CNN International kanalında gazeteci Christiane Amanpour'un gündeme dair sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin bölünmesine tahammülleri olmadığını belirterek, "Suriye'nin kuzeyini bir terör örgütüne vermek gibi bir eyleme müsaade etmemiz söz konusu değil" dedi.
Ajanslarda yer alan habere göre; Brüksel'de 22 Mart'ta Zaventem Havalimanı ve Maelbeek metrosunda yaşanan ve 32 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan IŞİD saldırısına ilişkin, geçen yıl 11 Haziran'da El Bakraoui'nin Antalya'dan Türkiye'ye giriş yaptığını ve 14 Haziran'da da Gaziantep'teki operasyonda gözaltına alındığını anlatan Erdoğan, 14 Temmuz'da da IŞİD'le ilişkili olduğu kuşkusu ve endişesiyle ikamet yeri olarak belirttiği Hollanda'ya gönderme kararı verildiği ve sınır dışı kararının hem Belçika'ya, hem Hollanda'ya bildirildiğini aktardı.
Belçika'nın ek bilgi istediğini ve bunun üzerine 6 Ocak 2016'da şahsın çatışma bölgeleriyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle yaralandığı, bu nedenle sınır dışı edildiğinin Belçika tarafına bildirildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bildiğiniz gibi bu 1986 doğumlu genç bir terörist ve Belçika ne yazık ki buna ehemmiyet vermiyor, ardından da bu olaylar meydana çıkıyor" diye konuştu.
'BELÇİKA DA HOLLANDA DA ANLAMADI'
Bu kişilerin savaşçı mı, yabancı savaşçı mı olup olmadığını gerek Belçika, gerekse Hollanda'nın anlamadığını belirten Erdoğan, "Biz burada terör eylemlerine karşı ortak bir eylem çağrısında bulunduğumuzdan beri zaten Avrupa'daki birçok ülke buna gerekli önemi vermedi" ifadelerini kullandı.
Musevi cemaati liderleriyle Washington'da bir araya gelmesine ilişkin bir soruya karşılık Erdoğan, kendisinin zaman zaman Musevi dini liderleriyle görüştüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın, antisemitizmi insanlık suçu olarak ilan eden siyasi liderlerden bir tanesiyim. Ama İslamofobia'nın da aynı şekilde bir insanlık suçu olduğunun ilan edilmesini bekliyoruz" dedi.
Antisemitizmin Batı'da çıktığını vurgulayan Erdoğan, DAEŞ'in 98 ülkeden gelen insanlarla oluştuğunu, bu ülkelerin 22'sinin Avrupa Birliği ülkesi olduğunun altını çizdi. Erdoğan, "Öyleyse bütün Avrupa Birliği ülkeleriyle bizim işbirliği halinde bu mücadeleyi sürdürmemiz lazım" diye konuştu.
'TÜRKİYE İLE ABD ARASINA FİTNE SOKMANIN HİÇBİR ANLAMI YOK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika Birleşik Devletleri ve Başkan Obama arasındaki ilişkiler sekteye uğradı mı acaba?" sorusuna, "Türkiye-Amerikan ilişkilerinde böyle bir şey var diye araya bir fitne sokmanın hiçbir anlamı yok. Bunu bozmaya çalışanlara fırsat vermeyiz ve Amerika'nın da buna fırsat vermeyeceğine inanan bir liderim. Ve şu anda sizler kanalıyla da bu tür dezenformasyonlara kesinlikle itibar etmeyiz, müsaade de etmeyiz" yanıtını verdi.
Erdoğan, "Suriye'deki savaşla ilgili Amerika'nın yeterince üstüne düşeni yaptığını düşünüyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine Amerika'nın Suriye ve Irak'taki gelişmelerle ilgili başı çeken bir ülke olduğuna dikkati çekerek, "Çok daha başarılı bir neticeyi bizim Irak'ta da, Suriye'de de alabilmemiz mümkün" dedi.
'SURİYE'NİN KUZEYİNİ TERÖR ÖRGÜTÜNE VERMEYİZ'
Bu nedenle koalisyon güçlerinin bir parçası olmaları gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Bu koalisyon gücünün içinde yer almamız özellikle de Suriye'de oluşturulması gereken bir barış için, Suriye'nin bölünmemesi için… Suriye'nin bölünmesine bizim tahammülümüz yok, onu söyleyeyim. Suriye'nin kuzeyini bir terör örgütüne vermek gibi bir eyleme müsaade etmemiz söz konusu değil, böyle bir yanlışı asla bağışlamayız, bu konuda kararlığımız var" değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, "Tam olarak hangi terör örgütünden bahsediyorsunuz? DAEŞ mi yoksa başka bir örgütten mi?" sorusu üzerine, "PYD, YPG aynı şekilde. DAEŞ'in böyle bir gayreti varsa —ki var, DAEŞ'e de müsaade etmeyiz. Bizim için iyi terör örgütü, kötü terör örgütü olmaz, bunların hepsi kötüdür, hangisi olursa olsun bunların hiçbirine müsaade etmeyiz" şeklinde konuştu.
'YUNANİSTAN'A GEÇİŞLER KONTROL ALTINA ALINDI'
Erdoğan, Türkiye ile AB'nin 18 Mart'ta imzaladığı mutabakata ilişkin olarak da Türkiye'nin çok geniş olan sahil kesimini elden geldiğince Sahil Güvenlik botlarıyla kontrol altında tuttuğunu, Yunanistan'ın da kendi adalarında tedbirler aldığını ve karşılıklı dayanışma ve istihbarat paylaşımıyla ilk zamanlardaki geçişlerin artık ciddi manada azalmış olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
'SURİYE'NİN KUZEYİNDE BELİRLEDİĞİMİZ BİR BÖLGE VAR, BUNU OBAMA'YA DA SÖYLEDİM'
"3 milyon mülteci Türkiye'de var ve bunun 2 milyon 700 bini Suriyeli. Fakat biz bu bombalardan kaçan insanlara yine de kapımızı kapayamayız, yani zaman zaman eğer geçme durumunda kalanlar olursa bunları yine alacağız, çünkü ölümlerine biz mendil sallayamayız. Yaptığımız harcama bütçeden 10 milyar doları bulmuş vaziyette, gelen destek ise bize 455 milyon dolar. Ama burada ben gerek Amerika'ya, gerek dünyaya şunu duyurmak istiyorum, atmamız gereken bir adım var, o da şudur; Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılmış bir güvenli bölge ilan etmemiz lazım ve burada biz bu insanlara konutlar yapmak suretiyle, bu güvenli bölgede Suriyeli vatandaşların dışarıya çıkmalarına onları orada iskan etmek suretiyle, okulları, hastaneleri, iş yerleriyle, orada onları iskan ederek onların artık Suriye'den kaçmalarını engelleme imkanımızın olduğuna inanıyorum. Ve bizdekiler de oraya geçecektir, buna da inanıyorum. Ve onlara orada modern, altyapısı olan bir şehri biz 1 yılla 1,5 yıl arasında kurarız, burada iddialıyım. Ben bunu değerli dostum Sayın Obama'ya da söyledim. Suriye'nin kuzeyinde şu anda belirlediğimiz bir bölge var, bunu Amerikalı dostlarımız da biliyor, biz de biliyoruz, o arazide bu adımı atmak suretiyle bu inşaatları süratle yaptığımız takdirde ben inanıyorum ki Suriyeli dostlarımız da buralara yerleşmeyi kabul edecektir. Yaptığım görüşmelerde bunun neticesini alıyorum zaten. Tabii ben hala beklenti içerisindeyim, yani umudumu kaybetmiş değilim. Bu konuyla ilgili olarak da özellikle gerek Sayın Merkel'e de bunu açtım, o da çok çok olumlu baktığını daha sonra ilan etti. Sayın Obama da aslında olumsuz bir yaklaşım göstermediler."
'HİCİV DE OLSA BİR SINIRI VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin hicvedildiği bir klibe ilişkin olarak Almanya'nın Ankara Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına çağrıldığının hatırlatılması üzerine, kendisinin eleştiriye açık bir lider ve siyasetçi olduğunu, Türk halkının da eleştiriye açık bir millet olduğunu ifade etti.
Her şeyin hiciv de olsa belli bir sınırı olması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, karikatürün de belli sınırlar içinde yapılabileceğine işaret etti. Erdoğan, "Bizim de yasalarımız vardır ve bu yasalarda da o sınırlar aşılmışsa tabii ki orada hakkımızı aramak bizim de en doğal hakkımızdır. Bunu da kimler yapar? Avukatlarımız vasıtasıyla yapılır. Mesela şimdi ben burada bir örnek vereyim size, hicvetmek suretiyle eğer DAEŞ'e destek verilirse bunu kabul eder misiniz? Bir ülkenin cumhurbaşkanına hicvetmek suretiyle eğer siz tamamıyla zıt bir hakarette bulunursanız bu da farklı bir şey. Mesela Tayyip Erdoğan'ı terörist ilan edemezsiniz. Eğer birileri kalkıp da Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrat bir Cumhurbaşkanını eğer bu şekilde ilan ediyorsa, ben bu hukuki olarak hakkımı ararım, yaptığım bu. Çünkü eğer bunu aramazsam yüzde 52 oy veren halkıma saygısızlık yapmış olurum" ifadelerini kullandı.
'CASUSLUK BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜDÜR?'
Türkiye'deki basın özgürlüğüne ilişkin ise yöneltilen bir soruya karşılık, "Casusluk basın özgürlüğü müdür, bana bunun cevabını verin" diyen Erdoğan, bir gazete mensubu veya yöneticisinin casusluk yapması, ülkesinin sırlarını dünyaya ifşa etmesi halinde bununla ilgili kararı yargının vereceğini, dünyanın her yerinde "aynı kararın" verileceğini belirtti.
Erdoğan, istenmesi halinde Türkiye'de Adalet Bakanı veya ilgili kişilerin kaç tane basın mensubunun içeride olduğu hakkında bilgi verebileceğini dile getirdi.
'GAZETECİNİN GELMESİ BAŞKA, KONSOLOSUN BAŞKA ŞEY'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konsoloslara yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi:
"Gözlemci olarak gazetecinin gelmesi başka bir şeydir, ama bir konsolosun veya birkaç ülkenin konsolosunun bir duruşmaya girmesi başka bir şeydir. Ve şu anda İstanbul'da yapılan o da bu şekilde casuslukla suçlananlara kalıp da böyle bir destek yoluna gitmek, gövde gösterisinde bulunmak, yanak yanağa pozlar vermek, bunlar tahammül edilir bir şeydir, bunu ne yargı kabul eder, ne halkımız kabul eder. Nitekim de kabul edilmediği içindir ki halkımızın büyük bir kısmı, hatta hatta Türkiye'deki siyasi hareketler, siyasi partiler dahi, gerek iktidar partisi, gerekse muhalefet partilerinden bu yargıdaki müdahaleyi hoş karşılamayanlar çoğunluktadır, bunu da özellikle bilmenizi istiyorum."
'HALA AB KAPISINDA BEKLETİLİYORUZ'
"Avrupa Birliği'yle çok ortak yönünüz var ve ele almanız gereken çok önemli konular var, terörizm gibi, mülteci krizi gibi şeylerde beraber mücadele etmeniz gerekiyor" yorumuna karşılık Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle ilgili olarak ne yazık ki hala beklenenleri alamadığını vurguladı.
AB'ye üyelik sürecinde 53 yıl geçtiğine dikkati çeken Erdoğan, "53 yıllık sürede ne yazık ki biz ilklerdeniz, ama ne hala kapıda bekletiliyoruz, ne yazık ki bizden çok sonra gelenler Avrupa Birliği'nin üyesi olmuştur, Türkiye ise şu anda ilgisiz bazı engellerle karşı karşıyadır. Fakat ısrarla biz sabırlıyız, sabrediyoruz, tahmin ediyorum sonu iyi olur." dedi.