Fatih Erbakan: Milli uzay çalışmalarını destekliyoruz ancak…
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Yeniden Büyük Türkiye yolunda Milli Uzay çalışmalarını desteklediğimizi, ancak vatandaşın asıl gündeminin yaşanan ekonomik sıkıntılar olduğunu ifade etti.

Oluşturma Tarihi: 2021-02-12 15:20:23

Güncelleme Tarihi: 2021-02-12 15:20:23

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Yeniden Büyük Türkiye yolunda Milli Uzay çalışmalarını desteklediğimizi, ancak vatandaşın asıl gündeminin yaşanan ekonomik sıkıntılar olduğunu ifade etti.

Erbakan, İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

'Halkın Birinci Gündemi Ekonomik Sıkıntılar'

Dr. Fatih Erbakan şunları kaydetti:
Öncelikle dün Irak'ta operasyonda şehit olan kardeşlerimize rahmet diliyorum. Bugüne kadar millet olarak verdiğimiz bütün şehitlerimizi de hayırla yad ediyor, rahmetle anıyoruz.
 
Tabii ki son dönemde yaptığımız toplantılarımızda büyük ağırlıkla Türkiye'deki geniş halk kitlelerinin milyonlarca insanımızın asıl gündemi olan ekonomik sıkıntılar, geçim derdi, yüksek enflasyon, yoksulluk konularını isliyoruz. Çünkü Bizler Yeniden Refah Partisi olarak Türkiye'nin dört bir yanında her kademeden teşkilat mensubunun, halkla iç içe esnaf ziyareti, köy taramaları, mahalle ziyaretleri ve buradan elde ettiğimiz veriler aldığımız bilgiler şahit olduğumuz olaylar aslında vatandaşın şu anda büyük ölçüde ekonomik sıkıntılarla boğuştuğunu ve gündeminin asıl 1. maddesinin geçim derdi olduğunu göstermektedir.
 
Türkiye'de uzun zamandır vatandaş için kırmızı et almak neredeyse imkânsız hale gelmişti ve en son enflasyon hesaplamalarında TÜİK bildiğiniz gibi dana etinin enflasyon sepetindeki ağırlığını azalttı. Çünkü dana eti artık neredeyse, bir ıstakoz gibi havyar gibi milyonlarca insan için son derece lüks ve artık tüketmekten uzaklaştığı bir ürün haline gelmiş oldu.  Milletimiz için dar gelirli milyonlar için üzülüyoruz ve bu sebeple bu gerçekleri ortaya koymak mecburiyetindeyiz.

Milletimizin alım gücü Avrupalı insanların beşte biri, altıda biri, hatta 7'de 1'i seviyesinde. Bu sıkıntıların gerçek olduğunun en önemli göstergelerinden bir tanesi de her zaman verdiğimiz örnekte olduğu gibi bizzat hükümetin açıkladığı son 17 senede Türkiye'de sosyal yardımların 21 kat arttırdığını ifade edilmesidir. 2020 yılında elbette ki pandeminin de etkisi var. Ama yine de çok yüksek bir oran.
 
Hükümet sözcüleri Türkiye'de 3 kişiden birinin sosyal yardım aldığını ifade etmiştir. Hükümetimiz bu hayat pahalılığının enflasyonun bu gıda fiyatlarındaki astronomik artışların sebebi ve sorumlusu olarak stokçuları, aracıları, komisyoncuları, aç gözlü bakkalları, marketleri esnafı suçlu ilan etmesi ve onların üzerine gitmesi düşündürücüdür. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz adeta yağmur gibi yağan zamlar, sürekli artan katlanan fahiş vergiler son 3 senede elektriğin %93, doğalgazın yüzde 63 artmasıdır. Son 1 senede döviz kurlarının %40- 50 oranında değer kazanması artması sürekli olarak özellikle de üzerindeki vergiler sebebiyle artan akaryakıt fiyatları bunun yanında 19 senelik yanlış tarım politikaları sonucunda Türkiye'de maalesef bu duruma gelinmiştir. Uygun fiyatlı, bol ve yerli tarım üretiminin ortadan kalkması, bütün bunların hiçbir tanesinin bu artışlarda suçu yok! Tek suçlu esnaf, aç gözlüler, komisyoncular, aracılar olarak sunuluyor.  Bu elbette ki kamuoyu vicdanında toplum nezdinde karşılık bulmadı.

'Sürdürülebilir Fakirlik Tüyoları'

Kamuoyunda çok tartışılan bir gazetenin manşetinden alışveriş yapmama tüyolarına değinen Fatih Erbakan, " Bu senaryo kimseye inandırıcı gelmemiş olacak ki bu sefer ikinci bir adım daha atıldı. Bu ikinci adım birincisinden maalesef daha da trajikomik; iktidarın gazetelerinden bir tanesinde sürmanşetten 'Sürdürülebilir fakirlik tüyoları' verildi.  Bu gazetenin söz konusu haberi ile dar gelirli milyonlara, geçim derdi yaşayan milyonlara; markete gittiklerinde kendilerinin veya çocuklarının canının çektiği ürünleri almamanın, almadan çıkmanın yolları anlatıldı.

Halkı Fakirliğe Dayanıklı Hale
Getirme Çalışması

Gerçekten de bugünleri de mi görecektik, bunları da mı görecektik denilecek noktaya gelmiş olduk. Halkı fakirliğe alıştırma metotları, halkın fakirliğe dayanıklı hale getirilmesi çalışması olarak nitelendirebileceğimiz bu durum alışveriş değil aslında alışveriş yapma ama gidip boş geri dönme, alışveriş yapmadan dönme yöntemi tüyolarının verilmesine şahit olduk.

Bu Yolun Sonu Çıkmaz Sokaktır

Ülkemiz yer altı ve yer üstü kaynakları, zenginlikleri olmasına, Avrupa'da pek çok gelişmiş ülkede olmayan genç, dinamik, üretken bir nüfusa sahip olmasına rağmen bugün gelinen noktada milyonlarca insana, 'en temel ihtiyaçları gıda ürünleri için markete gittiğinizde nasıl almadan çıkarsınız? Bu fakirlikle nasıl yaşamayı alışırsınız?' bunların yolları gösterilmektedir. Ne üretim, ne yatırım, ne istihdam, ne ticaret, ne alışveriş hiçbir şey kalmıyor ve her zaman söylediğimiz gibi kardeşane ve dostane uyarımızı hem hükümete hem ülkemize milletimize yapıyoruz. Bu yolun sonu çıkmaz sokaktır."

Uzay ve Havacılık Çalışmalarını
Destekliyoruz Ancak…

Dr. Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı Millî Uzay Programı'nı desteklediğimizi ifade ederek, "Biz elbette ki ‘Yeniden Büyük Türkiye'yi oluşturacak bir parça olarak havacılık ve uzay alanında yapılacak çalışmalardan memnun oluruz, bunu açıkça ifade etmek isteriz. Bununla birlikte robotik alanında, Yapay Zekâ alanında internet altyapısı kullanan sistemler, teknolojiler ürünler alanında, Türkiye'nin yazılım alanında elbette ki lider ülke olmasını isteriz. Bundan memnun oluruz ancak burada iki tane önemli nokta var: Bunlardan birincisi halkın yüzde 40'ı açlık sınırında, yüzde sekseni yoksulluk sınırında hayat mücadelesi verirken, diğer taraftan ayçiçek yağını, kırmızı eti almakta zorlanırken, bu kadar işsiz varken bu çalışmalar oldukça lüks çalışmalar olarak görülmektedir. Öncelikle evdeki yangını söndürmek gerekir diye düşünüyoruz. İkinci bir konuda bu uzay projesi hangi kaynaklarla finanse edilecek? Bu son derece önemli, çünkü şu anda dış borç geri ödememiz bir senede 170 milyar dolar. Bunun ödemesi için yine borç alıyoruz. Son 2 senede genel yönetim borç stoku 450 milyar lira artmış. Hazine ve Maliye Bakanlığı sadece Ocak ayında 50 milyar lira borçlanmış. Önümüzdeki 4 senede 150 milyar dolar bütçe açığımız var. Böyle bir noktada bu son derece maliyetli Milli Uzay Projesinin finansmanı hangi kaynakla karşılanacak?" şeklinde konuştu.

Sivil Anayasa Çalışmalarını Destekliyoruz

Bir gazetecinin yeni anayasa çalışmaları hakkındaki görüşünü sorması üzerine Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, Yeni Anayasa çalışmalarına muhalefetin önemli bir kısmı bir tepkiyle ve dirençle karşılık verdi. Bunu anlamak mümkün değil. Oysa ki iktidarda bulunan Ak Parti ve aslında iktidar ortağı olarak nitelendirebileceğimiz MHP'nin böyle bir girişimde bulunması makul karşılanabilir. Çünkü daha birkaç ay öncesine kadar Millet İttifakı içindeki partilerin de kendilerinin oturup kendi aralarında bir anayasa çalışması yaptığı ifade edildi. Dolayısıyla onlar da anayasa çalışması yapmış. Evet AK Parti ve MHP de yapabilir en nihayetinde. Bizim önem verdiğimiz asıl husus; Meclis dışındaki partilerin de toplumun her kesiminin de oturup karşılıklı olarak konuşup müzakere edip bir millî mutabakat halinde anayasa metnine karar vermesidir. Bu nedenle biz daha baştan 'Yok' demiyoruz. Bunların yapacağı anayasadan hayır gelmez, biz buna karşıyız' diye bir şey söylemedik, oturulması müzakere edilmesi gerekir. Dolayısıyla da yerli, millî, sivil, inanç özgürlüğünü, ibadet özgürlüğünü, fikir özgürlüğünü her kesimin insan haklarını garanti altına alacak bir anayasanın yapılması faydalı olacaktır. Ancak tabii ki ‘Ben yaptım oldu' anlayışı ile değil toplumun bütün kesimlerinin mutabakatı ile bir anayasa çalışması yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

İttifak Açıklaması

Son olarak İttifak sorusunu da yanıtlayan Erbakan, "Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Yeniden Refah Partisi olarak Türk siyasi tarihinin en büyük genel kurulunu geçen sene Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleştirdik. Kuruluşundan 11 ay geçtikten sonra siyasi hayatına resmi olarak yeni başlamış bir partinin, 40 binin üzerinde insanla böyle büyük kongre yapabilmesi çok muazzam bir olaydır. Bunun yanında şu anda bizim üyelerimiz elimizdeki üye formlarıyla 250.000 seviyesini aşmıştır. Bu Türkiye'de 20 senelik 30 senelik bazı partilerin üyesinden de fazladır. Mecliste grubu bulunan partilerin üye sayısı kadar bir üyedir ve bugün 81 il 900'ün üzerinde ilçede teşkilatlanmasını tamamlamış ve Türkiye'deki 200 binin üzerindeki sandığın dörtte birinde yaklaşık 50 bininde sandık başı müşahitlerini belirlemiş, dinamik, güçlü seçimlere en güçlü şekilde hazırlanmaktadır. Dolayısıyla bizim birinci önceliğimiz kendi gücümüz ile kendi başımıza seçimlere girmek ve inşallah aynen büyük kongremizde yaptığımız gibi yeni bir sürprizi de ikinci bir sürprizi de bu seçimlerde kamuoyuna bütün dünyaya göstermektir. Ancak tabii ki Türkiye'de siyasetin şartları gereği bildiğiniz gibi Millî Görüş 50 senelik tarihinde koalisyonlar yapmış, seçim ittifakları yapmış ancak bunların hepsinde Millî Görüş belirleyici olmuş, itici güç olmuş, çatı olmuş, ana omurga olmuştur. Dolayısıyla burada da öyle bir ittifak olması mümkün elbette ki.

İktidarın Elinden Silahını Alacak Sinerji

Toplumun sağ partiler olarak nitelediği partilerle bir araya gelmesi bir sinerji oluşturabilecek diye ifade ettik. Örneğin 1991 seçimlerinde MHP, İDP ve Refah Partisi'nin yaptığı ittifak sinerji oluşturdu. Bu üç Parti'nin oyları yüzde 13 seviyesindeyken toplamda yüzde 17'ye çıktı, 63-64 milletvekili çıkartıldı. Bu şekilde benzemezlerin ittifakı tam tersine bir negatif enerji ve algı oluştururken birbirine yakın partilerin ittifakından bir sinerji oluşması mümkün ve aynı zamanda da tabii HDP'nin CHP'nin bu ittifak içerisinde olmamasıyla iktidarın elindeki bu argümanın bu silahın elinden alınmış olması mümkün. Bu nedenle öyle bir olasılık olabileceğini ifade ettik. Bugüne kadar da çeşitli partilerle Genel Başkan Yardımcıları düzeyinde temaslarımız oldu. Tabii siyasi partilerin temaslarında bu konularda gündeme geliyor ve en son da Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin Uysal'ın ziyaretinde de birtakım konularda görüşüldü. Daha ziyade bir nezaket ziyareti kapsamındaydı ancak bundan sonra da biz Genel Başkan Yardımcıları düzeyinde de Genel Başkan düzeyinde de bu sağ partilerle görüşmelerimizde müzakerelerimize devam edeceğiz. Türkiye'de siyaset için 24 saat çok uzun bir zaman. Neler olacağını da hep birlikte göreceğiz. Gelişen şartlara göre, değişen konjonktüre göre bir adım atılacak ancak burada ittifaklarda da bizim en önemli kriterimiz daha önce de söylediğimiz gibi milletimizin ülkemizin menfaatidir geleceğidir ve yine hep söylediğimiz gibi milletimizin insanlığın kurtuluş reçetesi  olan Millî Görüş prensiplerine, Millî Görüş'ün kırmızı çizgilerine uygun bir ittifakın yapılmasıdır." dedi.