MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başkanlığında parti genel merkezinde yapılan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda, iç ve dış gündem başlıklarının dört başı mamur şekilde ele alındığını, ince elekten geçirildiğini belirten MHP lideri Bahçeli, ülkeyi zora sokan, stratejik riskler ihtiva eden, bölgesel ve küresel arka planı olan meselelerin, milleti doğrudan ilgilendiren ve rahatsızlık uyandıran sıcak gelişmelerin ana hatlarıyla masaya yatırıldığını söyledi.
"COĞRAFYALAR SİLAHLARIN GÖLGESİNDE, PAYLAŞIM KAVGALARININ GÖBEĞİNDEDİR"
Müesses uluslararası siyasi ve ekonomik sistemin zora dayalı ve tehdit diliyle yeniden tasarlandığına işaret eden MHP lideri Bahçeli, coğrafyaların silahların gölgesinde, paylaşım kavgalarının göbeğinde olduğunu söyledi.
İki gün evvel Lübnan'da yaşanan İsrail kaynaklı dijital saldırı ve bu kapsamda çağrı cihazlarının uzaktan patlatılmasının tehdit algılarını zirveye çıkardığını vurgulayan Bahçeli, kullanılan cep telefonlarının bile riskli olduğunu ve dikkat gerektirdiğini aktardı.
Doğası gereğince tarafsız olmayan teknolojik serpilme ve sıçramaların hakim güçlerin denetimi altında felaketleri mayalandırdığını, düşmanlıkları katladığını ifade eden Bahçeli, artık hiçbir yerin güvenli ve eskisi gibi olmayacağını belirtti.
Haritaların yeni baştan çizilmesi, mahkum ülkelerin ve mazlum toplumların sömürü çarkında daha da öğütülmesi amacıyla sıcak çatışma ve savaşların refakat ettiği masa başı cinnet ve cinayet mesaisinin yoğunlaştığını dile getiren Bahçeli, "Kısaca temas ettiğim yüksek tehdit ve tehlikeler gittikçe mesafe alıyorken Türkiye'mizin bayatlamış, kapanmış ve geride bırakılmış kronik tartışmaların tekraren baskı ve dayatmasına maruz bırakılması, dışarıdan güdümlü şirret oyunun ara istasyonudur." diye konuştu.
SİYASETTE KILIÇLI YEMİN POLEMİĞİ
Bir kısım Kara Harp Okulu öğrencisinin kılıçları çekerek ettiği korsan yemin ve ardı sıra yaşanan cepheleşmelerin, huzur ve sükuneti, birlik ve beraberliği darboğaza itecek kadar etki yaptığını ifade eden Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
"Aziz Atatürk etrafında palazlanan söz düelloları, milli güvenlik sorunu haline gelen sosyal medya infaz ve ifşaları, inanan-inanmayan, laik-anti laik rekabetleri, etnik ve mezhebi kışkırtmalar bilhassa küresel güçlere ve kapalı devre çalışan örgütlere ümit bağlayan muhalefet partilerinin geçim kapısı haline gelmiştir. Dışarıda bileğimizi bükemeyenler, Türkiye'nin yükselişini çekemeyenler, uyanan devi hazmedemeyenler içeride zaaflarımızı kaşımakla, rehavetimizi kollamakla, milli ve manevi güven iklimimizi zehirlemekle meşguldür. Son zamanlarda yaşananlar, ortalığa saçılan olaylar ve bunların medya aracılığıyla psikolojik harekat biçiminde servis edilmesi kesinlikle normal değildir. Milli mukavemeti kırmak için zillet içinde yuvarlanan kukla muhalefet, ziyan içinde olan diğer muhbir unsurlar tetikçilik ve teşrifatçılık yapmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla, CHP Genel Başkanı hayal tacirliğini, boş keseden atıp tutmayı siyaset zannedecek kadar hayatın ve hadiselerin gerçeklerinden uzaklaşmıştır."
ÖZGÜR ÖZEL'E ERKEN SEÇİM TEPKİSİ
Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e de erken seçim açıklaması nedeniyle tepki gösterdi.
MHP lideri Bahçeli, "Özgür Bey'in 31 Mart seçimlerinden sonra 'Erken seçim istemeyeceğiz' açıklaması mıh gibi hafızalara kazınmışken, bunun üzerinden çok geçmeden 2025 yılının kasım ayında erken seçim çağrısını telaffuz etmesi akıl tutulması ve hayal tutsaklığıdır. 'Sandığı getirip iktidara geleceğiz' diyen bu ayarsız zatın deli saçması vaadi ise bir litrelik rakının 140 liraya inmesinden başka bir şey değildir." ifadelerini kullandı.
"ANAYASA'NIN İLK DÖRT MADDESİNE ŞAİBELİ TAVIR GÖSTERENLER BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR"
Bahçeli, CHP yönetimine hakim olanın, sadece cehalet, ihanet, melanet olduğunu, DEM'in ve PKK'nın bölücülük mahzeninde gönüllü esarete heveslenen bu parti tarafından, Türkiye'nin milli tezlerine sahip çıktığının, hükümranlık haklarını savunduğunun görülmediğini ve duyulmadığını kaydetti.
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tahrikleriyle siyaseti geren ve milletin huzurunu kaçıran DEM'lenmiş CHP, geldiğimiz bu aşamada vahim bir sorundur, bu sorun demokrasiyi ve siyasi ahlakı zedelemektedir. İç işgal cephesinde koçbaşı pozisyonu alan CHP'nin aklı yerli değildir, iradesi milli değildir, idaresi ve iddiaları doğru ve düzgün hiç değildir. Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde Anayasa'nın ilk dört maddesiyle ilgili şahsımın görüşünü merak etmiş, HÜDA PAR'a ne diyeceğimi sormuş. Aklınca kurnazlık yapan, dedikodu üreten, siyasi işportacılığa özenen Özgür Bey'in bildiği kadar bizim unutmuşluğumuz vardır. Usul ve üslup bilmeyen, gecesi başka gündüzü başka olan, gözleri fel fecir okusa da feleğin çemberine yakasını ve yarınlarını kaptıran bu siyaset defosunun önce DEM ve PKK'yla illiyet, irtibat ve iltisağını anlatması daha makul ve daha mantıklı olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi'ne, Anayasa'nın ilk dört maddesiyle ilgili soru sormak, bu kapsamda teste tabi tutmak, yoklama yapmak elbette hiç kimsenin hakkı, harcı ve haddi değildir. Kim olursa olsun, hangi mevkide bulunursa bulunsun, Anayasa'nın ilk dört maddesine şaşı bakanlar ve şaibeli tavır gösterenler bizim için yok hükmündedir, ciddiye ve muhatap alınmaya değecek hiçbir yanları da yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi 'dördüncü madde değişsin, diğer üç maddeye bir şey demiyoruz' sözlerini, kale olsun ama surlara gerek yok diyen mağlup ve meczup anlayışla bir ve aynı görmektedir.
Özgür Bey'in bize soru sormak yerine böylesi bir bayağı ve sakat tartışmanın neden ve niçin gündemde tutulduğunu, kırılgan bir zamanda hangi niyetle polemik malzemesi yapıldığını kendisinden başlamak kaydıyla itiraf etmesi akla ve adamlığa en yatkın, en uygun seçenektir. Anayasa'nın dördüncü maddesinden hareketle ilk üç maddeyi değiştirmeye yeltenecek ve buna muvaffak olacak bir bedhahta bu dünya gözüyle müsaade etmemiz ve çanak tutmamız imkansızdır ve emel sahipleri kendilerine mutlaka çekidüzen vermekle mesuldür."
MHP'nin sivil, demokratik, insan hak ve hürriyetlerine dayanan, devletin ve milletin hukuksal omurgasını belirleyecek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle uyumlu, geniş katılımcı bir anayasa hazırlığı için müspet ve yapıcı tutumunu koruduğunu belirten Bahçeli, "Anayasa'nın ilk dört maddesine ve cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine sadık kalınarak zamanın ihtiyaçlarına dinamik ve kalıcı cevaplar verebilen anayasa yapılmasının yanındayız. Yeni anayasa hazırlığı süratle tamamlanmalı, sonuçta milletimiz ve ülkemiz yeni yüzyılda bu tartışmayı düğümlemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, sorumluluktan kaçmayan, elini taşın altına koymaktan sakınmayan sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerle bu tarihi görevi yerine getirmeye hazır ve kararlıdır." değerlendirmesinde bulundu.
NARİN GÜRAN CİNAYETİ SORUŞTURMASI
Türkiye'nin günlerdir çok acı verici iki olayla çalkandığına işaret eden Bahçeli, bunlardan birinin Diyarbakır'ın Bağlar ilçesi Tavşantepe köyünde sekiz yaşında hayattan kopartılan ve cansız bedeni bir dere kenarında bulunan Narin Güran, diğerinin de Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde dilinin söylemeye varmadığı vahşete maruz kalan Sıla bebeğin dramı olduğunu hatırlattı.
Bu sabilere kıyanların en ağır bedelleri ödemesinin adalet ve hukuk namusu olduğunu vurgulayan Bahçeli, milletin alenen işlenen insanlık suçları karşısında müteessir, öfkeli ve infial halinde bulunduğunu ifade etti.
Narin ve Sıla'nın, herkesin yüreğine ateş düşürdüğünü dile getiren Bahçeli, hunharca katledilen Narin Güran'a Allah'tan rahmet diledi, Sıla'nın şifa bulması temennisinde bulundu.
Bahçeli, Türk adaletinin, canilerin yakasından mutlaka tutacağını belirterek, Narin'in ölümünde parmağı olanların, Sıla'ya kastedenlerin güneş yüzü görmeden kapatıldıkları karanlık hücrelerinde çürüyüp gideceğini ümit ettiğini söyledi.
"DÜNYANIN HER YERİNDE YAŞANAN BİR VAHŞET ÜLKEMİZDE DE GÖRÜLMÜŞTÜR"
Narin'in 29 gündür bilinçli bir şekilde medyanın ve fırsatçı mihrakların istismar konusu yapıldığına işaret eden Bahçeli, jandarma ve polislerin devrede olduğunu, savcıların görevlerinin başında bulunduğunu, devletin suçluların peşinde olduğunu vurguladı.
Bahçeli, "Dünyanın her yerinde yaşanan bir vahşet ülkemizde de görülmüştür. 'Narin yavrumuz Norveç'te doğsaydı ne olurdu?' diyerek Türkiye'yi kötülemeye ve değerler sistemimizi lekelemeye gayret edenlerin art niyetli oldukları bariz ve bellidir. Norveç'te nasıl cinayetlerin işlendiğini, en son olarak Fransa'da nasıl bir tecavüz vandallığının deşifre edildiğini uyanık şuurlu her vatandaşımız yakinen bilmektedir." dedi.
Sisli günlerde ülkesini ve milletini sürekli aşağılayanların, yabancıların kurşun askerleri olduğunu vurgulayan Bahçeli, sözde aydın ve uzman yorumcuların adli ve kolluk görevini gıyaben üstlenerek televizyon ekranlarında bilirkişilik taslamalarının, ifade tutanaklarının periyodik olarak sızdırılmasının, maneviyat cephesini ve ahlak siperini parçalamayı amaçlayan keşif adımları olduğuna dikkat çekti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle konuştu:
"Devletin yetkili kurumlarından görevlendirilmiş isimlerin kamuoyunu doğru, zamanında ve gerektiği hallerde bilgilendirmeleri, çatlak seslerin ortalığı bulandırmasını engellemeleri muhakkak surette sağlanmalıdır. Televizyon kanallarında günlerdir yapılan yayın ve çarpıtmaların hepsi birden hukuki süreci baltalamış ve ne yazıktır ki magazinleştirmiştir. Türkiye'nin Tavşantepe ile Malkara arasına sıkıştırılması kasıtlıdır. Narin kızımızın can verişini etnik kökenle, dinimizle veya toplumsal dinamiklerle temellendirmeye kalkışanlar ahlaksızdır, provokatördür, başka hesaplara hizmet eden sübjektif ajanlardır. Türkiye'yi cinayetler ülkesi göstermek, bireysel ve toplumsal şiddetin merkezi olarak yorumlamak ve bunu da dolaylı olarak Türk-İslam kültürüne bağlamak iftiradır, kalleşliktir, namertliktir."
AA, NTV