Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 21. Büyük Kurultayı'nda konuştu.
Tüm kadınların, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladığını söyleyen Erdoğan, "Benim için kadın öncelikle annedir" dedi.
Aile kurumununun yıkılarak kadının özgürleştirilemeyeceğini kaydeden Erdoğan, "Bana göre kadına en büyük zararı, hayatı 'ekonomik özgürlük parantezine' mahkum eden anlayış vermiştir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı, daha önceden olduğu gibi başı açık başı kapalı ayrımı yapmadıklarını söyledi ve "Ben kendi kızlarımı bu ülkede okutamadım. Ben dertliyim, damdan düştüm. ABD'ye gönderdim orada okuttum. Amerika'da okutabiliyorsun, bu ülkede okutamıyorsun. Birçok ülkenin devlet başkanı bana şaşırdı, 'siz Müslüman değil misiniz' dedi. Dertliydik hamdolsun aştık" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Emekçi kadınlarımız başta olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum. Kişinin kadın veya erkek olarak dünyaya gelmesi, tercih değil takdirdir. Biz insanları cinsiyetlerine göre tesnif etmedik.
Kadınlarımıza yönelik her türlü ayrımcı, haksız tutuma karşı hep birlikte mücadele etme macburiyetiyle karşı karşıya kalıyoruz. Kadın ve erkeğin her biri insanın yarısıdır. Kadını yok sayan erkek kendi yarısından vazgeçmiş demektir.
Kadınlar inayet değil, adalet bekliyor. Kadınlar kota değil, adil bir yarış talep ediyor. Kadınlar istismar edilmek değil, saygı görmek istiyor. Kimse kadınların bu isteklerine kulak tıkayamaz, sırtını dönemez. Biz bugüne kadar kadınlarımızın hak arayışlarında hep yanlarında olduk, cinsiyetleri sebebiyle istismar edilmelerine de daima karşı çıktık.
40 yıllık siyasi hayatımda hangi mücadeleye girdiysem yanımda kadınlar vardı. Elde ettiğim başarılarımın arkasında kadınları emeği ve fedakarlığı vardır. Hayatımın her anı ailemin kadınlarıyla anlam kazanır. Benim için kadın öncelikle annedir.
Siz olmasaydınız erkekler olmazdı. Benim için kadın eşimdir. Hayatımı paylaştığım iyi kötü günde yanımda olan eşimle birlikte tüm kadınlara saygılarımı sunuyorum. Benim için kadın kızlarımdır, onlarla birlikte tüm genç kızlarımıza sevgilerimi iletiyorum.
"EN BÜYÜK SAYGIYI ŞEHİT ANALARI HAK EDİYOR"
Elbette en büyük saygıyı, en büyük selamı, en samimi anmayı hak edenler, şehitlerimizin anneleridir, eşleridir, çocuklarıdır. Onların evlatları, eşleri, babaları birer birer kahramandır. Bu ülkenin, bu milletin bekası için geride sevdiklerini bırakarak gözlerini kırpmadan büyük bir mücadeleye giden ve sonuçta da hayatlarını feda eden bu kahramanların hepsini de rahmetle, minnetle, hürmetle yad ediyorum. Onlar peygamberlikten sonra en yüce makamın sahibi oldular.
Bu ülkenin kadınlarının desteğini alanın sırtı yere gelmez, karşısına alan da iflah olmaz. Kadın elinin değmediği hiçbir işin başarıya ulaşma şansı yoktur.
"KADINLAR TAMAM DİYORSA TAMAMDIR"
Katil devlet diyerek ihanet çukuruna gömülenlere inat devletimize sahip çıkıyor muyuz? Sendikaları terör örgütlerinin değil gerçek emekçilerin yuvası haline getiriyor muyuz? Sendikaları silah deposu haline getirenlerin karşısında dimdik duruyor muyuz? Bölücü terör örgütünden, paralel devlet yapılanması örgütüne kadar tüm şer çetelerine karşı milletimizin yanında yer alıyor muyuz? Kadınlarımız 'tamam' diyorsa bu iş tamamdır.
Biz bu dört şey için varız; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bu milleti parçalamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bayrağımıza eş bayrak dikmeye çalışanlar bu ülkede yer bulamayacaktır. Bu vatan topraklarını bölmek isteyenler bu ülkede yer bulamayacak, çukurlara gömülecektir. Devlet içinde devlet, asla buna müsaade edilmeyecektir.
"EKONOMİK ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI KADINLARA ZARAR VERDİ"
Kadını, ekonomik ve sosyal hayattan tecrit edilmiş olarak sadece evine hapseden anlayış, yakın döneme ait bir tasavvurdur. Bu yanlış kabulü yıkmak adına geliştirilen refleksler ise tam bir ifrattan tefrite savruluş örneğidir. Açık söylüyorum, bana göre kadına en büyük zararı, hayatı 'ekonomik özgürlük parantezine' mahkum eden anlayış vermiştir. Halbuki, hangi annenin yaptığı iş, paraya tahvil edilebilir? Bunun bedeli olabilir mi? Olamaz.
Aile kurumunu yıkarak, değerleri yok ederek kadını özgürleştiremezsiniz. Tam tersine bu, kadının her alanda istismarının önünü açan bir yaklaşımdır. Kadın emeğinin ve bedenin sömürülmesine yönelik her girişim toplumun geleceğini hedef alır. Kadınlar iş hayatının her alanında hak ettikleri konuma gelecekler. Bununla birlikte aileleri, çocukları ve dostlarıyla olan ilişkilerini de sürdürecekler.
Kadınlarla ilgili bir takım yanlış uygulamaların faturasını kimse dine çıkartmasın. Bu art niyetten başka bir şey değildir. Her şey değişirken, kadınlarla ilgili algıların ve uygulamaların aynı kalmasını beklemek adaletsizliği savunmaktır.
"BİZ BAŞI AÇIK-KAPALI AYRIMI YAPMIYORUZ"
Biz kadının kafasındaki örtüyle değil, kafasının içindeki fikirlerle, üzerindeki elbiseyle değil, yüreğindeki inançla değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için 'başı açık', 'başı kapalı' ayırımı yapmıyoruz, yapamayız, buna hakkımız yok. Bu, insana değer vermemektir.
Aynı ailenin içinde başı örtülüsü de var açığı da var. Bunlar birbirine düşman mı olacak? Geçmişte başı örtülü evlatlarımız mağdur edildiği için onların yanında yer aldık almaya da devam edeceğiz. Mesai arkadaşlarımın için başı açık da var kapalı da var. Daha önceden bu makamlara başı örtülü arkadaşlarımız gelemiyordu. Onlar bu ülkenin evlatları değil mi? Neden almıyorusun, bu adaletsizlik, ayrımcılık değil mi? Maalesef bunu yaptılar. Bizi bugüne kadar yaşam biçimi üzerinden eleştirenlerin hiçbiri en ufak delil ortaya koyamaz. Buna karşılık ben kendi kızlarımı bu ülkede okutamadım. Ben dertliyim, damdan düştüm. ABD'ye gönderdim orada okuttum. Amerika'da okutabiliyorsun, bu ülkede okutamıyorsun.
Birçok ülkenin devlet başkanı bana şaşırdı, "siz Müslüman değil misiniz" dedi. Dertliydik hamdolsun aştık. İsteyen başı açık isteyen başı örtülü. İşte gerçek demokrasi bu. Gerçek bağımsızlık bu. Türkiye'nin artık geride bıraktığına inandığımız sorunları yeniden gündeme getirmeye çalışanların olduğunu biliyoruz."