Dolar

34,5342

Euro

36,2541

Altın

3.000,81

Bist

9.549,89

Erdoğan'dan BM'ye: Köklü reformları derhal gerçekleştirmeliyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 'BM Güvenlik Konseyinde adalete ve hakkaniyete uygun köklü reformları derhal gerçekleştirmeliyiz.' dedi.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-09-24 18:36:10

Erdoğan'dan BM'ye: Köklü reformları derhal gerçekleştirmeliyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "BM Güvenlik Konseyinde adalete ve hakkaniyete uygun köklü reformları derhal gerçekleştirmeliyiz." dedi.

Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, geçen yıl boyunca BM Genel Kurul Başkanı olarak yürüttüğü başarılı çalışmalar dolayısıyla Maria Fernando Espinosa'ya teşekkür ederken, Genel Kurul Başkanlığını devralan Muhammed Bande'yi de kutladı.

Genel Kurul toplantısının, dünya ve insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, bugün dünyanın, küresel düzeyde adaletsizliğin yol açtığı pek çok sorunla ve sancıyla yüz yüze olduğunu söyledi.

Hazreti Mevlana'nın adaleti, "hakları ve ödevleri gerektiği gibi paylaştırarak herkese hakkını vermek" olarak ifade ettiğini dile getiren Erdoğan, bugün dünyada, ne hakların, ne de sorumlulukların gerektiği gibi paylaşıldığının ortada olduğunu kaydetti.

Erdoğan, adaletsizliğin, istikrarsızlığı, güç mücadelelerini, krizleri, israfı beraberinde getirdiğini belirtti.

BM'nin İkinci Dünya Savaşı sonrası bu adaletsizliği ortadan kaldırmak amacıyla kurulduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Oysa bugün uluslararası camia, geleceğini tehdit eden terör, açlık, sefalet, iklim değişikliği gibi sorunlara kalıcı çözüm üretme kabiliyetini giderek yitiriyor. Genel Kurul'un bu yılki temasının 'Yoksulluğun ortadan kaldırılması, kaliteli eğitim, iklim değişikliğiyle mücadele ve kapsayıcılık için çok taraflı çabaların canlandırılması' olarak belirlenmesi elbette isabetlidir. Ancak asıl önemli olan hep birlikte neler yapabileceğimizdir."

Dünyanın bir tarafı yüksek refah seviyesi ve lüks içinde hayatını sürdürürken, diğer tarafta açlığın, sefaletin, cehaletin kol gezmesinin kabul edilemeyeceğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyanın şanslı bir azınlığı dijital teknolojiyi, robotları, yapay zekayı, obeziteyi tartışırken, 2 milyarı aşkın insanın yoksulluk, 1 milyara yakın insanın açlık sınırının altında yaşıyor olması çok acıdır. Şayet her birimiz güvende değilsek hiçbirimizin güvende olamayacağı gerçeğine sırtımızı dönemeyiz. Bu kürsüden yıllardır insanlığın kaderinin sınırlı sayıdaki ülkenin ihtiyarına bırakılamayacağını söylüyorum. Burada, sizlerin huzurunda tekrar ediyorum, dünya beşten büyüktür. Zihniyetimizi de kurumlarımızı da kurallarımızı da değiştirme zamanı çoktan gelmiştir. Nükleer güç sahibi ülkeler ile buna sahip olmayan ülkeler arasındaki adaletsizlik dahi tek başına, dünyanın dengelerini bozmaya yetiyor. Nükleer silahlara sahip olanların olmayanları özellikle tehdit etmesi, nükleer güce dayalı kitle imha silahlarının tümden yok edilmek yerine, her krizde bir koz olarak ortaya konması, herkes gibi bizi de rahatsız ediyor. Bu güç, ya herkes için yasak, ya herkes için serbest olmalıdır. Gelin, insanlığın tamamının huzurlu geleceği için bu sorunu bir an önce adalet temelinde bir çözüme kavuşturalım."

Dakikada 13 kişinin hava kirliliğinden öldüğü, küresel ısınmanın dünyanın geleceğini tehdit ettiği bir dönemde, bu sorunlara hiçkimsenin bigane kalamayacağını belirten Erdoğan, ilk iş olarak Birleşmiş Milletlerin potansiyeli ve etkinliğinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Erdoğan, özellikle Güvenlik Konseyinde, adalete ve hakkaniyete uygun köklü reformların derhal gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

"TÜRKİYE, TÜM DÜNYAYI VE İNSANLIĞI KUCAKLAYAN BİR ÜLKE"

Türkiye'nin, girişimci ve insani dış politika anlayışıyla, tüm dünyayı ve insanlığı kucaklayan, sorunlara adil çözümler bulmak için çabalayan bir ülke olduğunu dile getiren Erdoğan, "dünyanın en cömert insani yardım yapan ülkesi", "en fazla yerlerinden edilmiş kişiyi kabul eden devleti" unvanlarının boşuna olmadığını söyledi.

Bu politikanın somut bir başka örneğinin, üçüncüsü 2020'de Türkiye'de düzenlenecek Afrika Birliği - Türkiye Ortaklık Zirvesi'yle sergileneceğini aktaran Erdoğan, "Bu salondaki tüm ülkeleri, adalet, ahlak, vicdan esası üzerine bina ettiğimiz politikalarımıza ve girişimlerimize destek vermeye davet ediyorum." dedi.

"SURİYE KRİZİNİ ARTIK SONA ERDİRMENİN ZAMANI GELMİŞTİR"

Suriyenin, bugün insanlığın vicdanını yaralayan ve küresel adaletsizliğin adeta sembolü haline gelen bir coğrafya durumunda olduğuna işaret eden Erdoğan, bu ülkede 2011'den beri yaşanan krizin, rejim ve terör örgütleri ile onları cesaretlendiren güçler tarafından ısrarla sürdürülmeye çalışıldığını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne, 12 milyonu aşkın insanın yerinden edilmesine, bunların yarısının da ülke dışında yaşamak zorunda kalmasına yol açan Suriye krizini artık sona erdirmenin zamanı gelmiştir." diye konuştu.

Türkiye'nin, DEAŞ tehdidinden en çok zarar gören ülke olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu örgüt bir yandan sınırlarımızı taciz ederken, diğer yandan çeşitli şehirlerimizde gerçekleştirdiği ve yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği canlı bomba eylemleriyle doğrudan kalbimize saldırmıştır." ifadelerini kullandı.

Suriye'de DEAŞ'a karşı ilk ve en ciddi darbeyi vuran ülkenin Türkiye olduğunun altını çizen Erdoğan, "Fırat Kalkanı Harekatı ile yaklaşık 3 bin 500 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirerek, örgütün Suriye'deki çöküş sürecini başlattık. Dünyanın dört bir yanından DEAŞ'a katılmak üzere harekete geçen teröristleri tespit etme, ülkemize giriş yasağı koyma, sınır dışı etme konusunda da yine en önde biz geliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan bugün Türkiye'nin milli gelire oranla dünyanın en fazla insani yardımda bulunan ülkesi olduğunu belirten Erdoğan, çatışma, açlık ve zulümden kaçan 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını kaydetti.

"AYLAN BEBEĞİ DÜNYA ÇOK ÇABUK UNUTTU"

Erdoğan, "Bir başka ifadeyle Türkiye'de, Amerika'daki 29 eyaletin tek tek her birinin nüfusundan daha fazla sığınmacı bulunuyor. Ülkemizdeki sığınmacıların 3 milyon 650 binini komşumuz Suriye'den gelenler oluşturuyor. Yani şu an New York şehir nüfusunun yarısı kadar Suriyeli kardeşimizi topraklarımızda misafir ediyoruz." dedi.

Türkiye'nin son 8 yılda sığınmacılar için 40 milyar dolar harcama yaptığını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Peki Türkiye'ye gelen bir şey var mı? Onu da söyleyeyim, Avrupa Birliğinden şu ana kadar bize gelen destek - bu da bizim milli bütçemize değil - sadece uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla bu destek AFAD'a, Kızılayımıza geliyor o da şu an itibarıyla 3 milyon avrodur. Ülkemize gelen sığınmacılardan 365 bini, Suriye'de güvenli hale getirdiğimiz bölgelere geri döndü. Nereye? Cerablus'a. Suriyeli sığınmacıların yarıya yakını 18 yaşın altındadır. Ülkemiz topraklarında doğan Suriyeli çocuk sayısı ise 500 bine yaklaşmıştır. Biz bunlara sadece barınma değil eğitim ve sağlık başta olmak üzere her türlü imkanı sağlıyoruz. Buna karşılık dünya, canlarını kurtarmak için çıktıkları yolculukları ya Akdeniz'in karanlık sularında ya da sınırlara gerilen tel örgülerin önlerinde sonlanan milyonlarca mazlumu maalesef çok çabuk unuttu. Özellikle işte gördüğünüz gibi Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu. Unutmayın ki bir gün ola ki aynı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil, binler, milyonlar, bütün bunlara karşı tedbirimizi almak durumundayız."

"SURİYELİLER DIŞINDAKİ 58 BİN DÜZENSİZ GÖÇMENİ ÜLKESİNE GÖNDERDİK"

"Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin tesisi için kritik gördüğümüz anayasa komitesi etkin ve verimli bir şekilde çalıştırılmalı." şeklinde konuşan Erdoğan, şunları söyledi:

Yılın ilk 8 ayında 32 bin düzensiz göçmeni denizlerde boğulmaktan kurtardık, Suriyeliler dışındaki 58 bin düzensiz göçmeni ülkesine gönderdik.

Küresel göç mutabakatı ve mültecilere ilişkin küresel mutabakatın etkin şekilde işletilmesine ihtiyaç var.

Tüm dünyayı, Suriye'deki insani krizi durdurmak için inisiyatif almaya, çabalarımızı desteklemeye davet ediyorum.

Erdoğan, "Tüm terör örgütlerine aynı mesafeden bakan bir anlayışı yerleştirmeden Suriye meselesine kalıcı çözüm bulamayız."

"Amerika, koalisyon güçleri, Rusya, İran el ele bu güvenli bölgede mültecileri, çadır kentlerden, konteyner çıkartıp buraya yerleştirebiliriz." diyen Erdoğan, "Bu bölgenin derinliğini Deyr Ez Zor, Rakka hattına indirebilirsek ülkemizden, Avrupa'dan ve dünyanın diğer bölgelerinden geri dönecek Suriyeli sayısını 3 milyona kadar çıkartabiliriz." ifadesini kullandı.

Erdoğan, "Güvenli bölgelere dönüşleri desteklemek için Birleşmiş Milletler öncülüğünde bir bağışçılar konferansı düzenlenebileceğini düşünüyoruz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak Kıbrıs Türk halkının güvenliğini ve haklarını teminat altına alan bir çözüm bulunana kadar çaba göstermeye devam edeceğiz." dedi.

Muhammed Mursi'nin vefatına ilişkin Erdoğan, "Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın mahkeme salonunda çırpınarak ölmesi ve ailesinin defnine müsaade edilmemesi içimizde kanayan yaradır." şeklinde konuştu.

Erdoğan, "İran'ın faaliyetleriyle ilgili tartışmaların ve bu ülkeye yönelik tehditlerin bir an önce rasyonel bir zeminde çözülmesini temenni ediyoruz." dedi.

"ALDIĞIMIZ KARARLARLA TESİRLİ OLAMIYORSAK ADALET NEREDE TEMERKÜZ EDECEK"

"Masum Filistinli kadının İsrail güvenlik güçlerince alçakça öldürüldüğü görüntüler de vicdanları harekete geçiremiyorsa sözün bittiği yerdeyiz." şeklinde konuşan Erdoğan, şunları söyledi:

"Çözüm, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve mütecanis topraklara sahip Filistin devletinin bir an önce kurulması.

Adalet, ahlak, vicdan temelinde yeniden yapılandırılacak bir Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi insanlığa yeniden umut verecektir.

Yüzyılın anlaşması olarak takdim edilen girişimin amacı Filistin Devletinin ve halkının mevcudiyetini tamamen ortadan kaldırmak mıdır?

BM'nin, Güvenlik Konseyinin, İsrail'e ilişkin kararları uygulamaya geçmiyor. O zaman BM ne işe yarıyor? Aldığımız kararlarla tesirli olamıyorsak adalet nerede temerküz edecek."

Erdoğan, şöyle konuştu:

"(Irkçılık) Bu hastalığın adeta bir çılgınlık haline dönüşmesinin sorumluluların en başında bu tür eğilimleri tahrik ederek oy kazanmaya çalışan popülist siyasetçilerle ifade özgürlüğü bahanesiyle nefret söylemlerini normalleştiren çevreler geliyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "75. Genel Kurul Başkanlığı görevine talibiz, AB eski Bakanı, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Büyükelçi Volkan Bozkır'ı aday gösterdik." dedi.

Erdoğan, Christchurch saldırısının olduğu 15 Mart'ın, BM'ce İslam Düşmanlığına Karşı Uluslararası Dayanışma Günü ilan edilmesi çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkes için özgürlük, herkes için barış, herkes için refah, herkes için adalet, herkes için huzurlu ve güvenli bir gelecek çağrısı yaptı.

Haber Ara