Diyarbakır'da bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Ajansların haberine göre; Selahattin Demirtaş, "Başkanlık, parlamenter sistem, yarı başkanlık, partili Cumhurbaşkanlığı bunların hepsi modeldir. Bunların hepsi de ancak demokrasiyle buluştuğunda anlamlı olur. Bizim parlamenter sistemimizde de, bugün AKP'nin dayattığı başkanlık sisteminde de demokrasi yok. Türkiye'nin temel eksikliği demokratikleşmedir" dedi.
UFUKTA ERKEN SEÇİM VAR
Demirtaş, ufukta bir erken seçim görülüp görülmediği ile ilgili soruya"Görünüyor, ihtimaldir. Bu anayasa değişikliği, MHP'nin kongresi, bütün bunlar bir erken seçim olasılığını güçlendirebilir" yanıtını verdi.
AK Parti'nin Haziran ayında TBMM'ye getireceğini açıkladığı 'Partili Cumhurbaşkanı' ile ilgili yasa teklifini değerlendiren Demirtaş, şöyle dedi:
AK PARTİ 330'U BULAMAZ
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dokunulmazlıklar konusunda milletvekillerinin Anayasa değişikliğiyle ilgili oy kullanırken, vicdani kanaatlerine göre hareket edeceklerini, 3 diğer partide de önemli ölçüde mevcut düzenlemenin büyük bir yanlış içerdiğini bilen ve inanan çok sayıda milletvekili olduğunu düşündüğünü söyledi. AK Parti'nin Meclis'teki oylamada 330'u bile bulamayacağını iddia eden Demirtaş, şöyle devam etti:
MESELE HDP'NİN MESELESİ DEĞİL
"Çünkü doğru olan budur. Ortada Anayasa, siyasi ahlak, siyaset ve ülkenin genel durumunu zora sokacak bir teklif var. Parlamenterler bile bile, sarayın darbesini pekiştirecek, böylesine yanlış bir teklife 'Evet' diyerek, tarihi bir vebale ortak olmamalıdır. Parlamentodaki bütün milletvekillerine çağrı yapıyorum. Mesele, mevzu HDP'nin değil. Siz belki HDP'den siyasi olarak intikam almak için bir yol olarak bunu öngörenleri tatmin etmek isteyebilirsiniz.
EVET OYU ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLER
Ama yapacağınız şey, kullanacağınız 'Evet' oyu, ülkeyi daha büyük bir kaosa sürükleyecektir. İnanın ki bu kaostan en az zararla çıkacak olan da HDP'dir. Biz dokunulmazlığımız kalksa, tutuklansak da, bu süreçten çıkmayı bileceğiz. Fakat, Türkiye'nin büyük bir kısmı bu süreçte kaybedecektir. Ben inanıyorum 330 dahi bulunamayabilir. Bu teklif yasallaşmadan parlamentodan çekilebilir, en mantıklısı ve makulü bu olur.
CHP'Lİ VEKİLLER YANLIŞIN FARKINDA
Bildiğim kadarıyla CHP parti yönetimi 'Hayır' oyu kullanma kararı aldı. Bence CHP'den çıkacak 'Evet' oyları fire olarak görülmelidir. CHP'de çok sayıda vekil, gidişatın yanlış olduğunun farkında. HDP'ye de eleştirileri var, bunu anlayabiliyoruz. Evet oyunun çok büyük bir felakete yol açacağını ve yanlış olacağını bilen çok sayıda milletvekili var. Ben onların da AKP ve MHP'deki bazı milletvekillerinin de doğru tutum alacağını düşünüyorum."
"SADECE KÜRTLER İÇİN AYRI BİR PARLAMENTO DEMİYORUZ"
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, TBMM'de dokunulmazlıklarının kaldırılması ve bazı milletvekillerinin tutuklanması durumunda bölge parlamentosu açılabileceği ile ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
'PARLAMENTO KİMSENİN BABASININ MALI DEĞİL'
"Parti programımızda, Türkiye'de merkezi parlamentonun yanında bölge parlamentolarının da olmasının çok faydalı olacağını düşünüyoruz. Başından beri zaten bunu savunuyoruz. Eğer bize gerçekten 'Merkezi parlamentoda bulunamazsınız, buradan sizi atacağız' derlerse, Türkiye'de bölge parlamentolarının örgütlenmesi gerekir. Bu Türkiye'nin bölünmesi değil, demokrasisinin, birliğinin güçlenmesi anlamına gelir. Parlamento kimsenin babasının malı değil.
TÜRKİYE'YE BÖLÜNMEYE GÖTÜRECEK TEK ŞEY...
Ne bizim, ne de başkasının. Halkın ortak değer ve iradesidir. Bölge, kent parlamentoları, TBMM'yi güçlendirir, zayıflatmaz. TBMM, 80 milyonluk bir ülkeyi 550 milletvekiliyle yönetecek bir durumdadır. Yetkisini paylaşmalı, yerele devretmelidir. Bizi parlamentodan attıklarında biz bu seçeneği devreye koymaktan çekinmeyiz. Bu Türkiye'nin aleyhine, zararına, Türkiye'yi bölünmeye götürecek şey değil. Tam tersine demokrasisi mücadelesini güçlendirecek bir şeydir. Biz bunu söylerken,'Sadece Kürtler için ayrı bir bölge parlamentosu' demiyoruz.
"PKK'NIN YAPTIĞI ŞİDDET EYLEMLERİNİ HEP ELEŞTİRDİK"
"Hükümetin savaş politikasını de en sert biçimde eleştiren biziz. Fakat burada şu konu karıştırılıyor. Barış ve barış politikasını hayata geçirmek zorunda olan seçilmiş hükümettir. Hükümet yanlış politika uyguladığı için bu çatışmalar yeniden başladı. Hükümeti masum gösteren, 'Hükümet hiç bir şey yapmadı, PKK'nın ateşkesi bozmasıyla savaş çıkmış' gibi bir yaklaşımı da yanlış görüyoruz. Hükümet istese ve ısrar etseydi bugün ülkede barış sağlanabilirdi.
PKK'YI DAHA GÜÇLÜ ELEŞTRİME HAKKIMIZ OLUR
Bizi savaşa, savaş gerçeğine sürükleyen saray ve hükümetin hatalı politikalarıdır. Bu hükümet çıksın ve desin ki; 'Biz barışta ısrarcıyız.' Tıpkı bizim gibi 'Diyalog ve siyaset yoluyla sorunların çözümünde ısrarlıyız ve hiç bir şekilde hiç kimsenin ölümünü istemiyoruz. Asla operasyondan yana değiliz, savaştan, çatışmadan yana değiliz' desin bakalım PKK tek bir kurşun sıkabiliyor mu? O zaman hep birlikte PKK'yı daha güçlü eleştirme pozisyonunda oluruz. Her şeye rağmen 'Barış' demekten vazgeçmeyeceğiz. HDP bugün Türkiye'de 'Barış' diyebilen tek partidir.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANI SİSTEMİ NEDİR?
Cumhurbaşkanı seçilen kişinin içinden geldiği siyasi partinin genel başkanı ve üyesi olması anlamına gelen bu formül, Türkiye'de Anayasa düzeni açısından özellikle Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar'ın cumhurbaşkanlıkları ile anılıyor. Ancak 1961 Anayasası'nın 95. maddesi ile birlikte Partili Cumhurbaşkanı modeline anayasal bir engel getirilmiş, Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisi ile ilişiğinin kesileceği maddesi eklenmiştir.
1982 Anayasası da 101. maddesinin son fıkrası ile “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer” şeklinde bir düzenleme getirmiştir. 1982 Anayasası'nın cumhurbaşkanı seçilmekle ile ilgili bir “bağdaşmazlık” kuralı olarak gördüğü “partililik”; Cumhurbaşkanı'nın hem parlamento hem de halk tarafından seçildiği karşılaştırmalı örneklerin önemli bir kısmından farklılık var.