık. Gençlere 50 bin TL karşılıksız kredi vermeye başladık. Bursları artırdık. Emeklilerin intibak sorununu çözdük. Askerlerin harçlıklarını çıkardık. Yemde ve gübrede KDV'yi kaldırdık. Çiftçilerimize faizsiz kredi desteği verdik. Seralara destek vereceğiz dedik, verdik. Dövizli askerlik bedelini düşürdük. Çeyiz hesabını başlattık. Kişisel verilerin korunması için Meclis'e sevk ettik. Öğretmen atamaları için başvurular başladı. Bu vaatlerimizi yaptığımıza şahit misiniz? 

Geçtiğimiz hafta; işveren sigorta priminde 10 işçi kaldırma zorunluluğunu kaldırdık, emeklilerden SGK primi kesintisini kaldırdık, muhtar maaşlarını yükselttik, polis ve erbaşların ek göstergelerini yükselttik, gençlerimizin genel sağlık sigortası primini biz karşılayacağız, öğrencilerin pasaport harçlarını kaldırdık, çalışan kadınlarımızın doğuma ilişkin izin ve haklarını güçlendiriyoruz. AK Parti söz verdi mi, gereğini yapar. 

YENİ ANAYASA

Seçim meydanlarında kararlı durma kararlılığımızı ifade ettik. Yeni anayasanın ertelenmez bir ihtiyaç olduğunu vurguladık. mevcut anayasa ile Türkiye daha fazla devam edemez. Bu bir zuldür. Ben ilk oyumu bu anayasa referandumu için kullanmıştım. Kimse benden hayır oyu verdiğim 82 Anayasası'nı savunmamı beklemesin. İnşallah bu 82 Anayasası'nı tarihe gönderip, bu Meclis'in yazdığı anayasa ile milletin huzuruna gidip destek isteyeceğiz. Gönlümüz ister ki, hep beraber bu anayasayı yapalım. Bu tüm toplumun herkesin benimsemesi gereken metindir. Bütün partilere, bütün STK'lardan destek istiyorum. 

Türkiye'nin temel önceliği demokratik, katılımcı bir anayasadır. Darbe hukukunun anası darbeci anayasadır. İnşallah sivil, demokratik hukuk devletinin anası da yeni anayasa olacak. Ruhu ile özü ile insan odaklı, temel hak ve özgürlükleri belirleyen bir anayasa olmalı. Vatandaşlarını tehdit olarak gören bir anayasa yeni Türkiye'nin anayasası olamaz. Bizim yeni anayasa ile birlikte yeni bir zihniyeti ortaya koymamız lazım. 

2011 seçimlerinden sonra çok ciddi emek sarf edildi. Bu gecikmiş adımı hep beraber atacağız. CHP ve MHP genel başkanları ile ilk görüşmelerimizi yaptık. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na verilecek üyeler belirlendi. AK Parti bu anlamda hem parti içinde bir mutfak oluşturacak, hem bu parti içindeki mutfağımızda oluşacak fikirlerimizi komisyonda dile getirecekler, hem de aydınlarla bir araya gelerek çağdaş, demokratik bir anayasayı yazabilmek için gerekli gayreti göstereceğiz. 

Bu Türk siyasetinin meselesidir. Tartışılması gereken yeni anayasanın hangi temeller üzerine inşa edileceğidir. Bu süreç bir uzlaşama süreci olarak görülmelidir. Diğer partilerin de ciddi katkılar vereceğine inanıyorum. Komplekssiz bir şekilde tartışmamız lazım. 

Kim neyi istiyorsa kalıcı bir anayasa yapmak üzere ortaya koymalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu'na bir kez daha huzurlarınızda söylüyorum, hepimizin biyolojik ömrümüzün bir sınırı var. Biyolojik ömrümüzün sınırı Allah'ın takdiridir ama bundan 20-30 sene sonra belki bu dünyada olmayabiliriz. Öyle bir anayasa yazalım ki, gelecek nesiller 'Sağolsunlar 61. dönemin milletvekilleri bize sağlam bir anayasa bıraktılar' desinler. Bu bizim çocuklarımıza, torunlarımıza bir borcumuzdur. Öyle bir anayasa yazalım ki 100 sene sonra da torunlarımız çalışabilsinler. Şahsi hesaplar içinde olmamalıyız. Cumhurbaşkanımızı hedef almak, bu tartışmayı şahsileştirmek bu sürece ihanettir. Herkesin Türkiye'nin geleceğini düşünerek bu ülkenin eşit vatandaşları olma sebebiyle en doğrusunu bulmak için yükümlüyüz. 

BAŞBAKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

Biz başkanlık sistemini istiyoruz. Niçin karşı çıkıyorlarsa anlatsınlar. En doğru anayasayı yapalım. Siyasi çekişmelerden uzak tutmamız gerekir. Farklı fikirlerin ortaya çıkmasını kazanım olarak görürüz. Ortak geleceğe mührümüzü vuralım. Çarpık ve saptrılmış bir parlamenter sistemi savunmak yerine, hür başkanlık sistemini ya da parlamenter sistemi konuşalım. Ama kimse bu sistemi çok iyi diye bize satmasın. Yeni bir kurucu meclis iradesi ile yol alalım.

Bu ülke sistem krizi nedeniyle ne sıkıntılar yaşandı. Bilirsiniz bir anayasa kitapçığı sistemin çökmesine yol açmıştı. 7 Haziran, 1 Kasım sonrasında koalisyona geçilmiş olsaydı bu sıkıntıları görmüş olurduk. Sorunları çözme kabiliyeti olan bir anayasa yazmak zorundayız. 

Yeni anayasa bireysel özgürlüğe dayanmalı, yargı bağımsızlığını üstlenmelidir. Siyasal sistemin belirsizliklerini ortadan kaldırmalıdır. Temsilde adaletten taviz vermemeli. İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü için hayati bir aşama olarak görüyoruz. Vesayeti kökünden temizlemelidir. Kapsayıcı ve kuşatıcı olmalıdır. Türkiye ağırlıklarını üstünden atmalıdır. 

TERÖRLE MÜCADELE

PKK, DHKP-C, DAEŞ gibi terör örgütleri eş zamanlı saldırılar gerçekleştiriyor. 20 Temmuz'da DAEŞ Suruç'ta saldırdı. Arkasında DHKP-C İstanbul'da, bir gün sonra PKK Ceylanpınar'da polisimizi şehit etti. Türkiye son kale. Suriye'de problem olduğunda, Irak'ta, Balkanlar'da problem olduğunda halklar Türkiye'ye döndü. Bu üç örgüt aynı anda Türkiye'ye karşı harekete geçtiler, harekete geçirildirler. Biz bu 3 terör örgütüyle mücadelemizi sürdürüyoruz.

PKK saldırılarına devam ediyor. DAEŞ Kilis'e füze atmak gibi bir şeyde bulundu, TSK gerekli mukabelede bulundu. DHKP-C militanları dün Söke'de bir de su yüzüne çıktılar ve canlı bomba olarak geldiklerinde ihanete kalkışmadan silahları ile birlikte yakalandılar. 20 Temmuz'da yaşadığımız durum devam ediyor. 3 terör örgütü son kalemize saldırmaya devam ediyor. Bu terör örgütleri tarumar olacaktır. Bunların hepsi piyon. Biz 23 Temmuz'da bu oyunu gördüğümüz için huzur ve demokrasi operasyonlarını başlattık. Onlar ne yaparsa yapsınlar biz son kalemizi müdafaa edeceğiz. 

Hem Türkiye'ye, hem AK Parti'ye saldırıyorlar. Biz nasıl mücadele edeceğimizi biliyoruz. Onlar şeytanca faaliyetlerine devam edecekler biz de şeytanları taşlarken yeni anayasa ile yolumuza devam edeceğiz. Huzur ve demokrasi operasyonu kararlı bir şekilde devam edecek. Bu operasyonlar insanlık dışı yapılara karşı yapılıyor.

MASTER PLANI ÇALIŞMALARI

Hendekler kazılarak kaos çıkarılmak isteniyor. Yılgınlığa, karamsarlığa sokmak istiyor. Bölge insanı teröre destek vermiyor. Bütün vatandaşlarıma, kardeşlerime bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu provakosyonlara karşı en gür desteği bölge insanlarından gördük. Onlarla dertleneceğiz, onları terör örgütü insafına terk etmeyeceğiz.

Onların mağduriyetini gidermek için tedbirler alıyoruz. Eylem planımızı hazırladık. Cuma günü Mardin'de açıklayacağız. Temsilcilerle, işadamları ile bir araya geldik. Kanaatleri, talepleri dinledik, not aldık. Doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki valilerimizle bir araya geleceğiz. 

TOLEDO TARTIŞMASI

Biblo şehrimiz Mardin'ini hem muhafaza edeceğiz, hem dünyaya tanıtacağız. Terörle mücadele kapsamında atacağımız adımları, eylem planımızı paylaşacağız. Her türlü desteği vereceğiz. Bu şehirleri yeniden imar edeceğiz. Bir gazetecinin Sur'da yapacağımız kentsel dönüşümle ilgili rant oluşacağı yönündeki sorusu üzerine, Toledo dedim. Birileri Toledo üzerinden Franco tartışmasını başlatıyorlar. Ufukları bunları anlamaya yetmez. Diyarbakır'a doğunun Paris'i diyorlar; Diyarbakır varken Paris'te köy bile yoktu. Ama istismar edecekler ya, birinin aklına Franco geliyor, diğerine özerklik geliyor. Benim oğlum bina okur, döner döner onu okur gibi, aynı şeyi söylüyorlar. Biz onlara Toledo'yu da öğretiz. Franco zihniyetini söyleyenler kendilerine baksınlar. Onlar çukur kazarlar biz zirvelere hitap ederiz. Bu şehirleri kaosa krize sürükleyeceklerini zannedenler gerekli cevabı alacaklar. Devlet üzerine düşeni yapacak, yakılan, yıkılan ayağa kaldırılacak.

Kobani bahanesi ile söylenenlerden sonra 'Yangın yerinde gül yetiştireceğiz' demiştik. Biz burada yakılan, yıkılan yerleri yeniden yaptık. Ne kudret, ne merhametimizden kimsenin şüphesi olmasın. Hayat normal sürecine dönecek. Herkes okuluna, işine, ibadethanesine gidecek. 

Terörü bu ülkenin gündeminden bir daha dönmemek üzere çıkaracağız. Huzuru, güveni tesis edeceğiz. Yalan ve iftiralarla bu mücadeleyi lekelemeye çalışanların amacı belli. Canı pahasına teröristlerle mücadele eden yiğit vatan evlatlarının hakkını kimseye yedirmeyiz. Hukukun, adaletin, insan haklarının temsilcisi biziz. Hukuk bakımında bir ihlal bilgisi gelirse gereğini yapıyoruz. 

CİZRE'DE YARALI TARTIŞMASI

Cizre Devlet Hastanesi'ne 20 roket düştü. Yaralılar, hastalar ölüme götürülmeye çalışılırken, bugün yaralılar için bağıranların o zaman sesleri çıkmıyordu. O kahraman sağlık çalışanları en zor şartlarda hizmetlerini sürdürüyor. Bu roketler hastaneye düşerken tek bir kınama cümlesi kurmadılar. Hiçbir yaralı insanı sağlık hizmetlerinden mahrum etmeyiz.

Cizre'de sözü edilen yaralılarla ilgili olarak takipçisi olduk, gece yarasına kadar takip ettik. Her türlü çalışmayı yürüttük. Bu olayda sözü edilen bölgede görevlilerimize ateş açıyorlar. Cizre'de ambulanslara ateş açılması sonrası mümkün olmadı ulaşmak. Şırnak Valiliği 10 ambulans ve 30 personel gönderdi, bölgeye yaklaştı ama gelen kimse olmadı. Ya ambulanslar gitsin o binadan alsın, ya da bina kim varsa ambulansa gelsinler. Ambulanslara roketlerle saldırı yapıldı. Bir takım iftiralarla Türkiye'yi lekelemeye çalışanlara sesleniyorum; nerede bu yaralılar? Kim olursa olsun yaralı olduğu anda ona ulaşmaya çalışıyoruz.

Sabah 07.21 ile 15.30 arasında tüm önlemler alınmasına rağmen yaralıların tahliyesi için hiçbir gerekçe olmamasına rağmen yaralılar çıkmadılar. Belki de orada hiç yaralı yok. Yaralılardan hiçbir ses seda çıkmadı. 10 ambulans, 30 görevli, helikopter ambulans görevlendirildi. Örgütün siyasi uzantısı olan parti Meclis'te bunları dile getiriyor, al işte biz bunların hepsini yaptık. Cenaze ve yaralıların alınması için defalarca teşebbüste bulunduk. 

HDP'YE TEPKİ

O kardeşlerimin ne kadar vefakar olduğunu biliyoruz. Bu saldırılar karşısında bu ülkenin birliği beraberliği için çaba sarf ettiklerini biliyoruz. HDP'liler mesnetsiz iddialarla medyadalar. Her seferinde AİHM'e başvuruyolar ve hayır cevabını alıyorlar. Bizim için en önemli esas vatandaşlarımızın güvenliği, huzurudur. Terörün diliyle konuşarak, güya kendilerini halkın hizmetinde olduğu iddiasında bulunuyorlar. Hiç kimse terörist faaliyetleri meşru göstermez. 

Teröriste karşı kararlı bir mücadele içindeyiz. Biz teröristlerle mücadele edin derken iki talimat verdik. Biri bu ülkeyi teröristlerden temizleyeceksiniz, sivil kayıplarını engelleyeceksiniz ve asker, polis kayıplarını en aza indireceksiniz. Hamd olsun Silopi'de sona geldik. 

SİLOPİ, SUR VE CİZRE'DEKİ OPERASYONLAR

Cizre ve Sur'da sona yaklaşıyoruz. Bu ilçelerde hayat normale dönecek. Güvenlik görevlilerimizi kutluyor, teşekkür ediyorum. Özellikle onları bekleyen eşlerine, kahraman kadınlara teşekkür ediyorum. Vatan sağolsun diyen annelere babalara teşekkür ediyorum.

Hiçbir insanımızın yok olmasını istemiyoruz. Operasyonlarımızın hedefi o küçük yaşta kandırılmış gençleri de kurtarmaktır. Bölge halkı teröre karşı duruyor ve bize destek oluyor. Hiçbir terör örgütü bizim birliğimizi kardeşliğimizi bozamayacak, bu kardeşliğe zarar veremeyecek. Bütün şehirlerimiz gelişecek, kalkınacak, Türkiye topyekun zenginleşecek. Onlar önümüze engel çıkaracak, biz Türkiye'yi terör illetinden temizleyeceğiz."

Haber Ara